Transcript for:
Tarih Öğrenmenin Önemi ve Faydaları

Tonguç Akademi'den herkese selamlar, herkese merhabalar değerli arkadaşlar. 9. sınıf tarihi 1. dönem, 1. yazılı kampıyla karşınızdayız. Güzel konuları beraber birlikte göreceğiz ve yazılılardan güzel notlar alacaksın. Hadi kemerlerini bağla, hız kesmeden başlayalım.

Müzik İlk olarak arkadaşlar öğrenci notlarımız var. Bunlara bakacağız birlikte. Birinci ünitemiz tarih öğrenmenin faydalarının neler olduğunu göreceğiz birlikte.

İlk olarak arkadaşlar milli bilinç ve kimlik ortaya çıkacak. Tarih öğrenmek bireylerin vatan sevgisi, bayrak sevgisi ve bağımsızlık gibi milli değerleri anlamalarını sağlar. Yani şöyle düşünün, geçmişteki atalarınızın yaptığı olayları, durumları ders çıkararak hem milli bilincinizi öğreniyorsunuz ya da dışarıdaki arkadaşlar uygarlıkları ve toplumlara nasıl davranmanızı gerektirdiğini öğreten en önemli unsurlardan birisi tarihtir. Tarihle birlikte milli bilinç ve kimlik ortaya çıkar. Bu bireylerin kimliklerini daha iyi kavramalarına yardımcı olur.

Milli bilinç bir bireyin ya da toplumun milli kimliği, dili gibi ortak kültür değerlerine, ulusal çıkarlara sahip çıkması demektir. Mesela düşünün misak-ı milli kararları diyoruz değil mi? Misak-ı milli kararlar içerisinde hep bir hayalimizdir.

Musul'u elde etmek. Çünkü bu bizim tarihi ve milli bir bilincimizdir. Yani Atatürk'ümüzde bıraktığı mirasları örnek alabiliyoruz örnek olarak. Yine geçmişten ders alma, bireyler geçmişte yaşanan olaylardan ders çıkararak gelecekte benzer durumların nasıl başa çıkabileceklerini öğrenirler.

Yani kendinizden baz alın. Bunun öncesinde yaptığınız bir hatayı aynı şekilde tekrarlar mısınız? Tabii ki hayır.

Tarihte nitikim sana geçmişten ders almayı öğretir. Bir devletin geçmişte yaptığı hatayı tekrarlamamasını sağlar. İyi o yüzden... tarih bizim için önemli bir değerdir. Yine geniş bir perspektif anlayışına sahip midir tarih?

Evet, tarih bireylerin olayları ve olguları daha geniş bir çerçevelerini değerlendirmelerini sağlar. Bu bireylerin dünyaya bakış açılarını genişletir. Farklı kültürleri, siyasi, sosyal, ekonomik koşulları, anlama becerilerini geliştirmektedir. Mesela örnek verecek olursak arkadaşlar, farklı kültürler. Mesela Yunan kültürünü öğreniyorsunuz, Ermeni kültürünü öğreniyorsunuz, Rus kültürünü öğreniyorsunuz.

Onlara sosyal ve ekonomik koşullarda nasıl bakmanız gerektiğini göreceğiz. Oradaki yaşanan olayları, olguları nasıl değerlendirmemiz gerektiğini en güzel şekilde açıklayan bize aslında nedir? Tarih öğrenmenin faydalarıdır değerli arkadaşlarım. Empati ve yorumlama becerisini geliştirir tarih. Tarih bireylerin empati kurma yeteneklerini geliştirir ve olayları sadece kendi perspektiflerinden değil başkalarının da gözünden değerlendirebilmelerine yardımcı olur.

Mesela atıyorum arkadaşlarınıza dedikodu yapıyorsunuz. Bir olay yaşandı ve bu olayla ilgili bir empati yapmanız lazım. Arkadaşınız olayı anlatıyor diyor ki benim başıma bu gelseydi ben de bu şekilde düşünürdüm diyorsunuz değil mi?

Aslında bir nevi empati yapıyorsunuz. Ya da tarihte diyorsunuz ki evet işte tımar sisteminin kaldırılması toprak sistemini bozmuştur. Bundan sonraki kurulacak devletler de eğer tımar sistemini kaldırırsa evet ondan da bir bozulma gerçekleşebileceğini düşünebiliriz diye kendinize bir empati yapma becerinizi geliştirecek.

Yine sorgulama ve analize bakacağız. Tarih öğrenmek bireyin sorgulama, yorumlama ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirir. Olayların farklı sebepleri ve sonuçlarını anlayabilmelerine olanaktadır.

Yine kendi geçmişini anlama. Bireyler ailelerin ve toplumların geçmişini öğrenerek bugün geldiği noktayı daha iyi anlar. Mesela düşünün akrabalarınızla yaşadığınız ilişkileri, akrabalarınızla geçen arkadaşlar geçmişteki olayları anımsadığınızda aynı hataya düşmezsiniz. Geçmiş aslında sizin tarihiniz midir? Evet, geçmiş sizin tarihinizdir.

Bu anlamda da bizim için önemli bir noktadır. İlham ve motivasyon. Tarihte önemli figürlerin başarıları, zorluklara başa çıkma yöntemleri bireylere ilham verir.

Örnek, Mustafa Kemal Atatürk. Hem askeri bir deha, edebi anlamda mükemmel bir dahi, matematik anlamında güzel bir profesör olarak bir örnek bakıyorsunuz. Ulu bir lider.

Nitekim Fatih Sultan Mehmet. Hani bazen kendimizi gaza getirebilmek için Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiği yaştasın diyorum. Sen de sınavlarda büyük fetihler gerçekleştireceksin.

Bir arkadaşlar Sezar gibi beni vidi vici diyeceksin. Geldim, gördüm ve yaptım diyeceksin sınavları. Yine bu da seni arkadaşlar sorgulama ve analiz etmeni ve kendi geçmişini anlamanın ve ilham ve motivasyonun önemli bir noktası olacak. Bilgi ve kültürel zenginlik. Genel kültürü arttırır ve tarihsel bilgi birikimini geliştirir.

Çünkü bir ortamda oturduğunuz zaman arkadaşlar illaki genel kültür konularına girersiniz arkadaşlarınızla. Bu da sizde tarihsel noktaları verdiğinizde genel kültürünüzün ne kadar yüksek olduğunu diğer çevrenizdeki arkadaşlara aslında göstermiş olursunuz. Tarih öğrenmenin topluma faydaları neler peki?

Toplumsal aidet ve birliktelik ortaya çıkar. Bakın bugün ülkemizde arkadaşlar... Toplumsal aidiyetimiz ve birlikteliğimiz çok yüksek değil mi? Bir olay olduğu zaman sosyal medyadan ya da haberlerden hep bir ortak dil kullanıyoruz. Hep kenetleniyoruz.

Bu iste bizim toplumsal aidiyetimizi ve birlikteliğimizi ortaya çıkartacak. Yani ortak bir geçmişe değerlere sahip olmak toplumun bir araya gelmesini ve toplumsal aidet duygusunu güçlenmesini sağlar. Bu toplumun zorluklar karşısında birlikte hareket etme yeteneğinde ne yapar? Arttırır. Mesela örnek verelim.

Evet. Hatırlayın, depremimiz oldu. Çok üzücü bir nokta.

Bu depremde arkadaşlar, bu ülkenin içerisinde yaşayan birer fert olarak hepimiz üzüldük. Hepimiz ağladık ama kenetlendik. Hepimiz karınca kararınca yardım etmeye çalıştık.

Bir şeyler göndermeye çalıştık. Kimse üşümesin dedik. Yani bir aidetimiz vardı oraya.

Yine ortak değerlerin benimsenmesi. Tarih bir toplumun ortak kimliğinin oluşmasına kritik rol oynar. Ortak değerlerin benimsenmesi, toplumsal bütünlüğü ve devamlılığı...

destekleyen önemli noktalardır. Milli bilinci güçlendiriyor mu? Evet milli bilinci güçlendiriyor.

Tarih topluma milli bilinç kazandırarak toplumu kendi varlığını ve değerlerini koruma isteğini artırır. Bu toplumsal dayanışmaya milli mücadele ruhunu besler. Atıyorum ülkemizde bir terör olayı olduğu zaman hepimiz arkadaşlar milli bir ruhla ne yapıyoruz? Hareket ediyoruz.

Diyoruz ki bu vatan bölünmez kimse buraya herhangi bir unsur gerçekleştiremez diyoruz. İşte aslında tarih Bize milli bilincimiz ve duygularımız ne yapıyor? Geliştiriyor. Bu anlamda tarih öğrenmenin en önemli noktaları bunlar olarak ne yapacağız? Ele alacaksınız.

Geldim. Gelecek için ders alma. Toplumlar geçmişte yaşanan olayları ders çıkararak benzer durumların tekrar yaşanmaması veya etkilerinin en azından indirgenmesi için politikalar geliştirebilir. Atıyorum. Ülkemizde arkadaşlar geçmişle ilgili bir problem gördük.

Bundan iyi bir ders çıkarttık ve sonrasında gelecek devlet başkanları dedik. Evet. Geçmişte böyle bir hata yaptık biz bu hatayı tekrar ne yapmayacağız? Yapmayacağız diyerek aslında bir nevi kendisine ne çıkarır? Ders çıkarır.

Siz için de örnektir böyle. Gelecek için ders alıyorsunuz. Atıyorum arkadaşlarınızla yaşadığınız bir tartışmanın odağında oluyorsunuz. Ve sonraki süreç içerisinde aynı olay tekrar ettiğinde nedense o olayın içerisine yer almıyorsunuz.

Çünkü geçmişten ders almışsın. Geçmişten ders almak aslında en önemli noktalardan bir tanesidir. Kültürel ve tarihi mirasın korunması.

Tarih bilinci toplumların kendi kültürel ve tarihi miraslarını koruma konusunda duyarlı olmasını sağlar. Bu da kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunur. Bakın bugün Anadolu coğrafyasının neresine giderseniz gidin. Türkiye Selçuklu eserlerini, Osmanlı eserlerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk dönem eserlerini görürsünüz.

Ve dersiniz ki hayranlıkla bakarsınız. Aslında bir nevi kültürel tarihi ve mirasını korumaya çalışırsınız. Devlet bir politika haline getirir bunu. Restorasyon çalışmaları yapar ama o tarih eseri bir şekilde ayakta ne yapmaya çalışır? Tutmaya çalışır.

Bu da kültürel ve tarihi mirasın korunmasında önemli bir unsurdur. Kolektif hafıza ve kimlik arkadaşlar toplumun kolektif hafızasını canlı tutar yani kitle hafızasına canlı tutar. Geçmişte yaşanan olayları ve kişilikleri anarak toplumsal kimliğin sürekli sağlamaya çalışır. Toplumsal dayanışma ve işbirliği, geçmişte dayanışma örneklerini öğrenmek, toplumsal işbirliğini... Ve yardımlaşmayı teşvik eder.

Bunu birçok kez yaptınız. Mesela okullarınızda düzenlenen kermesler, ihtiyacı olan insanlar arkadaşlar destek sağlarsınız. Yani aslında bir nevi siz kendi kardeşinizle, sınıf arkadaşınızla bir toplumsal dayanışmaya ve iş birliğine gidersiniz.

Ya da atıyorum bir geziye çıkacaksınız, sınıfça hareket edersiniz. Bu da sizin toplumsal dayanışmanızı ve iş birliğinizi sağlar. Çünkü geçmişte bu olayların olduğunu bilirsin.

İşte bu anlamda da tarih sana ne sağlayacaktır? Yarar sağlayacaktır diyeceğiz. Değişim ve süreklilik, değişim ve süreklilik tarihte ilgili temel kavramlardan birisidir.

Tarih boyunca toplumsal yaşamdaki bazı unsurlar değişmiş, bazı unsurlar ise devamlılığını korumuştur. Mesela düşünelim, biz bu ülkede arkadaşlar saltanatı kanıfık kaldırdık. Dedik ki, evet dedik, bir kişinin yönetimine tabi değiliz. Bu ülkede arkadaşlar egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demişiz. Biz bunu değiştirmişiz.

Ama atıyorum arkadaşlar ya da genel kültür ya da töreyle ilgili düşünelim. Bakın. Bugün yıllar öncesinde annenle evlendiğinde ya da bunun öncesinde babaannenle evlendiğinde klasiğimizdir. O Türk kahvesi damada gider. Bakın bu geçmişteki değişmeyen unsurlardır.

Ama mesela yavaş yavaş düğün kavramlarını ortadan kaldırmaya başladık. Düğünlerin yerlerini arkadaşlar sade bir nikahlar almaya başladı. Bu unsurlar devamlılığını yitirmeye başlayacak. Değişim ve süreklik kavramları aracılığıyla bugün ile geçmiş arasında bir bağ kullanır.

Deriz ki mesela bir isteme olduğunda. Evet, geçmişte biz böyle yapıyorduk. Bizim geleneğimiz bu ve hala bunu devam ettiriyoruz deriz.

Yani aslında bugün ile geçmiş arasındaki bağı çok güzel bir şekilde ne yaparsınız? Kurarsınız. Örnek verecek olursak, bir toplumun dili, gelenekleri, mimarisi, anlayışı gibi pek çok unsur yüzyıllar boyunca hem varlığını korumuştur.

Mesela örnek verelim. Bakın bugün Arap coğrafyasına gittiğinizde camiler arkadaşlar kubbe şeklinde yapılmaz. Ama Anadolu coğrafyasına ve Türk coğrafyasına gittiğinizde kubbe şeklinde yapıldığını görürsünüz.

Yani aslında geçmişteki yaşadığınız şey sizin mimari anlayışınızı değiştirmiştir. Çünkü kubbe anlayışı Orta Asya'da ilk Türklerinde arkadaşlar otağdır. Yani otağ şeklinde kurgulanmıştır.

Siz de camiyi ona ne yapmaya çalışmışsınızdır? Benzetmeye çalışacaksınız. Yine hem kendi ve hem de içinde bazı değişimler yaşamış.

Tarihçiler bu değişimi sürekliliğin sebepleri ve sonuçlarını da ne yapar? İnceler diyeceksiniz. Tarih biliminin olduğunu gösteren kanıtlar ve gerçekler, yöntemlerin kullanımı, Tarihçiler diğer bilim dallarından olduğu gibi belirli yöntemler kullanırlar. Bu yöntemler arasında kaynak eleştirisi, tarihsel karşılaştırmalar, neden-sonuç ilişkilerini analiz etme.

Bakın insanın olmadığı yerde tarih olmaz. Örnek verecek olursak arkadaşlar, bakın kaynak eleştirisi yaparsınız. Bu kaynağın yeterli olup olmadığını denetlersin.

Yine tarihsel karşılaştırmalar yaparsın. Evet İstanbul'un fetih işine gibi hazırlıklar yapıldı. Hangi hatalara yer verildi, nerel oldu diye sorular sorarsın. Neden-sonuç ilişkisi içerisine gidersin.

Anadolu nasıl Türkleşti? Bunun sebepleri neydi? Ve sonuçlarında neler ortaya çıktı? Gibi soruları kendine soracaksın.

Aynı zamanda bilinmeyenin peşinde olacaksın. Peki, tarihçiler geçmişte olayları anlamak için mevcut kaynakları inceleyerek yeni bilgiler elde etmeye çalışılır. Bu süreçte bilinmeyen sorulara cevap aramak ve yeni teoriler geliştirmek temel amaçtır.

Tıpkı bir fizikçi, arkadaşlar, yeni bir parçacık keşfetmeye çalıştığı gibi tarihçi de yeni bir tarih önüme inmeyi ister. Yani aslında... Yapacağımız her kazı çalışması tarihte yeni bir arkadaşlar deneyin ya da arkadaşlar ortaya çıkmasını sağlar.

Ha unutma bunu deney dedim ama tarihte deney ve gözlem ne yapamazsınız değerli arkadaşlarım yapamazsınız. Geldim diğer bilimlerle ilişki. Tarih, arkeoloji, antropoloji, sosyoloji, entnografya, nümizmatik gibi birçok bilimle arkadaşlar sıkı sıkıya bir bağ içerisindedir. Diğer bilim dallarıyla sıkı bir ilişkisi içerisindedir.

Bu disiplin arasında çalışmalar tarihçilerin daha kapsamlı. Ve daha doğru sonuçlara ulaşmasını sağlar. Örneğin bir tarihçi medeniyeti anlamak için arkeologların bulgularını ve antropologların kültürel analizlerinden yararlanmak zorundadır. Çünkü kazı çalışmasını tarihçiler yapmaz. Kimler yapar?

Arkeologlar yapar. Arkeologlar buldukları bulguları tarihçilerle paylaşır. Bu da birbirlerine yardım yapmalarını sağlar. Sistematik bir yaklaşıma sahibiz tarihte.

Tarihçiler olayları rastgele değil, belli bir sistematik çevre ve içerisini inceler. Bu yüzden kronoji... Nedensellik ve değişim gibi kavramlar tarihçilerin kullandığı temel analiz araçlardır.

Bu sistematik yaklaşım tarihe bilimsel bir karakter kazandırmaktadır. Mesela örnek verelim. Kronoji. Sizin doğduğunuz zaman belli mi? Evet.

Ya da ilkokula gittiğiniz, daha sonrasında ortaokula gittiğiniz zaman dilimleri belli midir? Evet, bellidir. Daha sonrasında liseye geçtiğiniz dönem, o da sizin için böyle bir stresli olan LGS sınavına girdiğiniz tarih belli midir? Evet. Bu da aslında sizi bir nevi sistematik bir noktaya sokar.

Yani o anlamda koronacı bizim için önemlidir. Sürekli gelişen bir alandır. Tarihi yeni kaynakların bulunması, yöntemlerin gelişmesi ve farklı perspektiflerin ortaya çıkmasıyla sürekli değişen... Ve gelişen bir alandır. Yani bulacağım yeni belgeler eski belgelerin değişmesini sağlayabilir.

Bu da arkadaşlar yeni bir kaynak bulunduğunda değişebilir. Bakın bunun öncesinde yıllar önce Osmanlı Devleti'nde ilk paranın Orhan Gazi'ye ait olduğunu biliyordum. Ama yaptığım daha sonraki çalışmalar ve güncellemelerle birlikte aslında Osmanlı Devleti'ne ait ilk paranın Osman Gazi tarafından basıldığını öğrendim.

Yani bulduğum yeni belgeler eski belgeleri ne yaptı? Değiştirdi. Yine sistemleştirme, tarihsel bilgilerin belli bir düzen içinde sınıflandırılması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Ve konularına göre ayırırsınız arkadaşlar.

Siyasi tarih, coğrafi tarih dersiniz ya da mekan konuya göre ayırırız. Bu sayede tarihsel olarak aslında ilişkiler ve neden sonuç bağlantıları daha net bir şekilde ortaya konulabilir. Mesela Orta Çağ tarihleriyiz.

Orta Çağ'da neler yaşandığını, hangi olaylar olduğunu görürüz. Avrupa tarihi, belli bir kıskaç içerisine alırım. Ya da Osmanlı tarihi, onu incelerim sadece. Kaynak eleştirisi, tarihsel bilgilerin güvenirliği ve doğruluğu, kullanılan kaynakları eleştirisel bir şekilde değerlendirmesine bağlıdır.

Ha ama unutmuyorsun, en eminemli ve en temiz kaynağımız yazılı kaynaklardır. Ama yazısız kaynaklara da başvurur muyuz? Evet, yazısız kaynaklara da başvuracağız. Ama klasik bir söz vardır ya, sözü çağır, yazı kalır felsefesiyle yazılı kaynaklar bizim için her zaman daha değerli kaynaklar içinde yer alacak. Bilimsel yöntemlerin kullanımı peki nasıl?

Tarihsel araştırmalarda bilimsel yöntemler kullanılır. Bu yöntemler sayesinde ipotez kurma, veri toplama, analiz etme ve sonuç çıkarma gibi adımlar yer alır. Yani aslında bir nevi dijitalleşmeden bahsediyor.

İşte eski belgeleri pdf haline gelip yüzyıllar boyunca koruyabilmeniz, yine jpeg dosyalarını alarak yüzyıllar boyunca koruyabilmemizi ne yapacak aslında? Sağlayacak diyeceğiz. Peki tarihte peki neden sonuç ilişkisi nasıldır? Eğer tarihsel olaylar arasında neden sonuç ilişkisi ki uğurlamazsa...

Tarih sadece birbirini izleyen rastgele olayların bir koleksiyonu olarak kalır. Yani örnek verelim. Siz şu anda videoyu niye izliyorsunuz?

Nedeniniz ne? Sınavlardan iyi not alabilmek için. Sonuç bu videoyu izledim ve güzel neyler aldım diyorsunuz.

Notlar aldım. Ama düşünsenize. İzlemek için izledim.

Bir arkadaşlar birbirlerini izleyen rastgele olaylar koleksiyonu değil mi? Ya işte canım sıkıldı YouTube'dan ne yaptım? Tonguca açtım yazılı videosu izliyorum. Sebep bu olamaz. Sebebiniz yazılardan iyi not almak.

Sonuç yine nitekim arkadaşlar güzel sonuçlar almak. Bu durumda tarihçiler olayları anlamlı bir şekilde açıklamak yerine sadece kronolojik bir sırayla anlatmak zorunda kalırlar. Örnek verelim.

Fatih Sultan Mehmet arkadaşlar İstanbul'u fethedecek ama fethetmesinin sebeplerini önce söyleriz size. Bir işte jeopolitik konumu, Osmanlı toprak bütününü sağlamak istemesi, Bizans'ın şehzadeleri kışkırtması gibi olaylar İstanbul'un fethinin sebepleri dedik. Sonuç olarak da ne dedik? Fatih Sultan Mehmet 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul'u fethetti diye açıklarız. Tarihsel olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkileri sayesinde gelecekteki olası gelişmeler hakkında tahminlerde bulunmak mümkün olur.

Ancak bu ilişkiler göz ardı edilirse tarih tamamen öngörülmez ve rastlantılara bağlı bir süreç olarak görülür. Yani unutmayın tarihte neden olmazsa bir sonuçtan da ne yapamazsınız bahsedemezsiniz. O yüzden birbiriniz öylesine kafaya göre... Sıralanan bir durum ortaya ne yapar? Çıkar diyeceğiz.

Tarihsel bilginin özellikleri neler? Bakın unutmayın. Tarih olaylar tekrarlanamaz. Bazen tarih öğretmenlerimiz ya da tarihçiler der ya. Tarih tekerrür etti.

Tekerrür demek tekrar demek. Bakın tarih tekrar etmez. Tarih benzerlik gösterir. Yani şöyle düşünün.

Bugün arkadaşlar İstanbul'un fethini tekrar tekrar yapabilir misiniz? Hayır yapamazsınız. Ama İstanbul'un fethine benzer bir olayı görebilir.

Tarihsel bilgi laboratuvar ortamında yani deney ve gözlem yapılabilir mi dersek unutmayın. Tarihte deney ve gözlem yapılamaz. Yine örnek verelim.

Mustafa Kemal Atatürk'ü mezardan kaldırıp da kalk Mustafa Kemal biz Kurtuluş Savaşı'nın Sakarya cephesini tekrar görmek istiyoruz diyebilir misiniz? Hayır. Hadi bir şekilde bunu başardınız. Hadi bir şekilde atamızı kaldırdınız.

Ama aynı ortamı, aynı ambiyansı, aynı şartları yaratma olasılığınız var mıdır? Yoktur. O yüzden de unutmuyorsun.

Tarihin en önemli noktalarından bir tanesi tarihte deney ve gözlem ne yapılamaz arkadaşlar? Yapılamaz. Yine geldim.

Tarihçiler farklı kaynaklardan elde ettikleri çok sayıda kanıttan yararlanır. Yani bu yazılı da olabilir, yazısız da olabilir. Yani unutmayın yazıdan önceki dönemler ki kayıtlar da bizim için önemli. Yazılı devirdeki kayıtlar da bizim için önemli noktadır. Tarihçiler her türlü yazılı ve görsel belgeden, arkeolojik buluntu ve kalıntıdan, konuyla ilgili yapmış çalışmalardan ya da görgü tanıklarının yararlanması gerekir.

Ama tekrar altını çiziyorum, bizim için tarihi noktayı anlayabilmek için en önemli kaynak ise tarihin yazılı kaynaklarıdır. Şimdi, tarih kaynakları ve kanıtlara dayandırması gereken bir disiplindir. Az sayıda belge günümüze ulaşmıştır.

Çünkü düşünün, yazı kullanılmadan önceki belgeleri bulmak olasılığımız çok zor mu? Evet, zor. Ama yazıyı buluyoruz ama yazıya ait kaynakları tam anlamıyla ne yapamayacağız? Rastlayamayacağız. Uzak geçmişte yaşanan olay ya da olgularla ilgili araştırma yapıldığında kaynak sayısı daha az olacak ve daha az kanıt erişilecektir.

Çünkü neyi kullanmadınız siz? Yazıyı kullanmadınız. Bazı tarih çalışmalarında kaynaklara bağlı olarak daha sınırlı bir çalışma alanı söz konusudur. Mesela yazısız kaynakları inceleyeceksiniz. Sizin için neyler baz olacak?

Kapkacaklar, silahlar. İşte arkadaşlar... Resimler gibi unsurlar sizin yine araştırma aranızın sınırlı bir noktaya sokacak.

Tabi tarih tek başına bir bilim değildir. Diğer bilim dallarından da ne yapmak zorundadır? Yararlanmak zorundadır. İşte coğrafya, antropoloji, arkeoloji, nümizmatik, etnografya gibi bilim dallarından tek tek yararlanacak. Tarih çalışmalarında kronoloji, coğrafya, arkeoloji, nümizmatik, diplomatik gibi farklı disiplinlere ait bilgilerden yararlanır.

Yani tarih... diğer bilim dallarından da ne yapmak zorunda? Yararlanmak zorunda diyeceğiz. Tarih çalışmaları belli bir sistem dahilinde nesnel bir yaklaşım yapılması yani objektif bir şekilde duaya dayanmam gerekiyor.

Ayrıca farklı kaynaklar üzerinden çok sayıda kanıta ulaşılmasıyla yönüyle bilimsel netelik ne yapmaktadır? Taşımaktadır. Bir konu hakkında çalışma yapılırken kullanılan kaynaklara veya tarihçinin bakış açısına göre farklı yorumlar ya da çıkarımlar ortaya konulabilir. Sonuçta insandır. Her anlamıyla objektif olabilir misin?

Sahil. Biz mesela anlatırken arkadaşlar objektif mi anlatıyoruz? Sahil.

İlla ki bir buraya yorumumuzu katıyoruz, farklı yorumlar katıyoruz, farklı çıkarımlar ne yapacağız? Ortaya atacağız. Tarihsel bilgiler elde edilen yeni bilgilere ve belgelere ve araştırma sonuçlarına göre değişebilir.

O yüzden de diyorsun ki tarihte arkadaşlar unutmuyorsun. Kesinlik arkadaşlar yoktur. Bakın çünkü bulacağım yeni belgeler.

Eski belgeleri ne yapar? Değiştirebilir diyoruz. Peki tarih nedir? Tarih arkadaşlar aslında ahanda çizdiğim unsurdur. Yani tarihin olmazsa olmazı nedir arkadaşlar dersem?

İnsan. Yani insan yoksa ne de yoktur? Tarih de yoktur. Mesela örnek verelim. Orta Asya'da yaşanan göçler.

Bakın bu tarihi ilgilendirir. Çünkü göç kim yapar? İnsan yapar.

Ama Orta Asya'da yaşanan bir kuraklık ya da Orta Asya'da bulunan arkadaşlar yer şekilleri. Bu coğrafya ilgilendirir. Ama bu yer şekillerinden kaynaklanan göçlerden dolayı insanların etkilenmesi tabii ki tarihi ilgilendirir. Bakın şunu diyeceksiniz tarihi için. Tarih arkadaşlar aslında her gün yaşadığınız bir olay.

Nasıl bir örnek verelim? Şimdi karşılıklı iki tane arkadaş sohbet ediyor, muhabbet ediyor. Ve sonrasında siz tartışıyorsunuz.

Tartışma konunuz belli mi? Belli. O zaman senin bir şeyin tarih olabilmesi için önce insana, sonrasında bir nedene, sonuç olarak arkadaşlar tartışmayı siz kazandınız.

Yine bir yere, bir zamana neyiniz var? İhtiyacınız var. Aslında tarih şudur.

İnsan topluluklarının geçmişten günümüze kadar yaşadığı olayları yer zaman göstererek belgelere dayalı bir şekilde incelenen ve sebep sonuçları ilişkisi içerisinde inceleyen objektif bir bilim dağıdır tarih. Bu olayları anlamak, yorumlamak ve geleceğe taşımak için tarih bilimine ihtiyaç duyarsınız. Çünkü tarih olmasaydı Osmanlı'nın ya da Fransız ihtilalinin nedenlerinin sonuçlarını da kimse ne yapmazdı? İncelemezdi. Tarih ise geçmişte bu olayları belgileyen, yorumlayan ve anlamlı bir bütün haline getiren bir insan etkinliğidir.

Unutma, insan yoksa tarihte yoktur. Tarihçiler çeşitli kaynakları... Yani kitapları, belgeleri, arkeolojik buluntuları kullanarak geçmişi yeniden inşa ederler.

Mesela şu anda söylemde var, denklemde var. Mesela Göbekli Tepe'nin bulunması insanlık tarihini çok etkileyeceği söyleniyor. Hatta bunun öncesinde acaba yazı var mıydı?

İnsanoğlu yazıyı daha önce de kullanmış olabilir miydi? Denklemlerini kendimize sormaya başladık. Yani aslında tarih bir nevi didaktiktir. Sürekli bir eleştiri vardır ve sürekli bir inceleme var.

Bu da bizim için önemlidir. Bakın Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunu incelerken o döneme yazılmış tarihi kitaplara, seyahatnamelere, fermanlara ve diğer belgelere başvurulur. Bu belgeleri analiz ederek İmparatorluğu'nun nasıl kurulduğunu ve hangi etkenlerin rol oynadığı sorularını kendimize ne yaparız değerli arkadaşlar sorarız.

Bu anlamda da kaynakların kavraması bizim için önemlidir. Kısaca geçmiş yaşanmış olan her şeydir. Tarih ise yaşanma işleri anlamlandırmaya, yorumlamaya ve geleceğe taşıma çabasıdır.

Geçmiş bir nevi ham madde ise tarih ise bu ham maddenin yapılan bir eseri gibidir. Yani fabrika gibi düşünebilirsiniz. Tarihçiler bu eseri oluştururken kendi bakış açılarını, bilgi birikimlerini, kullandıkları kaynakları da işin içine ne yaparlar? Katarlar yani yorum yaparlar. Nesnel aynı olayı farklı tarihçiler farklı şekilde yorumlayabilir.

Mesela atıyorum. Ermenistan'a giderseniz Ermeniler Türkleri kötü der. Türkiye'ye geldiğiniz zaman Türkler Ermenilere kötü der.

Yani... Her millet kendi kafasına göre bir unsur mu oluşturur? Evet, kendi kafasına göre unsur oluşturur.

Peki, zamanın farklı düzeyleri ve tarihsel zamanı nasıldır? Bireysel zaman, hızlı akan, kişisel deneyimlere dayalı zaman algısıdır. Mesela örnek verelim. Kendiniz okuldan çıktınız, bireysel bir zamana ihtiyacınız vardır.

Arkadaşlarınızla top oynamaya gidersiniz. Bu bireysel bir zamandır. Toplumsal zaman, sosyal yapıların etkisiyle daha çok yavaş akan zaman algısıdır. Coğrafi zaman... Çevresel faktörlerin etkisini neredeyse durmuş gibi algılanan zaman algısı.

Tarihsel zaman toplumsal olarak kronolojik bir sırasını belirleyen ve tarihçilerin kullandığı zaman neyi diyorsunuz? Kavramı diyeceğiz. İlk dönem hedefi yazılılardan yüksek not almaksa kitabın yazılı notları demektir. Yazılıda karşına çıkabilecek önemli kavramlar, hocanın soru sorabileceği kilit noktalar hepsi 9. sınıf yazılı notlarının içinde.

Hem de tüm derslerle birlikte. Sana en yakın Tonguç Kitapçısı ve tonguçmazda.com'da bulabilirsin. Şimdi... Tabii ki Türkler arkadaşlar birçok ne kullanıyor? Takvim kullanıyorlar ama dünyada da arkadaşlar takvimler insanların etkileşimiyle ortaya çıktı.

İlk kez arkadaşlar ay esaslı takvimi Sümer coğrafyasının yaptığını görüyoruz. Akabinde ilk kez güneş esaslı takvimi ise Mısır coğrafyasının yaptığını göreceğiz. Her toplum kendine özgü bir takvim oluştururken yaşamlarını en çok etkileyen olayı takvimin başlangıcı olarak kabul etmiştir.

Mesela örnek verelim. Moza düzenlemesi. Jules Cesar zamanında Antik Mısır Güneş Takvimi yeniden düzenlenmiş.

Mesela Jules diyorsunuz değil mi? Mayıs ayı. Jules Cesar'dan geliyor.

Augustus'tan gelecek arkadaşlar. Yani komutanların isimlerini alıyor şu anda miladi takvim. Gregorian Takvimi. Antik Mısır Güneş Takvimi'ni ile arkadaşlar Papa 13. Gregorian tarafından düzenlenmiş. Ve günümüzde bu takvim ne yapılmakta?

Kullanılmakta ve bu takvimin başlangıcı Hazreti İsa'nın doğumu olarak kabul edilir. Mesela Hicri Takvim. Hicri Takvim'de... Hazreti Ömer döneminde oluşturuluyor ve Peygamber Efendimiz'in Mekke'den Medine'ye göçü başlangıç olarak ne yapıldı? Kabul edildi.

Bakın zaman çizergemiz bunlar. Peki çağ ve yüzyıllar nasıl? Tarihi yüzyıl denemelere ve çağlara ayrılmış, tarihi çağlara ve yüzyıllara ayırmak için tarihçilerin araştırmalarını kolaylaştırmıştır.

Mesela ne diyorsunuz? İlk çağ diyorsunuz, orta çağ diyorsunuz, yeni çağ diyorsunuz, yakın çağ gibi neyleri ayırdınız? Tarih zaman dilimlerine ayırdık. Çağ kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, asır, dönem ve devirdir. Mesela Sümerlerin yazıyı bulması ilk çağ başlattı.

Kavimler göçü orta çağ'ı. Yeni çağ İstanbul'un fethi. Yakın çağ ise Fransız ihtilali.

Bakın hepsi kendisine özgü mü? Evet hepsi kendisine özgü. Yüzyıl, milat başlangıç olarak kabul edilir.

0-99, 0-199, 200-199 ve benzeri olarak sayılan yüzyıllık dönemdir. Mesela unutmayın arkadaşlar ne söyleyelim 1453. Bakın buraya artı 1 koydum. Diyorsunuz ki 15. yüzyıl.

Yine 53'ü gördüm. Ne diyeceksiniz arkadaşlar? 3. çeyrek 2. yarı.

Yani Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u 15. yüzyılın 2. yarısının 3. çeyreğinde ne yaptı? Fethetti deyip alanımızı daha da ne yapabiliriz? Kısıtlayabiliriz diyoruz. Peki tarih öncesi de birilerine nasıldı?

Yazılı kaynakların olmadığı dönemlerde. Bakın tarih öncesi. Demek ki tarih dönemler neyle başladı?

Yazının bulunmasıyla yani M.Ö. 3200'e Sümerlerin yazıcı icat etmesiyle. Peki siz...

Tarih öncesi devirleri nasıl ayırdınız? İnsanların kullandığı araç gereçlere göre. Bakın, bir, dedim ki taşı kullandım o yüzden bu çağ hangi çağ dedim, tahça. Sonrasında madeni keşfettim ve insanoğlu hangi çağa girdi, maden çağına girdi.

Bunları da kendi aralarında ayırdım. Eski taş, yani palyolitik dönem dersek en eski dönem. En eski ve en ne diyorsunuz, ilkel dönem olarak bileceğiz.

İnsanoğlu kendini geliştirmeye başladı. Sonra yontma taşa geldi. Yani orta taş, mezolitik döneme geldi. Evet.

Mezolikte mağara resimlerini görmesinin yanı sıra insanoğlu bu dönemde taşı sivritmeye, mağara resimleri yapmaya ve dönemin sonuna doğru neyi buluyor? Ateşi bulacak. Ama yeni taşta yani Neolitik dönemde ise insanoğlu tarımsal faaliyete geçmiş.

Tarımsal faaliyetle birlikte sınıflı bir toplum yapısı ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonrasında insanoğlu bakırı keşfediyor ve Kalkolitik döneme giriyor. Aslında arkadaşlar bu taştan madene geçiş aşaması olarak bileceğiz.

Ve sonrasında Tunç. Yani aslında ne diyeceksiniz? Bakır artı kalayı bulacaklar.

Ve bu dönemde devletleşme, bakın devletleşme unsuru ne yapıyor? Ortaya çıkmaya başlıyor. Demirde ise yeni sağlam aletler bulacaksınız.

Ama Sümerler 3200'de dedi ki, M.Ö. 3200'de, kardeşim ben yazıyı buldum, o yüzden tarihi devirleri kapatıyorum ve hangi çağa giriyorum? İlk çağa giriyorum dedi.

Tarih çağlarda eski çağ. Yazının icadından Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne kadar yani arkadaşlar ilk çağ diyorsunuz. Hristiyanlığın Büyük Konstansus tarafından resmi din ilanı kabul edildiği devreye eski çağ denir. Orta çağ yani arkadaşlar eski çağın bitiminde İstanbul'un fethine olan arkadaşlar yoldur.

Bunu da unutmayın. Ya da Amerika'nın keşif tarihi ne kadar olan devrede orta çağ olarak kabul edilir. Yeni çağ ise... İstanbul'un fethiyle başlar, Fransız ihtilaliyle devam eden unsurdur.

Biz hala arkadaşlar neredeyiz? Yakın çağdayız. Yakın çağda hala devam etmekte midir? Hala yakın çağa devam etmektedir diyoruz.

Geldim tarihsel noktada olay ve olgudan bahsedeceğiz. Olay ve olguyu aslında biliyorsunuz. Eğer ki arkadaşlar bir savaş yapıyorsanız ve kısa sürüyorsa bu bir olaydır. Ama bütün dünyayı ve etki ediyorsa olgudur. Mesela elma gibi düşünün.

Elma daha oluşmadıysa... Siz buna olay diyorsunuz değil mi? Yani bir oluşuk olgunlaşmadı diyorsunuz. Ama uzun bir zamana yaydığım zaman elmanın olgunlaştığını görüyoruz, daha güzel olduğunu göreceğiz.

Bakın tarihsel olay, tarihte insanlığı etkileyen siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, dini konularda kısa sürede meydana gelen gelişmelerdir. Olaylar kendine has özelliğe sahiptir, somut bilgiler içerir, yer zaman bildirir, olayların başlangıç ve bitiş süreleri bellidir. Örnek verecek olursak, Sultan Alparslan'ın arkadaşlar Anadolu coğrafyasının kapılarını açması, Malazgirt Savaşı.

Ama Türklerin arkadaşlar Anadolu'yu Türkleştirmesi uzun bir zamana yayılmıştır. O yüzden de bu olgudur. Olgu ise tarihte insanlığı etkileyen olayların ortaya çıkarttığı sonuçlara göre uzun süre meydana gelen değişmelerdir. Bakın mesela Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesi bir olaydır. Ama İstanbul'un Türkleşmesi bir anda gerçekleşmeyeceği...

ve uzun bir zamana yayıldığı için de olgu olarak ne yapacağız ele alacaksınız. Geldim tarihsel bilginin üretim sürecine. Tarihsel bilginin üretim sürecindeki aşamalarda nesnel bir yaklaşım benimsiniz. Tarih olaylar tekrarlanmadığı için gözlem ve deney yapamazsınız ve bunların dışında birçok bilimsel yöntem kullanılmaya başlanır.

Fen bilimleri ve diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi sistemli bir şekilde veri toplama ve veri analizleri kabul edilir. Bu süreçte diğer bilim dallarından da yararlanır. Bakın unutmayacaksın.

Tarihte deney, gözlem yapamayacağım fizik, kimya, biyoloji gibi. Ama tarihte arkadaşlar bulacağım veriler ve analizler önemli bilim dallarından da yararlanmamı ne yapar? Sağlar diyeceğiz.

Peki tarihe yardımcı arkadaşlar sağlayan bu yararlı bilim dalları neler? Hadi gelin buna bakalım birlikte. Arkeoloji, kazı yoluyla toprak ve su altındaki madde kalıntılarını ortaya çıkar. Aslında bir nevi yazıdan önceki dönemleri ortaya çıkartmaya sağlarsınız.

Sosyoloji, toplum bilimidir. Toplumları ve toplumsal olayların neden ve etkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Diplomatik, devletler arası anlaşmaları, fermanları ve beratları inceler.

Hatta unutmayın, dünyada arkadaşlar ilk yazılık anlaşma nedir dersek, Hititlerle Mısırlar arasında yapılan nedir? Kadeş Antlaşması olarak ne yaparsınız? Ele alırız. Herhalde ki, bakın, devletlerin armalarını, mühürlerini ne yapar? İnceler.

Coğrafya, yeryüzünü fiziki ve ekonomik ve veşeri siyasi olmak üzere inceler. Paleografya Geçmişte kullanılan eski yazı bilimi olarak ne yapacaksınız bileceksiniz değerli arkadaşlarım. Epigrafi bir nevi kitabe bilimidir. Kitabeler ve üzerindeki yazıları şekil ve içerik bakımından inceler. Etnografya kültür bilimidir.

Antropoloji insanoğlunun ırklarını ne yapar inceler. Filoloji günümüzde dil bilimidir arkadaşlar. Nümizmatik para bilimidir.

Hatta bunu siz gününüzde kullanıyorsunuz. Mesela bugün eve gidiyorsunuz diyorsunuz ki annenize babanıza kardeşim ben çok güzel ders dinledim. O da sana aferin dedi. Ve sonra dedin ki, kardeşim beni övme.

Bana ne ver? Para ver. E peki bu adamın para vermesi için nereden çekmesi lazım?

Banka matikten çekmesi gerekiyor değil mi? Banka matik, nümüz matik. Bak ikisi neyle bitti?

Matikle bitti. Matiği gördüğün yerde niye yapıştırıyorsun? Para bilimi olarak ne yapacağız? Ele alacaksın. Geldim kimya.

Bir buluntu veya belgenin gerçek olup olmadığını, yani karbon 14 testi diye adlandırdığımız testi yapacağız. Bukarbon 14 ile de birlikte kemiğin neyini hesaplayacaksınız? Yaşını hesaplayacağız.

Koronacı biliyorsunuz ki geçmişten günümüze kadar yaşanan olayları zaman çizelgesi içerisinde ele alır. Geldim tarihin kaynaklarından bahsedelim. Geçmişte yaşamış olaylara ait her türlü yazılı veya yazısız kaynaklara belge veya kaynak denir.

Ama bizim için en önemlisi yazılı kaynaklardır. Tarihçiler tarihsel bir günü üretim sürecinde çeşitli kaynaklar kullanmakta. Bu kaynaklar genel olarak... Birinci elden ve ikinci elden kaynaklardır.

Bakın birinci elden kaynaklar dersem o döneme ait bulduğum orijinal eserlerken eğer ki onunla ilgili bir makale, bir roman, bir kitap yazıyorsam da ikinci el kaynaklar diyoruz. Yani birinci elden kaynaklar olayların yaşandığı dönemde ya da bu dönemden hemen sonra oluşan veya oluşturulan özgün kaynaklardır. Yani kitabe, abide, arkeolojik buluntular.

İkinci el... Olayların yaşanmasından çok daha sonra birinci ay kaynaklara dayanarak ortaya çıkması. Mesela İlber Ortaylı'nın arkadaşlar Türklerin Tarihi Kitabı gibi.

Ya da Jean-Jacques Rousseau'nun Türklerin Tarihi Kitabı yine ikinci ay kaynaklar içerisinde yer alır. Peki kaynakların oluşma biçimlerine göre nasıldır? Sözlü kaynaklar, bunlara ne diyeceksiniz? İşte efsaneler, destanlar, menkabeler, hikayeler vs. Yazılı kaynaklar ise yazının olduğu her şey.

İşte kil tabletler, kitabeler, kronikler, fermanlar, beratlar, antlaşmalar, atlaslar, haritalar, paralar bunlar yazılı kaynağın içerisine girecek. Sessiz bir görüntülü kaynaklar, resimler, fotoğraflar, filmler, video kayıt bantları bunlar bizim için önemli. Eşya ve nesneler nedir dersek o döneme ait bulduğum orijinal eserler. İşte atıyorum mızraklar, mezarlar, kemikler bunların hepsi de. Yazıdan önceki dönem olduğu için eşya, gerçek eşya ve nesneler olarak ne yapacağız?

Ele alacaksınız. Peki geldim tarihsel bilginin üretim sürecinden bahsedelim. Tarihsel bilginin üretim sürecinde öncelikle araştırma yapmak istenilen konuyla ilgili ya da konuyla ilgili problem belirlenir.

Daha sonra bu araştırma probleminin sınırlarını zaman, mekan ve içerik açısından belirlemek için sorular sürdür. Yani Osmanlı tarihi mi? Ya da ilk çağ tarihi mi?

Ya da... Geldim. Avrupa tarihi mi?

Bununla ilgili konuları mekane ve zamana göre ne yaparsınız? Sınıflandırırsınız. Hem sorunların sorulması hem de cevapların aranması aşamalarında belli bir plan doğrusunda hareket edilir. Unutmayın, tarihçiler seçtikleri konuya da araştırmayı problemin çerçevesiyle ilgili kaynakları tarar ve kullanabilecekleri kaynakları belirler. Haa o zaman demek ki güvenmeyeceğim kaynakları bir araştırma konusunun içerisinde ne yapmayacağım?

Yer almayacağım. Bu aşamada kütüphaneler, arşivler, müzeler, tarihi mekanlar genel ağ siteleri üzerinde kapalı bir araştırma yapılır. Toplanan bilgiler sınıflandırıldıktan sonra eleştirisel bir yaklaşımla el alınır.

Biz hatta biz buna 5D kuralı deriz. Ne yaparsınız? Tahlil edersiniz. Daha sonrasında tasnif ederiz. Tasniften sonra arkadaşlar tenkit ve arkadaşlar terkip yaparsınız.

Eleştiriyle birlikte doğru noktaya ulaşırız. Tarihsel bilginin üretim sürecinde kullanılacak kaynaklar, gerçeklik veya güvenlik açısından dikkatle sorgulanmalı ve kaynaktaki bilgilerin doğru olup olmadığı belirlenmelidir. İşte daha önce söylediğim gibi 5T kuralı bu anlamda bize ne sağlar, yarar sağlar diyoruz.

Tarihçiler kaynakları inceleme ve sorgulama aşamalarında bilimsel yöntemler kullanmalıdır. İnceleme esnasında kaynakların türü, yazarı, tarihi, oluşum şekli, konumu, dijital kimliği, uzantısı gibi temel unsurlar belirlenmelidir. Yani dijital tespit de yapmanız gerekiyor.

Daha sonrasında bu kaynaklarda herhangi bir çelişki, tutarsızlık, bir belirsizlik, boşluk, propaganda veya ön yargı gibi unsurlar olup olmadığı tespit edilmedir. Mesela Adolf Hitler'in arkadaşlar Kavgam adlı kitabı. Bakın objektif değildir.

Birbiriyle çelişir. O yüzden de tam anlamıyla bir kaynak olarak ne yapmayız kendimizi? Almayız. Tüm bu kaynak sınırları geçerlik ve güvenlik açısından ne yapılmalıdır?

Sorgulanmalıdır. Tarihçiler eserlerini ortaya koymadan önce kaynaklardaki kanıt veya bilgileri eleştirisel bir yaklaşımla yorumlamalı ve bunları ele aldıkları problem çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu süreçte kullandıkları kaynaklarda içeriğin, ana fikir ve kaynaklara geçen şahıs, yer, zaman gibi unsurların özellikleri belirlenmeli ve kaynaklarda olay ve olgularla ilişkide her türlü bilgi ortaya konulmalıdır.

Son aşamada ise çeşitli kaynaklarda elde edilen bilgiler birleştirilerek, Atıyorum makale, kitap, roman, dergi vs. gibi unsurlar eser haline getirilir ve yayınlanır. Tarihçiler özgün ve bilimsel bir eser ortaya koyarken yararlandıkları kaynaklara atıf yapmalı. Yani atıyorum siz bir makale yapma yazmalısınız ama atıyorum İlber Ortaylı'nın bir kitabını almışsınız. Bu kitaptan bir derleme alıyorsunuz.

Bu derleme ile ilgili bir atıfta bulunuyorsunuz. Bakın diyorum ki sayfa 29'da işte İlber Ortaylı'nın şu noktası vardır diyorum ve kaynakçı bölümünde gösterirsiniz. Kaynakçının belirtilmesi kaynağın çalışmasının güvenliğini arttırdığı gibi bilimsel ve mesleki etik açıdan da zorunludur.

Böylece daha objektif bir ne hale getirirsiniz makale ele geçirirsiniz. Şimdi konularımız bunlardı. Bir dijitalleşmemiz var unutmayın.

Biz bundan önceki bulduğumuz belgeleri ya pdf haline getiririz ya da jpeg dosyası haline getirilerek insanlar böylece arkadaşlar tarih eserlerinin daha yüzyıllar boyunca kullanabilmesini ne yapar sağlar. Şimdi sorularımıza gelelim. Tarih araştırılmasında kullanılan yazılı kaynaklar hangileridir?

Mesela yazılı kaynakları sormuş bize değil mi? Yazılı kaynakları ne diyeceksiniz arkadaşlar? Ferman, berat, harita, daha sonrası geldim, para, yine arkadaşlar ne söyleyebilirim?

Kitabe, kil tablet. Bunlar benim neyim olacak? Yazılı kaynaklar içerisine olacak. Peki yazısız sorsaydı yani... O döneme ait bulunan orijinal gerçek eşyanesine deseydi ne dersiniz?

Mezar derdim. Mezarın yanı sıra fosiller derdik. Fosillerin yanı sıra silahlar, yine kıyafetler, kap kacak dersek yine neye girecekti?

Yazısız kaynağın içerisinde yer alacaktı. Şimdi burada Mustafa Kemal Atatürk'ün güzel bir sözü var. Diyor ki, tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana bağlı kalmazsa... Değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak bir nitelik alır.

Yani diyor ki aslında Mustafa Kemal ana kronolizm yapma. Yani tarihi günümüzün değerlerine göre değil dönemin şartlarına göre ne yap diyor. Değerlendir. Atatürk'ün bu sözüyle tarihinin özelliklerinden hangilerinin öneme vurgu yaptığı söylenebilir. Yani diyorsunuz ki tarihi dönemin ne yapacaksınız şartlarına.

Göre, ele ne yapılmalıdır? Alınmalıdır. Yoksa siz arkadaşlar objektiflikten ne yaparsınız? Çıkarsınız ve kişisel yorumlar yapmaya başlarsınız.

Bu da tarih olmaktan ne yapmaya başlar? Çıkmaya başlar. Geldim. 9. sınıf öğrencisi Emre tarih dersi için bir sunum hazırlamıştır. Hazırladığı sunumda Osmanlı Devleti döneminden kalma aşağıdaki görsele yer vermiştir.

Buna göre Emre'nin sunumunda bu görsele yer vermesi tarihte kullanılan yöntemlerden hangisiyle ilgilidir? Aslında arkadaşlar tarihe yardımcı ne kullanacağız? Bir bilim dalı kullanacağız. Peki bu tarihe yardımcı bilim dalı hangisi olacak dersek? Numizmatik diyeceksiniz.

Numizmatik bu parayla ilgili bana bilgiler sunacak, paranın önemini anlatacak ve parayla ilgili devletin ekonomisiyle ilgili çıkarımlar yapmamı sağlayacak. Yani bu görselde yer verilmesi tarihte kullanılan hangi yöntemlerden birisidir? Yani aslında bir nevi arkadaşlar objektiflik de önemlidir.

Çünkü dönemin şartlarındaki unsuru ne yapıyorsunuz? Kullanacaksınız. Tarih nedir?

Hatırlayın şuraya hemen çiziyorum arkadaşlar. Görsel çizelim. Ve sana dedi ki bu görsel ben yoksam neyde yok? Tarihte yoktur dedi değil mi?

O zaman diyorsun ki insan topluluğunun... Geçmişten günümüze kadar yaşadığı olayları yer ve zaman göstererek inceleyen nedir? Bilim dalıdır. Bakın unutmayın arkadaşlar.

Orta Asya'da yaşanan kuraklığı coğrafya ilgilendirirken tarih ilgilendirmez. Ama Orta Asya'da yaşanan kuraklıktan dolayı yaşanan göçler deseydim tarih ilgilendirdi. Çünkü ne vardı içinde? İnsan vardı. İnsanın olmadığı yerde de ne olmaz diyorsunuz?

Tarih olmaz diyeceğiz. Aşağıda verilen tarihe yardımcı bilim dallarını inceleme alanları nelerdir yazınız demiş. Arkeoloji. Hatırla arkadaşlar hangi alanda bana yazısı yarar sağlayacaktı?

Kazı alanında. Etnografya ne diyeceksiniz? Kültür alanında.

Nümizmatik ise hangi alandaydı? Para alanında. Ne yapacak? Tarihe yardımcı bir bilim dalı olarak ön yüze çıkmıştır.

Aşağıdakilerden hangisi bir tarih için araştırma alanına girmez? A. İbris kabartmaları. B. Pamukkale traventerleri.

C. Efes antik kenti. D. Karayin mağarası resimleri.

E kabartma yazıları. Bakın İvris kabartmaları kim var? İnsan var.

Yine geldim Efes Antik Kenti kim var? İnsan var. Karayinbaharası resimleri kim var?

İnsan var. Yine kabartma yazılar kim var? İnsan var.

Ama baktığım zaman insanın olmadığı yer neresi? Pamukkale tramenterleri. O yüzden de doğuracağımızı beşlik olarak ele alacaksınız. Geldim.

Tarih bilimine kültür alanında yarar sağlayan bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? Bakın. Sana kültür anlamında yarar sağlayan bilim dalını söylemiş.

O yüzden de arkadaşlar ne diyeceksin? Etnografya yani doğuracağımızı ağ diyeceğiz. Hatırlayın nümizmatik neydi?

Paraydı. Palorafya ise eski yazı bilimi diyeceksiniz. Epigrafi, kitabe yine arkeoloji ise kazı anlamında bana yarar sağlayan bir bilim dalı olarak ne yapılmakta?

Bilinmekte. Geldim uzun bir sorumuz var. Süleymaniye'de bayram sabahı ne kadar duygulu engi ve mübarek bu seher kadın erkek ve çocuk gönlü dolanlar yer yer dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarlarını çaldıran topları ardınca muhaç toplarını gökte top sesleri bir bir nerelerden geliyor mutlaka her biri bir bir başka zaferden geliyor Kosova'dan Nibolu'dan Varna'dan İstanbul'dan anıyor her biri bir bir vakayı hayabette bu an Belgrad'dan mı bu dün Eğribe Uyvar'dan mı? Son hudutlarda yücelmiş sıra dağlardan mı?

Deniz ufkunda bu top sesleri nereden geliyor? Barbaros belki donanmasıyla seferden geliyor. Adalardan mı?

Tunus'tan mı? Cezayir'den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi, yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor.

Yahya Kemal Bey adlı. Süleymaniye'de Bayram Sabahı şiirinde anlatılan tarihi olayları bilmeyen bir insan bu şiirin duygusunu tam olarak kavrayabilir mi? gerekçeleriyle açıklayınız demiş. Şimdi siz kendiniz yorumlayıp yapmanızı istiyorum arkadaşlar.

Neden dersek şundan dolayı. Birincisi evet diyeceğiz. Evet dedim. Niye evet dedim peki?

Şundan dolayı evet diyorsunuz arkadaşlar. Çünkü şunu söyleyeceğiz. Şiir duygusal ve evrensel neye sahiptir?

Niteliğe. Yani duygular aslında hep... aynı noktadadır. Şiirde anlatılan ne var?

Zafer coşkusu, gurur, birlik gibi Bu yüzden de arkadaşlar tarih bilgisinden bağımsız olarak herkes tarafından anlaşılabilir. Yani şiirdeki coşkulu atmosferi, bayram sabahının huzurunu ve insanların geçmişte duyduğu saygıyı hissettirmek için o dönemdeki savaşları bilmek şart değildir. Bu anlamda da bizim için önemlidir. Şimdi gelelim MEB'in örnek yazılı sorularının benzerlerine bakalım. Tarihsel olay toplumsal yaşam içinde ortaya çıkan yeri ve zamanı belli olan...

En az iki kişinin karşılıklı ilişkiyle etkileşimidir. Bu tanıma göre tarihi olaylara iki örnek veriniz. Hemen örnek verelim arkadaşlar.

Birincisi tabii ki hangi savaş diyorsunuz? Kurtuluş. Neyi diyeceksiniz? Savaşı diyeceğiz. Değil mi?

Karşılıklı. Yunan'la Türklerin savaşı. Hemen buraya yazdım.

Türkler ile kimin savaşıydı? Yunan'ın savaşıydı. Yani aslında da unutmayın bu bir olaydır. Değil mi?

Şimdi geldim. Yine tarihi olaylara iki örnek veriniz dedi. Devam ettim. Hangi savaş diyorum? Malarzgit Meydanlığı Savaşı.

Bakın bitti. Bu da bir olay. 1071 yılında gerçekleşen. Ama soruyu değiştirseydim. Şöyle yapsaydım.

Olgu diye sorsaydı hocam sana. Bu sefer şunu söyleyeceksin. Türklerin İslamiyet'i ne yapması? Kabul etmez. Bir anda yaptı mı ben bunu?

Hayır. Ya da ne dedik? Anadolu'nun ne olması? Türkleşmesi.

Bir anda mı gerçekleşti? Hayır bir anda gerçekleşmedi. Uzun bir zamana yayıldı.

O yüzden bir olgu kavramının içerisine ne yaptı? Girdi diyeceğiz. Tarih öğrenmenin günümüzde toplumun sorunlarının çözümüne nasıl katkı sağlayabileceğini bir örnek vererek açıklayınız. Arkadaşlar.

Milli neyi uyandırır? Kimliği. Aynı zamanda unutmayın arkadaşlar, günümüz sorunların arkadaşlar.

Geçmişten ne çıkarırsınız? Deh çıkarırız. Ve geleceğe ne yaparsınız?

Daha aydınlık bakılır diyeceğiz. Geldim. Yukarıda verilen bilgi kutuçlukları arasında sebep-sonuç zincirini belirleyiniz.

Amasya görüşmelerinin yapılması. Şimdi önce bir düşünelim. Amasya görüşmeleri İstanbul hükümetiyle temsil heyeti arasında gerçekleşti. Alınan kararda Son Osmanlı Mevzusan Meclisi'nin toplanması kararı alındı. Ve bu kararın sonrasında misak-ı milli kararları kabul edildi.

Bak, Amasya görüşmelerinde hemen buraya ekledim. Son Osmanlı ne ortaya çıktı? Mevzusan Meclisi'nin toplanması ortaya çıktı.

Son Osmanlı Mevsim Meclisi'nin toplanmasıyla hangi kararlar kabul edildi? Misak-ı milli kararları kabul edildi. Misak-ı milli kararlarının sonra kabul edilmesiyle İstanbul ne oldu?

Resmen işgal edildi. Ve sonrasında da mecburiyetten ne açıldı? Büyük Millet Meclisi'nin açıldı. Yani unutmayın arkadaşlar.

Amasya görüşmelerinin sonrasında son Osmanlı Mevzusan Meclisi'nin toplanması kararı alındı. Bu kararın sonrasında misak-ı milli kararları kabul edildi. Ve itiraf devletleri İstanbul'u resmen basarak Mevzusan Meclisi'ni kapattı.

Meclis olmamasıyla birlikte yerine Türkiye Büyük Neyi açtınız? Millet Meclisi'ni açtınız. Ve böylece bir sebep-sonuç ilişkisi zinciri kurdun. Peki şöyle bir düşünün bakalım.

Şurayı yok etseydim. Burayı yok etseydim. Amasya görüşmelerinin yapılması, Büyük Millet Meclisi'nin açılması. Bir neden var ama sonuca ne yapamadık?

Ulaşamadık. Yani unutmayın, sebep-sonuç ilişkisi olmak zorunda. Amasya görüşmelerinin yapılması, son Osmanlı-Mevsan Meclisi'ni topladı.

Son Osmanlı-Mevsan Meclisi'nin toplanması, misak-ı milli kararlarının alınmasını sağladı. Bundan rahatsız olan itiraf devletleri İstanbul'u resmen işgal etti. Ve sonrasında da... Otomatik hangi meclis kuruldu?

Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasını gördük. Yani bir neden sonuç ya da sebep sonuç ilişkisini görmek zorundayız değerli arkadaşlar. Şimdi size her zaman yaptığımız gibi mükemmel bir ödülü soru bırakıyorum. Cevapları yorum kısmına bekliyorum.

Kendinize çok iyi bakın. Hoşçakalın. İyi çalışmalar.