Transcript for:
Biyoloji Dersi Notları Özeti

Hocal geldiniz. Hoş geldiniz sevgili arkadaşlar. 2. dönem 2. yazılı çalışmalarına devam ediyoruz. Biyoloji dersindeyiz ve Kartal Başarı Merkezi'en Ali hocamız var yanımızda. Hocam hoş geldiniz öncelikle. Eee, ilk dönem güzel bir çalışma yapmıştık öğrencilerimize. Güzel notlar aldı. Şu anda da artık yüz aldırıp göndereceğiz, mezun edeceğiz inşallah diyelim ve başlayalım. Buyurun hocam. İlk sorumuz biyoçeşitlilikle alakalı. Ülkemizde biyoçeşitliliğin fazla olmasının temel faktörleri nelerdir? Biliyorsunuz ülkemiz Avrupa ve Asya kıtaları arasında bir geçiş bölgesinde. Yani birinci temel sebebimiz ne olacak? Coğrafik konum. Hı hı. Geçiş bölgesinde olduğumuz için her iki taraftan da besleniyoruz. Yüzyıllardır Asya, Avrupa, Avrupa, Asya. Bir sürü kişiyi gelip geçmiş, gelip giderken bitkilerini, hayvanlarını getirmiş burada bırakmış, beslemiş. Ve bu yüzden biyolojik çeşitlilik hali artmış. İkincisi ne olabilir? Toprağın verimliliği. Süper. Biz buna genel olarak çeşitli iklimler gözükür diyelim. Çeşitli iklimler. Çeşitli iklimler. Akdeniz ikliminden Karadeniz iklimine kadar farklı iklim tiplerini görüyoruz. İklim tipleri deyince eee yağış, iklim, eee güneş alma uzunluğu, toprak örtüsünün verimliliği bunlar da içine giriyor ve farklı çok eski toplumlar olmamızın bununla alakası yoktur, değil mi? Tarihin ilk yerleşim yerlerinden olması Anadolu'nun. Tabii ki var. Mesela buğdayı ne yapmışız? Eee, dikmişiz. Bundan besin üretmişiz. Eee, mesela çay nereden geliyor? Çin'den geliyor diyoruz. Yani biz bu ülkelerle içli dışlı olmasak, ticaret yapmasak eee bu bitkiler gelmeyecekti büyük ihtimal. Farklı ekosistemlerin varlığı arkadaşlar ekosistem deyince canlıların bir yaşam alanı. Mesela burada göller bir ekosistemdir. Dağlar bir ekosistemdir. Ovalar bir ekosistemdir. Vadiler veya sulak alanlar bunların her birine ekosistem diyebiliriz. Ve ülkemizde de çok çeşitli ekosistemlerin varlığını görüyoruz. Dördüncüsü başka ne diyebiliriz? Farklı bitki ölçtüleri. Yani farklı bitki örtüleri. O da farklı iklimlerin neticesinde oluşan bir durum aslında değil mi? Evet. Mesela ormanlar, meralar, otlak alanlar. Bunlar da farklı bitki örtülerini oluşturuyor ve yükselti diyelim farklı yükseltiler, coğrafi şekiller gene aynı zamanda coğrafik yapılar da diyebiliriz. Biliyorsunuz doğuya doğru ülkemizde bir yükseltinin artışını görüyoruz. E biliyorsunuz her canlı her yükseltide yaşayamıyor. Bazıları denize sıfır alanlarda yaşarken bazıları eee 1500 2000 metre yüksekliklerde yaşayabiliyorlar. Yani genel olarak bu şekilde özetleyebiliriz. Bunlardan birkaç tanesini yazıp açıklarlarsa öğrenciler güzel puanlar alırlar diyelim. Evet ikinci soru. Aşağıda verilen minerallerin canlı yapısında katıldığı bileşiklere örnek veriniz. Şimdi ben burada uzun uzun mineralleri nerede kullanılır, eksikliğinde ne olur girmedim. Hı hı. ileride 10, 11, 12. sınıfta karşılaşacağımız bazı moleküller var ve bu moleküllerin yapısında bu mineralleri göreceğiz. Yani bizim için en eee nokta atış kelimeleri bulmaya çalışacağız burada. Mesela demir deyince aklımıza bir şey gelecek. Süper hemoglobin. Yani hemoglobin yapısında olmazsa olmaz. Eksikliğinde de hemoglobin üretilemez. Kansızlık, anemi gibi hastalıklar oluşabilir. Öncelikle buraya ne yazalım? Hemoglobin yazalım. Hı hı. Yeterli. Fosforce hocam DNA'mızda çok güzel. En önemli yönetici moleküllerimiz DNA ve bunun yardımcısı RNA. Hı hı. RNA ve DNA'da fosfat şeklinde bulunuyor. Fosfor eğer fosfor eksikliği varsa bu iki molekülün üretimi de aksayacaktır. Bir molekül daha verelim. Bu da ATP. atenozin triosfat yani 3 adet fosfat grubu taşıyor ki bu da bizim vücudumuzun enerji metabolizmasında kullandığı temel molekül iyot hormon üretiminde evet bir tane hormonumuz var tiroksin hormonu tiroksin hormonu minerallerin eee bir de düzenleyici yönü var hocam bu gibi hormonların yapısına katıldığı için e vücudum uzda düzenleme işini de yapıyor. Tiroksin de metabolizmamızı hızlandıran bir hormon. Kalsiyum çokça karşımıza çıkıyor. Evet. Kemik veya iskelet Hı hı. yapısında görüyoruz. Magnezyum beyin yapısında mı? Magnezyum birçok enerji metabolizmasında koenzim olarak veya kofaktör olarak kullanılabiliyor. Ama magnezyumu biz daha çok bitki biyolojisinde zikredeceğiz ve magnezyumun klorofil dediğimiz bir molekülün yapısında olduğunu görüyoruz. Şimdi sorumuzda yapıya katılma özelliği sorduğu için magnezyumu biz ne diyelim? Klorrofil yapısında diyelim. Magnezyum eksikliğinde topraklarda klorofil sentezi yavaşlıyor ve bitkilerde solma, sararma gibi problemler ortaya çıkabiliyor. Ve kükürt diyelim. Kükürt deyince aklımıza ilk gelecek moleküller proteinlerdir. Yani yağlarda, karbonhidratlarda veya nükleik asitlerde kükürtü göremiyoruz. Yani en bariz görebileceğimiz kükürt neredeymiş? Proteinlerde. Peki proteinler nelerden oluşuyor? proteinlerde 20 çeşit aminoasitten oluşuyor. Şimdi bu 20 çeşit amino asidin sadece iki tanesinde kükürt var hocam. Bu da eee proteinlerde üç boyutlu yapının almasına sebep oluyor. Yani amino asit yapısına katılır diyeceğiz. Ve 20 puanı da kaptık. Bir sonraki soru. Disakkaritlerin sentezi reaksiyonlarını gösterin. Bize bu reaksiyonlar hazır verilmiş halde de verilebilir veya bizden istenilebilir. Disakkaritlerin oluşması için öncelikle monosakkaritlere ihtiyacımız var. Monosakkaritlerden de en bilindik tane monosakkaritimiz. Bunlar glikoz, fruktoz ve galaktoz. Şimdi ben iki tane glikoz molekülünü birleştirebilirim. Glikoz + glikoz. Ve ne açığa çıkacak buradan? Maultoz. Maultoz. Artı bir tane de ne çıkıyor? Su. Hepsi çıkıyor zaten. Şimdi iki glikoz birleştiği zaman maltoz bileşiği oluşuyor. Peki glikozla fruktozu birleştirirsem ne olur? Buradan da sükroz. Sim şekeri yok. Çay şekeri yani bu bildiğimiz kristal beyaz toz şeker var. Bu da sükroz diyoruz. Hatta diğer adı da var. Kullanılır bazen. Sak karoz diyebiliyoruz. Artı yine bir adet su çıkacak. Su çık. Bir de ne yapalım? Sizin biraz önce söylediğiniz şekeri bulalım. Glikoz + galaktoz. Ne oluşacak buradan? Süt şekeri yani lak lakt doğru laktik asit duyarlılığı vardır. Doğru. Evet. Laktoz. laktoz sütte bulunan bir şeker. Yani laktik asit eee değil de şimdi bazı bakteriler laktozu fermente ettiği zaman eee enerji ürettikleri zaman laktik asit dediğimiz bir ürün çıkıyor. Bu da sütün mayalanmasına yani yoğurda dönüşmesine sebep oluyor. Şimdi bu olaylarda oluşan bu 1 2 3 tane disakkaritimiz var. Yani bilmemiz gereken üç disakkarit bunlar. Reaksiyonlarla göstermiş olduk. Hı hı. Şimdi diyor ki ikinci durumda hayvansal ve bitkisel disakkaritleri ayıralım. Şimdi bazı disakkaritler hayvan hücrelerinde bazıları da bitki hücrelerinde üretebiliyor. Bunlardan bitkisel olanlara bakalım. Bitkisel bunlardan birincisi maltoz. Biz buna arpa şekeri de diyoruz. Buğdayda arpada bol miktarda bulunuyor. Diğeri ise sükroz. Peki hayvanlarda üretilen bir disakkarit var mı? Var. Bu da hayvansal olan hayvansal disakkaritimiz tabii ki laktoz. Bazı sorularda çıkar ki sizin kafanızı karıştırmak için der ki aşağıdaki disakkaritlerden hangisi hayvanlarda üretilir demek yerine disakkaritlerden hangisi insanda bulunur veya insan hücrelerinde bulunur der. Tamam mı? Yani mesela maltozu ben hücremde bulamam. Bir insan hücresinin içerisinde sükroz bulamam ama laktozu bulabilirim. Bu taşıdıkları mı olur? Taşıdıkları tamamen Türkçe karakterlerden çıkmış. Ben düzelteyim hemen hocam. Buyurun. Çok güzel. Şimdi iki tane monosakkaritimiz var. Bunun disakkarit dönüşmesi için arada bir ne oluşması lazım? Kimyasal bağ oluşması lazım. Bu kimyasal bağın adı bütün karbonhidratlarda görebileceğimiz glikozit bağı. Glikozit bağı. Tamam mı? Yani bir monosakkarit. Bir monosakkarit birleşip disakkarit oluşturabilmesi için arada bir glikozit bağı oluşturması gerekiyor. Bu reaksiyonların adı ne? Şimdi reaksiyonlar bir yapım reaksiyonu olduğunu görüyorsunuz. Yani küçük moleküller birleşmiş, daha büyük bir molekül olmuşmuş. Biz bunlara genel olarak yapım reaksiyonları diyoruz. Fakat yapım reaksiyonlarında eğer su çıkıyorsa bu reaksiyonlara ne diyeceğiz? Hidroliz mi diyelim, dehidrasyon mu diyelim? Su çıkıyorsa hidroliz. Dehidrasyon su kullanılıyorsa doğru. Hidroliz suyu emredi. D. Şimdi D bizde bir olumsuzluk manası. Hidrasyon. Hidrat da su demek. dehidrasyon yani su çıkışı reaksiyonudur. Hidroliz dersek bunun tam tersi oluyor. Suyla parçalama demektir hidroliz. Evet. Ve 4. soruya geliyoruz. Depo besin olarak kullanılmasındaki avantajlar nelerdir? Yağların. Evet. Biz birkaç tane sayayım mı? Ben söyleyeyim. Buyurun. Geç parçalanır, zor parçalanır ya da ilk parçalanan yağ var mı? Yook. İlk parçalanan karbonhidratlardı. Parçalanma sırası ya da kullanım sırası önce karbonhidrat, sonra yağ, sonra yağ, sonra proteinler. Dolayısıyla depo olarak kullandığımızda enerjiye ihtiyacımız olduğunda bunları parçalayıp kullanabiliyoruz. Evet. Evet. Karbonhidratlar tükendikten sonra yağlara geçiyoruz ve bunu kullanıyoruz. Şimdi ben hiç kullanamıyorum ama biz fazla yemek yiyoruz bazen ve bu karbonhidratları, proteinleri yağa dönüştürüp deri altında depoluyoruz değil mi? Bu da bizim kilo almamıza sebep oluyor. Aslında olumsuz bir şey gibi gözükse de yağların uzun vadede faydaları var. Mesela kutup ayıları da yağ depoluyor ama bütün kışı yemek yemeden ne yapabiliyor? Geçirebiliyorlar. Çünkü depo karbonhidratları yağ olduğu için uzun süre besin almadan enerji üretebiliyorlar. Şöyle bir eee şey yazalım. Yüksek diyelim. Yüksek enerji verimi diyelim. Hı. Yani bu yüksek enerji veriminden dolayı biz karbonhidrat yerine yağ depolamayı tercih ediyoruz. Bu kadar değil mi? Ya da şunları da yapalım. Koruma, fiziksel koruma. Evet. Darbelere karşı, darbelere karşı koruma sağlıyor. O benim gibi kilo insanların böyle zürt tesellisiymiş gibi geliyordu bana. Yani gerçekten de koruma sağlıyor mu hocam? Şimdi eee deri altındaki yağ tabakası onun altındaki kas tabakasını koruyor. Yani bir yumruk yediğimizde direkt kas tabakası hasar görebilirdi ki bu eee yağ tabakası biraz absorbe ediyor şiddetle. Aynı zamanda ısıya karşı da ne yapıyor? Vücudumuzu sıcak tutuyor. Peki 5. soru. DNA'da gelen bir mutasyon bir enzimin üretilememesine sebep olmuştur. Sebebi kısaca yazalım. Şimdi DNA ile enzimlerin ne alakası var diyebiliriz. Öncelikle DNA molekülümüz üzerinde neler var? Genler var değil mi? Hı hı. Bu genler bazı karakterlerin ortaya çıkmasını sağlayan adenin, timin, guanin, sitozin gibi nükleotitlerden oluşmuş şifrelerdir. Tamam. Bu DNA molekülümüz. Peki ben bu buradaki bilgiyi ne yapabiliyorum? RNA molekülüne aktarabiliyorum değil mi? RNA ve bu RNA molekülü de ribozomlara gider ve ribozomlarda ribozomda proteine [Müzik] dönüşür. Yani RNA proteine dönüşür değil de RNA'daki bilgiye göre buradaki nükleotit sırasına göre farklı farklı proteinler üretiyoruz. Ve bu proteinler de son haline dönüşerek neye dönüşüyor? enzimlere dönüşüyor. Biliyorsunuz enzimler protein yapılı bileşiklerdir ve bazıları yanında yardımcı grup taşıyabilirler. Mineral gibi, vitamin gibi. Ama enzimlerin ana maddesi proteindir. Proteinlerin üretilmesi için de DNA'daki şifreye ihtiyacımız var. E bize diyor ki bir mutasyon oluştu. Buradaki oluşacak mutasyon RNA'yı, RNA'daki problem de proteine, proteindeki problem de enzime yansıyacaktır. E böylelikle bir enzimin kullanılamaması veya üretilememesine sebep olacaktır. Olay bu. Proteinlerin enerji üretiminde diğer besinlerden sonra gelmesinin sebebi. Evet. Diğer besinlerden sonra öncelik sıramız neydi? Karbonhidrat, sonra yağ. Karbonhidrat. Sonra yağ, sonra protein. Protein kaybı demek lazım. Şöyle proteinle karbonhidratın hemen hemen enerji veririmi aynı. Ama proteinleri biz en son atmışız. Neden? Çünkü bizim için çok önemliler. Vücut yapısında, her yerde. Yani bir fabrika düşünün ve bu fabrikada çalışan işçileri protein olarak düşünün. Yani benim vücudumun düzgün işleyebilmesi için muhakkak proteinlere ihtiyacım var. Peki, enerji ihtiyacım olduğunda benim proteinleri harcamam biraz haksızlık olur vücuduma, değil mi? O yüzden proteinlerin yaşamsal faaliyetlerde görev alması, yaşamsal faaliyetleri görevlidir diyoruz. O yüzden en sona proteinleri bırakıyoruz. Ve 6. soru hocam. 6. soruda bir deney hazırlanmış ve ben burada bazı eee değişkenleri ölçmek istiyorum. Araştırmacımız suyun, sıcaklığın ve pH'ın enzim üzerine etkisini göstermek istiyor. Biliyorsunuz enzimler her şartta, her koşulda aynı hızda çalışmıyor. Bunlar da dış faktörlerden etkileniyor. Ortamın sıcaklığından tuttun eee pH'ın değişimine veya ortamdaki su miktarına göre çalışma hızları değişebiliyor. Şimdi elimde dör tane tüp var ve bu tüplerin farklı ortamlarda olduğunu görüyoruz. Şimdi araştırmacı sıcaklığın enzimler üzerine etkisini araştırmak istese hangi iki tüpü seçerse sıcaklığı istiyorsa bir kere sıcaklığı yukarı farklı diğer değişkenler aynı olmalı. Çok güzel. Eee, pH ve su buralarda aynı ancak sıcaklıklar farklı. O zaman sıcaklığı test ediyorsa 2 ve 3üncü tüpleri seçmeli. Çok güzel hocam. Sıcaklık için sıcaklık için 2 ve 3'ü tercih edecek. pH için hatta şuraya yazalım pH için 1 ve 2 tüplerde 30° 30 d 50 ml 50 ml yani sıcaklık ve su eşit ancak pH değerleri farklı o zaman bunlar için 1 su içinde su miktarlarının farklı diğerlerinin aynı olduğu 30° 7 bakın şurada 30° 30° 7 ama su miktarları farklı 1 ve 4düncüdür. Çok güzel. Burada dikkat etmemiz tek şey bir deneyde bir tane bağımsız değişken olması lazım. İkinci bir bağımsız değişkeni istemiyoruz. Yani böyle kaliteli bir deney yapmak istiyorsak, sonuca net ulaşmak istiyorsak sadece bir bağımsız değişkenimiz olmalı. Evet. Verilen organellerden canvarda bulunup bulunmama durumunu belirtiniz. Çekirdek prokaryotlarda yoktur. Evet. Bitki ve hayvanda vardır. Çok güzel. Çünkü bunlar ilk hücreler. Evet. Prokaryot. Karyon çekirdek demek. Pro öncül demek yani çekirdek öncesi demektir. Bitki aslında bitki ve hayvana da ne diyebiliriz burada? Ö kar, yotriz. Gerçek çekirdeği olanlar. Ribozom tüm canlılarda var. Evet. Evrensel bir organimiz. Sentrozom hep karıştırıyorum. Bu sefer hep karıştırdığımı bildiğim için tersini söyleyeceğim. Hayvanlarda vardır, bitkide yoktur. Çok güzel. Doğru. Ben hep bitkide vardır. Her hayvanda selülozla karıştırıyorum sanırım. Hayvanda vardır. Bölünmesinde işte prokaryotta yok. Yoktur. Plastitler. Plastitler aslında oraya kloroplast da yazabilirdik. Plastit deyince kromoplast, lökoplast ve kloroplast. Bu üçü de aklımıza gelsin. Ve bu üçü bitkiseldir. Hayvanlarda ve prokaryotlarda yok. Mitokondri enerji veren organeldir. Bütün canlıda vardır ama prokaryotta var mıdır? Yok. Çünkü prokaryotlar hiçbir zarlı organel yoktur. Bu hatta çift sağılayı değil mi? Evet. Lizozom sanırım az önce bu sendrozomla beraber karıştırdım. Diğer ürün bence bu bitkide var, hayvandır. Lizozom hücreye içi sindirimin yapıldığı bir organel. Hayvanlarda varken bitkilerde göremiyoruz. Evet. Demek ki karıştırma sebeplerinden bir tanesi çıktı. Merkezi koful. Şimdi kofullar ökaryot hücrelerde var çaburda ama bitki hücreleri yoğun depo yaptıkları için küçük kofullar birleşerek bir süre sonra büyük bir koful oluşur. Bu kofullara biz merkezi koful diyeceğiz ve kimlerde diyeceğiz? Bitkilerde diyeceğiz. Hayvanlardaki kofullar daha çok küçüktür. Çok sayıda ve küçüktür ama bitkilerde tek ve büyüktür. Hücre duvarı zaten bitkilerde olup diğer canvarda olmayan bir Şimdi hücre duvarı derken bir hata yapmayalım sakın. Prokaryotlarda hücre duvarı var. Öyle mi? Evet. En saf halini düşünüyorum. Öyle basit hiçbir şey olmayan bir şey gibi geliyor bana. Prokaryot deyince bakteri ve arkeler aklımıza gelecek. Bunların da hücre duvarları var. Hatta bakterilerde peptidoglikan, arkelerde psodopeptidoglikan dediğimiz bir hücre duvarı var. Bitkilerdeki hücre duvarı da selülozdan yapılmış bir hücre duvarı. Evet. Yani alem olarak düşündüğünde eee hücre duvarı olmayan tek alem hayvanlar. Hayvanlar demiş. Mitokondri ve kloroplast benzerliklerini soruyor. Evet farkları da sorabilirdik ama bize daha çok benzerlikleri karşımıza çıkıyor. Şuraya mitokondri diyelim. Şuraya da kloroplast diyelim. Benzerlik dediği için her ikisi de nedir? E çift zarlı. Tamam mı? Çift zarlıdırlar. Zaten benzerliklerini sorduğuna göre insan şüpheleniyor. Buradan mitokondriyi biliyorum ama kloroplası bilmiyorum. Demek ki o da çift zarı diye düşünüyorum. Evet. İkincisi nesi var? Bunların kendilerine ait enerjileri mi? DNA'sı var hocam. Yani normalde bir çekirdekte DNA var hücreye ait. Bir de bunların kendilerine ait DNA'ları var. Yani kendi kendilerini yönetebiliyor gibi bir şey var burada. Kendi DNA'sı var. İkincisi kendi RNA'ları var. Üçüncüsü kendi ribozomları var. Yani hücrenin içinde farklı bir hücre gibi. Evet. Eee, bir teori var endosimbiyotik teori diye. Çift hücreli, çok hücreli canavarın ilk kovuştuğu dönemlerde Evet. Mitokondri ve kloroplastın eskiden ayrı yaşayan prokaryot bir hücre olduğunu sonra bir hücrenin bunları içine alarak bunları kullanışlı hale getirdiği söylenir. Yani enerji üreten bir organeli dışarıdan alıp içinizde barındırıyorsunuz ve size enerji üretmeye başlıyor. Yine besin üreten bir hücreyi alıyorsunuz. Vücudun yani hücrenin içinde eee barındırıyorsunuz ve size besin üretiyor. Bu teori net midir? Bazı ispatlar yapılabilir. Yani kanıtları var ama sonuçta bir teoridir. Kendi DNA'sı olduğu için kendi kendilerini ne yapabilirler? Çoğaltabilirler. Tamam mı? Çoğalirler. Ama kimin kontrolünde? Çekirdeğin kontrolünde. Yani çekirdek izin verdikçe kendilerini çoğaltabiliyor. Yanlış mı hatırlıyorum? Kas hücrelerinde özellikle bol miktarda mitokondri bulunur. Evet. Dolayısıyla aslında enerji ihtiyacına binaen mitokondri kendisini çoğaltıyor orada. Evet. Bugün spora başlayalım. Bir hafta sonra kaslarımızdaki mitokondri sayısının arttığını, sporu bıraktığımızda da azaldığını görebileceğiz. Başka var mı? Aynı zamanda şunu da belirtelim. Eee, fosforilasyon. [Müzik] Her iki organel de ATP üretimi gerçekleştirebiliyor. Biz ATP üretimine fosforlasyon diyoruz ve her iki organelde de elektron taşıma sistemi var hocam. Bunu da ekleyelim. Bitirelim. Ve 9. soru. Lizozom organelinin üretiminde ve hücre içi sindirimde görevli organeller sırasıyla gösterelim. Şimdi ben burada önce bir lizozom üreteceğim. Sonra hücre içi sindirimi göstereceğim. Lizozom organelin içinde enzimler vardır. Sindirim enzimleri. Peki sindirim enzimlerinin üretildiği yerler neresidir hocam? Ribozom. Ribozomlar enzim üretir. Önce protein, sonra bu proteinler enzime dönüşür. Peki bu ribozomlar daha çok hücrenin neresinde bulunuyor? granüllü endoplazmik retikulum dediğimiz bir organelin üzerinde bu üretilen enzimler önce granüllü endoplazmik retolikumunu geçiyor. Sonra buradan golgi dediğimiz bir organele geçiyor. Golgi hücrede paketleme ve salgılama merkezidir. Bu enzimler Golg'en çıktığında paketlenmiş halde çıkacak. Bakın bunlar sindirim enzimi. Önce ribozomda üretildi. 1. Sonra bu granü endoplazmik retikulumla taşındı. 2. Sonra Golgide paketlendi. 3. Sonra bir paket içerisine alındı ve bu paket ne oluyor? adı lizozom oluyor. Yani bir lizozom organelinin üretilebilmesi için ribozom, granüll, endopazik retikulum ve gorgi birlikte çalıştı. Şimdi gelelim hücre içi sindirime. Şurası bizim hücre zarımız olsun ve besin dışarıdan alındı. Besin dışarıdan içeriye girdiği zaman bir koful içerisinde girer. Bu kofulun adına besin kofulu diyoruz. Hı hı. Hı hı. Besin kofuyla lizozom birleşerek neyi oluşturur? Besin ve enzimler. Bir araya geldim hocam. Ne yapılır? Sindirim yap. Sindirim yapılır. Bu kofula da ne diyoruz? Sindirim kofulu. Peki sindirim sonucunda açığa çıkan besinler hücreye dağıtılacak değil mi? Hı hı. Peki atık sindirelemeyen besinler ne olacak? atık boşaltım. Evet. Atıklar halinde dışarıya atılacak. Buna da boşaltım koful diyoruz. Yani biz burada hem lizozom oluşturduk hem de dışarıdan alınan birbirine hücre içi sindirimler sindirdik ve atıkları dışarıya attık. Buradaki kullanılan organeller bilinsin. Peki ve son sorumuza geldik hocam. Şekili verilen taşıma yöntemleri. Bu hücre zarı geçirgenlik şemasıydı galiba. Evet. Hangisi yo iyonluk farkını arttırır, azaltır? Hangisi hücrenin kesin canlı olduğunu gösterir. Üçüncü olayda maddeler hücre içine mi, hücre dışına mı taşınır? Şimdi bu önce 1 2 3'ün tanımını verelim hocam ismini. Bir basit difüzyon enerji gerektirmeyen. Evet. 2. Kolaylaştırılmış difüzyon. İkisi de difüzyondur. İkisi de enerji gerektirmez. İkisi de çok yoğundan az yoğuna. Tek farkı taşıyıcı proteinlerin olması. 3 ise nedir? Aktif taşımadır. Şimdi soruya bakalım. Yoğunluk farkını artıran azaltanları sordum ben burada. Çoktan aza doğru akış varsa yoğunluk farkı ne olur? İki ortam arasında dengelemeye başlar. Nostzi. Evet. Yani 1 ve 2 azaltır. Peki aktif taşımada az yoğundan çok yoğuna doğru geçiş olduğu için ne olacak? Artar. Evet. Burası iyicene yoğunlaşmaya başlar. Evet. Yani siz burada bir maddenin %100'ünü ne yapabilirsiniz? Bu tarafa taşıyabilirsiniz. 3 artırır diyoruz o zaman. Evet. Kesin canlı olduğunu gösteriyor. ATP harcandığı için bu. Evet. ATP üretimi, tüketimi varsa kesinlikle bu hücre canlıdır. E bunlar canlı hücrelerde olmaz mı? Tabii ki olur. Hem canlı hem de cansız olurken 3. Sadece canlıda 3üncü ovayda hücre içine mi, hücre dışına mı? Hücre içine çünkü Evet. atık madde atmadığın nereden? Şimdi şöyle Evet. Şurası içerisi, burası dışarısı da olabilir. Sonuçta aktif taşımanın bir yönü yok. Evet. İçeriden dışarıya da olabilir, dıştan içeriye de olabilir. Ben burada bir ipucum var hocam. ATP sadece hücre içinde üretilir, hücre içinde kullanılır. Hücre zarından dışarıya çıkamaz. Yani hücre dışı ortamlarda ATP bulunmaz. O zaman kesinlikle ATP'nin bulunduğu ortam hücre içidir. Hüc ve bu geçiş de dışarıdan içeriye doğrudur. Hücre içine mi dışına mı sormuş bize? Hücre içine diyeceğiz. Hı hı. Yağda çözünen vitaminlerin difüzyonu hangisiyle gerçekleşir? İki çeşit difüzyon var. Öncelikle yağda çözünen veya yağı çözen maddeler şu fosfolipit tabakatından geçmeyi tercih eder. Neden? Çünkü hücre zarı da yağ, bunlar da yağ. yağ yağ da çözünebildiği için rahatlıkla geçebilir. Fakat suda çözünebilen, suyu seven, yağı sevmeyen maddeler de taşıyıcı proteinler aracılığıyla geçmeyi tercih eder. O yüzden mesela A, D, E ve K vitaminleri 1den geçerken B ve C vitaminleri de 2 nolu taşıma şekliyle geçer diyeceğiz. Peki yağda çözünenler hangileri oluyor? Bunlardan adek. Yahda çözünenler. O zaman cevabımız da 1 nolu geçiş olacak. Hocam ağzınıza sağlık. Sevgili arkadaşlar güzel bir ders oldu. Epey bir bilgi aldık. Yoğun bir bilgi aldık. Umuyorum ki sınavlarınıza yüksek notlar alırsanız. Hocamız Kartal Başarı Merkez'de dilediğiniz zaman yine kendisinin yanına gidebilir. Sorularınız olduğu zaman sorabilirsiniz. Bir sonraki videoda görüşmek üzere. [Müzik]