Transcript for:
Canların Temel Özelliklerinin İncelenmesi

Gençler merhaba, hepiniz hoşgeldiniz. Bu bizim ilk videomuz olacak. Kampımızın birinci günü, birinci video. Canların karakteristik özellikleri.

Önceden de bundan bahsetmiştim. Neden canların ortak özelliği değil de karakteristik özelliği diyorsunuz hocam? Ki yakın zamanda emin... İnanın bütün kaynaklar bu şekilde bahsetmeye başlayacak.

Çünkü bütün canlılar ifadesi biyolojide yok arkadaşlar. Biz sizlere matematik, fizik gibi mutlak bir ders anlatmıyoruz ya da geometri gibi. Dolayısıyla bugün doğru dediğimiz şey birkaç gün sonra...

sonra yanlış olabilir. O yüzden bu konunun adı canların karakteristik özellikleri. Peki nasıl ilerleyecek? Birazcık önce hızlı bir şekilde kamptan bahsedeyim sonra siz bunu bütün videolara senkronize edersiniz kendiniz. Olayımız şu olacak.

Ben videoya başlarken o konunun kazanımlarıyla ilgili size birkaç bir şey söyleyeceğim ve ondan sonra Milliyetim Bakanlığı neye önem vermiş? Bundan bahsedeceğim. Daha sonra kendi tarzımla size konuyu anlatacağım. Konunun sonunda son 5 dakika bir çek. Checkpoint yapacağız ve ben checkpoint dediğimde siz hemen elinize kaleminizi kağıdınızı alacaksınız ve benim mutlaka ama mutlaka bunu bilmelisin dediğim şeyi kendin not alacaksın.

Her zaman ne diyorum? Biyoloji tekrarları kişinin kendi notlarıyla çalışılmalı. Yani hocam alt çizerek sürekli işte belli notlar okuyarak uzun uzun notlar yazarak biyoloji çalışılmaz.

Biyoloji anahtar kelimelerle kendi aldığınız notlarla çalışılır. Peki hocam... Hocam canların karakteristik özelliklerini işleyeceğiz. Ama bu konu biyolojinin en zor konusu. Nasıl yani şimdi birinci konu gerçekten biyolojinin en zor konusu mu?

Evet. Biyolojinin en zor konusu olduğunu iddia etmeme rağmen. Bir bakıyorum öğrencim diyor ki hocam ben buradan hiçbir şey anlamadım. Anlamayacaksın.

Bu videonun sonunda da çok az şey kalacak kafanda. Ama burası neden zor diyorsan sana cevabını basit bir şekilde söyleyeyim. Bütün biyolojiyi içerdiği için zor. Ben solunumdan... bahsedeceğim.

Fermentasyondan bahsedeceğim. Üreme çeşitlerinden bahsedeceğim. Yeri gelecek protein sentezinden bahsedeceğim.

Yani bu 25-30 dakikalık süre zarfında aslında bütün biyolojinin özetinden bahsedeceğim. O yüzden bu video en zor video. Tamam? Buna alışarak bir giriş yap.

Peki kazanımlarımız nedir hocam? Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı kitabını açtığınız zaman yanımda da benim beni uyaran bir monitörüm olacak. Aralarda oraya bakacağım.

Bu hocanın... nereye bakıyor demeyin. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 16. sayfasında 9. sınıf kitabı 16. sayfasında anahtar kavramlar ifadesi aslında doğrudan başlıklar olmuş.

Yani bizim şimdi size anlatacağımız hücresel yapı, büyüme, gelişme, işte eşeğiyle eşeği süreme, organizasyon bu tarz kelimeleri anahtar kavram olarak vermiş. Yani aslında doğrudan kazanımlardan bahsederken bize demiş ki ben sana verdiğim konu başlığını anlat, bu video ya da bu ders hakkıyla bitmiş olur. Anlaştık mı?

Hadi gelin birlikte öğrenelim. Hücresel yapı. Hocam hücresel yapı dediğin zaten bambaşka bir konu. Hücrelerden bahsederken, işte hücre yapısı, organeller, madde alışverişleri inanılmaz detaylandıracağız. Peki burada neyi bilmem lazım?

Hocam bir kere... Ve canlıların, canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir. Şuraya hemen hücreyi yazalım.

Temelde kaç çeşit hücre var? Temelde iki çeşit hücre var. Bunlardan bir tanesi prokaryot.

Şöyle yazalım prokaryot. Diğeri de... Ökaryot. Ne demek bu?

Bunun isimlendirmesini yapan bilim insanı şunu fark etmiş. Pro, latince de ilkel. Ö ki şu şekilde yazılır. Latince de gerçek demek.

Demiş ki ilkel ve gerçek çekirdekli. Ama prokaryotlarda çekirdek diye bir şey yok. Öyleyse notumu alıyorum.

Zarlı organel yok. Çekirdek yok. Hocam zarlı organel ne? Bak bunun konusu ileride.

Ama yine söyleyeyim. Hücre zarı. Zarlarından farklılaşan organeller.

Yani zar içeren organeller. Endoplazmik etkulum, golgi, lizozom, koful, peroksizom gibi organeller. Bunlar olmayacak. Peki çift zarlar var mı? Tek zarlar yoksa tabii ki çift zarlar da yok.

Mitokondri, kloroplast. Bense prokaryot bir canlıda mitokondri var mı dediğimde saçmalama hocam diyeceksin. Çünkü prokaryot canlılarda zarlı organel ve çekirdek bulunmaz.

Peki ökaryot ne? Ö gerçek çekirdek. Zarlı organel bulunacak. O zaman...

şöyle bir tik atalım. Çekirdek de bulunacak. Peki bunların kim olduğunu biliyor muyuz? Biliyoruz.

Prokaryot canlara baktığınız zaman kim gelecek? Bakteriler ve arkeler gelecek. Ama ökaryot canlara baktığınız zaman protista Protista nedir? Amip, öglena, paramecium gibi canlıların olduğu yer. Mantarlar, bitkiler, hayvanlar.

Şu şekilde kendi notunu alabilirsin. Bitkiler, hayvanlar. Şimdi burada en fazla yapılan hatayı söylüyorum. Ben dediğim zaman işte prokaryot bir canlının özelliği nedir?

Öğrencim diyor ki hocam prokaryot tek hücreli demek. Hayır. Prokaryot tek hücreli demek değil. Prokaryot zarlı organel ve çekirdek içermeyen demek.

Peki prokaryotlar tek hücreli mi, çok hücreli mi? Bak bakteri ve arke. İkisi de tek hücreli. Dolayısıyla evet prokaryotlar tek hücrelidir.

Ama prokaryot tek hücre demek değildir. Peki ökaryotlar hocam tek hücreli mi çok hücreli mi? Hocam her ikisi de olabilir.

Ökaryotlar tek hücreli de olabilir, çok hücreli de olabilir. Mesela protiste amip öglene paramehsüm tek hücreli. Ama bitki hayvan çok hücreli.

Öyleyse bir şeyin tek hücre olması... Onun prokaryot mu ökaryot mu olduğunun sonucuna sizi vardıramaz. Ama bir şeyin prokaryot olması onun tek hücreli olduğu sonucuna vardırabilir. Lütfen buralarda ezber yapmayın. Tamam.

Peki. Hücre teorisinden bahsedeceğim. Bu hücre teorisi ileride işte tüm canlar tek ya da çok hücrelidir.

Hücrenin metabolizması sitoplazmada gerçekleşir. Her hücre bir önceki hücrenin bölünmesiyle meydana gelir. Bu hücre teorisidir.

Buranın yeri değil. Ama biz ne yapmışız? İşte metabolik faaliyetler hücre enstitoplazmasında gerçekleşir. Madde alışverişleri hücre zararı ile kontrol eder şeklinde küçük bir not koymuşuz. Tamam.

Hücre teorisi ile ilgili sorular canlıların karakteristik özelliklerinde olmaz. Tamam. Peki. Kalıtım molekülü ve nükleik asit dediğim zaman bir kere canlılardaki kalıtım molekülü nedir hocam? DNA'dır.

Aa bir dakika burada ünlem var. Peki ya virüs demişim? İşte eğer canlı demiyorsa.

Ben bir materyale bakıyorum mikroskop altında, onun kalıtım molekülünün DNA olmadığını fark ettim. İşte arkadaşlar, virüste kalıtım molekülü DNA da olabilir, RNA da olabilir. Ama hiçbir canlıda kalıtım molekülü RNA olmaz. Virüsleri hemen canlıların karakteristik özelliklerinden sonra anlatma sebebim bu.

Şu konu bir aradan çıksın. Virüs canlı mı cansız mı muhabbetini artık bitirelim. Bu bir geçiştir. Virüsler ne canlıdır ne cansızdır.

Dolayısıyla canlılar diye cümleye başladığımda bakteriler, arkeler, protistalar, bitkiler, mantarlar, hayvanlar gelecek aklınıza. Virüsler gelmeyecek. Tamam. Peki canlılarda kıl tım molekülü DNA ve DNA yönetim merkezi.

Yönetim merkezi olduğu için bütün işte RNA sentezleri, protein sentezleri DNA tarafından kontrol edilecek. Dolayısıyla hani mantık olarak ne diyoruz? İşte... Hücredeki metabolizma DNA'nın kontrolündedir. Öyleyse buraya şunu yazalım mı?

Metabolizmayı kontrol eder ama doğrudan değil, dolaylı olarak kontrol eder. Emir verecek, protein sentezlenecek. Bu protein enzimse otomatik olarak o reaksiyonun yürütülmesi sağlanacak. Peki virüsler için ne diyormuşum? DNA da olabilir, RNA da olabilir.

Mesela ben şöyle bir şey söylüyorum. Diyorum ki... Maalesef dünyayı kasıp kavuran bir virüs oldu.

Koronavirüs. Koronavirüs bir RNA virüsüdür. Ama mesela hocam DNA virüsleri de var mı? Var.

Mesela kuduz virüsü son zamanlarda maalesef ülkemizde görünme sıklığı artan aman dikkatli olun arkadaşlar. Kuduz virüsü DNA içeriyor. Güzel.

Organizasyon ne demek? Organizasyon aslında Milli Eğitim Bakanlığı kitabında koyu harflerle yazılmış iş bölümü demek. Yani eğer...

bir tek hücreli canlıdan bahsediyorsam burada aslında organel düzeyinde bir organizasyon var. Yani organel düzeyinde iş bölümü var. Her organelin kendi görevi var.

Ama hocam prokaryot, ya prokaryotlarda da işte moleküller bu işi yapacak. Bir takım işte özelleşmiş enzimler bu işi yapacak. Yani herkesin bir görevi olacak. Ancak çok hücreli canlılarda özelleşmiş doku ve organlarla bu iş yapılır.

Bakın. Mesela burada çok basit bir şekilde hücreler dokuları, dokular organları, organlar sistemleri sistemde organizmanın kendisini meydana getirmiş. Yani aslında organizasyon demek bir takım organellerin ya da moleküllerin ya da organların kendi arasında paylaştıkları iş bölümü demek. Güzel. Büyüme ve gelişme en çok karıştırılan kavramlardan bir tanesi.

Peki nedir hocam büyüme nedir gelişme? Şimdi ben diyorum ki elimde bir tane hücre var. Bir tane hücre. Bu hücre eğer hacim olarak artıyorsa, kütle olarak artıyorsa bu bir büyümedir. Tek hücre için konuşuyorum.

Ya da benim gibi çok hücreli bir canlıdan bahsedeyim. Hücre sayımın artması, hücrelerimin her birinin yine bu şekilde büyümesi, hacimce büyümesi ve sayıca artması büyümedir. Öyleyse tek hücreli canlarda stoplazma artışı, çok hücreli canlarda hücre artışı büyümeye karşılık gelir. Fakat gelişme bambaşka bir ifadedir.

Nedir hocam? Bir şeyin işlerlik kazanması, bir şeyin fonksiyona uygun hale gelmesi işte o gelişmedir. Yani bir organ... Daha embriyonik dönemde bir takım hücrelerden meydana gelirken esas fonksiyonlarını yerine getirmez değil mi? Mesela bir embriyo gelişirken biz deriz ki işte ilk 8 hafta organların gelişim süresindir.

İşte bunların 14. günde kalp benzeri bir yapı atmaya başlar. İşte belli bir süre sonra sinir sistemi kendini gösterir vs. vs. Normalde hücre vardı, hücreler büyüyor bölünüyordu ama bu büyümeydi. Fakat bu hücrelerin aa biz bir görev gerçekleştirmemiz lazım.

Atıyorum işte bizim kanı pompalamamız lazım. Ya da nöronlarla bilgi aktarmamız lazım. Geçtiği anda bunun adı aslında nedir?

Gelişmedir. Güzel. Peki. Protein sentezi.

Hocam konumuz tabii ki protein sentezi değil. Ama protein sentezi canların karakteristik özellikleri içerisinde Barış Hocanıza göre en önemlisi. Neden?

Bize çünkü 4-5 tane kafadan soru çözdürüyor. Hangi soruları çözdürüyor? Bak söylüyorum. Sadece bu özelliği bilmek.

Şimdi protein sentezi ne demek? Protein sentezi, hocam en tane aminersin yan yana gelip işte polipeptid, protein vesaire gibi bir şey oluşturması en eksi bir tane de su çıkıyor. Protein sentezi su çıkan ve küçük moleküllerden büyük moleküllerin...

üretildiği bir reaksiyon dizisi. Doğru mu? Peki doğru.

Öyleyse bu bir dehidrasyon mudur? Evet hocam. Bir iki ders sonra dehidrasyon ne demek olduğunu söyleyeceğim tekrar.

Dehidrasyon. De atmak hidro su demek. Dehidrasyon su atmak demek. Öyleyse dehidrasyon tüm canlarda görülebilir mi? Görülebilir çünkü protein sentezinden bahsediyoruz.

Peki bu reaksiyonlar sırasında enzim kullanılıyor doğru mu? Evet. O zaman enzim canların ortak kullandığı moleküllerden bir tanesi midir? Güzel. Hocam dehidrasyon sırasında ATP harcanır.

Enerji harcamak canlıların ortak özelliği midir? Evet. Peki protein her canlının kendi DNA'sından aldığı bilgiye göre mi sentezleniyor? Evet. O zaman her canlı kendine özgü molekül sentezler desem kendine özgü molekül sentezlemek ifadesi de ortak özellik mi?

Harika. Peki gel bir soru daha ekleyelim. Proteinleri kim sentezliyor?

Ribozom. Her canlı protein sentezliyor mu? Evet.

O zaman her canlı da ribozom var mıdır? Evet. İşte sana 5 tane kafadan soru çözdürecek başlık.

Tamam mı? Canlı genetik materyalinden aldığı bilgiyi önemli yapılara dönüştürür. Buradan şunu da söyleyebilirsin. Hani kendine özgü molekül sentezliyor diyorsun ya hocam. Evet.

DNA'dan DNA'da sentezlenir. Aynı protein sentezi yapıldığı gibi. O da canlının kendisine özgü bir moleküldür. Peki. Hulm-i Homeostasi.

Homeostasi kelime olarak aslında kararlı ortam iç denge demek. Canlı tek hücreli de olsa, çok hücreli de olsa, prokaryot da olsa, ökaryot da olsa bir takım kurallara uymak zorunda. Mesela sitoplazmasının pH'ini düzenlemek zorunda.

Benim gibi bir organizma vücut sıcaklığını belli bir değerde tutmak zorunda. Yine kan pH'i mesela insanda 7.4'tür. olursa ölürüz. Ya da insanda optimal vücut sıcaklığı 37 santigrat derece. 36,5-37 santigrat derece, 39 ya da 35 olması hipotermi birisi, hipertermi ikisi de hayati tehlike yaratabilecek durumlar.

Demek ki homeostasi aslında canlının iç dengesini çok dar aralıkta değişmek koşuluyla bir şekilde düzenlemesi sağlamasıdır homeostasi. Dolayısıyla aslında yaşamı devam ettirebilmek için gerekli olan tüm faaliyetlerin bir sonucudur homeostasi. Burada bir örnek var.

ileride ayete de detaylandıracağımız bir örnek. Mesela sizin kanınızın ozmotik basıncı değiştiği zaman yani su ihtiyacınız değiştiği zaman işte tuzlu yedim susadım ya da çok su içtim susama hissim gitti. İşte bunu kim ayarlayacak? Hipotalamus. Ne yapacak?

ADH gibi, antidiuretik hormon gibi bir hormon üretecek ve bununla böbreklerden suyun geri alınmasını sağlayacak. Bakın bunlar şu anda öğrenmeniz gereken şeyler değil. Ne demiştim dersin başında?

Canların karakteristik özellikleri biyolojinin en zor... zor konusudur. Bu konuda sabırla arkanıza yaslanarak bazı kavramlar öğreniyorsunuz.

Yani burada biyolojinin nosyonunu öğretiyorum ben size. Peki işte pons ve omurlik soğanı ne yapıyor? Kanın pH'ini ayarlıyor.

Ne ile? Karbondioksit yükseldiği zaman sana diyor ki hadi nefes al. Daha derin nefes al, daha sık nefes al ve nefes al nefes ver şeklinde karbondioksiti uzaklaştır, oksijeni yerine al.

İşte homeostasi böyle bir şey. Peki bu homeostasiye en çok yardım eden şey nedir? Boşaltım.

Boşaltım dediğimiz şey neden gereklidir demişim mesela. Şimdi özellikle şunu bilmenizi istiyorum. Bir şeyin vücuttan atılması için illa zararlı olmasına gerek yok.

Mesela bir saat içerisinde 6,5 litre su içerseniz öyle eğlencesine ölürsünüz. Çünkü kanınızın ozmatik basıncı değişir. Normal şartlarda işte gittin halı sahada ter attın hocam ben 2 tane 3 litrelik su içtim bundan bahsetmiyorum.

Durdum hani çocuklar yapar ya su yarışı maalesef acil servis öyle çok çocuk geliyor. Eğer kusmuşsa bir şekilde kurtarabiliyoruz. İşte gidiyor çocuk arkadaşıyla su içme yarışı yapıyor. Ben daha çok içeceğim ben daha çok içeceğim. Kanın ozmatik basıncı değişirse beyin hücreleri şişer arkadaşlar.

Yani dolayısıyla boşaltım dediğin şey sadece artık maddelerin atılması değil, fazla olan maddenin de atılması. O yüzden tanıma dikkat. Neden gereklidir?

Artık maddelerle beraber fazla olan maddelerin atılması. Fazla maddelerin atılması. Bu sayede ne yapıyorum ben?

Homeostaziyi sağlıyorum. Nedir bu artık maddeler? Tamam gönül rahatlığıyla şunu yazabilirim. İşte amonyak gibi, üre gibi, ürik asit gibi. Amonyak üre ürik asit bunlar azotlu bileşikler kanda ciddi bir şekilde artarlarsa yine beyni etkileyen bir takım sonuçlar doğuruyorlar.

Bunu size solunumda öğreteceğim tamam mı? Peki. Amonyak üre ürik asit hocam işte gıdalarla aldığımız gıda boyaları ilaç artıkları bunları benim atmam lazım.

Bunlar zaten zehirli molekül. İşte burada kafa karıştıran şey fazlayı da atmam gerekiyor ya bu su olabilir, iyon olabilir, mineral olabilir. Hatırla suda çözülen vitaminlerin de fazla satılıyor değil mi? B ve C.

Yani bir kasa portakal de yesem, iki tane portakal de yesem ondan alacağım C vitamini bellidir. Gerisi idrar olacak. O yüzden bunu da abartmaya gerek yok. Peki hangi sistemler doğrudan görev alır?

Aslında bu çok böyle sevdiğim bir soru tipi değil. Neden? Çünkü benim vücudum bir bütün. Bu bütünlük içerisinde herkes kendi işini yapmak zorunda ki bir yerde böyle herhangi bir problem çıktığı zaman bütün sistem etkilenmesin.

Yani aslında homeostaziye herkes bir şekilde etki ediyor. Ama burada hani doğrudan görev alır diyorum ya. Basit bir şekilde şunu söyleyebilirsin. Aslında her sistem görev alır ama doğrudan görev alanlar mesela sinir sistemi, beyin homeostaziyi sağlayacak.

En azından hipotalamusla. Hipofizde hormon üretecek. Ya da solunum sistemi karbondioksit atacak, pH'i dengeleyecek. Üriner sistem idrarı atacak, pH'i dengeleyecek.

Ya da endokrin sistem. Zaten endokrin sistem hocam hani bütün hormonlarla bir şekilde ne yapıyorum? Ben vücudu sürekli dengede tutmaya çalışıyorum gibi. Aslında doğrudan görevi olmayan sanki bir destek hareket sistemi varmış gibi.

Ama o bile ne yapıyor? Kemik iliklerinde kan üretiyor. Dolayısıyla siz burada hayatı riske atmayacak şekilde bütün sistemlerin görevi vardır diyebilirsiniz.

Tamam mı? Çok böyle bilimsel bir cümle o yüzden değil arkadaşlar. Hangi sistemler doğrudan görev alır ifadesi. Ama neden yazıyoruz?

Maalesef çok fazla sorulduğu için yazıyorum. Bunun da açıklamasını böyle yapmış olayım. Peki hocam boşaltımın örnekleri ne? Ben insan için, insan özelinde konuşayım. Mesela böbrekler idrar atarak boşaltım yapabilir.

Hocam terleme de bir boşaltımdır. Hatta bir şey söyleyeyim mi? Milli Eğitim Bakanlığı kitabında da çok güzel yazmış. Sizin akciğerlerinizle karbondioksit atmanız bile aslında boşaltıma yardımcıdır. Sonuçta pH'i dengeleyen en önemli aktivitedir.

Peki bitkilere bakıyorum. Yaprak dökümü çok önemli bir boşaltımdır bitkiler için. Çünkü yapraklar aynı zamanda artıkların biriktiği yapılardır. Mesela koful, merkezi koful bitkilere özgüdür. Çıkmış sınav sorusu.

Bu merkezi koful bitki öcesi yaşlandıkça büyür. İçinde artık maddeler biriktirir. Oğuz alat kristalleri biriktirir. Dolayısıyla bir yerden sonra yaprak madde alışverişi yapamaz. Çünkü yaprak sapında bunlar birikmeye başlar.

Dolayısıyla yaprak madde alışverişi yapamadığı için kurur ve dökülür. Bu dökülme yöntemi aslında bitkinin... Bu artıklardan kurtulma yöntemidir. Başka ne var? Mesela sıkça duyacağım kontraktil koful.

Contraction, kasılmak demek. Kasılarak bakın şurada çok güzel bir görsel var. Kasılarak suyun dışarı atılmasını sağlıyor kontraktil kofullar.

Kontraktil kofulu anlatırken diyeceğim ki tatlı suda yaşayan tek hücreli çepersiz canlılar fazla suyu hücreden dışarı atarlar. Nasıl atarlar? ATP harcayarak.

Demek ki bu bir ozmoz değil. Peki hocam su atıyorum. Bunun adı aktif taşıma mı? Yine değil.

Bunun adı aktif boşaltım. Hocam burada çok zorlandım. Burayı anlamadım. Tam sakin ol.

Burada anlamanı istediğim bir şey yok. Burada... Her şeyi duymanı istiyorum. Tamam? Devam ediyorum.

Evet. Sonlara yaklaşıyoruz. Etkiye tepki gösterme.

Bir kere. Şimdi ben bir gün bir videoda şunu yapmıştım. İşte masa cansızdır. Bakın tepki vermiyor.

Sonra biri yazmış altına hocam fizik bilmiyorsun falan filan. Haklı. O sırada ben bir gaza geldim. Dedim ki işte etkiye tepki.

Elbette ki her madde kendisine yapılan etkiye karşılık bir tepki verir. İşin momentumu var vesairesi var bunları biliyorum. Ama benim orada size anlatmaya çalıştığım şey şu.

Bir canlı her etkiye bir şekilde moleküler düzeyde tepki verir. Neden? Mesela ben gittim bir tane canlıyı dürttüm.

Der ki bu bana zarar verecek ben buradan bir uzaklaşayım. Bak hareketli tepki verdi. Ya da gün aydınlanırken bir yaprak kendisine doğru gelen fotonu algıladı.

Hemen elektron taşıma sistemi fotosenteze başladı. Ya da bir tek hücreli canlı ortamda bir kimyasal madde fark etti. Acaba bu besin midir diye yanına yaklaştı ya da uzaklaştı. Etkiye tepki gösterme. Fiziksel kuvvetlerle anlattığımız şey değil.

Canlılıktaki etkiye tepki. Mesela bakın resimde ne var? Küstüm otu var.

Küstüm otuna dokunduğunuzda yapraklarını kapatır. Bu bir etkiye tepki göstermedi. İşte turgor basıncını azaltır, suyunu kaybeder, yapraklar pörsür.

Tamam. Biz bu şekilde hani... Kimi zaman gözle görülen davranıştır, kimi zaman moleküler temellidir ifadesi diyoruz. Moleküler temelli o sırada mesela işte fotosentez yapması ya da işte protein sentezi yapması. Gözle görülebilenli bak hareket.

Bu hareket yer değiştirme şeklinde de olabilir, durum konum değiştirme şeklinde de olabilir. Şimdi lütfen dikkat edin. Yer değiştirme ifadesini genelde biz ne yapıyoruz? İşte sille, kamçıyla...

Yalancı ayakla ya da bildiğiniz ayaklarla yapılan bir yerden bir yere gitme hareketidir. Irganım ve yönelim, şöyle mürekkebin rengini değiştireyim. Irganım ve yönelimi ise nerede duyacaksınız biliyor musunuz? Bitkide duyacaksınız.

Irganım, nasty, yönelim, tropizma. Şöyle yapalım mı? Irganım, nasty, yönelim, tropizma.

Bitki bir yerden bir yere gitmez. Ama mesela şurada gösterdiğim nasty hareketi. Sen dokundun, yapraklar kapandı. Ya da bir güne bakan bitkisi ne yapıyor? Güneşi takip ediyor.

Bu bir tropizmadır, yönelim hareketidir. Şimdi burada çok değerli bir soru soracağım. Hani ben yer değiştirme hareketine sil, kamçı, yalancı ayak dedim ya, ben yer değiştirme hareketini yapma muhabbetinde hemen insandan aklı önce hayvanlar gelir.

Peki soru şu, bütün hayvanlar yer değiştirme hareketi yapar mı? Hocam. Eğer sadece aslanı, kaplanı, kediyi, köpeği düşünürsen cevabı hatalı verirsin. Süngerler ve sölenterlerden hidralar yer değiştirme hareketi yapmaz.

O zaman bütün hayvanlar yer değiştirme hareketi yapar ifadesi hatalı bir ifadedir. Tamam, güzel. Bunu da burada söylemiş olalım.

Metabolizma, bazal metabolizma, tüm yapım, yıkım, dönüşüm reaksiyonları hepsi metabolizmadır. Ben buna ayrı bir başlık açacağım ve diyeceğim ki Anabolizma var, katabolizma var, bunların alt tipi var. Böyle bir dersimiz var. Programına bak böyle bir dersimiz var. Hayatta kalmak için sadece ihtiyaç duyduğum enerjiyi üretme ve tüketme mantığı ise bazal metabolizmadır.

Bazal metabolizma, base, temel. Hani ben hiçbir şey yemedim, içmedim. Sadece şu anda organlarım hayatta kalmak için enerji harcıyorsa işte bu benim bazal metabolizmamdır. Peki.

Beslenme bir canlı hem ototrof hem heterotrof olabilir. Biz buna miksotrof diyoruz. Sadece heterotrof olabilir sadece ototrof olabilir.

Üniversitedeki biyoloji hocalarımızın ısrarla ve ısrarla dikkat edin dediği ve artık bütün neredeyse öğretmenlerimizin örneklerini düzenlediği bir yere geldim. Hem ototrof hem heterotrof bir canlı bileceksiniz. Onun adı öglena.

Hocam işte böcekçil bitkiler. Hayır. Böcekçil bitkiler...

kendi besinlerini kendi üretir. Onlar organik bir maddeyi enerji maddesi olarak kullanmıyor. Dışarıdan aldıkları azot onları heterotrof yapmıyor arkadaşlar. Tamam mı? Bakın bu bilgi güncel bilgi üniversitedeki hocalarımızın bizi lütfen o şekilde anlatmayın diye uyardığı bir bilgidir ki Türkiye'deki neredeyse bütün biyoloji öğretmenlerinin bulunduğu sayfalarda bizzat aktif bir şekilde bunları tartışıyoruz, görüşüyoruz ve son noktayı koyuyoruz.

Burada öglena bakın burada bir öglenayı görüyorsun. Öglena eğer şöyle basit ilkel bir çizim de yapayım. İşte bir çekirdeği var bir kloroplastı var. Eğer ışık varsa ki...

Kamçı yönünde ışığa doğru hareket eder. Işık varsa kloroplastere besin üretir. Ama ışık yoksa dışarıdan besin alır. Heterotrof canlı hiçbir şekilde dışarıdan arkadaşlar besin almadan hayatını sürdüremez. Yani kendi besinini üretemez.

Heterotrof kendi besinini üretemez. Bak üretemez. Kim bunlar?

Başta hemen aklına saprotrof, saprofit, çürükçül canlılar gelsin. Sonra parazit canlılar gelsin. Hocam bunları tabi dağıtabilirsin.

Bir sürü türün saprofiti, parasiti olabilir. Şimdi daha böyle genel konuşayım. İçinde mantar kelimesi geçiyor mu? Heterotroftur.

Hiçbir mantar kendi besinini üretemez. İçinde hayvan kelimesi geçiyor mu? Kendi besinini üretemez. Bak şimdi dikkat et.

Mesela ototrof canlı dediğim zaman hemen arkadaşlarım diyor ki hocam kemosentez var bir de fotosentez var. İleride panik yapma. İşte tanımı ne?

Kendi besinini üretiyor. Kendi Besinini üretiyor. Şimdi az önce hayvanlar için bir soru sordum ya dedim ya. Hepsi yer değiştirme hareketi yapar mı? Hayır dedim.

İkinci kilit soru geldi. Bütün bitkiler fotosentez yapabilir mi? İşte tam parazit bitkiler. O parazit başlığı içerisinde tam parazit bitkiler fotosentez yapamaz. Demek ki bütün bitkiler kendi besinini üretemez.

Cin saçı, canavar otu gibi bitkiler öğreneceksiniz ekolojide. Peki kemosentez nedir? Kemosentez.

Bir inorganik bileşiğin oksitlenmesiyle açığa çıkan enerji, bakın şöyle yazalım, açığa çıkan enerji besin üretiminde kullanılır. Besin üretiminde kullanılır. Benim burada almam gereken en önemli not ne biliyor musun? Kemosentezi yapan canlı prokaryottur. Daha ökaryot bir canlı bulamadın.

Yani ben eğer kemosentez yaptığı bilinen bir canlı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur dersem, sen Bana hoca prokaryot bir canlı soruyor diyeceksin. Ama fotosenteze geldim. Hocam fotosentezi prokaryotlar da yapabilir, ökaryotlar da yapabilir. Prokaryotlarda işte ne var?

Bazı bakteriler var. Bazı bakteriler kim bunlar? İşte cyanobakteri ya da mor kükürt bakterisi. Mor kükürt bakterisi. Ökaryot canlılar içerisinde protista var mı?

Var. Mesela kim var? Alkler var. Şimdi burada öglena'yı da yazdım ama öglena hem ototrof hem heterotrof. Protista var, alglar var, güzel.

Bitkiler var, buraya da bitkileri yazdım. Ama sen hemen ne yapacaksın? Şuraya bir not çıkacaksın.

Tam parazit bitkiler hariç. Tam parazit bitkiler hariç, tamam? Peki. Solunum ve fermentasyon başlığındayız. Fermentasyon değil arkadaşlar, fermentasyon.

Glikoz değil. glukoz. Bunlar yavaş yavaş değişiyor.

Hatta bu yıl Türk Dil Kurumu karbohidrat kelimesini onayladı. Karbonhidrat değil. Karbohidrat.

Hani kızıyordu ya bazı arkadaşlarınız. Hocam niye karbonhidrat yazmıyorsunuz? Arkadaşlar bilimsel ne varsa biz onu kullanıyoruz.

Tamam mı? Hepsinin zamanı geldiğinde sebebini söyleyeceğim. Şimdi tabi solunum ve fermentasyon dediğimizde solunumda aslında iki tip solunum var. Yani ben Besini, yapı taşlarını yıkıyorum, ATP üretiyorum ve bunu solunumla yaptığımı iddia ediyorsam burada oksijenli ve oksijensiz solunumdan bahsederim.

Ve dikkat etmeniz gereken en önemli şeyi yazıyorum. Oksijensiz solunum eşit değildir fermentasyon. Yani fermentasyon bambaşka bir şey.

Oksijenli ve oksijensiz solunumda glikolis, kreps ve elektron taşıma sistemi olacak. Hocam bunlar ne demek? İleride. Ama şunu lütfen yap... Yapmayın 9. sınıf MEP kitabı bunu ısrarla söylüyor.

Oksijensiz solunum, oksijenli solunum bunlar solunumdur ama fermentasyon solunum değildir. Fermentasyon neden solunum değil? Bir kere ETS gibi bir olay gerçekleşmiyor. İşte ileride duyacaksınız etil alkol fermentasyonu, laktik asit fermentasyonu gibi bunlar arkadaşlar solunum olmayacak.

Klasik sorularında da sınıflandırma tadında sorular olacak. Mesela size böyle tüpler çizecekler. Bu tüplerin işte diyecekler ki bir bakteri kolonisi var tüpün üstünde toplandı. O zaman burası oksijenli solunum yapıyor.

Demek ki hocam burası zorunlu aerob. Aerob. Aerobik kelimesi buradan geliyor. Ya da tüpün altında toplandı bunlar.

Hava ile temas etmek istemiyorlar. Bu oksijensiz solunum hatta zorunlu anaerob olacak. Bir de şöyle bir şey var.

Aslında... Ben Airobiyim ama beni aşağıda da görebilirsin. Aşağıda geçici olarak görebilirsin. Geçici anaerob olarak görebilirsin.

Ya da ben aslında anaerobiyim ama beni geçici olarak az da olsa yukarıda görebilirsin. Geçici aerob görebilirsin. İşte buna da ne denir?

Fakültatif. Fakülte latince de isteğe bağlı demek. işte tıf fakültesi, mühendislik fakültesi, fen fakültesi ifadesi aslında geçmişte isteyen üniversiteye gidiyor ya da gitmiyor şeklinde burada algı yapabilirsin.

Bak 1, 2 ve 3 tip aslında bu şekilde sana soru sorabilirler. İleride ben bunu bakterilere anlatırken tekrar söyleyeceğim. Peki, oksijensiz solumda burada bir vurgu daha yapmak istiyorum. Nasıl ki az önce kemosentes prokaryot canlarda görülür dediysem Oksijensiz solunum da prokaryot canlılarda görülür diyeceğim.

Bu bütün prokaryotlarda demek değil ama bir yerde oksijensiz solunum varsa o canlı prokaryotiktir diyeceksin. Ve soruya da şöyle giriyorsam, işte oksijensiz solunum yaptığı bilinen bir canlı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur şeklinde bunun önce prokaryot bir canlı olduğunu lütfen bil. Geldim adaptasyona.

Doğa en uyum sağlayan canlının tarafındadır. Uyumsuz canlıyı sevmez. Dolayısıyla değişen çevre şartlarına, ortam şartlarına en ideal şekilde uyan canlı hayatta kalır. Ki adaptasyonlar aslında doğal seçilimin bir sonucudur.

Yani aslında hani biz diyoruz ya evrim konusu kaldırıldı vs. Ama biyolojide sınıflandırmadan tutun da canlıların karakteristik özelliğine kadar her şeyde evrim var. Bir kere kalıtımın içerisinde adaptasyon, mutasyon, modifikasyon değil mi? Bunlar da aslında evrimin konusu. Mantık şudur.

Bir canlı... Geçmişine bakılarak ayakta kalıp kalmayacağı anlaşılır. Yani geçmişte mesela işte buzul çağları yaşandı ya da aşırı sıcaklar oldu ama bu canlı hayatta kalıyorsa demek ki bu canlı ortama uyum sağlamış, bu canlının yavruları da uyum sağlayacak. Dolayısıyla eğer siz bir özelliği yavrunuza aktarıyorsanız bu kalıtsal bir özellik, bu bir adaptasyon mekanizmasıdır.

Neyle kıyaslayacaklar? Hocam bunu gidip modifikasyonla kıyaslayacaklar. Modifikasyon.

Bu kalıtsal... olmayan varyasyondur. Yazalım buraya.

Okul kitabında çünkü kalıtsal olmayan varyasyon ifadesi kullanılmış. Mesela modifikasyon. Ne olabilir? Ben güneşte bronzlaştım ya da spor salonunda işte vücut yaptım. Bu yavruma geçmez.

Bu beni ilgilendirir. Dolayısıyla modifikasyon ve adaptasyon arasındaki farka dikkat edelim. Üreme canlılık faaliyetleri için zorunlu değil.

Amaç neslin devamını sağlamak ve üreme şekilleri Temelde iki çeşitte. Bunlardan bir tanesi kalıtsal yapının korunduğu eşeğsiz üremedir. Hocam bunun bir başlığı var. Burada lütfen detaya girme. Burası çok uzadı.

Çeşitliğin sağlandığı yer eşeğli üreme. Eşeğli üreme de MEP kitabı diyor ki, kilit kelime döllenmedir. Eğer bir olayda döllenme varsa bunu eşeğli üreme kabul ederim. Yoksa eşeğsiz üreme kabul ederim.

Dediğim gibi 6-7 konu sonra detaylanacak. Peki. Bu üreme tiplerinde işte başka neyden bahsedeceğiz hocam? Mitozdan, mayozdan, işte oradaki kalıtsal varyasın oluşum aşamasından vs. bahsedeceğiz. Peki, şöyle bir kontrolümü yapayım.

Son başlığım, her nefis ölümü tadacaktır. Buradaki olayım şu arkadaşlar. İşte hocam bir canlı bulunmuş, işte binlerce yıl yaşıyormuş. Bir canlı varmış, işte ölümsüz olduğu iddia ediliyormuş.

Arkadaşlar, ölümsüz bir organik beden, ölümsüz bir yapı... mümkün değil. Çünkü her şeyin bir kullanım süresi var.

Proteinlerinizden tutun da nükleik asitlerinize kadar. Siz ne zaman ölümsüz olacaksınız? Net bir şekilde söylüyorum.

Zekanız, varlığınız, bilinciniz sanal ortama aktarıldığında onun dışında organik bir beden içerisinde ölümsüzlük ancak ve ancak geciktirilebilir. Yok edilemez. Tamam mı? Yani daha doğrusu ölümsüzlük var edilemez.

Geciktirilebilir. Tamam mı? Peki karakteristik özellikleri bitirdik.

Ne yapalım şimdi? Bir checkpoint yapalım. Konuyu toparlayalım. Bu konu neden önemliydi hocam? Bu konu biyolojinin temelini oluşturuyor.

Bu konu en zor konumuz. Dolayısıyla bütün biyolojiden bahsetmiştik. Nelerden bahsetmiştik?

Bir, önemli olan şey öncelikle canlılık kavramının hücre temelli olduğu. Tek ya da çok hücredi canlılar. 2-Canlılar protein sentezi yapıyordu ve protein sentezi yaparak aslında bize 3-4 tane soru çözdürüyordu. Dehidrasyon yapma, enzim kullanma, ATP harcama, ribozom organeline sahip olma. Organizasyon diye bir ifademiz vardı.

Organizasyon ne demekti? İş bölümü demekti. Bu iş bölümü ifadesine baktığım zaman ben, eğer bir tek hücreden bahsediyorsam organel düzeyinde, çok hücreden bahsediyorsam işte organ sistem düzeyindeydi. Onun dışında homeostasiye çok önem vermiştik. Homeostasi iç denge kararlı ortam demiştik.

Buna en büyük yardımcı boşaltım sistemiydi. Boşaltım yani ürner sistem fazla ve veya artık maddeleri atarak bizim homeostavizmimiz sağlanıyordu. Solunum ifadesi asla ama asla fermentasyonla bir tutulmamalıydı. İşte solunum dediğiniz zaman oksijenli ve oksijensiz solunum diye ikiye ayıracaktık. Solunumun amacı, fermentasyonun amacı aslında ortak.

İkisinin de amacı ATP üretmekti. Biz ne diyoruz hocam? Canlılar beslenmek zorunda. Beslenmede ototrof olabilir, heterotrof olabilir, miksotrof olabilir.

Miksotrof da bizim için önemli olan arkadaş öglene'ydi. Ototrof... Canlı kendi besini üretiyordu. Fotosentez ya da kemosentez yapıyordu.

Detaya girmiyorum. Fotosentezde de kilit bir ifadem vardı. Bütün bitkiler fotosentez yapar mı sorusunun cevabı hayır.

Parazit bitkiler fotosentez yapamazdı. Kemosentez için kilit ifadem neydi? Bu canlı prokaryot bir canlıydı hocam. Oksijensiz solunumda da bunu prokaryot bir canlı olarak ifade etmiştik. Harekette yer değiştirme hareketi ya da durum değiştirme hareketi olabiliyordu.

Buradaki kilit soru tipi de... her zaman kafa karıştırır. Hocam tüm hayvanlar yer değiştirme hareketi yapar mı?

Tüm hayvanlar yer değiştirme hareketi yapamaz. Kim yapamaz? Sünger yapamaz. Sölenterlerden işte hidra gibi canlı yapamaz.

Hocam yazınız kötü ama sesim güzel. Dur dur bir daha dinle. Tekrar etmiş olursun. Peki devam edelim.

Başka ne vardı hocam? Temel mantıkta aslında bizim için önemli olan şeylerden en fazla karşımıza çıkan soru tiplerinden bir tanesi adaptasyon. ve modifikasyon ayrımıydı. Adaptasyon ve modifikasyonda en temel şey adaptasyonlar kalıtsaldır.

Modifikasyonlar kalıtsal olmayan varyasyonlardır. Yani kalıtsal değildir demiştik. Bir de hadi üremeden de bahsedelim.

Eşeğli ve eşeğsiz üreme şeklinde olur. Çeşitliliğin sağlandığı, döllenme olayının olduğu olay eşeğli üreme olmadığı, çeşitlilik sağlanmadığı, döllenme yoksa eşeğsiz üreme demiştik. Bu ifadeler genel ifadelerdir. Bu... Siyah zemin üzerinde size anlattığım yerler ki gözleriniz dinlensin diye bunu yapıyorum.

Küçük küçük notlarla arkadaşlar masanızda bulunacak şeyler. Umarım anlaşılmıştır. Hepinize kolay gelsin.