Bir kredi kartından 3000 lira taksitliğine kitabans çekerek bu şirketi kurdum. İnanılmaz sıkıntılar yaşadım. 6 gün aç uyuduğumu bilirim ben.
Açlıktan ağladığım gün var hayatımda. Tek cümle başarmak. zorundasın Mesut. Başka şansın yok.
Çalışacaksın, yılmayacaksın, geri adım atmayacaksın. Ne pahasına olursa olsun başarmak zorundasın dedim ben. 6 dönümde üretime başladığım Grinada markamız bugün 1200 dönüm üretim alanına sahip. Gerek yurt içi gerek yurt dışı gelirlerimizle 250 milyon lira hacme sahibiz. Altyazı M İsmim Mesut Türk.
21 Mart 1981 Isparta'nın Sütçüler İçesi'nin Çandır Köyü'nde doğdum ben. Biz doğduktan kısa bir süre sonra devlet bizi Çanakkale, Gökçeada'ya bizi isken götürüyor. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Gökçeada'da okudum. Ailem... Hiç bilmediği bir ortama, denizin ortasında bir kara parçasının içerisine tarım yapmak üzere oraya gitti.
Gökçeada'da iş imkanı hiç yoktu. Çok zorluklarla, çok yoklukla, çok böyle garibanlıkla bir çocukluk geçirdim. İlkokulu... Üçten itibaren her boşlukta eğitimimin dışında, okul günlerimin dışında hep çalışmak zorunda kaldım. Evimiz iki katlı olduğundan dolayı altı ahırdı.
Altındaki ahıra biz oturduk. Ahırdan bozduk, ev yaptı ailem. O dönem alay komutanlığı kurulmuştu.
Askeri personeller Gökçeada'ya çok gelmeye başlamıştı. Evimizin üst katını da kira getirisi olsun diye kiraya vermiştik. Tarım firmasına işe girdim.
2005 yılının sonlarına doğru. O tarım firması Antalya'da üretimi olan, İstanbul'da da satış, pazarlama ve dağıtımı olan bir tarım firmasıydı. Sonra İstanbul'u sevmediğimi, yorulduğumu, İstanbul'da hayatı kaçırmamıştım. bana hiç zamanın kalmadığını fark ettim.
Ayrılmaya karar verdim. Bunu da çalıştığım firma patronlarıma durumu izah ettim. Dediler ki sorun eğer İstanbul'sa Antalya'daki üretime gider misin?
Dediler Antalya'da üretimimiz var. Dedim olur. 2007'nin sonuna kadar bu firmada çalıştım. O firmanın tarım firması olmasından dolayı ben tarımda üretimin geleceğinin olduğunu, bu işi yapmam gerektiğini düşündüm.
2007'nin sonunda bir kredi kartından 3000 lira taksitli nakit avans çekerek bu şirketi kurdum. Hiç param yok. Ben bu işe başladığımda etrafımdan çok fazla yapma, etme, elinde hiç para yok, kredi kartından 3000 lira taksitli nakit avans çekerek bu şirketi kurdum. tebaz çekerek yapılacak işler değil bunlar, böyle bir şeye sakın girme diye hem baskı hem de çok yıldırma politikaları, cümleleri geldi.
Ama ben hep şuna inandım. Yani ben çalışırsam olur dedim, çalışırsam başarırım dedim. Bu konuda inancım kendime tamdı. Ben başaracağımı, yapacağımı çok inandım.
İşin en güzel tarafı kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Emtar Gıda Tarım Ürünleri firmamız, markamız Grinada. 2008'in ocağın birinde kurdum. Emtar Tarımı kurduğumda. Demirciden gidip senetle demir rica ettim.
Plastikçiden gidip senetle plastik rica ettim. İlk... 6 dönüm küçük böyle plastik tüneller yaptım. O tünellerin içerisine şu an renkli morullarımız var.
İşte Lola Rossolar, Endiviyenler. Ondan sonra çeşitli böyle morullarımız var. Bugünkü gibi böyle 200 çeşit ürün gamımız yok ilk başladığımda. 5-10 çeşitimiz var sadece.
5-10 tane farklı morul çeşitimiz var. Bunları diktim. Bir iki tane o seraları yapmış olduğum, tünelleri yapmış olduğum civar köyden bir iki tane genç kız arkadaşlardan yanımda beraber...
çalıştık. Onlarla beraber her gün tarlaya gittik. Her gün beraber diktik.
Beraber çapaladık. Beraber hasat ettik. Kendim hasat ediyordum.
Hemen koyuyordum arabaya götürüyordum. Bir tane bir tane bir tane bir tane otellere, otel-restorant tedarikçilerine dağıtarak başladım. Ertesi yıl biraz daha büyüttüm. 2008'in ilk başlarında 6 dönüm serada 5-10 çeşitle başladım. Sonra 2008 yılı yaz ayı böyle geçti.
2008 yılında İzin kış ayına girerken serayı biraz daha arttırdım. Yan tarafta başka birinin serasını kiraladım. Sonra çeşitleri biraz daha fazlalaştırdım.
Bu şekilde hem miktarı hem de ürün gamını arttırarak devam ettim. Bu süreçte inanılmaz sıkıntı var. İskintılar yaşadım. Cebimde hiç param yok. İşte tohumu rica minnet alıyorum, sonra ödeyeceğim diyorum.
Ondan sonra işte çalıştırdığım o kız kardeşlerime, o elemanlara bir ay, iki ay, üç ay para vermiyorum. Çekleri götürüyorum, yok pahasına kırdırıyorum. Ne yapıyorum?
Gidiyorum bu sefer o personelleri ödüyorum, o tohumun parasını ödüyorum. Hep böyle zorlukla, mücadele ederek. Traktörüm yoktu, yan komşudan traktör rica ediyordum.
Lütfen diyordum, benim şurayı... sürelim, ben bugün dikeyim, ben sana mazot parasını, senin emeğinin karşılığını, işte ben 3 ay sonra şuradan gelecek, işte daha sonra şuradan şu parayı alacağım, ben sana bunu veririm diye hep böyle etrafımdaki insanlara rica ederek bir şeyleri tamamladım. Bu süreçte çok aç kaldım ben. 2009 yılında oturduğum ev Selik'te, salı pazarında ekmek fırınının yanında.
Hiç cebimde param yok, evimde elektrik kesik, dolabım... Artık küf tutmuş. Antalya'nın yaz sıcağı, klimalarım elektrik olmadığından dolayı çalışmıyor. Kulakları çınlasın. Ev sahibine kirayı ödeyemediğim için eve gizli gizli girmek zorunda kalıyorum.
2009 yılında 6 gün aç uyuduğumu bilirim ben. Hiç ekmek yemedim. Yetiştirdiğim marulları yedim.
Etraftaki bugünün insanlarının şevketi bostan dediği otların köklerini, yapraklarını yedim. Açık. Açlıktan ağladığım gün var hayatımda. Bu şekilde ilerledim, bu şekilde bu sonuca ulaştım. Başarmak zorundaydım.
Yani kendimi motive ettiğim tek cümle başarmak zorundasın Mesut. Başka şansın yok, başarmak zorundasın. Çalışacaksın, yılmayacaksın, geri adım atmayacaksın.
Ne pahasına olursa olsun başarmak zorundasın dedim ben. Ve şunu çok klasik olacak ama gerçekten cümle bu. Başarının içinde şans var. Şans diye bir şey yok. Başarının tek bir sebebi var.
Çok çalışmak, yılmamak, geri adım atmamak. 2009'dan sonra... 2014 yılına kadar bu sefalet sürecim devam etti.
Geri adım atma şansım yok. Mevcut bir borçlanmanın içerisindeydim. Yani benim o zamanlar ki borcumu, benim bütün 7 sülalemi toplasan mal varlığını ödeyebilecek durumda değildi.
Çünkü plastik almışım ilk başladığımda, sera demiri almışım, gübreciden gübre aldım, traktörcüden rica ettik, sürdürdük. Ondan sonra sürekli borçlanarak gidiyorum haliyle. Yani ortada...
Ortada bir kazanç yok. Ben borçlanarak bir sonraki yıla geçiyorum. Evet bir şeyleri de arttırıyorum. Yani hem üretimi arttırıyorum.
İşte 6 dönümden 10 dönüme, 10 dönümden 15 dönüme, ürün gamını 10 taneden 15 taneye, işte maruldan, taze baharatlara vesaire ben bunları arttırıyorum. Ama borcum daha hızlı artıyor. Çünkü param yok ki.
Param yoktu. Ben hep bir şeyleri borçlanarak, rica ederek, daha sonra ödeme taahhüdünde bulunarak yaptım. Evet.
Teknik olarak borcum hep büyüdü. O saatten sonra benim başarmama şansım yoktu. Yani bu işi bırakma şansım yoktu. 2014'ten sonra benim bu ürün gamımın, üretmiş olduğum ürünlerin karşılığının olduğunu görmeye başladım. Artık borcumu ufak ufak ödemeye başladığını gördüm.
Ve bu beni daha çok şevklendirdi. Ve daha risk aldım. Bu sefer gittim bankadan sera kredisi çektim. Sera kredisini çektikten sonra oradaki o krediyle almış olduğum sera da üretimimi arttırdım.
2014 yılı itibariyle üretimimi arttırdım. Artık uzun vadeli borçlandım krediyle ve artık yıllık kazancı benim borçlarımı öder duruma geldi. Büyümeye başladım.
Sonra buradan bir sonraki yıl cesaretlendim. Daha başka bir krediyle başka bir sera aldım. Derken bu büyümeyi bu şekilde devam ettirdim.
2008'in ocağın birinde başladığım bu serüvende 6 dönümle üretime başladığım Emtar Tarım, Grinada markamız bugün 1200 dönüm üretim alanına sahip. 250 çalışan... 50 bin ton yıllık üretim kapasitemiz var.
Bunun 10 bin tonunu yurt dışına ihraç ediyoruz. İhraç ettiğimiz ülkeler Maldiv Seychelles'ler, İngiltere, Almanya ve Rusya. Ağırlıklı Maldiv Seychelles'ler ve Rusya'ya gönderiyoruz.
Dünya mutfağında kullanılan, Türkiye'de yetiştirilmeyen ya da çok az yetiştirilen ürünleri yetiştirir. Ve aynı zamanda Grina'da sağlıklı ürünler yetiştirir. Mümkün olduğunca porsiyon olarak, ufak vitamin, mineral...
bakımından yüksek değerli ürünler yetiştirir. 1200 dönümlük üretim alanımızda toplamda 200 çeşit ürün gamımız var bizim. Bunlar grup grup söyleyecek olursak taze baharatlar, mini sebzeler, mikrofil kilizler, salatalar, renkli morullar gibi daha birçok ürün gamımız var. Burada son yıllarda en çok dikkati çeken yenilebilir çiçekler.
Biz 250 metrekare ile yenilebilir çiçek üretimimize başladık. Bundan 4-5 yıl önce. Şu an 30 dönüm dikiyoruz ve bu sene yetmediğini gördük.
Önümüzdeki yıl en az %25-30 daha fazla arttırmayı düşünüyoruz. Yenilebilir çiçek ilk restoran, kafelerdeki, otellerdeki şeflerimizin tabanı. tabaklarını süsleme merakıyla başladı ama biz bunu farklı bir boyuta taşıdık. Yenilebilir çiçeklerin besin ve mineral değeri normal bitkisinden çok daha fazla, çok daha yüksek olduğunu her ortamda dile getirdik.
Salatanıza koyulacak bir iki tane yenilebilir çiçeğin o bir kase salatadan daha fazla vitamin, mineral getirdiğini bunu her ortamda bilimsel olarak öğrendiğimiz bu bilgiyi paylaştık. Paylaştık ve yenilebilir çiçek üretimi görsel sağlıklı olmanın yanında besleyici olduğunu da hep ifade ettik. 250 metrekareyi nasıl satarız diye düşünürken bugün 30 dönümün üzerinde yenilebilir çiçek üretimimiz var. Gelir getiren bir firma haline dönüştük. Gerek yurt içi gerek yurt dışı gelirlerimizle 250 milyon lira hacme sahibiz.
Biz firma olarak iyi tarım yöntemleriyle üretim yapıyoruz. İyi tarım şu demek, bazen organik çok başka bir boyutu işin. Biz 1200 dönümlük bir alanda organik üretim yapma şansımız çok zayıf. Bizim yapmış olduğumuz üretim sistemi iyi tarım yöntemleri. Bu şu demek, biz bir hastalık varsa bununla mücadele ediyoruz.
Ürünü hasat etmeden önce ürünü analize gönderiyoruz. Ürün şayet temizse. üründe hiçbir kalıntı ve pestisit bir zararlı yoksa ancak o zaman haset ediliyor.
Biz çünkü Türkiye'nin bir kere ben prensip olarak evime götürmediğim, çoluğuma çocuğuma yedirmediğim hiçbir şeyi kimseye yedirmeyi doğru bulmadığım gibi aynı zamanda biz Türkiye'de çok önemli firmalara, çok büyük kuruluşlara ürün veriyoruz. Ticari olarak bunları zaten riske atabileceğimiz bir... ortam içerisinde değiliz. İyi tarım temiz ürün demek. İyi tarım herhangi bir ilaç olmayan ürün demek.
Nesillerimizin sağlıklı, hastalıklı olmaması için, hastalanmaması için iyi tarım olmazsa olmaz. Temiz ürün yenmeli. Başarı asla tesadüf değil, çalışmadan olmuyor. Çalışmak sonuca adım atmanı atmaktır.
Yani başlangıç çok çalışmak. Daha sonra risk almak, korkmamak. İşte ben hayatımın birçok noktasına risk aldım.
Akrabalarımın, ailemin hayal edemeyeceği şekilde bankadan kredi çektim. Çok çalışarak öderim dedim ve Sera aldım. Sadece kendime olan inancım, güvenim tamdı.
Çok çalıştım, Sera'da üretim yaptım. Yapmış olduğum üretimi sattım. Ertesi yıl baktım ki ben bunu ödeyebiliyorum. Çekmiş olduğum kredinin taksisini buradan çapalayarak, kendim dikerek, yetiştirdiğim ürünleri satarak ödeyebiliyorum. Ertesi yıl...
Bir tane daha borçlandım, başka bir sera daha aldım. Hep risk aldım, hep borçlandım. Çok çalıştım. Risk almadan bu işler asla olmaz.