Transcript for:
SAT Sınavı Hakkında Detaylı Bilgi

Merhaba arkadaşlar, videoma hoş geldiniz. Sonunda beklediğiniz videoyu çekiyorum. SAT hakkında her şey. Bu videoyu benden çekmemi çok isteyen oldu ama ben bir türlü fırsat bulup çekemedim. Ve bugün size SAT hakkında bildiğim her şeyi anlatacağım. İşte nedir, içeriği nasıl girersiniz, işte üniversiteler nasıl kabul ediyor, ücretlere falan. Ve beklemeden geçeyim. Ama geçmeden önce bir şey söylemek istiyorum. Ben sorularınızı sormanız için aşağıya Instagram hesabımın linkini bırakacağım açıklamaya. Ama lütfen videoyu sonuna kadar izleyin ve eğer sorularınızın cevaplarını videoda bulamadıysanız bana ona göre sorunuzu sorun. Şimdi ilk olarak başlıyorum. SAT nedir? SAT Amerika'nın üniversite sınavı. Biz nasıl Türkiye'de YKS'ye giriyorsak... SAT de Amerika'daki öğrenciler için bir üniversite sınavı. Şimdi şöyle ama onlar bizim gibi lise bittiği zaman YKS'ye girmiyorlar. Onlar liseye geçtikleri andan SAT'ye istedikleri an girip şanslarını deneyebiliyorlar. Ayrıca bir seferde girmiyorsun ya da yılda bir seferde düzenlenen bir sınav değil. Birden fazla düzenlenen bir sınav. Ve siz düzenlendiği zamanlar istediğiniz zaman girebilirsiniz. Şimdi SAT... böyle bir sınav. Çok güzel. SAT 1600 puan üzerinden değerlendiriliyor. Ve SAT tamamen bireysel bir sınav. Yani herhangi bir sıralama vesaire yok. Tamamen sizin aldığınız puan kimseyle karşılaştırılmadan kullanıyorsunuz bu puanı. Yani işte böyle biraz bahsedeceğim. Şimdi kafanıza daha çok oturacak. Şimdi anlatmadığım şeyler hakkında bahsedeceğim. Konular karışacak o yüzden biraz dikkatli ilerlemeye çalışıyorum. Çünkü bu videoyu kaçıncı çekişim artık sayamadım. Şimdi SAT iki bölümden oluşuyor. Biri İngilizce, biri Matematik kısmı. İngilizce kısmı ve Matematik kısmı yine kendi içlerinde ikiye ayrılıyor. Ve SAT'nin sistemi yeni değişti. 3 ay oldu SAT'nin sistemi değişeli. Bu yüzden eski sistem ve yeni sistemden biraz bahsedeceğim. Ki eski sistem hakkında bilgisi olup da yeni sistemi bilmeyenler öğrensin diye. Şimdi SAT'nin eski sistemi yine aynıydı. Yeni sistemde de eski sistemde de bir İngilizce bölümünden, matematik bölümünden oluşuyor ve bunlar yine iki modüle ayrılıyor. Şimdi eski sistemde İngilizce'deki modüller... İki taneydi. Birisi writing, birisi reading'de. Ama yeni sistemde yine writing ve reading var. Sadece iki modülde ikiye ayrılmıyorlar. Karışık olarak sorular veriliyor. Ve eski sistemin İngilizcesinde büyük bir metin vardı. Siz bu metni okuyup onun hakkındaki 11 soruyu cevaplıyordunuz. Ama yeni sistemde sorular teker teker, herhangi bir metin yok. Paragraf soruları gibi düşünün. İşte buradan metin yorumlama ve bazen noktalama işareti vs. çıkabiliyor. Kolay olarak düşünmeyin. Siz nasıl Türkiye'de TYT'ye, AYT Türkçesinde, TYT Türkçesinde ne kadar zorlanıyorsanız Amerika'da doğan, dili İngilizce olan biri de, esekçi de böyle zorlanıyor. Yani genel olarak internette hep şey görüyorum. SAT çok kolay. Çok basit. Çocuk oyuncağı. Bunu herkes yapar. Evet SAT'nin kolay olduğu noktalar var. Çünkü eğitim sistemlerimiz çok farklı. Ama SAT asla hafife alınacak bir sınav değil. Şimdi yeni sistemde, dijital sistemde siz bilgisayarınızı götürüyorsunuz. Tabletinizi götürüyorsunuz. Tablet olarak bu arada iPad kabul ediyorlar. Bilgisayarda laptop. Tabii ki de kabul ediyorlar ve hani Apple olmasında bir zorunluluk yok bir laptopta. Öncesinde ise kağıt üzerindeydi, paper'dı. Şimdi ise dijital sınavda. Bununla beraber soru sayıları da değişti. Öncekinin soru sayısını hatırlamıyor. Hatırlıyor yani 55 reading'de, 44'de sanki writing'de vardı ama yanlış hatırlıyor olabilirim. Yeni sistemde ise burada telefon... Eski telefonumu aldım herhangi unuttuğum bir şey olursa bakayım diye. Yeni sistemde ise bu Reading ve Writing karışık. Her modül 32 dakikada 27 soru düşüyor. Ve gerçekten zaman konusunda sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Çünkü bazı sorular çok kolay oluyor. Bazıları çok zor oluyor. Şimdi matematiğine gelelim. Eski paper sınavda matematik yine ikiye ayrılıyor. Biri hesap makinesi kullanmanızın serbest olduğu biri hesap makinesi kullanamadığınız sınavda. Yani kalkülatörlü ve kalkülatörsüz. Şimdi ise bu yeni sistemde iki bölümde artık hesap makineli. Ve önceden paperwork'ta siz hesap makinesi kendiniz alıp götürüyordunuz. Ve bu normal hesap makinesi değil işte bu. Daha iyi hesap makineleri oluyor şekilli şukullü ondan da. Ama yeni sistemde SAT'ye girdiğiniz Blue Book diye uygulamadan zaten bir hesap makinesi var. Yani hesap makinesi almanıza gerek yok. Bu matematik kısmında da her iki modülde de 22'şer soru var ve toplam bir modül başına 35 dakika düşüyor. Ve bence bu çok yeterli bir süre. Çünkü Amerika'nın matematik müfredatına baktığınız zaman... Türkiye'nin matematik müfredatıyla çok farklı. Bu da demek oluyor ki matematiğiniz iyiyse, temeliniz iyiyse sadece İngilizce matematik terimlerine bakarak matematikte iyi işler çıkartabilirsiniz. Ama matematikte sorular kolay. Hatta girişinde size prizmanın, karenin, dikdörtgenin alanını, hacmini falan hesap formüllerini veriyor. Ama şöyle bir sıkıntı yaşayabilirsiniz. Matematikte de... Eğer İngilizce konusunda sıkıntı yaşarsanız problem sorularında sıkıntı yaşarsınız. Şimdi içeriği buydu. 1600 üzerinden hesaplanıyor. İngilizcesi 800 puan, matematiği 800 puan. Şimdi başvuru süreci ve ücretine gelelim. Şöyle başvuru College Board diye bir siteden yapıyorsunuz. Bu Amerikanın resmi eğitim... sitesi. Bilmiyorum herhalde sanırım milli eğitim gibi bir şey. Ama sonuç olarak başvuruyu buradan yapıyorsunuz. Ve College Board'da size güzel bir kayıt sayfası sunuyor önünüze. Yani siz kaydoluyorsunuz ama sizin etnik kökeniniz, aldığınız dersler ortalamınız vs. her şeyi soruyor. Ve bunları bildiğim kadarıyla üniversiteler görebiliyor. Tabi her üniversite College Board'da var mı onu da bilmiyorum. Başvuru ücreti normalde Amerika vatandaşıysanız, vatandaşı demeyeyim Amerika'da yaşıyorsanız 60 dolar. Ama International öğrenciler için 49 muydu? 40 ve 50 arasında bir miktar ekleniyor. Yani normalde ücret 60 dolarken siz 109-110 dolar falan ödüyorsunuz. O tarz bir şeydi. Bakalım. SAT uluslararası bir sınav bu arada. Evet Amerika asıl en çok üniversiteyi kabul alabileceğiniz yer SAT ile Amerika. Ama mesela yurt dışında da mesela çok fazla ülke SAT puanlarına bakarak sizi kabul ediyor. Yani mesela Kanada olsun ya da Avrupa ülkelerinden olanlar olsun. Yani bu genel olarak çok... Geniş çaplı. Ve hani Türkiye'de de OTTÜ bildiğim kadarıyla bu bilkent de SAT ile kabul ediyor. Ama şöyle bir şey var. Sen Türk vatandaşı olduğun için bu yine OTTÜ'ye bilkente girmek için YKS'ye giriyorsun. Yani sen SAT'ye girsen onları atsan kabul etmezler. Çünkü bu SAT International öğrenciler için olan bir şey olduğu için. Nasıl çalışırım? Bu benim asla yapmadığım bir şey. Tavsiye veremem falan. Şöyle ben SAT'yi bir tanıdığımızdan duydum. Daha sonra bu tanıdığımız bir kurs önerdi. Bu kursa gittim ve SAT'ye biraz burada sistemine alışmaya başladım. Çünkü SAT'nin soru sistemi, tabii paper'dı ben başladığım zaman, bana çok zorlayıcı gelmişti. Benim İngilizcem iyi olmasına rağmen. Hani yapamıyordum çünkü SAT şöyle bir sınav. SAT sizin bu internette, Instagram'da, TikTok'da, Twitter'da gördüğünüz İngilizce değil. SAT akademik bir İngilizce. Yani nasıl şey, bu örnek çok saçma olacak ama Divan Edebiyatı'ndaki bazı kelimeleri nasıl anlamıyorsanız. Çok saçma bu arada. Bu örnek çok saçma. SAT'de de... İngilizce akademik olduğu için anlayamıyor biliyorsunuz. Mesela adam çubuk diyecek, stik yerine gidiyor öyle bir kelime kullanıyor ki ya diyorsun böyle bir kelime mi var? Yani. Sonra bakayım nasıl çalışıyorum? Evet buna geldik. Ben kursa başladım. İlk başta SAT'ye. İlk başlarda çok zorlandım. Motivasyonum çok katıydı. Ve SAT'de İngilizce mi olmasına rağmen hiçbir şey bilmiyorum hissiyatına kapılmıştım. Ve biraz sisteme, bu SAT'ye sınav sistemine alıştıktan sonra, sorularına alıştıktan sonra daha iyi hissetmeye başladım. Ve SAT'de kelime çok önemli. Kelime bilginizin olması lazım kesinlikle. Hatta eskiden SAT'ye hazırlananlar oturup sözlük ezberliyormuş. Çünkü o zamandan çok zormuş. Tabii bunu şimdi kolaylaştırdılar. Nasıl çalıştım? Ya essayçideki en önemli şey bence kitap okumak. Ya bu her yerde karşımıza çıkıyor abi. Kitap okumayınca hiçbir şey olmuyor. Yani şunu bir türlü kabullenemedik. Ya sen ders çalışacaksan, iyi bir şeyler hayatında her zaman başarmak istiyorsan kitap okumaktan başka bir çaren yok. Ve ben çok hani İngilizce kitaplar Türkiye'de çok pahalı. Bu yüzden hep pdf okudum. Ya da bu... Biliyorsunuz Türk yazarların, Türk edebiyatının da bir sürü İngilizceye çevirisi var. Onları falan okudum. Ya da okuduğum, Türkçesini okuduğum kitapların İngilizcesini okudum ki hatırladığım kadarıyla hem olay akışını bileyim hem de o kelimeleri bir yerden çıkartabileyim diye. Ve hani şöyle düşünmeyin. İlla zor kitaptan başlayın. En zorundan başlamayın. Başlarda zorlanabilirsiniz. Ama size çok kolay gelen kitapları da okumayın. Çünkü zaten size kolay gelen kitap size bir şey katmaz. Okurken de biraz zorlanın ve muhakkak kelimelerin anlamlarına bakın. Şimdi kaynaklar. Kaynaklarımdan bahsedeceğim. Benim kullanım... Normalde burada teker teker gösterecektim kitapları ama sonra dedim ki buna gerek yok. Çünkü pdf olarak kullandığım kitaplar da var. Ben kaynaklarımın hepsini indirdim pdf halinde ve bir drive dosyası haline getirdim. Artıdan daha işte... İngilizce Grammar'ının iyi olmadığını düşünenler için bir iki Grammar kitabı da ekledim Drive dosyasına. Artıdan kullanmayı düşündüğüm, kaliteli olduğunu düşündüğüm ya da kurstaki hocalarımın bana önerdiği kitapları da o Drive dosyasına ekledim. Ve bunu açıklamaya koyacağım. Ve artıdan SAT'yi dijital olan SAT'nin şu an 4 tane denemesi var. Bunları da nasıl gireceğinizi anlatayım. SAT denemesine College Board'dan giriyorsunuz. College Board'dan kaydınızı yapıyorsunuz. Ve SAT denemesine olmak için Blue Book adlı uygulamayı indiriyorsunuz. İndirdiğiniz zaman orada aşağıda tamamen denemek şeyleri gözüküyor. Ama artıdan mesela SAT'nin konuları belli. İşte belli konular çıkıyor SAT'de. Yani şey gibi. Matematikte hani konular mesela matematikte bir konunuz eksik, fonksiyonlar, fonksiyonlar sadece fonksiyonlar için soru çözmek istiyorsunuz. College Board'dan Khan Academy, zaten Khan Academy'ye yönlendiriyor. Ya da direkt Khan Academy'nin sayfasına girerek ve SATX kısmını seçerek seçeneklerden oradaki konuları görüp eksik olduğunuzu, konunuzu çalışabilirsiniz. Şimdi ben aynı zamanda buraya ekleyeceğim tamam mı? Ya da Instagram'ımdan da paylaşabilirim. Çünkü hatırlıyorum bunların... Nasıl yapıldığını sayfa arayüzünün falan screenshot'ını aldım koymak için. Şöyle kenara çekileyim. Tamam oraya koyarız büyük ihtimalle. Sonra SAT'nin nasıl işinize yaradığına geleyim. Şimdi biz fakiriz. Ben fakirim. Ve yani gidip de para vererek... Üniversiteye gidemem. Yani yüksek miktarlar vererek işte 60 bin dolar, 20 bin dolar, 40 bin dolar vererek üniversiteye gidemem. Yani ne bu kur farkında benim alemin gücü yeter ne de ben bunu biriktirebilirim. Bizim zaten SAT'de istediğimiz şey yüksek bir puan alıp üniversitelere güzel bir CV ile başvuru yapıp güzel bir burs miktarı almak. Şimdi ben bunları söylüyorum ama bunu... Gerçekten peşinden koşmak gerekiyor. Yani asla bu süreçte hiçbir şey hiçbir şekilde sizin ayağınıza gelmiyor. Ve bu noktada motivasyonu sağlamak o kadar zor ki. Çünkü hani çok umutsuz hissettiğiniz noktalar oluyor. Yani ben mesela dün bir fuara gittim. Hatta buradaki şimdi belki bahsederim diye fuar belgelerini, broşürlerini falan aldım. Bir sürü böyle. Bunlardan da biraz konuşacağım hani biraz sohbet niteliğinde olsun diye tamamen bilgilendirici bir video olmasın diye. Gerçi yine bilgileneceksiniz ama. Bir fuardaydım ve mesela benim için çok moral düşürücü bir şey oldu. Gerçekten hem İngilizce açısından hem maddi açıdan hem duygusal açıdan SAT yani yurt dışı üniversiteyi düşünme süreci çok yorucu ve yıpratıcı bir süreç. Ve buna gerçekten duygusal olarak çelik gibi böyle hazırlanmanız gerekiyor. Ben çelik gibi olduğumu düşünmüyorum. Şimdi SAT'de... Yine bu bir noktaya geleceğiz. Siz SAT sınavını, yani üniversitelere başvuru yaparken SAT sınavına puanını ekliyorsunuz. Ve üniversiteler başvuru yaparken size çok garip sorular sorabiliyor. Bu sorular hakkında çok bir yorum yapamam. Çünkü bazen çok garip oluyor gerçekten. Şu an aklımda yok. Ay saçım şurası çok kötü durdu. Şimdi SAT'de şöyle düşünün. Amerika'nın müfredatı basit olduğu için, en azından matematik açısından, diğer dersler açısından zorlayıcı bir müfredat olmadığı için Amerika öğrencilerinin, Amerika'daki öğrencilerin internetten de hepinizin gördüğü gibi bir sosyal hayatı da oluyor. Şimdi bu sosyal hayat dediğim gidip de bir kahve içmek vs. değil. İşte kulüpler olsun, spor olsun, sanat olsun. Çünkü Amerika bunu... sağlayabilen bir eğitim sistemine sahip ve müfredat ağır olmadığı için çocuk hani tamamen oturup matematiğe bizim gibi sadece hayat matematik sayısal dersler odaklı değil oturup işte bir sanat da yapıyor şeyi de yapıyor ve bunlar üniversiteler için felaket önemli yani çok güzel bir şey ya ve hani başvuru yaparken mesela hiçbir şey belgelemenizi istemiyorlar genelde hani işte bunu kesinlikle belgele demiyor çünkü adamın bir kere sana olan güveni var Çünkü hani insan olarak bakıyorsan müthiş bir şey. Amerika için diyorum bunu. Diğer ülkelerde çok değişiyor bu arada. Şimdi sosyal etkinliklere gelelim. Şimdi sosyal etkinlikler çok önemli. Çünkü Amerika sosyal sorumluluk projelerine çok önem veren bir ülke. Yani bu sosyal sorumluluk projeleri nasıl projeler? İşte çok basit şeyler aslında. Sizin günlük hayatta yaptığınız şeylerin adı... Adının proje olarak geçmesi, ne bileyim, sokaktaki hayvanları beslemek. İşte bunu ne yaparsın? Ben hayvanları besliyorum projesi yaparsın. Bir Instagram hesabı açarsın. Aktif bir iki hayvan beslerken fotoğraf paylaşırsın. Haftada bir ya da iki haftada bir ya da işte bir iki kere. İşte birkaç kendine topluluk bulursun. İşte bunu, yani şey gibi, başka şehirlerdeki hayvanları besleyen hayvanseverlerle ulaşırsın. İşte şu şehirden... şu köpeğimizin mutluluğu paylaştın al sana sosyal sorumluluk projesi kapı gibi. Bunları başvurunda eklediğin zaman üniversitenin gözündeki izlenimini iyiye etkilemiş olursun. Şimdi sosyal sorumluluk projeleri hakkında bundan bahsedeceğim ve Amerika spora çok önem veriyor. Hatta bazı üniversiteler sırf profesyonel sporcu olan Öğrencileri kabul ediyor. Sırf spor kısmı için. Üniversite başvuru sürecinde bahsedelim. Normalde üniversite başvuruları 70 dolardan başlayıp 200 dolara kadar gidebiliyor. Ve siz daha kabul olacağınız belli bile olmayan şeye çok yüksek paralar ödeyebiliyorsunuz. Ki şahsen benim buna ödeyecek param yok. Ve College Board'da üniversiteler var. Siz SAT sınavınız çıktıktan sonra emin değilim bu sınırlı sayıda mı, bir arkadaşım 4 tane ile sınırlı diyebiliyorum demişti. Sınırlı sayıda mı yoksa istediğiniz kadar mı gönderebiliyorsunuz emin değilim ama SAT puanınızı üniversitelere gönderebiliyorsunuz. Ve College Board'dan baktığınız zaman, üye olduğunuz zaman sizin işte istediğiniz bölümü, burs olanaklarını, kampüs olanaklarını... özel mi değil mi? Bir sürü seçeneği seçerek orada üniversiteleri listeliyor sana ve bence üniversite araştırmak için en iyi site yeni başlayanlar için College Board. Burada dijital SAT ve kağıt SAT demişim ama bundan bahsetmiştim. SAT hangi şehirlerde girebilirim? SAT genel olarak çoğu şehirde var ben baktım çünkü. Biri sormuştu önceki videomun yorumlarında. İşte ne bileyim Diyarbakır'da var. Genel olarak İstanbul, İzmir, Ankara'da zaten var. SAT ya işte böyle TED, Nesib Aydın gibi kolejlerde oluyor ya da üniversitelerde oluyor. Ve işte eğer şehriniz yoksa bunu da nerede görebiliyorsunuz? SAT'ye kayıt olacağınız zaman College Board'un sitesine giriyorsunuz. SAT'ye kayıt olmak için tıkladığınız zaman orada zaten size bilgileriniz ilk başta, ilk kayıt olurken girdiğiniz bilgileri teyit ettiriyor. Daha sonra orada çıkan şehirlerden eğer kendi şehriniz yoksa en yakın şehre giderek mecburi yani onun hakkında bir seçenek olduğunu sanmıyorum. Giderek girebilirsiniz. Kaç puan almam lazım? SAT'den kaç puan almanız lazım? Ben buna bir şey diyemem. Çünkü bu üniversiteye, eyalete, ülkeye, bölüme göre çok değişiyor. Mesela SAT'ye. SAT 1600 puan üzerinden. ve siz gerçekten iyi bir burs almak istiyorsanız en az 1350 almanız lazım. Bu da biraz zor bence. Ama mesela bakarsanız benim arkadaşım ilk girdiğinde 1510 aldı ki bu müthiş bir rakam. Size anlatamam yani. Rakam mı? İnanamıyorum. Benim cahilliyim. Bu müthiş bir sayı. Arkadaşlar Rakamların 0'dan 9'a kadar olduğunu biliyorum. Sakin olalım. 1510 müthiş bir puan. Ve daha sonra bunu beğenmedi. Bir daha girdi ve 1550 almıştı sanırsam. Şu an ne yaptı bilmiyorum. Hiç görüşmedik ama böyle müthiş burs alabileceğiniz bir puan. Ve mesela vize konusunda sıkıntı yaşayan arkadaşım oldu. Vizeden dolayı gidemedi. Vize çıkmadı. Ve üniversite bir şekilde ona vize çıkarttı kazandığı üniversite. Şimdi kaç puan almanız lazım? Dediğim gibi bu tamamen sizin araştırmanıza, maddi durumunuza vesaire bağlı bir şey. Ve burslarda dediğim gibi bu sosyal başarılar olsun. Bu arada akademik başarınızın da iyi olması lazım burs alabilmeniz için. Burslarda spora göre, sanata göre, müziğe göre, akademik başarıya göre çok değişiklik gösteriyor ülkeye, eyalete. Her şeye göre. Mesela ben normalde Hollanda istiyorum. Amerika'da çok istemiyorum. SAT'ye başlama sebebim de Hollanda'ydı. Ama Hollanda ILTC'ye önem veriyor. Ve ben mesela genelde üniversitelerin sayfalarına girdiğiniz zaman eğer böyle çok international öğrenci kabul eden bir üniversite ise orada fiyat hesap makinesi var. Fiyatı hesaplamanız için bir kısma yönlendiriyor sizi. Sözler mesela... Ben Türk olduğum için mesela burs alamıyor gözüküyorum ve artıdan üstüne bir de mesela 4000 Euro ekstra bir ücret koyuyor. Çünkü bu bak Amerika'da bu olmuyor. Amerika'da çok şey değil hatta hani siz bir bundan da bahsetmeyi unuttum bahsedeceğim. Aklıma yazdım bir dakika. Niyet mektubundan bahsedeceğim. Avrupa'da daha biraz böyle ırkçı sorular soruyor işte. Mesela Hollanda'da benim istediğim üniversite Flamenklere ve Flamenkçe konuşuyorlar ya zaten köken orası. Finlandiyalılara burs veriyordu. Onun dışındaki işte birkaç Avrupa ülkesi listelemişti. Onun dışındakilere burs vermiyor. Normal ücretten de yararlanamıyorsun. Ekstra bir fiyat oluyor senin için. Hem niyet mektubu diye bir şey var. Şimdi siz üniversiteye başvurunuzu yaparken bu niyet mektubu... Motilasyon mektubu gibi bir şey. Bunu gönderiyorsunuz. Yani sizin geçmişinizi anlatan, kendinizden bahsettiğiniz güzel resmi bir yazı. Ve bu niyet mektubu felaket önemli. Motivasyonunuzla, o yazı tarzınızla etkili cümleler, şeyler kullanarak acayip üniversitelerin gözüne girebilirsiniz. Ve bu niyet mektubu manyak önemli. yani anlatamam size ne kadar önemli olduğunu. Şimdi ben şimdi bu kadar anlattım anlattım anlattım. Sorularınız varsa muhakkak bana yazın. Dünkü fuardan gittiğim biraz bahsedeceğim. Dün gittiğim fuardan. Ben bu fuara gittim. Ankara'dayım ben bu arada. Fuara gittim. Fuar ııı Güzeldi. Böyle bilgi alabileceğiniz bir fuardı. Ama genel olarak tabii paranız olmadığı için moraliniz bozularak çıkıyorsunuz. Şimdi ben fuara gittim mesela. Birilerine soru soruyorum. Bu arada çok müthiş üniversiteler vardı. Özellikle bir tanesinden bahsedeceğim. Gidiyorum mesela kadın diyor ki benim oğlum İtalya'da doğdu. Gerçekten böyle. İşte TED'de okuyor. IB dersleri aldı. Sizce hangi üniversiteye gitmeli? Ve hani böyle kendimle karşılaştırınca ya diyorum ben hiçbir şey yapmamışım. Benim hiçbir niteliğim yok. Param da yok. Ve hani böyle şeyler çok zor ve motivasyonumuzu çok etkiliyor. Şimdi ben burada... reklam gibi olacak ama dün herhangi bir isim vermeyeceğim. Broşürleri göstereceğim sadece. Biraz fikir olsun diye öğrendiğim bilgileri size aktaracağım. Şimdi ben bu zamana kadar hiç Polonya düşünmemiştim. Ama artık Polonya düşünüyorum. Bu benim baktığım afiş. Çünkü hemen size Polonya hakkında bilgi vereceğim. Dün öğrendiklerimi. Şimdi Polonya üniversite açısından eğitim ticareti yapan bir ülke. Ve normalde sizin vizeniz öğrenci vizesi olduğu zaman siz bu ülkede çalışamıyorsunuz. Ya tabii parasını ödeyecekseniz, çok zenginseniz buraya geçebilirsiniz. Ama ben burs almak istiyorum ve gittiğim yerde de muhakkak çalışmak zorundayım. Polonya öğrenci vizesine haftada 40 saatlik yasal çalışma hakkı veriyor. Bu da demek oluyor ki sen Polonya'da okurken tam zamanlı olarak çalışabiliyorsun. Ayrıca Polonya'nın bu bu arada bir şirketin sanırsam. Evet bu bir şirketin Polonya Kültür diye bir şeyin broşürü. Oradan bakıyorum. Burada ücretler var ve Polonya diğer ülkelere göre çok daha uygun. Mesela Kanada'da bazı üniversitelerin yıllığı böyle 50 bin Kanada doları. Ne? Yani benim böbreğimi satmamı falan bekliyorlar. Böbreğimi satsam bile belki bir senesini ödeyebiliyorum. Düşünebiliyor musunuz? Neyse Polonya bu açıdan çok daha uygun. Hem haftada 40 saat çalışarak para kazanıyorsun. Normal bir maaş alabiliyorsun. Hem de üniversite ücretleri daha uygun. Ve şöyle bir şey var. Bazı ülkelerde bu Hollanda'da dair. Üniversitedeki bazı bölümler 3 sene. Yani şöyle anlatayım ben. Mesela Bunlar da ve ücretleri şöyle yıllık. Mesela psikolojinin yıllık 5100 euro. Bu çok iyi ve Polonya'da hayat şu açıdan daha rahat olur. Ben bu arada Polonya'yı baya kafaya koyduğum gibi. 1 dolar 20 lira. Ama 20 lira olarak düşünelim. Ama Polonya'da başka bir para birimi kullanılıyor. Ve bir birimi Türkiye'de 400 liraya denk geliyor. Evet bu Polonya'ydı. Bunu geçiyorum. Ve ben Polonya'ya şey yaptım. Bu bir üniversite. Bakayım neredeymiş. Nerede olduğunu göremiyorum. Unuttum. Bu Amerika'da herhalde. Bu üniversiteler. Bu gittiğim. Fuardaki üniversitelerin burs miktarları çok azdı. %25 falan veriyorlardı en fazla. İşte böyle hani ben biraz bilgi sahibi olun diye gösteriyorum ama biraz da moral bozucu. Yani çünkü bunun içine bakıyorsunuz. Tamam mı? Bak mesela bu üniversitenin Disney, Fox News, işte Coca-Cola'yla işte bir sürü şeyle Hani İntership'si var. Bence bu çok güzel bir şey. Ama sen gidemiyorsun. Çünkü senin paran yok. Ve hayata bilmem kaç bin geride başlamışsın. Yani işte burada yine Bir sürü şey bilgi bahsediyor. Tamam sonra buna gelelim. Bu arada bu program çok iyiydi. Ardından bahsetmem parası Böyle bir 10 bin dolarınız Falan varsa 10 bin dolarla Amerika'da Üniversite okumak istiyorsanız Bu program çok iyi bana ulaşın. Bu ne ben reklamcı mıyım? Neyse dalga geçiyorum. Ay bu çok güzeldi. Bakın bu var ya of. Bu üniversite. Bak bu İngiltere'de. Ve burada çok güzel kurslar vardı bu üniversitede. Yani şöyle siz. Ana bölümünüzü bitirdikten sonra kurslara gidebiliyordunuz ve mesela mimarlık, tarih... işte alkololoji gibi bölümleri okuduktan sonra böyle işte çok güzel bir bölüm benim çok ilgimi çekti o yüzden bahsediyorum müze ve sergi diye bir kurs vardı bu 3 yıllık bir kurs yani diplomanız falan oluyor ama ilk başta üniversite okumanız gerekiyor böyle manyak şeyler sunuyor dersleri falan çok güzeldi ve düşünün ben müze ve sergileri çok severim o yüzden işte burada yine bir neyse her neyse Asıl ben buraya gitmeyi o kadar isterdim ki. Ama bu, bu hayattaki en imkansız şey yani gerçekten. Bu Kanada'daki bir film üniversitesi. Ve bu üniversite tamamen film çekimi, film dekoru, animasyon, animatörlükle ilgili bir üniversite. Ve burada bir sürü bölüm var. Hepsi bir sene. Hepsi bir sene. Ve buradan en fazla %5 burs alabiliyorsunuz. O da çok zor. Kadın bana burs alabiliyor mu? Züleyha bakınca böyle baktı yani. Anladınız mı? Okuyamıyorum. One cover film school. Bence. Bu üniversite çok güzeldi. Ve bu üniversiteden hemen bahsediyorum. Güzel demek yine bahsetse de mi olur? İşte Wednesday, Stranger Things, Avatar. Marvel'ın işte Fortnite, Marvel işte oyunlar böyle müthiş ünlü olanlar Game of Thrones falan hep bu üniversiteden mezunların işi. Ve mesela burada da ücretleri var. Müthiş moralinizi bozacağım. Film okumak isteyenler için mesela oyunculuk bir yıllık. Bu arada bir yıl okuyorsunuz sadece mezun oluyorsunuz. Müthiş bir şey. Mesela burada oyunculuk. Yıllık 30 bin 750 Kanada doları. Mesela bu filmlerdeki kanlı makyajlar falan oluyor ya. Onların falan da eğitimini veriyorlar. Ve mesela o yıllık 47 bin dolar. Ve bu sadece eğitim şeyi. Ve ben kadına bu benim o kadar hayran oldum ki üniversiteye. Böyle bakın şey bu. İçi içi. Böyle manyak bir şey. Neyse. Bayağı pahalıydı ve burs alamıyormuşsunuz falan. Neyse SAT'den bahsedecektim. Konu nerelere nerelere geldi. Şimdi siz istediğiniz bölüme karar verin. İstediğiniz ülkeye karar verin. Maddi durumunuza karar verin. Ve buna göre üniversite araştırın. Buna göre CV'nizi doldurun. Sosyal etkinliklere gidin. Ne bileyim işte psikoloji okumak istiyorsanız psikolojiyle ilgili bir çalışma yapın. Sosyal bir çalışma. Ya da ne bileyim çocuk gelişimi istiyorsanız bir anaokuluna gidin, kreşe gidin, konuşun ben böyle böyle istiyorum diye. Onlarla size işte staj yapma şeyi versinler ve bunları resmiyete dökmenize gerek yok. Sadece gideceksiniz orada staj yapacaksınız. Resmi hiçbir şey olmayacak. Ama bir iki fotoğraf çekersin belki ihtiyacın olursa diye. Bunu da dün fuardan aldım. Ve 16 yaşını doldurduğunuz anda LinkedIn hesabı açın. Tamam mı? LinkedIn hesabı önemli. Başkalarıyla... İletişim kurmanız açısından. İnternette bir sürü ama bir sürü sosyal topluluk var. Liseli topluluğu. Onlara katılın. Tabii siz liseden mezunsanız da bu sınava girebilirsiniz. Bu tamamen size kalmış bir şey. Bu sizin maddi durumunuza, kararlarınıza, risk almanıza, duygusal durumunuza, her şeyle ilgili. Her neyse sonuç olarak böyle. Aslında böyle düşününce daha fazla mı bahsetmek istediğim şey vardı. Ama büyük ihtimalle hepsini unuttum. Unuttum. Yani bu konular biraz karışık. Tabii SAT yurt dışı için tek seçenek değil. Bunu unutmayın. TOEFL var. IELTS var. Üniversiteyi Türkiye'de kazanırsınız. Erasmus'da gidersiniz. İşte yüksek lisansa gidersiniz. Ben hala Türkiye'deyim. Hala yurt dışına gideceğim konusunda umut ediyorum. Gidemesem de umut edeceğim. Ve asla hani ben bu yoldayım diye kesinlikle gideceğim diye bir şey de yok. Ah! Yani bu biraz riskli bir durum. Böyle moralinizi bozdum o kadar anlatıp anlattıktan sonra. Bahsetmeyi unuttuğum bir şey varsa da umarım unutmamışımdır. Varsa da sorularınızı cevaplayamadıysam da bana yazın. Bu kadardı. İzlediğiniz için teşekkür ederim. Sorularınız varsa bekliyorum. Son bir hatırlatma. Lütfen. Biraz araştırın tamam mı? Gerçekten çünkü bu bilgiler asla sizin ayağınıza kendi kendine gelen bir şeyler değil. Ve benden tamamen başını anlatmamı da istemeyin. Çünkü ben bir şeyleri unutabilirim. Bir şeyleri yanlış biliyor olabilirim. Lütfen kendiniz olabildiğince çok insan videosu izleyin. Olabildiğince çok bu konu hakkında yazı okuyun. Bir şeyler okuyun. Ve gerçekten internette bunun hakkında çok fazla bilgi var. Ufkunuzu kendiniz genişleteceksiniz. Kesinlikle burada ben bir videoda her şeyi anlatamam. Ya da bütün yolları anlatamam. Ben bile bakın bu iki yıldır falan yurt dışına hazırlanıyorum. Ben bile işte geçen hafta çok yeni bir şey öğrendim. Ve fikrimi tamamen değiştirdi. Yani dediğim gibi bu yurt dışı işleri asla ama asla bitmeyen bir şey. Her gün yeni bir şey öğreniyorsunuz. Sizin gibi olan gençlerle tanışıyorsunuz. Bilgi alışverişinizi çok arttırıyorsunuz. Bu yüzden gerçekten asla bir şeyler, aşk bir şeylerin kendinize gelmesini beklemeyin. Beklerseniz kendinize gelmesini, oturduğum yerden ben bilgilenirim diyorsanız ve bir şeylerin peşinden koşmayacaksanız bu iş olmaz. Bu kadardı. Teşekkürler. Herkese bol şanslar.