Transcript for:
Enerji Çalışmaları ve Çakra İncelemesi

daha Mart'tan ne canım söyle Mart'tan sonra esas çok soğuklar gelecek işte kutup dalgası gelecek diyorlar ama evet evet öyle söyleniyor hayırlısı şimdi diğer arkadaşlar yok herhalde ne yaptınız hiç çalışma fırsatınız oldu mu kendinize veya herhangi bir şekilde yakınlarınız birilerine Kendime çalıştım ben biraz. Ve canım sen? Kendime denedim biraz. Yapabiliyor muyum bilmiyorum. Sanki yani yapabiliyorum gibi geldi. Çünkü rahatlattı. Bu boğaz bölgemde biraz çalıştım. Yani iyi geldi gibi hissettim ama tam olarak çözdüğünü söyleyemem problemi ama rahatlattı. E tabii daha yeni başladınız zaten. Tabii yani bu onu soracaktım. Hani mesela senelerdir atıyorum. kronikleşmiş bir şeyde böyle kademeli olarak da geçirebilir değil mi? Tabii tabii. O kronik bir şey zaten öyle bir kere de bu mucizevi bir şey değil ki sihirlenip dokunsun. Yani mesela işte taşları, kisleri falan filan da yani hani taşın cinsine göre de değişiyor. Böyle çalışmayı tekrar etmek gerekiyor. Böyle kronik bir takım rahatsızlıklarda düzenli olarak haftada bir iki kere yapmakla fayda var. Hani Vakit bulabildiğinizce. Çok uzun süre tutmana gerek yok. Elin orada. Ne kadar tuttun mesela? Yani 5-6 dakika tutmuşumdur. Bir de şöyle bir şey yaptım. Onu çok anlayamadım. Çünkü şöyle ben daha çok mesela banyoda sanki suyun altında yaptığımda daha iyi geldiğini hissettim. Aa süper. Tabii tabii. Suyla çok iyi olur. Hatta içtiğiniz suya da reiki verip. Yani suya da reiki sembollerini kodlayın. O o şekilde için her şekilde vücuttan toksinlerin atımı artı bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirme için de çok da iyi şey olur. Etkili olur. Öyle daha iyi geldi bana. Ama herhalde dönedikçe kendi yöntemimizi daha iyi bulabiliriz diye düşünüyorum. Valla suyla çalışmak çok güzeldir. Tavsiye ederim arkadaşlar. Canım sen ne yaptın? Ben Bu 21 günlük arınma çalışmalarını çakra düzenlemeye devam ediyorum. O sırada teyzemin oğlunun boynunda bir fıtık vardı. İnanmayan bir insandı. Hadi yap dedi. Tamam dedim, denedim. Önce tutarak boynunu şey yaptım, enerjiyi verdim. Arkasından o sembolü çizip niyetim ettikten sonra... Elimi yavaş yavaş uzaklaştırdım oradan. Çünkü sıcaklık ateş basması oldu bende. Olur olur. Tabii enerji yoğun gelmiştir. Onda da oldu. Bir de çalıştığın çakra da tam ense çakrası ya. Ensenin ense bölgesi. Oradan yoğun çeker. Sonra elimi yavaş yavaş çektim. Hala senin elin orada mı zannetti? Evet. Hala. Sonra bana diyor ki hadi gel belim de ağrıyor belime de. Yok dedim. Ay çok iyi ya. Enayi. Ay kusura bakma enayi. Gerçekten enayi. Dur bu. Ya sonra dedim elim orada mı hissediyor musun? Evet orada. Dedim ki elim orada değil. Ben uzaktan sana enerji. Onu bir ateş bastı, bir kızardı. Ben ateş bastım. Ondan sonra kestim enerjiyi. Nasılsın dedim. Çok iyiyim dedi. Çok iyi. Bir de hocam şey, bende duru görü çok fazlalaştı. İyi, ne güzel. Yani bu arınma çalışmalarından sonra kişilerin... okuyabiliyorum. Aurasını. Şeyini böyle mesela babası vefat etmiş o gözümün önüne geliyor. Enerji alanlarına giriyorsun. Yani. Orada var zaten yani bir sürü şey. Onları okuyorsun. Atıyorum. Sayı soruyorlar. Yarışma yapıyorlar. Rakam önüme geliyor. Kişi önüme geliyor. Çocuğu önüme geliyor. Ve dün yine lastik tamircisine gittim açıkçası. Hani öyle bir topluluk da değil. Orada bir çocuk vardı. Dedik ki ben nasıl biriyim? Dedim senin 3 harfin mi var? Evet dedi. Dedim kurtul ondan yani. Buna kadar hissediyordum. Sen daha dalma öyle şeylere. Arttı. O tarz şeylere dalmayın arkadaşlar. Arkasından ne çıkacağı hiç belli olmaz. O tarz konular olduğu zaman ben bu konulara girmiyorum diyeyim. Bırakın. Bir tane görünür arkasından bir sürü gelebilir. Ondan sonra sıkıntı olur. Başa çıkamazsınız. Daha henüz yeni yeni başladınız bunlara. Artı bu arada şimdi hani 3 afris var da karma ile alakalı bir şeyse bir şey yapamazsınız. Kendisi çağırdıysa bir şey yapamazsınız. Tam tersine bir de karmaya girmiş olursunuz. Onu iyice bir şey yapmak lazım yani. Artı bu. Tavsiye etmiyorum yani. Bu tarz şeylere pek girmeyin. Enerji alanlarına tamam. Hani üzerinde varlık varsa da eğer birisinin onunla çalışma yapmayın. Bayağı bir kendinizi bir iyice bir geliştirin, bir güçlenin. Bir kendinizi korumaya almayı iyice öğrenin. Zaten siz reiki çalışırken varlık kaçar. Ama özel gelir. Çalışma yapmadım sadece hani böyle muhabbet arasında. Dedi ki ben görüyorum zaten dört sene ilahiyat okumuş. Arapça biliyor. İlahiyat okuduysa hepsine varlık daveti öğretmişlerdir. İlahiyat fakültesinde varlık daveti dersleri var. Hatta hocalar yani proflar var ya okuldaki hani öğretim görevlileri. İşlerinde bakıyor hangisinin kuvvetli. Hani böyle. Seçiyor onları. Hadi bakalım diyor biz senden beraber çalışacağız. Kız erkek. Özellikle kız çocuklarına daha çok çekiyorlarmış. Bunların enerjilerini kendilerine bağlıyorlar. Çocukları kendilerine bağlıyorlar. Varlıklarla. Maalesef bana bunu ilahiyat fakültesinden mezun olmuş. Okumuş. Orada ondan sonra bu tarz şeyler yaşayan çocuklar anlatıyor. İşte bu çocuk da onlardan biri muhtemelen Mısır'da okumuş. Mısır'da ben görüyorum korkmuyorum dedi. Birkaç kere hocaya gitmiş. Hoca ayak bileğine basıp da çıkarmaya niyet ettiğinde çok büyük bir acı hissetmiş ve hoca çıkaramamış, çıkmamış gibi anlattı. Dediğiniz gibi girmiyorum hocam. Bak ben sana bir söyleyeyim. Çıkmadıysa bu kadar büyük acı hissettiyse o çocuk şeydir. Kırmadır. Olabilir. Gözleri böyle patlattı. Onu zaten şöyle çıkartamazsın. Karnında içerideki bebeği öldürdü. Kendi geçti yerine. Ya annesinin cinlerle ilişkisi vardı. O sırada da eşi vardı. Ondan da hamile kaldıysa. Direkt içindekini gönderip kendi geçmiştir içine. Yani onun içinde, o bedenin içinde yaşayan cindir o. Ya da hani diyorlar ya işte kırma. O şekilde. Zaten ilk bebeği... Vefat etmiş. Bir gün de vefat etmiş. Yani çok enteresan şeylerle de karşılaşıyorum bu arada bu arınma sürecinde. İnsanlarla karşılaşıyorum ve enerjisi de hiç hoşuma gitmedi zaten. İşimi bitirdim çıktım oradan. Yani öyle okuma falan yapmadım. Bak sen bir ortama girdiğin zaman zaten enerji alanı gayet güzel. Görüyorum yeşil renk gayet güzel gözüküyor. Parlak bir avran var. Avran da genişlemiş bu arada. Şimdi bunu görüyorlar. Gördükleri için de merak ediyorlar. Acaba onun enerjisiyle beslenir miyiz falan filan gibi. Dolayısıyla hiç böyle şeylere girme. Yok. Gerçi ortamda bir cimrin varsa eğer sen ortama girdiğinde onlar yanar. Tamam. Bu arada reykenin de öyle bir özelliği var. Yanık kokusu duyarsınız. Böyle saç yanığı gibi. Hani kolunuzun tüyü, kılını ocakta yanlışlıkla yakarsınız ya. Sigara dumanına, sigaranın külünün içerisine saç düşer yanar. Öyle bir değişik yanı kokusu duyarsınız. Böyle kablo yanı gibi de olabilir mi hocam? Olur olur. Aynen. Hani yazın balkonda otururken yakıyorsunuz da lamba içine böcekler geliyor yanıyor. Ona benzer bir koku da olur. Sen bir ortama girdiğinde eğer orada öyle bir koku duyuyorsan... Mutlaka orada senin ışığınla o şifa, leike enerjisi, o genel varlıkları yapmıştır. Ya da mesela sen oturduğun bir ortamda, her zaman oturduğun, iş ortamın olur, ev olur, bilmem ne. Birdenbire duyuyorsan da tesadüf oradan geçen bir tanesi yanar. Seni fark etmemiştir, bazı ayaklaşmıştır, yanar. Bütün boyutları iç içe ya, bütün katmanları iç içe. Dolayısıyla yani senin evinin mutfağı başka bir boyutta. O varlığın salonu olur yatak odası olur. Hiç fark etmez. Yani senin evine gelmiyor aslında. Kendi aynı yerde farklı bir boyut kendi evinde dolaşıyor. Kendi mekanında dolaşıyor. Seninle bir alakası yok. Fark etmeden senin alanına girdiği zaman yanabilir. Anladım. İyi. Yok çok fazla ilgi duyma bunlara. Yok. Hocam benim avram nasıl şu anda? Görüyor musun? Güzel güzel. Senin de güzel. Güzel mi? Biraz bu aralar düşürdüler ama neyse. Sen temiz pezini birazcık çalış. Tamam hocam. Bağışıklığın düşmüş gibi birazcık. Evet. Benim bağışıklığım. Onu da hissettim hocam. Birkaç aydır bağışıklığım düşük. Öyle değildi. Niye öyle? Havalar soğuk. Ondan mı? Hocam bilmiyorum ki. Yani biraz uzun süreli bir stresli yorgunluk falan vardı. Belki onun etkisi olabilir. Ama hava değişimlerinde de oluyor. Bu arada şeyi denedim. Böyle canımı sıkan bir insan oldu. Telefona bir şey yazmıştım. Sonra artı yaptım. Korumayı aldım. Dedim ki işte hani canımı sıkacak hiçbir şey söyleyemezsin. Hiçbir eylemde bulunamasın dedim. Yapamadım. Hatta şey... görüşecektik görüşemedik o kişiyle bak gördün mü ayrıma oldu belki bilmiyorum yani valla süper cep telefonunuz ekran her türlü ekran bilgisayarın laptopun ekranı falan bunlar yani gerçekten çok şey ben bir gün bir kadın benim dedi ki hocam sizin dedi şeyinizde ders vermek istiyorum kadın eee taşlarla ilgili eğitim vermek istiyorum sizin yanını size katılabilir miyim falan filan kadınla konuşma yapacağım tatlı bir kadın şimdi Laptop'tan açmış Ben de burada oturuyorum diyelim öbür evdeydim şey arkası komple aynı kadının Daha görür görmez tak buradan çizdim artıyı kapattım tamam mı? Kızla kadınla konuşurken pat diye bir ses oldu arkamda yere bir şey düştü. Bende de kediler var ya orada bir şeylerle bir şeye bakıyorlar böyle pıt pıt buldu bir şey getirdi benim göreceğim yere. Şu kadar bir böcek ölmüş. Buradan geçti ama öldü. Ölmüş yani. Oradaki o korumayı o anda oraya yapmasan zaten hani enerji alanına şey yapar ama kadına dedim ki o evindeki o aynaların hepsini kapat. Bir daha da kadınla şey yapmadım, görüşmedim zaten. Ne oldu kız? Şimdi ben size bugün çakraları bir anlatayım. Sen işe çalış, temise çalış, boğazına çalış. Ense çakranı falan da kendin eline yaparak devam et yapmaya çalışmaya. Canım senin adın Yasemin'di değil mi? Evet kusura bakmayın evde tek başımayım. Kapı çalınca açmak zorunda kaldım. Olsun olsun tamam Yasemin'di yanlış hatırlamıyorum değil mi Yasemin? İki ismim var Yasemin Banu ama genelde Banu'yu kullanıyorum. O zaman Banu diyeyim tamam. Sevinirim teşekkür ederim. Tamam canım. Şimdi ben size bugün şey anlatacağım. Çakraları bir anlatayım. Çakraları iyice bir şey yapın. Şimdi 7 tane çakra var dedik. Diğer çakralar aklınızda mı? Evet. Gözlerimiz, burnumuz, kulaklarımızın tam şu uçukurluk yerleri, ağzımız, dilimiz, omuz başlarımız, avuçlarımızın içi, ondan sonra dirseklerimizin iç kısmı. Abdest alırken de böyle yapıyoruz da buralara kadar yıkıyoruz. Ondan sonra sağ tarafta karaciğer ve... pankreasın dalağın olduğu yer. Sonra disk kapaklarımızın arkası, ayak tabanlarımızın altı ense çakramız buralar. Çok çok önemli çakralar. Şimdi mesela herkese direkt olarak bunların hepsine bakmazsınız ama birisine komple sağlıkla ilgili tanıma yaparken önce bir yedi çakrayı kontrol edin ya da yukarıdan başlayın bakarken hepsine birden bakın. Yani bu şekilde de yapabilirsiniz. Zaten ... gezdirdiğiniz herhangi bir yerde vücudun neresinde olursa olsun sarkaç dönmeyi durduruyorsa orada bir problem vardır böbreklerine götürdünüz böbreklerde gayet güzel dönüyor işte ciğerlere gittiniz diyelim ki sağ ciğer de yavaş dönüyor veya orada tıkanıklık onu da sorabilirsiniz sağ ciğerinle ilgili bir şey var mı böyle ciğerlerinde bir sıkıntın var mı bronşit ya da ne bileyim zatürre veya buna benzer bir şey yaşadın mı işte ne bileyim karaciğeri pankreası işte idrar yolları yumurtalıkları rahimi hepsini hepsini kontrol edebilirsiniz yani Hatta kontrol edin yakınlarda bildiğiniz birileri için tanıdığınız birileri için test edin yani şeyi test edin sarkacınızı ve size gösterdiği şeyleri ben yani mesela şimdi bakarken burada gözlerde bile ki Hani gözlerde tahmin yok olabilir herkes. Bazısında çok yüksek derece oluyor. Mesela görme sinirleri baya bir zarar görmüş oluyor. İşte diyor ki %20 görüyor. Mesela normalin üstünde normal derken 3-4-5 falan onun üstünde 7-8-9'dan sonrasında mesela orada direkt duruyor. Yani burada görmeyle ilgili ciddi problem var diye. Veya göz tansiyonu olabiliyor. Ne bileyim şey olabiliyor. Göz kuruluğu olabiliyor. Bunları sorun. Şey yapmayın ha. Ay acaba hani bildim mi bilmedim mi? Burada bir şey bilmek ve bilmemek diye bir şey yok. Sorun. Mutlaka eğer orada sarkaş... duruyorsa orada bir sıkıntı vardır. Mesela göz damarlarında çatlama oluyordur, kanama oluyordur. Gözlerinde basınç şeyisi oluyordur. Göz kuruluğu oluyordur. Göz pınarları tıkalı oluyordur. Yani kulaklarında mesela kulaklarında sıkıntı olabilir. Yani sarkaçınız sizin şeyiniz. En önemli yardımcınız. size her konuda direkt şimdi elle bakarken ne kadar hissedeceksin ki yani tamam hissediyorsun enerji alanı falan ama dönüş hızı ne kadar işte ne bileyim enerji şey mi stabil mi Ondan sonra çok mu çekiyor az mı çekiyor ama bununla baktığınız zaman Serkaş'ı direkt gözünüzün görüyorsunuz az mı dönüyor çok mu dönüyor saçmalıyor mu ileri geri mi gidiyor tıkanık mı çok rahat her şeyden sonra bir kişiye baktıktan sonra sarkacınızı temizleyin tuzlu suya batırın çıkarım ya lavaboda akan suya tutun ondan sonra üzerine sembolleri çizin çok öyle s210caz yaşanan onları yükleyin onları ondan sonra kullanın kendinize yaparken sürekli yıkamanıza temizlemenize gerek yok ama başka birisine yaptığınız zaman çalışmak mutlaka temizleyin Şimdi kök çakradan başlayalım. Kök çakranın şeyisi. rengi biliyorsunuz kırmızıdır kırmızıda böyle şey bir kırmızı değil baş koyu bir Yakut kırmızı gibi bir kırmızıdır elementi topraktır elementi toprak Çünkü biz kök çakra enerjisi vücuda nereden geliyor ayak tabanlarının altından geliyor Biz dünyayı ayaklarımızın üstünde gidiyoruz ayak tabanlarının altından geliyor diz kapaklarının arkasına oradan Kuyruk sokununa geliyor. Dolayısıyla kök çakra enerjisinin tabi ki çok doğal toprak olması elementinin. Bunun duyu organı burnumuzdur. Koku alma duysun. Şimdi birisi benim koku almamda problem var. Sürekli burnumda tıkanıklık mı yaşıyor? Mesela arkadaşlar baktığınız zaman burnumda burada deviyasyonda sıkıntı var. İçeride kemik var ya da et var ya da burunla ilgili koku alma sorunları var. Orada gelir durur. Dönmez. Sorun. Sonra açın. Şey yapın onu. Çok üreysel iki oncağız yaşanan ne? Bakın dönmeye başlar. O kişi de o sırada rahat nefes almaya başlar. Birazcık daha rahatlar. Aslında onu devam ettirebilsek. Mesela hani o kişilerde. Oradaki o et bile küçülür. Buradaki solunum yolu açılır. Kim demişti ben gece yaptığımda burnum açıldı vallahi diye? Diğer bir arkadaş vardı. Diğer arkadaş. Geniz akıntısı varmış ona iyi gelmiş hocam. Gerçekten iyi geliyor. Şimdi kök çakramız bizim şeyde bedenimizde. 0-7 yaş arası özellikle almamız gereken bütün öğretilerin aslında da kaynağıdır. Yani dünya, dünyayı tanıdığımız çakradır bu. Yani bu çakrada yaşama bağlanma, yaşama hayatı öğrenme ile ilgili çok güçlü şeyler vardır. Akıştan etkilenir. Yani varlığımız sürdürme... Kişinin varlığını sürdürme korkuları da burada gözükür. Fiziksel enerjinin yaşama arzusunun çakrasıdır. Eterik bedenle de bağlıdır. Bağlantılı olduğu organlar umurga, kemikler, tırnaklar, dişler, bacaklar, kalın bağırsak, kan ve hücre üretimi. Bağlantılı olduğu hormon böbrek üstü bezleridir. Adrenalin veya noradrenalin sergiler. Şimdi kök çakra dediğimiz zaman kemikler, tırnaklar falan dedi ki R2'nin en hızlı çalıştığı şey dediğimiz kemikler, kıkırdak dokular. Artı deri, ameliyat yaraları, dikişler, yarıklar, vücuttaki herhangi bir şekilde işte Travma yaşayan bölgelerde R2 enerjisi çok çok hızlı çalışır. Uyumlu çalıştığı zaman kişi kendisini yaşam içinde güvende hisseder. Dünyaya sevgiyle bağlanır. Dünyaya ihtiyaçlarının karşılandığı bir yer olarak algılar görür. Dengeli çalıştığında kendi merkezinde güvenli, kendini rahatlıkla ifade edebilen, sağlığı iyi, canlı, fiziksel enerjisi güçlü, kendine güvenen. başkalarına da güven veren artı dengeli bir cinsel enerjisi olan bir kişi olur. Uyumsuz çalıştığında bu kişilerde kapalı olduğunda, kapalıyken daha çok şey oluyor arkadaşlar depresyon hali baş gösteriyor. Gök çakrı kapalı olduğu zaman diğer çakraları da mutlaka etkiliyor. Diğer çakraların da şeylerini bozabiliyor. Uyumsuz çalıştığında Hiddet, şiddet, öfke, savunma mekanizmaları çok hızlı, çok fazla, sürekli çalışır. Kişi dünyayı ve etrafındaki insanları sömürülecek bir yer olarak görebilir. Kaybetme korkusuyla maddeye karşı aşırı bir bağımlılık gelişir. Güvensizlik olur, aşırı sinirli bir yapı sergiler, dürüst dolmazlar ve üstünlük taslarlar. Aşırı çalıştığında bencil, otoriter, hırslı... Maddiyahata çok önem veren, cinsellik, fazla cinsellik isteği taşıyan, asabi, sabırsız. Sadakatsiz biraz öfkeli ve kindar olabilirler. Yetersiz çalıştığında az çalıştığında da kendine güvenmeyen, ayakları yere sağlam basmayan, fiziksel olarak da zayıf, hedeflerini yerine getiremeyen, kendine zarar veren, intihara eğilimli. Şimdi bu intihara eğilimli derken bunun farklı bir boyutu da var. Kendisini hep üzecek insanlara çekilen. Yani kendisine hep acı çektirecek. Hep kendisini hayat hırsı yaşatacak insanlara çekilen, kendini sevgisiz hisseden, terk edilme korkusu yaşayan, cinselliğe karşı da ilgisiz insanlar olurlar. Şimdi bir insan kendisini sevgisiz hissediyorsa zaten, terk edilme korkusu varsa, sürekli de bunu yayın yapıyorsa, zaten hayatına girecek olan kişiler de ona bunu yaşatır. Çünkü o kişileri hayatına çekiyor. Korkularımızla hayatımıza çekiyoruz o insanları. Şimdi burada temel ilkesi bunun. Gök çakranın var olmanın, dünyaya tutunmanın ve varlığının alması gereken öğretilerdir. Gelişim evreleri 1 ve 7 yaşarızdır. İlk yaşam enerjisi ve güven duygusu bu çakra ile öğrenilir. Yeryüzü... Ve maddi dünyaya bağlılık gelişir. Başarı, ondan sonra yaşamdan zevk alma bu çakra ile alakalıdır. Mesela kök çakra toprağı, dünyayı ve temeli ifade ediyor. Bununla beraber de aynı zamanda kendisinden yüksek çakraların bütün yaşamsal temelini oluşturuyor. Yani aslında yaşam gücünün kaynağı. Uyumsuz çalışmasının psikolojik yansıması olan güvensizlik, öfke, saldırganlık, korku. Bazen bunlar kişide kabızlık, duygusal kabızlık olarak veya aşırı yemek yeme isteği olarak da kendisini gösterebilir. Eğer kök çakra kapanmışsa da fiziksel olarak çok zayıf olma eğilimi vardır. Depresyon baş gösterebilir. Bağışıklık sistemi, varisler, bel ağrıları, siyatik damarlar dolaşımla alakalı problemler, akciğerler, yaralar, ondan sonra alerjiler de bu çakra önemlidir. Bu çakraya çalışabilirsiniz. Sakral çakra'ya geldik. Sakral çakra bizim vücudumuzdaki tek sıvı çakradır. Duygularımız bizim duygusal ihtiyaçlarımızın aslında kendisini tezahür ettirdiği yerdir. İhtiyaçlarımız karşılanmadığı zaman Kızgınlıklarımız, öfkelerimiz, pişmanlıklarımızı biz bu çakrada hissederiz ve orada toplarız. Tatmin olma isteği çok yüksek olan bu çakramız bizim sevgiyi ifade etme, şefkat duyma, yaşamdan haz almayı deneyimlediğimiz çakradır. Bastırılmış duygular nedeniyle bu çakra bizden istediği tatmin duygusunu eğer alamazsa Orada ona doyum sağlamazlar. Bedende yoksunluk hissi yaşar. Sigara bağımlılığı işte burada da yine aşırı yemek yeme ya da kural dışı davranışlar ortaya çıkabilir. Şimdi bunun rengi turuncudur. Turuncu renkte aktif olur. Genellikle mesela çocuk... doğuramayan veya düşük yapan kadınlarda sakral çakra özellikle çalışma yapmak lazım. Bu çakra kadınlarda sezgi çakrası olarak da tanımlanır. Ama buradaki bu çakra annelik sezgisinin de çok yüksek olduğu yani annelik sezgisini de getirir. Hani anneler mesela çocukları dünyanın öbür ucunda olsun onu hisseder. İkizler gibidir. Anne ile çocuk arasındaki bağ. Acayip. Şimdi bağlantılı olduğu organlar kalın bağırsak, cinsel organlar, böbrekler, mesane, edrar yolları, kan, lenf, mide, özsüyü ve spermdir. İlgili olduğu hormonlarda testisler ve ovaryumdur. Uyumlu çalıştığında kişinin uyumlu bir cinsel yaşamı vardır. Toksinler vücuttan kolaylıkla atılır. Estetik anlayışı vardır. Yaratıcılık gelişir. Hayattan zevk alınır. Arkadaşlar yumurtalık ve rahimin olduğu yer zaten yaratım enerjisinin çok güçlü olduğu yerdir. Yani sakral çakra bu nedenle yaratıcılık enerjisinin en güçlü olduğu çakramızdır. Arkadaş canlısı, iyimser, başkalarını düşünen, hayal gücü ve içsel sezleri güçlü kişiler olur uyumlu çalıştığı zaman. Uyumsuz çalıştığında karşı cinse karşı isteksizlik oluşabilir, kaba davranışlar, tutkular, şiddet gelişebilir. Aşırı çalıştığı zaman sakral çakra. Kişide duygusal patlamalar çok olur, çok hırslıdır. Hayal dünyasında bir oraya bir araya koşturur gider. Bazen çok hoşgörülü olabilir. Bazen tam tersi başkalarının duygularını mesela kendi duygularıyla yönetmek isteği. Yani gaslighting ya da işte manipüle etme durumları falan olabilir aşırı çalışması durumunda. Kişinin zihni sürekli sekse meşguldür. Karşı tarafı cinsel obje olarak algılayıp görebilir. Çok çalışması durumunda yaratıcılığı da başka yöne kaydırmakta fayda var. Mesela yoksa çok fazla çocuk doğurma isteği gelişebiliyor. Ya da mesela aşırı seks ihtiyacı duyar bu kişine. Ama şimdi aşırı seks derken hani burada hani birisinin sevdiği birisiyle olma değil. Mesela önüne gelenle yatma isteği gibi. Anlatabiliyor muyum? O. O şekilde bir şey oluşur. Yetersiz çalıştığı durumlarda aşırı utanaşlık, korku, korku aklı, fazla duygusallık, kendine güvenmeme, yeteneklerine inanmama, çabuk kırılma, alınma, duyguların içine gömülme, suçluluk duygusu, kendine ve çevresindeki insanlara karşı güvensizlik. çocuk duygusu oldu kişilerde az çalışması durumda çocuk istememe durumu da gelişebilir bunun şeysi duyu organı tad alma duygusudur dilimizdir elementi de sudur zaten vücudumuzdaki tek sıvı çakradır bunun gelişim evreleri 8 ve 14 yaş arasıdır yani şimdi bir tane küçük çocuğunuz var diyelim 07 yaş arası kök çakranın bütün öğretilerini aldığı süreç. 14 yaş arası sakral çakran. Ondan sonrası da o şekilde 7'şer yıl aralıklarla gidiyor. Temel öğretisi hayatı öğrenmek. Hayatın tadını çıkarmayı öğrenmek aslında. Şehvet, erotizm, yaratıcılık, huşu ve heves dolu olarak akan bütün ilgisel duygular. Burada... Hayatın her alanından, yediğiniz içtiğiniz şeylerden, arkadaşlıktan, dostluklardan, dünyanın size verdiği sunduğu armağanlardan, bunlardan zevk alma, huşu duygusunun aktif olduğu yerdir. Bizim ikinci çakramız bizim aslında evrensel dişil enerjinin dişil yönünü temsil eder. Tüm biyolojik yaşamın kaynağı biliyorsunuz su. su ile tanımlanır. Bu çakrada eğer bir şekilde yetersiz çalışma varsa bunun altında yatan sebepler şey de olabilir. Mesela çocuğun anne babası kendi cinselliklerini ve tutkularını bastırdıysa eğer çocuklarına karşı da dokunma, sevme kucaklama gibi şeyleri az yaptılarsa yani bunu çocuklarına yaşatmadılarsa hani okşamadılarsa şefkat ve sevgiden mahrum bıraktılarsa duygusal felç veya cinsel soğukluk ya da aşırı cinsel istekler olarak ileride bu çocuklarda ortaya çıkabiliyor. Yani ta çocukluktan gelme bir şey olarak ileride bu da tabi yıkıcı bir enerjiye sahiptir. İdrar yolları, enfeksiyonları bel sorunları bu zehir ve mikropları temizleme vücudun işte kanı temizleme katılık Katılık derken katı duygularla oluşmuş kistler, böbrekler, akciğer ve soğuk algınlığında soğuk algınlığı gibi durumlar oluşabilir. Şimdi ben size biraz önce şey dedim ya hani idrar yolu hastalıkları. Şimdi erkeklerde de aynı kadınlarda da aynı arkadaşlar. Mesela hiç idrar yolu enfeksiyon oldunuz mu? Sistit. Oldum hocam ben. Ben oldum. Çok şanslısın. Maşallah maşallah. Şimdi idrar yolu enfeksiyonunun sebebi nedir? Ben size şey gönderdim ya. Hastalıkların üstel sebepleri. Baktınız değil mi? Birinci sebebi. Eşe, partnere, sevgiliye, kocaya duyulan öfke. Kızgınlık. Bir kadın eğer ay sissit oldum, sissit oldum, ay idrar yollarım enfeksiyon, ay şöylece ay diyorsa bir iki kocasına çok sinirli. Yani adamın ümüğünü sıkmak istiyor da sıkamıyor. Yenine patlıyor. Ay ben ikinci yaşımdan ayrılmadan önce. Allah'ım banyoda küvetlerin içerisinde böyle kan... kan geliyordu ya böyle bir şey olamaz ya ay nasıl ne acılar çektim yani olmaz böyle bir şey çok acıdır çok kötü Allah'ım vermesin yani kimseye erkeklerde olmaz zannediyordum erkeklerde de oluyormuş taş taş hani erkeklerde taş ya Benim öğrencilerimden var öyle olan. Hocam şey soracağım size. O arkasında akciğerinize vurdu mu? Çünkü ben mesela idrar yolu enfeksiyonu olduktan sonra. Sen enfeksiyon ilerlemişsen de. Ya akciğerim bana onu haber veriyor ya da sistit bana akciğeri haber veriyor. Doktora söyledim bir bağlantım var arasında. Çünkü zatüre olmadan önce bir sistit oluyorum. Arkasından zatüreye çeviriyor. Sen üşütüyorsun o zaman. Yok ben kocama da sinirliydim o zaman. Şimdi tamam. Her üşütme de bak şimdi. Üşüten insan ne olur? Grip olur, nezle olur. Bademcikleri yoksa direkt ciğerlere yener. Farancit olur, larencit olur. Şimdi sen... O bahanesi oldu. Sistit. Sistit olur. Yani bu. Orada zaten şimdi vücudumuzun bizim hasta olmasının sebebi ne biliyor musun? Travmalar. Tabii onları atmak için. Niye ateşleniyoruz? Evet. İçeride savaşıyor şeylerle bizim al yuvarlar, ak yuvarlar, mikroplarla. Ondan sonra mesela bağışıklık sistemimiz devreye giriyor. Kendinizi çok üzdünüz, yordunuz, şey yaptınız. Bak sen ne dedin? Bir şeyler, psikolojik olarak bir takım sıkıntılı dönemler yaşadım. Niye? Bağışıklık sistemin ondan düşmüş. Sen kendin de dedin bunu biraz önceyle. Evet. Direkt vücut ne yapıyor biliyor musunuz? Bu duyguları atmak için bir şekilde mesela hastalık oluşturuyor. İşte... azıcık normalde olmayacağın bir işte griptir ya da üşütmedir pat ciğerlerine vuruyor pat sistit oluyorsun sistit zaten şey üreme organları çok alaka çok yakın idrar yollarıyla idrar yolları bizim o sakral çakralı bulunduğu yerdeki organlar birbirini yayış içedir çok dolayısıyla oradaki bir şey oraya çok etkiler yani vajinal var, doğum kanalı var falan. Çok çok iç içe olan bir ortam olduğu için. Yani dolayısıyla sistit oluyor. Ben hiç dikkat etmedim. Bak açık söyleyeyim sana. Ama sistit ve antibiyotik veriyor doktorlar. Kullandın mı? Kullanmadın mı? Kullandım. Buna rağmen mi ciğerlere şey yaptı? Evet. Ve ondan sonra da yaklaşık 20'ye yakın antibiyotik iğne falan kullandım ben. Bayağı ağır atlattım hepsini. Peki bir şey diyeceğim. Sen de. O sıkıntılı döneminde psikolojik olarak. Nefes alamıyorum. Çok bunaldım. Nefes alamıyorum hissi var mıydı? Vardı çünkü benim eşim İstanbul'da yanımda değildi. Uzakta çalışıyordu. Tek başıma hem küçük çocukla idare etmek zorundayım. Hem evi hem ailemi derken artık çok böyle bir mengeneye sıkışmış gibi hissettiğim dönemde. Ama ikinci yerlerine vurmuş. arkasından annem vefat ettikten sonra tekrardan hep böyle bunlar benim şey gerçekten çok travmatik durumlarından sonra oldu hepsi her şey üst üste gelmiş yani nefes alamadım ettiğin zamanlarda şimdi onun için hani mesela bir herhangi bir duygunuz varsa O duygu ile alakalı özellikle önce o duygunun üstüne çalışın. Ben ne dedim size formüllerde? Mesela işte idrar yolu enfeksiyonu. Tamam bu idrar yolu enfeksiyonun geçsin diye reiki yapacaksın ama. Niye olmuş? İdrar yolu enfeksiyonu sistit olmama sebep olan duyguların şifalanması. Duyguların da arınması için. Bu nedir? İşte ejderhalara duyulan öfke kızgınlık falan filan. Yani. O biliyor zaten. Buna sebep olan duyguları da şifalandırmak istiyorum dediğin zaman o duyguları da şifalandırıyor. Yani başın ağrıdığı zaman aspirin, nörolajini almışsın gibi değil. Burada olay, sen burada bu çalışmayı yaparken buna sebep olan her ne varsa aslında kaynağına enerji gönderir. Yani onun kaynağını şifalandırıyorsun. Dolayısıyla öbürü şey de şifalanıyor. Anlatabildim mi? Söyle. Sorabilir miyim? Peki bu mesela rahim aldıran, ameliyatta rahmini aldırıyorlar. O zaman ne oluyor? Diyelim ki rahmimizi aldırdık. Mesela bir travma oraya hücum ederken yön mü değiştiriyor? Yani rahim aldıran kişilerde... Hastalıkla kalmıyor o zaman. Yumurtalıklarla beraber aldırırsa. Yumurtalıklarla beraber aldırıyorlar. Eskisit olur. O zaman travmanın hastalığı başka bir yönünü buluyor. Yumurtalıklar, ha tabii anladım. İdrar yollarına vurur, böbreklerine vurur. Böbrekler genelde zaten kızgınlık, öfke duygularının en çok biriktiği yerdir. Yani mesela çok sürekli öfke, nefret duyguları olan kişiler sürekli bir şeyleri hani o bana şunu yaptı, o buna bunu yaptı, işte Allah kahretsin diyor işte bilmem hani hep böyle konuşan insanlar var ya. Onlar da böbrek taşı, böbrek derdi sıkıntı mutlaka olur. Katı duygular, katı düşünceler, kendini çok fazla eleştirme, ondan sonra şey. Kurban psikolojisi. Bunlar böbrekleri çok etkiliyor. Yani böbreklere gider, idrar yollarına gider. Yani sonuçta bağırsaklara da gidebilir. Bağırsaklarda da sıkıntı yaratabilir. Bağırsaklar boşaltım sistemimiz biliyorsunuz. Boşaltım sistemi çok önemlidir vücutta. Şimdi mesela bir şeye canınız sıkıldı, kabuz olursunuz. Ya da tam tersi isar olursunuz. Ben anlatmıştım değil mi? Geçenlerde hani tuvalette oturup bir sel gidiyorum böyle şakır şakır anlattım mı onu? Yok onu anlatmadım. Allah'ım yani bir şeye çok üzüldüm diyelim. Benim direkt bir karın ağrısı bir mide ağrısı zaten midem benim çocukluğumdan beri küçüktü çok küçüktü çok zayıftı. Bir karın ağrısı ama ondan sonra var ya tuvalet sabahdan akşama tuvaletteyim. Tuvaletten çıkılmıyor. Elimde kova. Bir yandan isent, bir yandan kusuyorum. Böyle. Öyle zamanlar geçer. Çok zor o. Bayağı insanı yıpratıyor, mahvetiyor yani. Şimdi bunlar niye? Hazımsızlık. Hazmedemiyorsunuz. Şimdi onu ben size solar plexus'a geldiğimde anlatacaktım zaten. Yani hazmedemediğimiz şeyler oradan bir vuruyor. Ondan sonra nereye vuruyor? Bağırsaklara. Ya ihsal oluyorsunuz. Kendinizi çok tuttuğunuz zamanlarda mesela boğazınızda böyle bir şey konuşacaksınız, konuşamadınız, ağlayacaksınız, ağlayamadınız. Burada böyle öğüğü diye bir şey oluyor mu? Sizde boğazınız sıkılıyormuş gibi. Şimdi mesela onu yaşarsınız. Tamam kendinizi derin nefes alın, işte falan filan onu açın ama burada bir şey çok tuttuysanız konu büyümesin, kavga olmasın, kimse üzülmesin, iyi bilmem ne derken kendiniz üzülüyorsunuz. Ne oluyor? Duygusal kapısık. Bir bakın bakayım akşama ne oluyor? Kapısık. Çıkmıyor. Neden? Kıkadınız kendinizi. Ya vücudumuz aslında bizim ruhsal varlığımızın hissetmesi diye her şeyi bize yansıtıyor. Diyor ki bak kendine çok dükkandın. Bak kendine ne yaptın. Bak işte bunu temizle bunu düzelt. Vücudumuz bize sürekli mesaj veriyor. Sinyal veriyor. Yani mesela şimdi en başından duygusal bir film seyrettiniz değil mi? Seyrediyorsunuz. Duygusallaştınız. Tuttunuz kendinizi. Direkt buranız böyle sıkışıyor. Buranız birisi gırtlağınızı sıkıyor. sıkıyormuş gibi oluyor. Ağlayın ya. Tutmayın. Yani hani şey ben erkekte öğrencilerime de söylüyorum. Duygularınızı bastırmayın. Tutmayın. Ağlayın. Yani dışarı atsın ağlamak en güçlü bu arada arınmadır. Mesela dua okurken Meditasyon yaparken, duşun altındayken falan meditasyon yaptığınızda, dua okuduğunuzda size böyle şey geliyor mu? Ağlama falan filan. Geliyor. Tamam. Çok yoruldum. O da bir arınmadır. Göz yaşı arınmadır. Ruhun arınmasıdır şey göz yaşı. Hani böyle ama oturup günlerce şey gibi ağlarsanız o da bu defa iyi değil. Hani o anda duygu sallaştı. Bırakın arsın göz yaşlarınız. Tamam. Baktığı zaman rahatlarsınız. Birikme olmadan. Buranız sıkılmaz. Kalbiniz sıkılmaz. Yani varsaklarınızda problem yaşamazsınız zor olduğundan. Şimdi sakral çakrada. Sakral çakrayı bitirdik. Solar plexusa geçtik. Solar plexus da bizim üçüncü çakramızdır. Aşağıdan yukarıya bakarken. Mide çakrası olarak da bilinir. Solar plexus. Güneş sinir açar. Şimdi bizim başkalarıyla olan ilişkilerimizi ayarladığımız kişisel gücümüzün ifade bulunuğu kendimizi koruma, kişisel otorite, irade, kararlılık ve başarı merkezidir. Düşünmeye, sorgulamaya ve bilmeye, yaratmaya başladığımız... yerdir titreşim hızı kozmosun içindeki yaratım gücünün hızıyla neredeyse aynıdır yaşamda hazmedemediğimiz ne kadar şey varsa solar plexus da enerjinin bloke olmasına sebep olur şimdi şey Ateş, bunun elementi ateştir. Ateş irade gücünü de ifade eder. Düşüncelerimizin de, mesela sakral çakra genelde duygularla alakalıdır. Şeyde, solar plexus'ta düşüncelerimizle, zihinsel bedenimizle direkt alakalıdır. Eğer kişi olumsuz düşünüyorsa, olumsuz yaratımlar yapıyorsa bu düşüncelerin yarattığı düşünce biçimlerini de hayatına çeker. Biraz önce de dedim. Şimdi bunun bağlantılı olduğu organlar mide, karaciğer, pankreas, sindirim sistemi, safra gizesi, sırtımızın alt kısmı. Bağlantılı olduğu hormon insülin hormonu, pankreasın sarnadığı bir hormondur. Uyumlu çalıştığında kişi doğru bir yaşam tarzının oluşması için. çaba gösterir. Evren yasalarıyla uyumlu olur. Cömertlik vardır, mantıklı düşünme vardır, yaratıcı enerjiyi kullanmayı bilir. Yaratıcı enerjiyi kullanırken de kendisinden enerjisi daha düşük, daha streşime az olan çakraların şeysini de titreşimini yükseltir, arzularını saflaştırır. Uyumlu çalışıyorsa zevk veren, keyif veren şeyler yapar, doyuma ulaşır. Pozitif egomuzu buluruz, hayattan zevk alır. Olaylara olumlu bakarız, olanı olduğu gibi kabul ederiz. Güneş sinir ağa denmesinin nedeni, bizim evrenle olan bağımız ama aynı zamanda güneş sinir ağa güneşten beslenir. Güneş de yaşam enerjisinin merkezidir, şeysidir. Yani dünya güneşin güçlü yaşam enerjisiyle dünyadaki hayat vardır zaten. Dolayısıyla da güneşle de bağlantılıdır. Uyumsuz çalıştığında aşırı hırs, rekabet, bunalım, kızgınlık, mide sorunları, mide sindirim güçlükleri, yiyecek alerjisi, kas krampları, depresyon gelişebilir. Aşırı çalışması durumunda kişi çok fazla mükemmeliyetçidir, işkoliktir, çok fazla beklentili olabilir, üstünlük veya aşağılık kompleksi arasında bocalayabilir, karşı tarafı sürekli olarak test etme ihtiyacı içerisinde olur, ilişkileri hakkında devamlı şikayet eder, doyumu bir türlü bulamaz, çok fazla aruzulu özellikler gösterebilir. Yetersiz çalışması durumunda da sürekli böyle bir kederlilik, devamlı kaderinden şikayet etmek, işte bütün sorunu kendine yüklemek, devamlı geleceğinden endişe etmek, karışık düşünceler, karışık zihin yani düşüncelerini bir türlü yakalayamama, başkalarının hayatlarını kontrol etme arzusu duyma, yalnızlık korkusu gibi özellikler gösterir. Az çalışması durumunda da sinirsel ve zihinsel depresif haller, solunum problemleri ve karaciğer sorunları görülebilir. Şimdi bu çakrada biz insanlarla, maddi dünyayla ilişki içerisine giriyoruz. Şimdi burada tabii ki ülserler, mide sorunları, pankreas, karaciğer hepsi burada bizim duygularımızdan kaynaklanıyor. ayaklanan şeyleri de depolayan yerlerdir yani böyle etkilenen yerlerdir Dolayısıyla sıkıntıda olduğumuz zamanlarda kasvetli ve kendimizi dengesiz hissederiz bunun şeysi rengi sarıdır bu sarı normal bir sarı değil ama altın rengi bir sarıdır böyle parlak hani gün ışığı ampuller var gibi elemende ateştir bunun Duyu organı da görmedir, gözdür. Temel ilkesi varlığın şekillenmesidir. Bu da 15-21 yaş arasındadır bu. İnsanın kişiliğinin ortaya çıkması, duygu ve düşüncelerinin özümselmesi, kişinin varlığının şekillenmesi, Etki ve güç kazanma, kuvvet yani yaşama kuvveti, bolluk bilincinin, bolluk kavramının oluşması, aklın, iradenin gelişmesi bunların oluştuğu süreçtir bu şey olarak 15-21 yaş. Ülserler, midevi sorunlar. Dengessiz duygulardan kaynaklanıyor. Karaciğer, dalak, pankreas sorunları. Şimdi uyumsuz olduğunda kasvetli beşi oluruz dedik ya. Şimdi içimizde bulamadığımız kabullenme ve tatmini maddi dünyada arıyoruz. Yani bir kişi kendi iş dünyasında kendini kabullenmiyorsa kendinden mutlu olur. mutlu değilse, kendinle barışık değilse, yaşadığı hiçbir şeyden mutlu olmuyorsa, bunu maddi dünyada arıyoruz. Bu çakra, bu aslında zihinsel şeylerle, duygusal hassasiyetin, yani düşüncelerimizle duygusal hassas olduğumuz ya da zayıf olduğumuz noktaların aslında bu konuların temizlenme ve arınma odasıdır. Temizlenmediği, arınmadığı zamanlarda da mafsal iltihapları. Ede miktarları, gastrit, ülser, pankreas, diabet, hazımsızlık, karar verme sorunları, kalın bağırsak problemleri yani boşaltım sistemi ile alakalı problemler de ortaya çıkıyor. Kalp çakrasının yeri kalp çakrası. Kalp çakrasıyla temiz bezini ikisini birmiş gibi şey yaparlar. temiz bezinin çakrası ayrıdır. Kart çakrası tam iki göğsünüzün tam şu ortasındadır. Temiz bezi onun iki parmak kadar yukarısı. Tam orası. Aferin. Oraya hatta böyle arada bir şey günde 15-20 kere yumruk yapıp da yap ama çok hızlı olmasın. Mesela en güzel çalıştıran, en güzel temiz bezini aktif eden şey ne? Zırmak mı? Kahka atmak. Kahkamız bol olsun hocam. Vallahi işimiz. Hepimizin. Kalp çakrası. Şimdi. Bizim ruhsal bedenimizde direkt bağlantıdır. Bu ruhsal bedenle alakalı olarak da zaten temiz şeyimizde temiz şey temiz bezimiz de buradan etkilenir. Şimdi kalp çakrasının şey ise organı temiz ama saygıladığı şeyde hormonda zaten tiroksin ama ikisinin ayrı çakraları var. İkisini bir olarak anlatıyorlar. Bu doğru değil. Şimdi kalp şakrası sevgiyle alakalı blokajların en yoğun yaşandığı yerdir. Bizim sezgisel ve aynı zamanda da sevecen duygularımızın şakrasıdır. Tam göğsümüzün ortasında kalbin hizasında ve öne doğru açılır. Bizim yüksek benliğimizle bağlantının da temelidir. Sevgimizin ve kederimizin ifade bulduğu bir yerdir. Hem pembe hem yeşil renkte bir enerjisi vardır. Genellikle yeşil. Ama pembe mesela ben bazen öğrencilerimde görüyorum. Mesela şu bölgesinde pembe bir enerji oluyor veya ağrısına. Kız diyorum sen aşık mı oldun? Hocam nereden anladın? Arasında pembe pembe renk var. Genelde yeşildir. Şimdi bakın, şifa enerjisinin rengi değişiyor. Hatta çok açık, çok turkuazdan tutun, ördek yeşiline kadar bir skalası vardır. Yeşil renk şifa enerjisinin rengi. Kalp çakrası da enerjisi. Aynen bu dediğim skalada. Niye? Çünkü... her şeyin en güçlü şifa, sevgi. Birisine şifa verirken de onun temelinde sevgi duygusu var zaten. Sevgi olmadan hiçbir şey olmaz. Sevgi, şifa çalışma, şifanın temeli de sevgi. Dolayısıyla kalpten çıkıyorlar. Şimdi kalp çakrası Biraz önce dedim ya yüksek benliğimizle de bağlantı olur diye 6. çakranın açılmasında çok çok etkin rol oynar. Şimdi eğer kalp çakrası tıkalı biriyse bunun 6. çakrasının çok da fazla etkin olduğunu söyleyemeyeceğim. Tamam vardır herkesin 3. gözünde, herkesten mutlaka bir rüya görüyorsa, hatırlamıyorum demek rüya görmüyorum değil. İşte bir şeyleri sezgisel olarak algılıyorsa. mutlaka yani orada vardır bir açılım ama ama bu bizim yüksek benliğimizle bağlantı kurduğumuz yerde kökeni de kalp çakrası kalp çakrası 3. gözün altıncı çakranın açılmasını çok çok çok zorlamak kalp amacı da sevgi yolunda tam birleşmeye ulaşmak yani İlahi aşk olur. Bağlantılı olduğu organlar kalp, sırtın yukarı kısmı, göğüs, akciğerler dolaşım sistemi ve bağışıklık sistemidir. Bağlantılı olduğu salgı bezi temizdir. Şimdi uyumlu çalıştığı zaman kalp ilahi varlıkla birleşme isteği dolar. Bilgelik, hoşnutluk, sevecenlik yaratılmış olan. Bütün varoluş katmanlarına, bütün yaratılmışlara sevgi duyar. Gerçek neşe vardır. Acıma ve sevecenlik duygularını yoğun olarak yaşar. Önünde çalıştığı zamanlarda başkalarının duygularını anlar. Empati duygusu. İkinizde de zaten empati var. Empati duygusu kalp şakrasından gelir bu arada. Merhamet, şefkat ve merhamet duygusunun da merkezidir. Şefkatini belli eden, başkalarına merhamet duyan, insanların hep iyi taraflarını gören, başkalarını hep besleme ihtiyacı duyan, toplum içerisinde aktif arkadaş canlısı, zevk ve görüş sahibi, vücut, akıl ve ruhun bir olmasını isteyen, en büyük amacı da kutsal mutluluğu bulmak olan kişilerin kalp şakrası gayet güzel çalışır. Oyunsuz çalıştığında... Ha şimdi kişi böyledir de kalp çakrası tıkanır ama. Dedi ki bir aşk acısı yaşadı. Dedi çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Ne bileyim ihanete uğradı ya da birisi onu çok kırdı, üzdü. Zart diyor o duygusallıkla o tıkanabilir ama o orada kalıcı olmaz. Onu açmak lazım. Ya da zaman içerisinde kendi kendine kişi onu açar. Mesela hani ne dedim? Solar plexus kendi altında ve üstündeki çakralardaki hani o dengesizliği açar. Aynı zamanda... Zaten yukarıdan da geliyor ya akıştan. Kalp çakrasına böyle geçici bir tıkanıklık da olsa yukarıdan o tepe çakradan gelen de onu mutlaka atar. O orada böyle kalmaz. Kişilerde duygusal felç dediğimiz olay yani hiçbir şey hissetmemek, acı duymama, mutlu olmama. İşte kalp çakrasına çok ciddi tıkanıklık olan kişiler. işlerde vardır bu. Genellikle kalp kası geçiren insanların büyük çoğunluğunda şey vardır. Duygusal anlamda katılık. Mesela çoluğunu çocuğunu sevmez. Kucağına almaz. Sevgi ifadelerinde bulunmayı sevmez. Sevgiyi, zayıflık hani sevgi ifadesi göstermeyi zayıflık olarak görür. Veya ben bilirim, ben bilirim. Herkes beni sevsin. Ben Yani bencil, inatçı, ondan sonra sevgi göstermekten aciz diyeceğim ona. Ama hep sevgi bekleyen insanlarda kalp çakrası ciddi anlamda tıkalı olur. Ve bu insanlarda genellikle kalp hastalıkları, kalp krizi geçirme durumları çok fazla olur. Uyumsuz çalışmak. çalışan durumlarda işte sevgiyi kabul etmekten yoksunluk sevgi karşılığında beğeni beklemek veya kırılganlık gelişebilir yani ben seni seviyorum sen beni niye sevmiyorsun sen beni niye beğenmiyorsun ya Allah Allah bana sordun mu değil mi aşırı çalışması durumunda kişiler çok talepkar olur Her şeyi kurallarına göre isterler, fazla eleştiricidirler, karamsardırlar, aşırı duygusaldırlar, manik depresiftirler. Parasal gücü iyiyse başkalarını parasıyla yönetme isteği duyarlar. Aşkı sevgiyi şartlara bağlarlar. İstediğini elde etmek için sevgiyi kullanan durumlar yaratırlar. Bu bazen tıkalı durumlar, aşırı çalışmasıyla bazen kalp çakrasında hiç çalışmaması durumları birbirine çok benzer şeyler yaratıyor. Bu çakranın fazla çalışması, hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları, paranoya, manik depresif haller, kanser gibi hastalıkların ortaya çıkmasına, kalp hastalıkları ve işte kanser gibi hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Yetersiz çalışması durumunda da başkaları için hep çok üzülür, kararsızdır. Özgür olmaktan, serbest kalmaktan, yalnız kalmaktan, acı çekmekten, aile bireylerinin acı çekmesinden, terk edilmekten, aşk ve sevgi için yeterli olmadığından sürekli. Bu duygularla sürekli şey olup bunun içerisine boğulup kendini değersiz bulan kişiler olurlar. Yetersiz çalıştığından. İsteklerine ulaşmak için şeyleri olmaz. Hani bir güç, güç hissetmezler. Adım atmaktan korkarlar, reddedilmekten korkarlar. devamlı olarak yeterli olmadığı korkusunu yaşar bu insanlar. Yetersiz çalıştığı zaman da hipotansiyon, dolaşım bozuklukları gibi problemlerin ortaya çıkma sebebi olabilir. Şimdi bunun da şeyleri yeşil ve pembe dedik. Bunun elementi havadır. Duyu organı ne? Kulak mı? Ne? Kalbin duyu organı mı ne dediniz? Bağlantılı olduğu duyu organı. Kulak diyorum ben. İkisini yan yana getirince kalp şekli oluyor dediler. Aynen hiç alakası yok. Dokunma duysun. Evet aferin. Dokunma duysun. Ten. Ten teması. Gelişim erinir. 22 ile 28 yaş. Temel öğretisi de kalbin yeteneklerinin ortaya çıkışı, sevgi, şefkat, paylaşma, iştenlik, özveri, kendini adama ve şifadır. Hastalık olduğu zaman da kalp krizi, tıkanıklık, astım, bronşit, akciğerlerdeki his, sırt ağrıları, omuz problemleri de olabilir. Şimdi kulak dedin ya, kulağında duyduğun her şey doğru mudur sence? Gözünle gördüğün her şey doğrumudur. Adam sana seni seviyorum der de ama dokunma duygusunda o şefkati, sevgiyi hissedersin. Yani sizi itebilir de orada akıştan çünkü bak ne diyoruz? Kalple şifa enerjisi ne ne diyoruz? Kalple çalışıyor. Sen orada şifa Sevdiklerimize niye sarıldığımız zaman rahat ederiz, suzur duyarız, böyle içimizde ılık ılık hani böyle şey kaplarda olan kulak başka. Şimdi beşinci çakran, boğaz çakran. Düşül olarak kulak duymak istiyorum da güzel şeyler. Ya adam sana yaşatsın onu, istediği kadar konuşsun, boşver. öldüm bittim mahvoldum ben hocam boş lafa karnımız aferin bak ben erken yaşta akınlanmışım bak bu hala akınlanmamış hala duymak istiyor beşinci şaka bazı şakamız 54 yaşına geldim hala duydum diyorum. Yani tabii duymak da güzel bir şey sonuçta. Ama o duyduğun zaman da adamın sesindeki o frekansı hissetmen lazım. Yani boşu boşuna seni seviyorum, öldüm bittim mahvoldum. Yani onu, o duyduğun seste o sevgi frekansını hissetmek o çok önemli. Bazen bir bakışla bile onu hissedersin. Adam öyle bir bakar ki sen orada karısında titrersin. Ama herkes öyle açtı. İstediği talebe izleyin. Keşke olsa değil mi? Ne güzel olur. Ben teyit ediyorum. Beşinci çakramız bizim boğaz çakramızdır. Dış dünya iletişimlerimizi yöneten, kendimizi ifade etme çakramızdır. Ya da boğaz çakrası da deniliyor. Bizim bütün geçmiş yaşamlarımız, gerçekler, yalanlar, neler öğrenmemiz gerekiyor, öğrendiklerimiz, ondan sonra kazanımlarımız, donanımlarımız, karmamızla ilgili bütün bilgilerin hepsi bu çakra ile bağlantılı olarak ifade olur. Dişi ve erkek kutuplarında ayrıldığı yerdir. Ondan sonra yani ayrıldı derken dişil enerjinin ifade buldu ya da eril enerjinin ifade buldu. Biraz önce dedin ya ifade edecek de sen de duyacaksın. Şimdi başkalarının sergiledikleri davranışlara, insanların söylediklerine, çevremizdeki olaylara takılıp suçluluk hissi veya kibir duygularına esir olur. Kendimizi ifade etmede sorunlar yaşayıp kendimizi kısıtladığımızda da burada blokajlar olur. Tamam. Güzel. Okey. Şimdi boğaz çakramız çok önemli bir çakradır aslında. insanlara kendimizi biz boğaz çakramızla ifade ediyoruz. Ama bununla beraber dil ve ağzımızda da çakra var dedim ya. Buradan çıkan cümleler. Şimdi boğaz çakrası tamam kendimizi ifade ediyoruz. Dilimizi ve ağzımızı kullanıyoruz. Şimdi bu çakra şu anlamda etkili. Olumlu veya olumsuz şeyi söylediğiniz zaman Yaratım gücünün yani oğul diyoruz ya oğul. Ağzımızla diyoruz. Burayla demiyoruz. İkisi birbiriyle çok yakın bağlantı halinde. Bağlantılı olduğu organlar boyun, boğaz, çene, kulaklar, ses telleri, soluk borusu, bronçlar, artiyerler, bütün metabolizma. Bağlantılı olduğu salgı bezi tiroid. bağlantı şey hormonu teroksin hormonu. Uyumlu çalıştığında yaratıcılık kişilerle iyi iletişim düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edebilme, bilgimizi rahatlıkla ifade edebilme beden dilini kullanma gelişi bilgiler özgürce ifade eder. Kişi kendini rahatlıkla özgürce ifade eder. Konuşmalar etkili veya şiirsel veya müzikseldir. Kişi ön yargılarından arınmıştır. Uyumlu çalışması halinde kişilerde mükemmel bir zamanlama duygusu, müzeye ve sanata yatkınlık, ruhsal öğretilere yatkınlık ve anda yaşama durumları gelişir. Uyumsuz çalıştığı zaman kişi duygularını zor yönetir. Dili kabadır, soğuktur, mesafelidir. Zayıflığının görünmesine izin vermez, ne pahasına olursa olsun güçlü görünmeye çalışır. Bu nedenle de aşırı konuşan, tartışmayı kabul etmeyen, üstünlük sağlamak için sürekli bağırarak veya bastıra bastır, baş karşısındakini bastırarak konuşan insanlar da mutlaka boğaz çakrasında sıkıntı vardır. Yani ben senden üstünüm havası yaratır. Ve bunlar genellikle kendisinden çok çok yani kendisi arkadaş olarak ulusal insanları, sessiz sakin insanları seçerler. Kolay manipüle etmek için, ezmek için. Yetersiz çalışması durumunda kendini geri planda tutan, gölgede kalmayı tercih eden, zayıf iradeli, düşüncelerini ifade edemeyen, uysal, sessiz, bazen kendi iç dünyasında çatışmalar yaşayan insanlar olurlar. Şimdi burada da bu çakranın bazı çakrasının rengi açık ve berrak mavidir. Bunun duy organı şey elementi pardon elementi esirdir esir yani ruh ruh kendini ifade ediyor Peki bunun duy organı ne kulaklar sağır ve dilsiz yok arkadaşlar sağır olduğu için konuşamıyorum Bazı çakrası direkt kulaklarla bağlantılıdır, işitme organıyla bağlantılıdır. Gelişim evrenleri 29-35 yaştır. İletişim ve karşılıklı anlaşma, kendini yaratıcı bir biçimde ifade etme, açık olma, bağımsızlık, özgürlük, oluşun bütün katmanlarında, düzeylerinde varoluşu, farkına varmak. kendi dışında dünyayı ve evreni algılamanın başladığı çakradır. İnsanın kendisini ifade etmeyi için kurma ve esin yeteneğinin merkezi. Aynı zamanda bizim hukukumuz zamanın tüm başlangıcından beri kaydedilmiş. Her şeyin, olayların, emri, evri, eylemlerin, duygu ve düşüncenin, hepsinin, bütün kayıtlarımızın da Bağlantı kurduğumuz müddetçe... Akışta olduğu yerdir. Yani kendimizi ifade ederiz. Şimdi biz konuşurken sadece bağını konuşmuyor. Bağını daha önce kimdi? Neydi? Neler yaşadı? Neler gördü? O senin ruhun konuşuyor. Şu andaki bağını konuşmuyoruz. Anlatmak istedim. Anladınız mı? Evet. Yani senin ruhunun tüm yolculuğu boyunca gelmişsin bu noktaya, o yolculuklarda kazandığın deneyimler, aldığın öğretiler, yeteni geliştirdiğin yetenekler kendini bulmuş, bulma yolculuğunda neredeyse konuşan o. Anladınız mı? Onun için karşınızdaki bir insan baktığınız ergen gibi konuşuyor. Açma sapan, anam, kablo ruh sahibi oluşumunda kim bilir nerede. Direkt anlayacağınız bu. Bir şey mi diyecektin? Yani biz bir insanın konuşmasından onun genç ruh mu, olgun ruh mu, yaşlı ruh mu, nasıl bir ruh olduğunu anlayabiliyoruz. Öyle mi hocam? Yani şimdi tabii hem öyle hem de bir de şey de var. Hani ruh çok eski. da olabilir de ne kadar gelişmiş. Ne kadar kendini ulaştığı şeyi yani derinliğini veya sığlığını anlıyorsun. Boğaz çakrası öyle. Şimdi uyumsuz çalışması durumunda Ya çözümlenmemiş duygularımızı düşüncesiz eylemlerle ifade ederiz ya da kendi zihnimizde kapanır duygularımıza yaşama hakkı tanımayız. Şimdi ifade yeteneğinin başkalarını kandırmak için ya da sürekli konuşarak ilgi çekmek için kullanan insanlarda yetersiz çalışma vardır. Yargılamaya da yatkın olurlar. Başkalarını rahatça ve insafsızca yargılayabilirler. Bunun bedensel yansımalarına gelince de ifade edilemeyen duygular, düşünceler katılaşır, boğazımız düğümlenir, sesimiz kısılır, boğatır, boyun tutulmaları, sesterleriyle ilgili problemler ortaya çıkar. Karanjit, faranjit. boğaz ağrısı, ağız yaraları, tiroid sorunlarında da boğaz çakrasına çalışmamız gerekir. Arkadaşlar boğaz çakrası aynı zamanda da bizim ense çakramız var ya onun tam karşısındaki çakradır. Yani tam onun arkasıdır. Dolayısıyla ruhun bedene bizim ruhsal irtibatları hissettiğimiz yerde değil ki ense çakrasına. Yani direkt ruhun etkisinde olan bir çakradır. Alın çakrası, direkt kaş çakrası, üçüncü göz çakrası olarak da bilinir. Ruhsal bedene bağlıdır. Kavrayışlarımız, algılarımız ya da yanılgılarımız burada su yüzüne çıkar. Ruhsal bedenimizin bizim varlığımızın özüdür. Bu nedenle hem kendi öz benliğimizle hem de tüm yaratılış ve yaratılışın kaynağı olan ilahi olanla veya bütün evrenlerle bu bütünlükle birleşiriz. Ruhani gelişim, içgürü, yaratım ve onun merkezi olarak bu üçüncü göz çakrasını söyleyebiliriz. Biraz önce dedim ruhsal kademesine uygun bir ruhsal bedeni vardır. Dolayısıyla da ruhsal bedende bizim özümüzle ve varlığımızla yakından ilgili olduğu için temizlenmesi en zor olan enerji bedenimizdir ruhsal beden ama dolayısıyla üçüncü gözdeki tıkanıklıklar veya üçüncü gözümüzdeki şeylerin de blokajlarında en... yoğun etkiler ortaya çıkar. Yoğun etkilerinin de sebebi budur. Şimdi eğer zayıf bir enerji akışı varsa kendimizi bu dünyada yaşamaya hakkı olmayan bir varlık gibi görebilir görebilir insanlar. Sanki her şeyin suçlusu suçlusuymuş gibi başkalarının da sürekli özür dileyen bir kişi haline gelebilirler. Bu aynı zamanda amacının yapacağı işlerin ve hizmetlerin ya da işte her neyse geçmiş hayatlardan getirdiği bir takım travmaların da sonucu olabilir. Şimdi alnımızda bu da öne doğru açılıyor. bizim ruhsal gücümüzün ortaya çıktığı ve yüksek sezginin merkezidir. Bizim yüksek benliğimize ulaşmak için bize rehberlik eden çakradır. Eflatundur bunun rengi ve eflatun renkle de aktif olur. Şimdi arkadaşlar bu çakrayı temizlemek için veya bu çakrayı harekete geçirmek için gül suyu veya gül yağ varsa evinizde. Parmağınızı hafif daldırın. Şuraya böyle dairesel çok fazla olmamak, bastırmamak kaydıyla buraya dairesel hareketler yapın. Arası ve böyle buraya tık tık vurun. Mesela sabahları bir bardak suyu içine bir damla veya iki damla gül suyu damlatın. İçin o bütün sizin enerji alanlarınızı komple bir frekansınızı yükseltir. Hani kedilerde köpeklerde şey var ya ense damlası bilir misiniz onu? Hani şimdi damlatıyorsun damlayın. 24 saat içinde deri yoluyla şuradaki bir tane tüyden ayak tırnağının ucuna kadar bütün vücudunu kaplıyor. Şimdi o gül suyu damla. Bir veya iki damla. Köpek deliğinize de damlatabilirsiniz. Solar plexus'a mutlaka yapın. Gül suyu damlatın birer damla. Veya işte gülyağı. Süreye yaptığınız zaman da oradaki o çakranızın algılarınızı güçlendirir. Artı etrafınızda çok güçlü bir koruma işlemi oluşturur. İçtiğiniz suya da damlatırsanız çok çok daha da güzel. Organların yani içtiğiniz zaman bütün organlarınızın da frekansını, titreşimini yükseltir. Hocam bende şey var. gülüyor ama ben şöyle yapıyordum. Yani şuralara bir de bileklerim içine sürüyordum ama o da olur mu acaba? Yani dediğiniz yerlere de yapacağım ama bilmiyorum. Benim frekansımı yükselttiğimi ben hissediyorum. Bir de böyle kuru gülleri almıştım. Onu da suyun içine atıyorum kuru gülleri falan. Onu içiyorum arada. Ama hani bu bilekleri ya da şakalıkları... Hani şöyle şey güller mi? Küçük küçük güller oluyor. O frekans yükseltme. Hatta onu kaynat... Bak suyu kaynat. İçini at, 5 dakika dursun sonra gülleri çıkar, onun suyunu iç. Tamam hocam, öyle yapmadım. Evet, öyle. Yani şey... Ay yazık onları da kıyamıyorum ben ya. Evet. Ay çok güzeller ya. Böyle minik minik minik minik böyle tomurcuk gülüp tomurcuk gülüp. Evet. Yani her böyle şey yaptığımda kıyamıyorum. Yani iyi de ben almazsam başkaları alacak. Zaten koparmışlar getirmişler. Yani çok üzülüyorum ben onlara. Şeyde Eskişehir'de satılıyordu hocam gülü lokumlar. Gördünüz mü onları? Üstü böyle gül yapraklarıyla. Aa onu görmedim. Gülü lokum var da. Gül yaprak var üstünde. Yaprak var. Gül yaprakları var üstünde. Güllü lokum. Çok güzel. Yani gidersem ya da bulursam adres beni size de yollarım. Ay canım ya. Sağ ol. Teşekkür ederim. Düşünmem bile yeterli. Güllü lokum da var. Üstünde gül yapraklarıyla döşenmişler lokumun üstünde. Gül suylu lokum böyle. Güllü güllü kokuyor. Çok güzel. Evet evet. Onu biliyorum. Şimdi bu çakramızın en önemli özelliği ne biliyor musunuz? Hani dedim ya hani kendi yaratılışımız, yaratılışın kaynağıyla tamam birleşiyoruz ama en önemli özelliği affetme duyusudur. Buradan kaynaklı. Biz ne kadar affedebiliyorsak, ne kadar affediciysek o çakra daha çok güçlü olarak çalışmaya başlar. Yaratıcılığın yer aldığı merkezdir. Uzaktan şifada da çok çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü imgeleme yapıyoruz ya. Hafızamız, irademiz, duyular dışarıya algılayışımızın merkezidir. Duru gürü, duru işiti, ondan sonra... Bütün duyu yani normal beş duymuzun dışındaki bütün algılarımızın da merkezidir. Sonsuzluğa açılan kapıdır, sonsuzluğun kapısıdır. Hafızamız ve irademizin de merkezidir. Fiziksel düzenle de merkezi sinir sisteminin de yönetim merkezidir. Bu çakra kişilik... gözlü olan sol gözü yönetir. Tıkanıklığında da merkezi sinir sistemi, beyin onurilik kapsadığından bu alanla ilgili ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Bağlantılı olduğu organlar yüz, gözler, kulaklar, işte burun, beyin, beyincik merkezi sinir sistemi salgı bezi, hipofiz ondan sonra uyumlu çalıştığında Sezgiler, duyu dışı ağrılar, idrak gelişir, bütünsel bakış açısı oluşur, işi karizmatiktir, bütün duygularının kaynağını bilir, evrenin bütün bilgilerine, akıştan gelen o bilgiye, bilgiliye ulaşabilir, rehberlik yapabilme gücüne sahiptir. Maddiyat önlem vermez ve ölümü de, ölüm korkusu tanımaz, ölümü bir kılıf, gamlek değiştirmek gibi görür. İç özgürlüğe giden yolu bilir, telafiti gücüne sahiptir, kendisini aşmış olur, kendisiyle barışık olur. Uyumsuz çalıştığında yaşama sadece akıl ve mantık açısıyla bakar, entelektüel kibir oluşabilir, maddiyatçılık, ego, ruhsal dengesizlikler, sinirsel problemler, göz ve kulak problemleri ortaya çıkabilir. Aşırı çalışması durumunda da kişi bazen egomanyak, egosantrik, telepati gücüne sahip ama bunu nasıl yorumlayacağını, nasıl dönüştüreceğini bilemeyen, kibirli, kendini çok farklı anlamda çok hani böyle... hani abartılı şekillerde ifade eden kişiler olurlar. Yetersiz çalışması durumunda da iddiacı olmayan, işte disiplin çok fazla disiplin olmayan, başarıdan sezgilerden korkan bazen de şizofren durumlar geliştiren kişiler olur. Eflatun renk aktif olur ama rengi saydam lacivert şey ise duyu organı tüm duyulardır duyu dışı algılamalardır gelişim öylesi de 36 ile 42 yaş arasıdır temel öğretisi de anlama gerçekleştirme sezgisellik iç duyguların gelişmesi Zihnin gücü, iradenin ortaya çıkışı, sergilenmesi. Bizim tabii ki yüksek zihinsel gücümüzün ve entelektüel kapasitemizin, hafızamızın ve irademizin de merkezi olduğu için çok güçlü bir yaratım enerjisi de vardır. Yaydığı frekans da güçlüdür. Başka burayla ilgili? Ha arkadaşlar şey kullanıyor musunuz? Temminden beri onu soracağım. Floritli diş macunu falan. Kullanmıyorsunuz değil mi? Yok hocam kullanmıyordum ama onlar da pek beyazlatmıyor diye açıkçası şey kullanıyorum yani floritli kullanıyorum. Ben size bir şey diyeyim mi? Maden suyu alıyorsunuz ya. Aldığınız maden suların içinde bile florit var. Olur. Her şişeyi alıyorum hangisinde oran mesela zaten maden suyu kullanmıyorum çok uzun zamandır da yani oran olarak en düşük 0.0.01 falan olan varsa onu alıyorum. O da zaten 40 yılın başı kullanacağım. Bazen hani iki kıymaya köfteye falan koyuyoruz ya ya da böreklere. Onun için bile hani aldığım zaman öyle alıyorum. Valla filo ile diş macunu pek kullanmamaya çalışıyorum. Var güzel dış macunları. Var da pek sanki böyle etki etmiyormuş gibi geliyor bana. Sizler mi içiyorsunuz? Evet içiyorum ve maşallah sizin dersinizde iki buçuk saat dayanıyorum valla. E canım ne alaka ben buradayım sen oradasın. Şahı saygısı hocam. Gerçi bazen şey oluyor biliyor musun? Mesela birisi orada Nescafe almış getirmiş. Bazen Nescafe kokusu duyuyor. Bazen sigara kokusu duyuyorum. Hani ortada bizim evde sigara içen yok. Bazen geliyor şeyken böyle hani çok hani artık neye bağlanma. Siz şu anda bir şey içmiyorsunuz değil mi? Yok hayır. Hayır çaydır kahvedir falan filan. Kahve ben içtim. Ben de içtim bitti. Yeni getirdiğinde dumanlar tutuyor ya böyle buram buram hani öyleyken belki alıyorum ya unuttun değil mi? Evet arkadaşlar şimdi şeyde olumsuz çalışma durumunda kişilerde ruhsal gerçekleri reddetme. Ruhsal varlığıyla bağlantı kuramama, evreni yaratılmış olan her şeye karşı bir uzak durma, kendi iç dünyasında kendi içinde kaybolma gibi bir durum gelişebilir. Bunun sonucunda da iç kanama, körlük, sağlık, öğrenme zorluğu, nöbetler, krizler gibi problemler ortaya çıkabilir. Geldik yedinci çakraya, tepe çakra. tat çakra burası ilahi varlıkta bağlantı kurduğumuz yer ilahi bilgiyi ilahi olandan akıştan bütün o bilincin size aktardığı her şeyi tanrının parçası oluş çakrasıdır tat çakra tepe çakrası çok güçlü enerji akışı olan yerde şimdi tat çakranın İlk derste anlattım size. Nasıl, hangi şartlarda tıkalı olur diye. Söyledim mi? Söylemedim. Bir, kişi öldüyse kapalıdır. İki, mecburen. İki, koma dersi. Demiştiniz hocam, şimdi hatırladım. Ondan sonra beyin kanaması, damarlarda tıkanıklık, beyinde ur, kitle yani bu tam tepe çakrayı kapatan alanda tıkanıklık oluşturan bir takım blokajlar varsa, kişi çok ağır depresyondaysa ki bunun temeli kök çakradan gelir, varlık etkisindeyse, Üzerinde bir varlık varsa, kişinin bedeni ele getirildiyse, ruhu ele getirildiyse, onlar da tepe çakra kapalı olabilir. Hani bir kadın vardı, merdivenlerden düşmüş. Anlattım mı size onu? Ay, ben bir kadına bakıyorum. Ya kadının tepe çakra kapalı. Tepe çakra kapalı olunca diğer bir sürü çakra da kapalı. Tamam, onları açtım, tık tık tık açıldı. Tepe çakraya gireyim, tepe çakraya çalışıyorum, çalışıyorum, açıyorum. Allah'ım, nato kafa, nato mermer. Kadının orası beton harna olmuş. Yani öyle bir kapalı. Ve kadın nasıl biliyor musun? Robot gibi. Gelmiyor. Çok mutlu bir evliliği var. Mutlu evliliği derken kocasıyla hiç problem yaşamıyor. Kocanı seviyor musun? Seviyorum diyor. Mutlu musun? Bir sıkıntın var mı? Yok. Çocukların. Gayet iyi. Bir sıkıntın var mı? Yok. Maddi problemin var mı? Yok. Sağlık problemi var mı? Yok. Eee? Hani insanın içinden şey geliyor. Rahat mı battı? Hani değil mi? Ya diyorum. Niye açılmıyor senin bu tepe çakran? Ne oldu? Sen dedim. Ne yaptın dedim tepe çakranı? Kafa üstü dedim. Kafana darbe mi aldın? Aaa dedi. Nasıl yani? 2-3 aylıkken Beşikten düşmüş kafa üstü Burada bıngıldak açık biliyorsunuz o bir buçuk yaşına kadar. Gitti. Bir bir buçuk yaşında annesiyle merdivenden inerken annesi kucağından düşüyor. Merdivenden tık tık tık kafa üstü. 5-6 yaşında balkondan düşüyor kafa üstü. Trafik kazası geçiriyor kafayı direkt cama tosluyor. E dedim. iyi hayatta kalmış hocam yani o kadar taş kafı olmasaymış birazdır yani o kadar vurmaya yani dedim ki hayret bir şey şimdi bak mesela doktorlara benim cerrah arkadaşım var birkaç tane konuşuyoruz soruyorum Bana diyorlar ki bak biz bir ameliyat, ameliyat için kesiyorlar ya deriyi, yarıyor neşterle. Hiçbir zaman diyor, daha önceden kestiğimiz yerin üstünden kesemeyiz. Çünkü şimdi deri 7 kat ya deri, katman katman dikiyoruz diyor. Zaten orayı tamir etmek için hücreler oraya gittiği zaman... Oradaki o kesik yer, o kesilmiş, yara almış, darbe almış, travma almış yer. Oradaki deri de normal deriden daha sert, daha katı bir şey oluyor. Fark ettiniz mi? Vardır mutlaka. Onun için tam üstünden kesemeyiz diyor. Yanından keseriz azıcık diyor. Çünkü orayı kesemeyiz diyor. Olmaz. Orayı da tekrar dikmek de çok zor olur diyor. Şimdi mesela kadın düşmüş bebekken işte bir iki... daha iki aylıkken bıngıldak zaten daha tam şey değil. Kıkırdak doku. Şimdi oraya tabi hop hücum etmiş. Orayı düzelteceğim diye. Orada bir hücre yolaşması olmuş. Bir buçuk yaşında hadi merdivenden düşmüş. Tak tak tak tık tık tık kafa üstü. Belki de o bebekken düşmesi sayesinde belki bir buçuk yaşında Allah korusun belki kafayı patlatma şeysi düzeldi. Hani bir çeşit kalkan oldu. Ondan sonra işte 4-5 yaşında böyle balkondan düşmüş, kafa üstü, küt. Gene bir şey yok. Üst üste, üst üste, üst üste. E tabii orası olmuş beton. Vallahi o kadar çok uğraştım. Ondan sonra bir yandan da kadına gülsürle falan mesaj yaptırdım orasına çalıştık çalıştık çalıştık. Kadının eline yüzüne renk geldi. Kadın gülmeye başladı, keyiflendi. Diyorlarmış ki Tarhan Hanım sana ne yaptı? Valla demeyeceğim. Şimdi eskiden... Bu üçüncü gözle alakalı bu olay. Mesela insanlar belli bir takım öğretiler almak için tapınaklara giriyorlar, eğitim alıyorlar yıllarca. Kapıdan girerken çıkartıyor üstünü başını direkt. Ona bir tane kıyafet veriyorlar. Herkes hiçbir şey getirmiyor o tapınan kapısından girerken. Sadece çırılçıplak giriyor, üstüne bir tane kıyafet. Herkese birer tane oda veriyorlar, oda hücre gibi bir yer. Yani böyle tapınaklarda işte bir takım şeylerde anas mekanlarda bu insanlar yıllarca orada bir sürü öğreti alıyor. Bir sürü ders görüyor. İşte meditasyonlar yapıyorlar sürekli işte çok bir sürü bilgiler aktarılıyor falan filan. Ve odalarında ışık sadece tek bir mum gece. Herkes aynı saatte yatıyor. Yatmadan da omunum mamumu kapatıyor. Zifiri karanlıkta uyuyorlar. Ve şeyde bu şekilde bir hayatları var. Şimdi belli bir takım öğretiler aldıktan sonra. Belli birkaç sene geçmiş. 4-5 sene geçmiş. Kimisi belki hiç olmuyor. Bazısında bir takım alametler başlayınca. 2-3 tane şey geliyor. Üstat işte. Odasına giriyorlar bunun. diyorlar ki zamanı geldi senin sana işte açacağız diyorlar 3. gözünü böyle nerede benim şey yok benim burada senin şimdi bunun uzunluğunda ucu böyle sivri çivi tahta aşağıdan çivi ama ucu daha sivri tam uç noktası azıcık küt yoksa dener orayı oraya onu dayıyorlar böyle ondan sonra yine ahşap Bir vuruyorlar adam yıldızları çeşmeye başlıyor. Artık andromedaya mı gidiyor? Gidiyor geliyor. Kadına bir ara korktum lan dedim. Bu kadını kafaya çakmak mı lazım bir tane çivili? O derece. Neyse çalışa Açıldı. Orada azıcık belli bir yerden bir merkezden şey buldum. Aralık buldum. Oradan çalıştım. Orayı açtım. Kadının yemin ederim rengi falan düzeldi. Yani ondan sonra kadın işte gülmeye başladı. Gülümseyi falan. Dedim ya ne kadar güzel bir gülümsemeniz varmış. Ah diyor sormayın diyor. Kocam da aynı şeyi dedi diyor. bağlantılı olduğu organ beyin bunun bağlantılı olduğu sarı salgı bezi el füfüz şimdi uyumlu çalıştığında ilahi olanla bütünleşme yaşarız bütünleşme arzusu da gelişir engelli çalıştığında ego neredeyse yok olur manevi yükselir kutsallık ortaya çıkar kutsallık dediğim şey burada Maddeyi enerji, enerjiyi maddeye çevirme gücü. Yaratım gücü aslında. Uyumsuz çalıştığında aşırı enerji, aşırı bir asebi durumlar, depresif haller, yetersiz hissetme kişinin idrak edilememiş bir güç ne olduğunu bilmiyor. Neşesiz olma hali, sık baş ağrıları, uyku bozuklukları gelişir. Aşırı çalışan tat çakrada da kutsallığa mucizeleri açık olmak ama neyin ne olduğunu idrak edememe, nasıl kullanacağını bilememe. Bu nedenle de sürekli bir asabiyet, aşırı bir enerji, manik tepresif haller gelişebiliyor. Yani kavram kargaşası yaşıyor. Sürekli olarak bir akıştan bir şeyler geliyor ama bundan ayırt edemiyor falan. Bazen çok tutku... mutluluğu olabilir bazen çok soğuk durumlar oluşabilir yetersiz çalışmasında moralsizlik eşitsizlik iç ve dış dünya arasında denge kuramama şizofreni devamlı ölüm korkusu belirsizlik acı çekme ve bazen hissizlik durumları da oluşabiliyor şimdi şey bunun rengi bu mor veya beyazdır temel ilkesi de saf oluştur kusursuzluk iç tefekkürle, içe dönüşle aydınlanma, her yerde mevcut olan, tüm yaratılmış her şeyin kaynağı ile bir oluş, evrensel bilice ulaşma. Şimdi bu çakra buradaki tıkanıklık bazen aşırı uyku Aşırı hareketlilik ama uyumsuzluk ya da çok çalışması. Böyle dengesiz davranışlara sebep olabilir. Yani aşırı hareketlilik, aşırı bir şeyleri aşırıya kaçırma. Bazen akıl hastalığı gelişebilir. Akıl sağlıklarını yitirebilirler. Şimdi bu bizim alın şakramız. Sol gözü yönetiyordu ya, sol gözüydü. Bu da sağ gözü yönetiyor. Enerji bozuklukları, mistik depresyon, kronik yorgunluk gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Şimdi arkadaşlar, bazı ben size şey anlatayım. Yani aklıma geldi şimdi unutmadan söyleyeyim. Bir kadıncağız var, yatırdım. Şey yapıyoruz, enerji çalışması yapıyorum ona ben. Sakral çakraya geldim o bölgeye. Tıkalı. Yapıyorum, yapıyorum. Çalışmıyor. Aa. Bütün çakralar açık. Çakralarda dengesizlik de yok. Kadının enerjisi de gayet güzel. Akıştan böyle geliyor, gidiyor. Enerji akışı da çok güzel. Kadının sakral çakralı tıkanıklık. Değil mi? Rehimine bakıyorum. Gayet güzel. Yumurtalıklar gayet güzel. Ama oradaki çakra tıkalı. Ay dedim. Ne var burada ya? Bana bunları kimse öğretmedi arkadaşlar. Kimse söylemedi. Böyle şeyler söylemiyorlar. Ya da kendi de bilmiyordu belki. Ay hocam çok özür dilerim dedi. Ben dedi adetimde tampon var içeride dedi. tampon tampon şişmiş dolmuş orada akış akmıyor orada bir kanıtlık var onu gösterdim hiç insan aklına gelecek bir şey değil ki hocam bu yani enerji çalışırken şimdi mesela birisi sakral baktınız şimdi genellikle Adet öncesi ağrı çeken kadınlarda spazm olur. Spazmdan dolayı oluyordur o. Yani sökmüyor, sökemiyor bir türlü ya. Ona ağrı vermeye çalıştığınızda ilk zamanlar birdenbire o ağrı artabilir. Hani baş ağrısını anlatırken tarif etmiştim. Onu bilin. Şimdi orada tıkanıklık varsa da o anda çalışmıyor olabilir ama bir iki kere çalışınca açılır. Ama eğer orada tampon lampon tıktıysa içeriye tampon da şiştiyse oradaki blokajı hissediyor. Bunları aklınızda bulundurun. Adamın bir tanesine başladım işte bakmaya kalp çakrasına geldim. İçinden bir ses dedi ki arkasına geç arkasından çalış. İyi. arkasına geçtim. Adamcağız da böyle 70 yaşlarında falan. 75-70 yaşlarında bir adamdı. Daha ben o zamanlar küçüğüm. Yaptım çalışmayı. Sonra döndüm öyle. Dedim ki ya dedim ben dedim size şey yapacaktım da dedim. Kalbinize geldiğim zaman arkanıza geçtim. Dedim orada dedim hani bana içimden böyle böyle bir ses geldi. Kalbinizde ne var? Aa kızım dedi. Ben dedi bypass geçirdim. Ben de bir de dedi bir damarında stent var dedi. Bak çarpıntı yapabilirmiş enerji yüklü geldiği zaman. Stent var ya orada damar tıkanıklığını açsın diye stent koymuşlar damarın içine. Şimdi bir yerde bir şey olduğu zaman tıkanıklık olduğu zaman o kişiye mutlaka sorun. Senin buranda ne var? Mesela böbreğinde taş olabilir. Size söylemez. Veya onun haberi yoktur da böbrekte tıkanıklık varsa ya böbrekleri kontrol ettiğinizde. Sen kum falan döküyor musun? Böbreklerinle ilgili bir sıkıntın var mı diye sorun. O su içirttirin. Eğer böbreğinde taş varsa ona kalkıp da yok maydanoz suyu kaynat falan filan demeyin. Harekete geçir. Ondan sonra tıkanık şey yaşar. Öttürür. direkt ona mesaj falan çalışması yapabilirsiniz anlattım böbreklere nasıl çalışma yapacağınızı anladım çok daha bölgesi böyle onlara git şimdi Mesela hani bu candan Erçetin oturuyor diye sandalyeye ters ekrandan da bakıyorsunuz karşınızda da olsa kişi oturacak arkasından Ceksiz'e kendiniz açacaksınız enerjiyle ikiye ondan sonra önce sarkaçla direkt yerini tespit edeceksiniz bir dakika arkadaşlar mesela böbreklere gidiyorsunuz değil mi baktınız böbreğe gittiniz Tamam bir tanesi dönüyor gayet güzel öbürüne gittiniz zant diye bir yerde durdu burada duruyor ya hop nerede durduysa oraya işaret edeceksiniz ondan sonra oraya çok orayı s210cağız yaşanan çocuk işinin şu böbreğindeki buradaki oluşmuş katılık veren veya bir herhangi bir taş veya kum oluşumu varsa ya da taşı varsa taşım var dayım size filmini gösteriyorsa ve çapını falan da biliyordur onun üzerinden de çalışabilirsiniz O bölgeye çok üreysel iki onca az önce diyorsunuz ellerinize böyle bir oraya şifa çalışması yapıyorsunuz sırt ellerinizi dayayabilirsiniz uzaktan da yapabilirsiniz şurada imgeleme yapacaksınız şimdi burada altıncı Bu ne şey alın çarkası devreye geliyor uzaktan şifada da çok etkili imgeleme dedi oradaki taşı gözünüzde canlandırın İşte 3 milim 5 milim ne her neyse. Orada bir üzüm varmış gibi düşünün. Üzüm. Normal üzüm var ya yaşı üzüm. O üzümü kurutun. Kurusun kurumuş üzüme dönsün. Sonra iyice kurusun kurusun küçücük bir hale gelsin. Beni böyle iki parmağınızın birbirine dediği noktada arasında o taşı böyle sanki varmış gibi düşün. Onu şöyle şöyle hafif hafif şöyle baksana bağını gösteriyorum. böyle iki parmağın arasında onu böyle iyice ez bunun eriyip aktığını gittiğini vücudundan kolaylıkla çıkan imgeli benim bir tane arkadaşım var 35-40 yıllık arkadaşım parasıyla falan da çok yakın az çok görüştüğüm insanlar çocuk öttürüyor böbrek taşım var diye hatta dedim ne yaptın ne yaptın dedi gittim taş kırdırmaya bir tanesini kırmışlar kırdığı taş bile çıkarken çok acıtmış çok canlı çok yakmış tam bitti rahatladım derken bir daha çıktı tamam tamam dedim şey yapalım nerede olduğu belli değil şimdi böbreklerin içinde böyle odacıklar var odacık odacık o odacıklardan birine saklandığı zaman ultrasonda da gözükmüyor Ama siz sarkaçla baktığınız zaman yerini gösteriyorsun. Bu böbreğinde taş neredeymiş? Bu böbreklerindeki durum ne bana göster dediği zaman mesela şurada dönüyorsa şurada duruyor. Zart değil. Siz oraya çalışma yapıyorsunuz. Ellerinizden böyle akar. Mesela birisine böyle bir çalışma yaptınız. 5 dakika 10 dakika durdunuz. Sonra buradaki şey erimeye devam ediyor. Oradaki şey taştır kumdur. Oradaki oluşum hatta iltihabı durum. varsa mesela ileri geri hareket ettiği zaman iltihap da oluşur. Onun kuruması için de diyebilirsiniz. Mesela enerji bir saat daha akmaya devam etsin. Siz çıkın arada. Arada da şöyle şu hareketi yapın. Enerjinin akışı bir saat daha devam etsin. Ben devreden çıkıyorum. Mesela gece birisine şifa gönderiyorsunuz. Gece sabaha kadar rahat uyku uyusun. Ağrısı acısı olmasın. Ben aradan çıkıyorum şifa akmaya devam etsin diyorsunuz. Direkt şu kişiye, şu kişiye. Bu şekilde yapabiliyorsunuz. Yumurtalık kisleri, prostat kisleri. Kayboluyor, küçük kalıyor. Sonra da kayboluyor. Göğüs kisleri. Göğüste kisler oluşuyor ya. Bütün kadınlarda var. Onlar kayboluyor, yok oluyor. kislik yapılarda çok çok faydası var pek çok kislik oluşma sebebi de birazcık şeyden de olabiliyor mesela vücudu bir yerde bir şekilde bir mikrop giriyor bir virüs veya mikrop bağışıklık sistemi ne yapıyor mesela grip bile olsa ya da herhangi başka bir mikrop onun etrafını sarıyor değil mi kuşatıyor böyle etrafında kalın bir şey oluşturuyor böyle bir doku oluşturur onun içinde hapsediyor onu o mesela lenf bezlerinin olduğu yerlerde çok olur o lenf bezleri bizim şuralarda lenflerimiz var buralarda var şurada var ondan sonra ne denir kasıklarımız da var lenflerin olduğu bölgelerde onu yakalayıp etrafını sarıyor mesela şimdi bu kadar lenf bezlerinin olduğu yerde bunu böyle hapsedip orada dışarı alıyor ya Doktora gidiyorsunuz, laf bezlerinizi almaya kalkıyorsunuz. Ne olur ne olmaz. Ne olur ne olmaz değil. Orada bir iltihabı bir durum oluşmuş. Onun etrafında bir şey örmüş. Sadece onu alsa bitecek. Oturuyorlar bütün laflarınızı alıyorlar. Sizi bütün sisteminizi köpürtmeye çalışıyor. Belki yapın. Belki uygulayın. Onlar küçülür gider. Benim şurada bir tane oluşmuştu. Şurada. Burada da laf resim var. Ben biliyorum hasta oldum. Çok ateşlendim. Bilmem ne. Burada bir sertlik oluştu. Burası rahat bir bölge. Onu yaptım. Çalışman. Bir de neydi onun adı ya? Neydi o merlemin adı? Kara merhem. Bizim taa anneannelerimizin falan kullandığı bir kara merhem var ya. Ben de aldım onu da. Çok güzel bir bölüm. Etrafına böyle onu daire şeklinde onu koydum. Üstüne de filo şey yapıştırdım. Ay yandı yandı yandı cayır cayır o merhem onu yaktı. Sonra o bir sivilce pıtlatır gibi onu çıkarttı attı. İltihaba atar. Böyle döker. Çok güzel delik açar orada. Tabii delik açtı. Delik açar. Evet babama da kullanıyorduk. Çünkü biliyorum o merhemi. Arkadaşlar her bir şey olduğunda tamam hani doktora gitmek iyi bir şey de. Siz yine de gidin doktora. Ne olduğunu öğrenin ama. Denfinizde işte bilmem ne var. Ay balını bitinler. Sizi ameliyat edip hasta ilaçlara mahkum etmek için çalışıyor hastaneler. Aklınızı kullanın, dikkatli olun. Bunların alternatif yöntemleri var, enerji var. Doktorlar mesela şimdi artık yalnız çok fazla doktor var R2 alan. Gerçekten çok var. Ondan sonra bir şey olursa birisiyle ilgili bir durum bana mutlaka yazın. Şimdi ben mesela diyorum ki... Arkadaşlar, ben dersim oluyor falan filan herhangi birisine bir uygulama yapıyorsunuz. Bir şeyle karşılaştınız anlamadınız. Anlamadığınız bir şeyde hani ne yapacağınızı nasıl bir olumlama yapacağınız ya da nasıl çalışma yapacağınızı bilmiyorsanız bana yazın mesaj. Hocam işte ben mesela hocam A2 diye deyin. Gece saat 10'a kadar ondan sonra da bazen ama ondan sonra zaten şifa çalışması yapmazsınız. Derslerim bazen 11-11.30'da falan bitiyor gece derslerim. Hocam acil diye yazarsanız bakarım. Eğer önemli bir şeyse dersten çıkar size cevap veririm. Sonra derse tekrar denerim. Bana bir tek ulaşamadığınız zaman dilimi öğlene kadar. Ben çünkü gece geç yatıyorum. Dörtte beşte yatıyorum her gece. Yani on bir, on bir, on bir buçuk gibi kalkıyorum. İşte duş alıyorum falan filan ancak. Yani öğleden önce bana ulaşamazsın. Çünkü cep telefonumu kapatıyorum uyurken. Yoksa mesajlarla zırt zırt vırt vırt mümkün değil. Ama öğleden itibaren gece saatlerine kadar. bana mesaj atabilirsiniz. Herhangi bir şey olduğu zaman. Şimdi enerji bedenlerini de enerji bedenlerini temizleme yaparken size hani dedim ya nasıl bakacağınızı anlattım ya size. Sarkaştan, yan omuzdan omuzun yan tarafından bakın diye. Hiç baktırdınız mı birisine kendi enerji bedenlerine? Yok. Yani son iki hafta mı, üç hafta da mı? Yoksa gene olarak? Yok, son şeyden sonra. Sarkaçlaya hiç baktınız mı? Bir gel bakayım buraya. Bir gel gel. Otur bakayım şuraya. Yanaşalım. Yan dur. Yan dur. Şöyle dur. Şimdi enerji bedenine bakarken şuradan bakacaksın. Şimdi burası ne? Eterik beden. Görmüyorum o şeyi. Kişiyi görmüyorum da. Kişiyi görme. Burası omuzu. Ha tamam. Tamam. Omuzu da görmedim çünkü. Burası eterik beden. Burası duygusal beden, burası zihinsel beden, burası ruhsal beden, astral beden. Şimdi, mesela bu kişi burada duruyor ya, sen şimdi yavaş yavaş git, Bak burada durdu. Yani şu anda 70-80 santim kadar bir enerji alanı var. Gördünüz mü nasıl durdu kendi kendine? Bunun gibi. Mesela enerji alanı ne kadar? Ona bakabilirsin. Şimdi etelik bedende baktınız. Güzel çalışıyor. Şeyde duygusal bedende durdu. O noktaya yaptığınız zaman dedim ya ense damlası gibi bütün etrafını çöpe çevre sarar o semboller. Bütün ruhsal bedenin üzerindeki çengelleri, kancaları, yırtıkları bunların hepsini tedavi bunu yaparken de diyorsunuz ki bakarken işte eterik beden diye düşünüp bakıyorsunuz etelik bedeni gösteriyor. İşte duygusal bedende herhangi bir yırtık var mı? Herhangi bir sıkıntılı durum var mı diyorsunuz? Durduğu zaman çok ureyselik, honcaz, şönen çizip diyorsunuz ki duygusal beden üzerindeki genelde duygusal bedende çok oluyor. Çünkü duygusal genellikle şeylerimiz oluyor ya travmalarımız. Yırtıklar, kancalar, çengeller varsa bunların hepsini kesiyorum. Yırtıkları ve bütün oyukları, yırtıkları da kapatıyorum diyorsunuz. Nasıl oluyor biliyor musunuz? Elinizdeki şöyle çubukla bundan çizip şöyle yapıyorsunuz. Hatta etrafını da şöyle onu yumurtaya da alabilirsiniz. Duygusal bezenin üzerindeki bütün... şeyleri, oyukları, çatlakları, yırtıkları kapatıyorum dediğiniz zaman bir enerji alanı düşünün. Orada bir kesik var, yırtık var. O böyle lazerle kaynamış gibi oluyor. İki parça bir araya geliyor. Gözünüzü de o şekilde canlandırın. Yırtıklar, çatlaklar, oyuklar varsa onlar kaynıyor. Sonra duygusal, zihinsel bedene geçiyorsunuz. Oraya da aynı şekilde astral bedende Ruhsal bizim şeyimizde. Şimdi şey negatif enerjiler birisi bize psikolojik saldırı yaptı. En dışta ne var? Astral bedenimiz var değil mi? Ruhsal beden. Direkt oraya geliyor. Nasıl geliyor? Şimdi insanlar böyle altopot gibi sürekli onlardan çıkan uzantılar vardır. Örümcek adam nasıl böyle örümcek ağı fırlatıyor? O kişinin ruhsal enerjisi, eğer başkalarından besleniyorsa veya şeyse saldırgan bir enerjisi varsa, örümcek adamın örümcek ağı fırlatması gibi size kavga bir tane bir şey fırlatıyor. Geliyor, yapışıyor sizin astral bedeniniz, ruhsal bedeniniz. Yapışıyor. Siz hiç bağırsak kurdu gördünüz mü? Şeyde falan. öyle boru gibidir. Sadece ağzı vardır. Ağzının içi diş dolu. Yapışıyor. Oraya başlıyor. Oraya indikten sonra oraya oyuyor, oyuyor, oyuyor. Oradan hafif ileriye geçiyor. O içeride yürüyor. Gidiyor cinsel bedene. Oraya başlıyor. Çık, çık, çık, çık, çık, çık, çık. Sonra al. Duygusal beden, en son eterik beden. Eterik bedene geldiği zaman kişide başlar zaten belli bölgelerinde belli bir takım şeyler, sıkıntılar ortaya çıkmaya. Şimdi bu sizin böbreğiniz olur, beliniz olur, kolunuz olur, ne bileyim bacağınız olur, vücudunuzun herhangi bir yeri olur. Nereden denk geldiyse. O geldiği bölgede Sizin etelik beden zaten sizin yarı enerji yarı beden hormonunuz. Orayı da oyup da bedene girdiği anda oradaki organda ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlar. Önemli olan burada bedene girmeden enerji alanları içerisinde bunları yakalayıp kesmek. Sık sık kendinize enerji alanlarındaki bütün atılmış bana atılmış çengelleri kancaları kesin. batıyorum deyip enerjiden alanlarınıza çok üretse iyi ki olacağız yaşanan yapıp bir de üstüne de artış artık çizip kendinizi sık sık abartıda yapabilirsiniz bunu düşün altında çok güzel olur Bunu yaptığınız müddetçe buna engel olursunuz. Çevrenizdeki insanlara da mesela sevdiklerinize, çoluğunuza, çocuğunuza, eşinize, dostunuza o enerji bedenlerinde bunu kuruyoruz. Şeye alın, yumurtaya ya da küreğe alın. Ondan sonra önce bir varsa şeyleri, enerji bedenlerini kontrol edip oradaki şeyleri kesin atın. Ondan sonra yumurtaya alın veya işte küreğe alın. Çok üreğe seyirci olacağız, çok önemli o küreği değil. besleyin onu doldurun. En tepeye de artı işareti çizin. Hiçbir şey olsun. Yani herhangi bir şekilde ense çakrasını da tabii mutlaka yapın koruma. Tepe çakraya ve ense çakraya. Anladınız mı bunu? Anladım. Daha önce yapılmış bir şey varsa da hocam böyle selenik çubukla oradaki şeyleri boşlukları doldurmaya mı niyet ediyorsunuz? Hı hı. Yani Etrafında mesela duygusal bedenini tamamen arındırıyorum, şifalandırıyorum. Yırtıklar, uyuklar, çatlaklar varsa bunları kapatıyorum diyoruz. O bedenin renkleri var mıydı hocam? Şimdi şey avranın renkleriyle alakalı. Yani onun gerek var mı? Yok yok hayır hayır renk şey gerek yok. Tamam. Ben birkaç şey atmıştım da gruba. Hani böyle anlattıklarınıza benzer şeyler. Ne kadar doğru görseller bilmiyorum ama. Ne o bakayım? Biraz yakın geldi böyle şeye. Bir WhatsApp grubuna attım. Şimdi gördüm gördüm. Bak bu yumurta şekli güzel. Üçüncü. Öyle bir şey içerisine alabilirsiniz. Şimdi çakraların renkleriyle de uyumlu olur. Şimdi genellikle ruhsal astral bedenimizin rengi eflatun, mor, beyaz. altın renkli falan filan da olabilir ama şimdi aşağı çakraların renklerine baktığımız zaman genellikle şey bedenin rengi bedene en yakın olan nasıl dünyaya bakıyorsunuz uzaydan nasıl görüyorsunuz mavi beyaz değil mi genelde beyaz mavi ile karışık bazen yeşil yeşil de olabilir ama işin zaten şifayi nesil rengi Burada renklere çok fazla takılmayın bence. Çünkü kişinin anlık da değişiyor. Mesela şimdi gayet mutluyken, yani gayet dingin bir enerjiniz varken, biraz sonra bir telefonla birisininle konuşuyorsun, sinirlenirsin, canını sıkar. Kargo firması arar. Biz geldik size evde bulamadık der. Lan ben evdeyim dersin. Anlatabiliyor muyum? Yani hani ortada düşünün. Ve tehdit olursunuz çünkü. O yalnız orada bir delilenirsiniz. O sırada enerjiniz değişir. Birisi gelir ay çok sevdiğiniz bir çoluğunuz çocuğunuz gelir. Kediniz köpeğiniz gelir enerjiniz değişir. Zaten onlar enerji transformatörü gibi. Yani sizdeki o bütün o şeyi alır. hemen dönüştürücüdür onlar. Çok güzel dönüştürür. Yani orada stresli gergin falan filan. Yani ben diyorum ki antidepresan bunlar. Kesinlikle öyle. İyi ki bilirler. Valla hocam yani bir sinirleniyorsunuz bir böyle modunuz düşüyor. Geliyorsan yanınıza iki mıncıkladığınızda öptüğünüzde olay bitiyor zaten. Korkuyorum ona enerji vermeyeyim. Hani böyle enerjileri alıyor derler ya kediler. Ama şimdi bak kediler zaten negatif enerji transformatörü. Yani mesela gider bilgisayarın üstünde oturur. Gider bilgisayarın veya elektronik aletlerin civarında çok otururlar. Niye? Onları dönüştürmek için. Onların şeysi bu. Köpekler de çok şapşal zaten. Köpekler sürekli şey sevgi verme derdinde. Ondan sonra yani Bunlar nasıl onları temizleyeyim diyorum, topraklamak için. Kedilerimi tuzlu suyla mı yıkayayım falan diye düşünmeye başladım. Yok, tepe çakralarından direkt ver çokurey. Çokurey bile yeter onlara. Çokurey, aç. Tamam. Çok ureyi s2 varsa sıkıntıları o zaman çok ureyi s2 onca azraş öne kullan ama Allah korusun. Çok ureyi ver sen ona tepe çakrasına elinden kafasına okşarken vücudunu çok ureyi ver. Ondan sonra tepe çakrasına da tam şu kafasının üstüne de oraya da art işareti çiz. Tamam. Zaten sen de şimdi r2 olduktan r2 çalıştığın zamanlarda yanına gelirler. Her çakramda gelirler. yanımda oturuyorlar. İnanamazsınız. İnanıyorlar. Evet. O tarafa bakıyor, bu tarafa bakıyor. Hep etrafa bakıyor. Ve kimse yokken gidiyor koridordan karşıya bakıyor. Yani ve her çakra dengelememde ikisiyle beraber üçümüz yapıyoruz. Yani öyle söyleyeyim. Kediler çok iyi alıyor. Çocuklar, hayvanlar çok güzel alır. Reyki'yi şifa enersin. Çok güzel aldılar ben. Çok da güzel şey yaparlar. Değiştirici, yani negatifi pozitife çevirme. Transformatör görevi yapıyorlar. Dönüştürücüler. Var mı senin evinde canım keki falan? Benim var hocam. İyi, iyi. Güzel. Elif Hanım'ın işiyle mi çalışıyorsunuz? Sağlıkla ilgili mi uğraşıyor Elif Hanım'ın mesleği? Yok. Medya sektöründeyim ben. Evet, tamam. Hocam bir de şimdi 21 günde oluyor ya arınmada bu. Keselim mi? Tabii canım artık ona devam etmeye gerek yok. Tamam o zaten kendini her gün sabah R2 açmana da gerek yok. Zaten o kıştan o gelir size. Sadece şifa çalışması yaparken işte kendimi R2 enerjisini açıyorum değil. Şifaç birisine yaparken falan. Ortama bir enerji açın. Çukur'u zaten enerji buraya aksın demek. Ondan sonra belli bir yer belirleyin evinizde, hep orada yapın. Çoluğunuz çocuğunuzla evin her köşesinde yaparsınız. Çocuğunuzun odasına yaparsınız, salonda yaparsınız, eşinizle karşı ama eve anneniz geldi, babanız geldi veya bir yakın arkadaşınız geldi. Belli bir yerde yapın. Sonra ellerinizle yapıyorsanız, ben bir kase içine ılık su koyun, içine Himalaya tuzu veya kaya tuzu atın. Ellerinizi daldırın çıkartın, sarkı açınızı veya selenit suya sokmayın. Selenit negatif enerjiyi tutmaz, barındırmaz. Yapacağınız anca bir hani tütsülemek olabilir ya da bir tütsü yaktığınızda tütsünün üstünden geçirin sadece. O yeterli olur. Enerjiyi kestim deyip tütsülüm mü yapıyoruz? Enerjiyi kestim deyip gidip ellerinizi suya tutuyorsunuz. Akan suya tutun. Yani direkt bu yetmiyor anladığım kadarıyla. Yok yok olur. Kestim diyeyim. Tamam. Arkadaşlar şimdi biz iki hafta ara veriyoruz. Siz bu iki hafta çalışın birazcık. Bakalım neler yapacaksınız. Benim dediğiniz bir şeyler olursa not alın. Şurada şunu yaptım böyle oldu. Burada bunu yaptım böyle oldu. Anlamadığınız bir şey olursa acil bir çalışma sırasında. Anlamadığınız bir şey olursa bana hocam acil diye yazın. Ben mutlaka ona bakar dönerim. İki hafta sonra tekrar sizinle üçüncü dersimizi yapacağız. Tamam mı? Ay özleyeceğiz sizi hocam. Ben çok mutluyum valla. Evet hocam. O arada dersler bitsin istemiyoruz şimdi. Son dersimizi yapacağız ama. Nasıl olacak? Sonra bir daha YouTube videosu hariç göremeyeceğiz sizi demek ki. Başka hangi derse katılalım hocam? Biz de nasıl, ne görüyorsunuz? Hani neyi... O dersleri alalım. Sizi görmek için. Bilinçaltı karma temizliği çalışması yapmadım ben değil mi? Sizin ikinizde de. Yok. Bilinçaltı karma temizliği çalışması yapabiliriz. Eğitim olarak derseniz yani Kozadan Kelebeğe katılabilirsiniz. Ne bileyim. Öpülelim hocam sizi görmek için valla. Ben size gruba eğitimlerin listesini atayım bakın onlara. Size hangisi uygun geliyorsa onlara katılabilirsiniz. Tamam öpüyorum sizi hepinizi. Sağ olun hocam. Sağ olun. Görüşürüz. Hoşçakalın.