Saat 6.30'da çıkıp 9'daki derse yetişememek gibi sıkıntılar yaşayınca ulaşıma motorlu aracın dışında başka bir çare bulunması gerektiğini düşündüm. Bisikleti daha aktif kullanmak en temel çözümlerden bir tanesi. Güvenli bisiklet süreceğimiz bir alan yok. 30 km ve üzerinden bahsediyorum ortalama hızları. Bunu bisiklet yolunda gerçekleştirmek imkansız.
Çık git bisiklet yolunda sür burası arabaların yolu. Tavırları çok karşılaşıyor. Ona oluşturabileceği riski görmek istemiyor.
Trafikte en güçsüz olanı... korumak durumundasınız. Yani yayadan başlayarak işte bisiklet, motosiklet, otomobil.
Hem bisiklet yolu yapalım ama sadece bisiklet yolu yapmayalım, algıyı da değiştirelim. Tek şey yapmakla hani çözülmüyor. Birçok İstanbullunun aklında bisiklete binilebileceği fikri yok.
Öncelikle bu fikri bir insanların aklına koymak gerekiyor. 10 yaşlardan 70'li yaşlara kadar farklı kadınlara bisiklet sürmeyi öğrettim. Ve o ilk kendi başlarına binebildikleri zaman gözlerindeki parıltı ilk fayda o zaten. O parıltı birçok kişiye yapmaya muktedir kılıyor.
Ondan sonra toplumsal faydaları geliyor tabii ki. Her gün ne yapıyoruz? O karbonyoksitleri yutuyoruz. Ve bunlar işte çeşitli stres vesaire gibi şeylere neden oluyor. Bir yandan tabii ki bisiklet daha az yer kaplıyor.
Bisiklet yolu ve araba yollarını kıyaslarsak... Araba yollarının ve araba park yerlerinin yapılmadığı yerlere insanların hizmetine sunmak ne demek? Bu da oraları yeşil alan, farklı şeyler olarak kullanmak demek.
Bu tabii ki çevre için de çok yararlı. Bisiklet, insan kas gücüyle çalışan iyi bir yöntem. Kent merkezlerine yoğunlaşan nüfusun çok fazla emisyon ürettiği ortada. Emisyonların kaynağı da büyük oranda ulaşımdan kaynaklı.
Emisyonları azaltmanın çözümü insanları otomobilden toplu taşımaya ve bisikletle ulaşıma geçirmek. Hem... masrafı da yok. Otomobil alımıyla kıyaslanamaz bile. Trafiği de insan yoğunluğu da artmış bir şehirde yaşadığım için bisiklet benim için çok büyük bir zaman kazanma kaynağı.
Hayatımda bisiklet olmadığını düşünürsek çok çok ciddi bir maliyet. Yani bisiklet üzerine bindiğiniz zaman en fazla yemek yediğiniz zaman bir masrafınız oluyor. Benim hayatıma bir denge aynı zamanda bir disiplin kattı. Bunun yanında tabii hem keyif hem de sağlık açısından da büyük artıları oldu.
Bir bisiklete sahip olduğunuzda farklı insanların bir tutku uğruna, bir araya geldiği bir ortama adım atmış oluyorsunuz. Her kış soğuk algınlığı nezleyle geçiren bir insandım. Bisiklet vücut direncimi öyle bir arttırdı ki ortalıkta hastalık olmasına rağmen vücudum bundan etkilenmemeye başladı. Zihinsel olarak da kendimi daha huzurlu, mutlu hissetmeye başladım.
Bisiklet Anadolu coğrafyasına Osmanlı zamanına giriyor ve ilk başta da çok tepki görüyor. Tabii ki gençler kullanmak isteyenlerle beraber yavaş yavaş gelişiyor. Konya'da bu ünlülerden bir tanesi aslında.
1930'lu kırıklar bir yıllarda kahvehanenin önünde ya da evin önünde böyle birkaç bisiklet olur. İhtiyacı olan biner gider, işini görür. Ondan sonra tekrar geri gelinir.
Bisikleti yerine koyar. Ve işte bisiklet yarışları yapılıyor. Hatta işte Türkiye'nin ilk veledromu Konya'da.
50'de açılıyor. Bisiklet kariyerimin bir kısmında Konya'da yaşadım diyebilirim. Yolun kenarında da bisiklet sürseniz. Bu uzun bisiklet yollarında da bisiklet sürseniz.
Çok fazla saygı var. Çünkü bilinç orada oturmuş. Bisiklet tramvayı var. Yani günde 4 tane geçiyor, 5 tane geçiyor ama sistem çok güzel.
Sen içeri biniyorsun, bisikletini koyuyorsun. Devam. Konya, Türkiye'de en yüksek bisiklet ağına sahip kentlerden bir tanesi. Topografik olarak da düze yakın bir yapısı olduğu için, öğrenci nüfusu daha yoğun olduğu için, bu tür kentlerde bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak daha kolay.
İnsanlar bisikleti her şekilde kullanıyorlar. Şehrin de düz olması, belki biraz daha bisiklet kullanımını yaygınlaşmasına faydalı oluyor. Ama mesela İstanbul için düşünürsek, İstanbul'un sahil şeride düz ama çok yokuşlu yerleri de var. Bostancı'da saat 5.30'da hep birlikte sürüş yapabilmek için buluştuk ve start aldık.
Tuzla Harp Okulu'na gidip oradan geri döndük. İstanbul'da E5'in alt kesiminde daha yumuşak bir topografya var. Bu da işte Kadıköy, Maltepe, Kartal... Talpendik gibi ilçelerden Avrupa yakasında Zeytinburnu, Bakırköy, Beylikdüzü'ne kadar giden daha düze yakın topografya var.
Boğaz çevresinde tabii eğim artıyor. Daha engebeli bir arazi var. Yönetmeliğe göre %4'ün üstüne belli mesafelerde çıkılabiliyor. Örneğin %10'luk eğimde de bisiklet yolu yapabilirsiniz ama bu en fazla 100 metre olabilir. Oralara da farklı alternatifler bulunması gerekiyor.
Finikler mesela bir alternatif olabilir. Otobüslere bisiklet aparatlarının takılması olabilir. Genzi amaçlı bisiklet yolları da şu anda İstanbul'da sahil yolunda. Aslında İstanbul'daki bisiklet yollarının büyük çoğunluğunda bu sahil yolundaki bisiklet güzergahları oluşturuyor. Çünkü oralar daha...
Tüm şehirler bir önceki yüzyılda otomobil odaklı olarak gelişmiş. Dolayısıyla çalışma alanlarıyla yaşama alanlarının biraz birbirine... ...parçalandığı, bunların arasındaki sistemin de otomobil ve lastik tekerlekliğiyle kurgulandığı kentler.
İstanbul'da böyle bir kente doğru evrilmiş. Tabii ki İstanbul'da şu an itibariyle entegre bir bisiklet sistemi kullanıldığını söyleyemeyiz. Daha çok gezi amaçlı, eğlence amaçlı kullanıldığını biliyoruz. Özellikle bizim sürdürülebilir kentse ulaşım planı çalışmalarımız devam ediyor.
Oradaki hedefimiz de 2050 yılında İstanbul'da tüm modlar içerisinde. Bisikletin payını %5'lere... Bir bisiklet yolları var, bir paylaşımlı yollar var. Mesela Avrupa'nın birçok şehri de bazı yollar paylaşımlı. Neden?
Çünkü sokaklar çok dar. Yani orayı sadece bir bisiklet yolu yapamıyorlar. İstanbul'da da böyle yerler var.
O yüzden sadece bisiklet yolları yapmak değil aslında, bu paylaşımlı yollar da çok önemli. İstanbul'da parça parça bisiklet yolları var. Ben sadece kendi semtimde dolaşmıyorum sonuçta. İşim başka bir yerde, alışveriş yapacağım yer başka bir yerde, arkadaşlarımı buluşacağım başka bir yerde.
O semtten çıkmam gerekiyor. Semtten çıktığım zaman bisiklet yolu bitiyor ve ben orada kalıyorum. Yol bisikletleriyle belli bir süretin üzerinde ilerliyoruz yolda. Mesela 30 km ve üzerinden bahsediyorum ortalama hızların. Bunu bisiklet yolunda gerçekleştirmek imkansız.
Kadıköy'den neredeyse Tuzla'ya kadar yaya paylaşımlı bir bisiklet yolu var. Kaldırımın aslında üstünde bu bisiklet yolu. Çok fazla battı çıktı var. Araçların katılımlarıyla beraber bisiklet yolu kesiliyor. Siz yere iniyorsunuz ve tekrar yukarıya çıkıyorsunuz.
Boyadıkları boya yağmurlu ya da hafif böyle nemli olan zamanlarda inanılmaz kayıyor ve insanlar düşüyor. Teknik Üniversite'ye gelirken Balta Limanı'ndan gelen yola bir bisiklet yolu yapıldı. O da çok güzel çünkü orada araçlar...
çok hızlı gidiyordu. Evet bisiklet yolu ve böyle bir bariyerle de kapatmışlar. Ama yolun bakımı yapılmıyor. Sürekli çamur birikiyor.
Sulama yapıldığında ıslak kalıyor. Bizim tekerlerimiz incecik. Dolayısıyla kaymaya çok müsait.
Kullandığımız yolun bakımlı, çukursuz, kuru olması gerekiyor. Bakırköy sahili, Zeytinburnu sahili, Yenikapı hattına kadar orada bisiklet yolunun üstünde mangal yerleyenler oluyordu. Atlayan çocuklardan, orada seksek oynayan çocuklardan bahsetmiyorum bile.
Bisiklet yolu, aslında bisiklet yolu olmuyordu orada. Ben branşımda sprinterim. Yani benim maksimum hızlarım bir antrenmanımda 70 kilometreleri bulabiliyor.
O antrenmanları ben bisiklet yolunda yaptığım zaman, bisiklet yolunun hemen yanındaki yaya yolunda, önüme çıkan bir çocukla çarpıştığım zaman facia olur. Yaklaşık 20 milyona yakın nüfusumuz var İstanbul'da. Toplu taşımayı kullanmamız şart. Ve toplu taşıma için de İBB son yıllarda çok ciddi yatırımlar yapıyor. Sadece metroyla da değil de onu yaya ve bisiklet ulaşımıyla da desteklememiz gerekiyor.
Bisikleti daha aktif kullanmak en temel çözümlerden bir tanesi. Turba'dan Beylikdüzü'ne gittiğinizi düşünün. O yolu tabii ki bisiklet süremezsiniz.
Bunu yapmanız mümkün değil ama belli yerlere bisikletle gidip, belli yerlere de kapı taşımayla entegre şekilde kullanarak mesela o mesafeyi... Açılabilir bisiklet, rayın taşıma, sonra deniz ulaşımı. Ve şu anda İstanbul'da mesela deniz ulaşımıyla ilgili bir sürü farklı farklı nota bulduk.
Boğazın alt tarafından vapur abilip, üst tarafından inip oradan sonra gideceğiniz yere bisikletle gidebilmek inanılmaz bir şans bence. Tabii ki bunun bir ağ şeklinde birleştirilmesi gerekli. Bizim üniversitemizin bulunduğu konum Ayaz Ağ.
Evimin arası yaklaşık 30 kilometre. Ve burayı bisikletle yapmak çok mantıklı gibi görünmüyordu. Bir 15-20 kilometre çıkardıktan sonra bir gün denemeye karar verdim okula gitmeye. Ve işte evde...
Evden çıktım Kadıköy'e kadar gittim bisiklet yollarından önce. Sonra Kadıköy'den güzel vapura bindim Beşiktaş'a geçtim. Beşiktaş'tan da Boğaz'ı takip edip Balta Limanı'ndan yukarıya üniversiteye girdim. Aslında hem bisikleti ulaşım aracı olarak kullanıyorum hem de ulaşım araçlarını bisikletimle birlikte kullanıyorum. Benim evim hem Metrobüs'e hem de Marmara'ya 1,5 km uzaklıktan.
Ben buradan bisikletle 5 dakika sürmeden gidebiliyorum. 10 dakika oradan kazanmış oluyorum. Bu sefer hem daha az yorulmuş oluyorum hem daha keyif almış oluyorum hem de daha hızlı ulaşmıyorum. çalışmış oluyorum. Ben bisiklet sürüyorum.
Çevremdeki tanıdığım insanlar belki bundan feyiz alıyor. Tabii ki de bir araç da kullanıyorum bu arada. Çünkü güvenli bisiklet süreceğimiz bir alan yok. Ki ben de birkaç hafta önce... Bir motosiklette kafa kafaya çarpışıp bir kaza yaptım ve gidonum kırıldı.
Şimdi tabii bu bir insanda travma yaratıyor. Mesela benim çocuğum olsaydı onun bisiklette okula gitmesi beni endişeli bir ruh haline büründürürdü. İnsanların iki tekere algısı çok farklı.
Herhalde belki canlı psikolojisi kendi büyük olduğu zaman küçük olandan güçlü olduğunu zannediyor. Ve küçük olandan daha çok hakka sahip olduğunu düşünüyor. Oysa ki bu böyle değil.
Neticede arabadaki de bir canlı, motosikletin üstündeki de bir canlı, bisikletin üstündeki de bir canlı. bir canlı. Dolayısıyla hepimiz eşitiz.
Ben olabildiğince otobüse kullanmamaya çalışıyorum. İnsanlarla bir anda iç içe olmuş oluyorsun. Sonra orada bisikletimin sağlarını da düşünmek zorundayım. Gergin, sinirli bir amca. Geçmeye çalışıyor.
Ben de orada bekliyorum. Aynı durakta ineceğiz belki. Arka jantını tekmeledi.
Hadi bir şey de. Yolun ortasında bisikletle durursanız, derden tutumla işaret etseniz, 1 dolar tren hiçbir şey yapamazsınız gün sonunda. O yüzden böyle bir yere yerleşin, yeri sağlamlaştırmakta fayda var.
Düzenli olarak Romanya'ya belli tarihlerde gidiyoruz. Ve çok böyle geniş yollar da yok. Bir keresinde tırmanıştayız.
12-15 km hızla ilerliyoruz. Arkamızda kocaman bir yolcu otobüsü. Kornu dahi çalmadı. Gerçekten. hiçbir rahatsızlık vermedi.
Sonunda ben isyan ettim. Lütfen geçin ben rahatsızlık duyuyorum ne olur hani deyip ona yol vermek durumunda kaldım. Şimdi biz Türkiye'den alışız. Arkadan bir araç gelip sizi mutlaka taciz edecek. Ve yol hakkı ona ait olduğunu düşünüp sizin ona yol vermenizi isteyecek.
Yani birazcık daha anlayışlı olmalı gerekiyor açıkçası. Bir de birazcık empati. Almanya'ya gittik ve 3 ay orada geçirdik.
3 ay boyunca sürekli bisikletle Almanya'da. yaşadık. Ülke ona göre kurulmuş.
Alanlar geniş. Araç yollarının kod farkı koyarak altına ve araya ağaçlar koyarak ayırmışlar ve neredeyse bir araba yolu kadar bisiklet yolları ve arabaları görmüyorsunuz bile. Kendi başınıza özgürce bisiklet sürüyorsunuz ve araç yolu kadar kaliteli kaymak bir asfalt.
Ama bu sadece ülkenin yaptığı bir şey değil. İnsanlar bunu istemiş ki yapılmış. Danimarka'ya da gitme şansı olmuştu.
Ve Hollanda'ya. Bisikletler o kadar çok ki otoban gibi yani vızır vızır gidiyorlar. Hem bisiklet yolu yapalım ama sadece bisiklet yolu yapmayalım algıyı da değiştirelim.
Çünkü bu bir tek şey yapmakla hani çözülmüyor. İşte teşvik vermek başka bir şey, işte vergi indirim yapmakla vesaire başka bir şey. Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerde çeşitli vergi indirimleri var bisiklet kullanıcıları için. İşte elektrikli bisiklet almaları için çeşitli teşvikler var. Bunlar tabii ki şey kullanımı arttırıyor.
Çünkü bu sonuçta ekonomik bir olayda yani. ulaşımınızı sağlıyorsanız. İspanya'da çok az bisiklet kullanılan bir ülke aslında. Ama işte Valencia, Sevilla gibi şehirler var. Burada bisiklet kullanım oranı inanılmaz.
Dolayısıyla belki hani teşvik vermiyorlar orada ama başka şeyler yaparak bisiklet kullanılmasını sağlanmasını sağlıyorlar. Yani bu belediyeler diyorlar ki biz şehirlerimizi bisiklet dostu şehirler yapacağız. Bunun için çalışıyorlar ve bir ağ kuruyorlar.
Son yıllarda birçok belediyede öne çıkıyor bisiklet kullanımı. Halktan da aslında talep arttığı için iki taraflı bisiklet yolları yapımı, bisiklet kullanımı artıyor. Bunun için olumlu bir gelişmeden bahsedebiliriz bütün Türkiye için ve dünyanın.
için. Tabii bisiklet yolu ve bisiklet sağlamak elzem. Paylaşım sistemleri tüm dünyada aktif olarak kullanılıyor. Hem Çin'de hem Latin Amerika'da Avrupa'da ciddi başarılar elde ediyor paylaşım sistemleri. İstanbul'da da Benzer şekilde bir e-spike yaklaşık 10 yıl önce paylaşım sistemi olarak kuruldu ve işletilmeye başlandı.
Çar amaçlı değil de yani hizmet odaklı davranması lazım yerel yönetimin. E-spike'lar mantık olarak çok güzel. Bisikletleri bir kez biz toplum olarak çok hoyrat kullandık. Sürdürülebilir olmadı. Arkadaş sohbetlerimizde çok sık geçen bir konudur bu zaten.
Özellikle e-spike'ın bisikletlerinin çok hantal ve çok bakımsız olduğunu konuşuyoruz. Kullanmak istemeyenler de bunu zaten direkt görebiliyorlar. Sahada 2020 yılı itibariyle 2700'e yakın bisiklet 300 istasyonunda çalışan bir sistem kurulmuş. Ama bu sistem zaman içerisinde biraz vandalizme uğramasından dolayı diğer ulaşım modlarıyla çok entegre de oluşturulmamasından dolayı.
Dolayı bakım onarım süreçleriyle beraber hizmet kalitesi düşmeye başlamış. Şimdi dünyadaki örneklere de bakarak elektrikli bisiklet, mekanik bisiklet beraber daha pratik, daha esnek, daha kullanıcıya uygun bir sistemi kurguladık ve hayata geçireceğiz. İnsanlar toplu taşımayla, kiralık bisikletlerle, kendi bisikletleriyle ulaşımını sağlayabiliyorlar.
Peki bu nasıl yapılmış? Aslında inanılmaz yoğun bir şehir. Bir çifte kasadını verdikleri bir bisiklet grupları var. Bisiklet hareketine dönüşü, tabii ki sadyo değil, başka gruplar da var. Bisikletin bisiklet kullanımının bir insan aklı olduğunu, güvenli yolculuk...
...yoluk etmenin bir insan artık olduğuna dair bir sürü çalışmalar yaptılar. Ve belediyeyi YPZ'e oynadıktan sonra bunlar beraber olmaya başladı. 2007'den beri her pazar günleri bütün şehrin bazı semtlerinde bazı yolları kapatıyorlar.
Ve insanları bisiklet kullanmaya teşvik ediyorlar. Açıkçası ben çok şey yapıldığını düşünmüyorum. Belli başta adımlar atılıyor yerel yönetimler tarafından.
Ama bence bisiklet kültürünü ve bizim işimizi kolaylaştıracak şeyleri yine biz yapıyoruz aslında. Mesela geçen sene Temmuz ayında Doğanay Güzel Günü. Bir araba çarpması sonucu kaybettik.
Doğan Ayabi'ye çarpan araç 120 km hızla çarptı. Ve bu ben de olabilirdim. Benim eşim de ya da benim bir arkadaşım da olabilirdik. Bunun üzerine bisikletler olarak organize olduk.
Sesimizi yükseltip farkındalık yaratmaya çalıştık. Kalmadığımız kapı kalmadı diyebilirim. Hız limiti düşürülsün dedik, olmadı.
Sahil hattında EDS tabelaları var ama çalışmıyor. Mesela bunların çalışması ve insanların hız limitini aştığında ceza almasını istedik. Ama o da çalışmıyor. Tek yaptırabildiğimiz şey, geçen haftalarda Bostancı'ya çok yakın bir yerde yükseltilmiş yaya geçidi yaptırabildik. Ya bisiklet yolda gittiği zaman bir araç.
Dolayısıyla bir araba hangi? kurala uyması gerekiyorsa bisikletin de ona uyma hissi gerekiyor. Kurallara uymaya gayret ediyorsan araçların da kurallara uyması gerekiyor.
Yani bizi bir araç olarak kabul edip şeridimizi ihlal etmemeleri gerekiyor. Aramıza mesafe koymaları gerekiyor. Solarken en az 1,5 metre mesafe bırakmaları gerekiyor.
Yani bunlar çok basit ve çok uygulanabilir kurallar. Tanıtım, teşvik, eğitim buna ihtiyacımız var. Bisikleti çok seviyorum ve bisikletin yaygınlaşmasını çok fazla istiyorum.
Daha çok küçük yaşlardan insanlara bisikleti öğretin. Çocuklara daha en baştan anlatsınlar bisikletin bir kültürü. bir tür olduğunu, bisiklet kullanınca insanların ne faydalar gördüğünü en baştan öğretsinler.
Yani benim düşüncem bilinçlendirilme ve özendirilme yönünde.