Transcript for:
Celal Şengör'ün Bilim Kütüphanesi ve Müzesi

Lütfen lütfen. Hayır, hayır. Sen hem de misafirsin. Önce hoş geldin.

Hoş bulduk. Evet değerli izleyiciler, bugün Celal Şengör'ün meşhur kütüphanesine teşrip etmiş bulunmaktayız. Kapıdan girdik. Burası kütüphanenin girişi.

Şimdi bu kütüphane sırf kütüphane değil. Müsaade edersen. Burası aynı zamanda bir müze.

Ve bak şurada ne yazıyor? Müzeo. Müzeo yazıyor.

Bu İskenderiye'deki meşhur kütüphanenin içinde bulunduğu dünyanın ilk büyük araştırma kurumunun adı. Evet. Bunun altında...

Jürilerimin Denizler Altında Yirmi Müfersar kitabından Rio'nun yapmış olduğu bir gravür var. Burada benim arkadaşım Prof. Daniel Bernoulli, Kaptan Nemo'nun kafasını kesmiş, onu yere beni koydu. Karşısında da Profesör Aronax. Burası Notilis'in kütüphanesi. Denizaltı'nın kütüphanesi.

Ve Profesör Aronax diyor ki, kaptan diyor bu kütüphanenin en güzel tarafı diyor, sizi denizlerin altına kadar takip etmiş olmalıdır. Bu çok hoşuna gitmiş bir tanedir. Onun için koyduk.

Şimdi ben burayı niye yaptım? Burada ben ders yapıyorum bazen. İstiyorum ki öğrenciler bazı meşhur fosillerini görsünler. Mesela bu Atioptex.

Bunlar replik ama orjinal. Bunların orijinallerinin her biri 7-8 milyon mark ve çeşitli müzelerde. Amerikalılar geçenlerde bir tane istediler.

Alman parlamentosu oy vermek zorunda kaldı. Ve izi verdiler ama Amerikalılara 5 milyon dolarlarına patladı. Bu mesela Comsognathus longipes. Arkeopteryx'e en yakın olan dinozor. Şu boyutta işte göründüğü kadar zaten.

Dünyada iki tane biliniyor. Bir tanesi Güney Almanya öteki Fransa'da. Bunu Fransa Tabiat Tarihi Müzesi bana hediye etti. Bir moulagene yani bir replikasını. Cevdet.

Hayır şey, şevket. Şevket, şevket, şevket. O sağ olsun yaptırdı.

Burada da Arkeopterik'sin kendisini görüyorsun. Bunlar ne? Bunlar Cretaceous ve Permian yaşlıyı.

100 milyon yıl önce. 250 milyon yıl önceki, bak şu bir çift yaşamlı kurbağa gibi, yani amfibi. Asamendere benziyor. Evet, bu da öyle.

Bu gördüğün bir kertenkele. Çin'de yaşamış 100 milyon sene önceki bir kertenkele. 800'de mesela şurada gördüklerim uçan su şunlar. Bu Archaeopteryx.

Bu çok yakın zamana kadar bildiğimiz en eski kuştu. Fakat bundan da şimdi öncesi bulundu. Foxley diye bir kuş bulundu.

O baya yani sürüngen kuş geçişi. Şurada mesela, evet bunlar tabii tabii. Bu mesela bir, o viraptorun yumurtası, gerçek yumurta.

Hakiki yumurta. Hakiki yumurta. Burada o viraptoru şeyinde görüyorsun, yuvasında görüyorsun. Bunlar yumurtaları böyle daire şeklinde dizip üzerinde kuruçkaya yatıyorlar resmen. Bunlar uçan süregenler.

Bunlardan artık hiç kalmadı. Bunların son temsilcileri 65 milyon yıl önce yok oldu. Yani son dinozorlar arasında yok oldu.

Evet, evet. Bak bunlar Güney Almanya'da, bunlar da işte gerçek gerçek fosiller. Peki Türkiye'de yok mu fosiller çıkmıyor mu? Türkiye'de bulunmadı çünkü araya yok. Yani ben eminim mesela bizim Kerkik formasyonu içerisinde, Güneydoğu Türkiye'de, Trabzon ile Rize arasındaki o formasyon içerisinde Aransa dinozoru bulunur.

Çünkü Bataklık. Bataklık şeyleri. Peki sen şehirde bir fosil bulunma ihtimaliyle bahsediyorsun.

Ayvacık tarafında. Ayvacık tarafında orada memeliler var. Var ve orada 5-10 milyon yıl önceki bir öğrenci bu yaz çalışacak oraları. Gene Şevket'in. Evet.

Sen onu yazdın. Evet. Şimdi geçelim. Efendim. Buyursunlar.

Şöyle buyurun. Şimdi burası. Kütüphanenin sadece girişi değil, aynı zamanda skriptoriumu.

Skriptorium nedir? Skriptorium, eski manastırlarda kitapların elle çoğaltıldığı yazıhaneler. Tam karşılığı yazıhane.

Fakat müsaade edersen, buradaki skriptorium... Bir printer. Bir printer, fotokopi makinesi, scanner'dır.

Burada artık elle çoğaltma teknolojiyi gerek göstermediği için yüzlerce eski keşişin yaptığını bir küçük makine yapıyor. Buraya da kitapların çeşitli boyutları var. Gel gel.

Bak. Bir kere bir kitabın kısımları. Bir kitabın çeşitli ciltlenme şekilleri.

Kitapların boyutları. Mesela octavo değil mi? Folio, dev folio. Nedir?

Duodecimo. Bunların hepsinin belirli ana kağıt kaç kere katlanıyor ona göre tespit ediliyor. Kağıt boyları o günden beri değişmiş mi hiç?

Herhalde değişmiştir ama kitap boyları pek değişmiyor. Şu ilginç bir... Bu Yale Üniversitesi'nde Profesör Marsh'ın koleksiyonundan.

Stegozor'un kemikleri. Ön bacak kemiği. Evet, bu Marsh'ın şeyi. orijinal baskıları, kitaplarda kullanılmamış orijinal baskıları, ben geçenlerde yeğeni ziyaret ederken bana hediye ettiler.

Bunu belki hatırlayacaksın Fatih Doğa Tarihi Müzesi'ne gittiğimizde Paris'te. Bak bir orangutan bir dayak yerlisine saldırıyor. Ben bunu buraya koydum, tabiatın insana üstündeyim. Şimdi buradan içeri girdiğimiz zaman, Burası kütüphanenin giriş kısmı. Evet, giriş kısmı ve kütüphane aslında, şurada, kitaplar şurada başlıyor.

Kitaplar şurada başlıyor. Bunlar ayrı baskılar. Şimdi nedir ayrı baskı? Çekelim mesela. Şurada muhtelif yayınlar.

Şu şekilde. Fotokopiler vs. Değil mi? Bunlar konularına göre ayrılmıştır. İşte tektonik tarihi. Mesela şu belki de dünyanın en zengin biyografi koleksiyonlarından biridir jeologlar için.

Stratigrafi tarihi de bu. Evet. Bunlar tektonik, stratigrafi, genel jeoloji.

Bunların tarihçeleri mesela bak şurada jeolojide metot ve bilim felsefesi. Bunları öğrencilerimize öğretmek zorundayız. Bildiğimizi nasıl biliyoruz? Yani bilim sana öğretileni ezberlemek değildir.

Sana öğretileni bir filtreden geçirmektir. İnanıyor musun, inanmıyor musun? İnanmamak için sebebin var mı?

Onun için burası da felsefeyle başlıyor. Şimdi bir kere şurada bir palavra kısmı var. İşte burada İncil ve Jeoloji. Adnan Hoca'nın kitapları dahi var. Evet çünkü bunları halk biliyor.

Öğrencinin de bilmesi lazım. Nedir palavra, nedir bilim? Bunların hepsini onlara gösteriyorum.

Çünkü Amerika'da bunların neleri var daha? Çocukların bunları bilmeleri lazım. Bertrand Russell'ı? Bertrand Russell'ın Almancası.

Almanca da okuyasın. Hayır bak bu orijinali. Şimdi neden Almancası da var diye soracaksın.

Ben Almanca bir yayın yaptığım zaman Bertrand Russell'ı kim tercüme etmiş ona referans veriyor. Onun için ama bu. Ben kavramların Almancasını kullanıyorum.

Almancasını kullanıyorum tabii. Şimdi burada dikkat edersen biz felsefenin başlangıcıyla başlıyoruz. Ve antik felsefeyle başlıyoruz.

Çünkü ben... felsefeyle felsefe olarak değil ben bilimi nasıl yapıyorum açısından ilgileniyorum. Bildiğimi nasıl biliyorum.

Dolayısıyla beni esas ilgilendiren epistemoloji. Yani bilgi bilimi. Ama onun için bir genel felsefe olması şart. Bunun içerisinde bak mesela Ahmet Hoca'nın kitapları. Değil mi?

İlk çağ felsefesi. Hakikaten şahanedir. Değil mi?

Ahmet Hoca'nın Almanya temsilcisi. Eduard Seller meşhur. Bu muazzam bir kitap Fatih. Bu inanılmaz bir kitap. Ondan sonra burada devam ediyoruz.

İşte Çeller'den sonra aynı konuyu ele almış olan meşhur Theodor Gompertz. Değil mi? Birinci baskısı.

Üçüncü baskısı. Kendisi öldükten sonra oğlunun yaptığı dördüncü baskısı. Peki niye bütün baskıları var sende? Çünkü hayatım yetmiyor. Değişiyor.

Adam bir şeyler ilave ediyor. Ama oğlu bir şeyler ilave etmedi. Evet.

Babasının notlarından ilave etmiş. Babası bir dördüncü baskı. Baskıya hazırlanırken ölüyor.

Oğlu haydi bir şomper çıksın. Evet. Bu mesela İngilizce tercümesi. Çünkü benim öğrencilerimin pek çoğu Almanca bilmiyor. Okumak isterlerse diyorum buradan okuyun.

Peki mesela öğrencilerin İngilizce'si bunlar okumaya yetiyor mu? Hayır yetmiyor ama yetmesi için çalışıyoruz. Yani ben onlara şunu söylüyorum.

İngilizce bilmiyorsan bugünkü bilim dünyasında, Nusret Dalfes'in bizim söylediği gibi, okuman yazman yok demektir. Ama İngilizce yetmiyor. Almanca bileceksin, Fransızca bileceksin, Rusça bileceksin. Çünkü bütün bu dillerde bizim bilimimizin klasikleri yayınlanmış vaziyette. Bunları bilmek zorundasın kardeşim.

Ne kadar bilirsen o kadar iyi. Evet. Şimdi bu böyle buradan devam ediyor. Ortaçağ felsefesine geliyoruz, yeniçağ felsefesine geliyoruz.

Adam Smith gibi kişiler var. Diyeceksin Adam Smith ekonom. Ne alakası var?

Ama öyle değil. Adam Smith'in mesela astronomi tarihi var. Adam Smith, James Hutton'ın yani modern jeolojiyi kuran adamın yakın arkadaşı. Bunlar tartışmışlar.

Adam Smith'in bilgi felsefesini okuyorsun, James Hutton'inkine çok benziyor. Ben bu adamlar hakkında kitap yazdım. Bunlar meşhur İskoç... Hemen lafını keseyim. Kitaplarının bulunmamasına ötürü çok sayıda şikayet alıyor.

Evet o yayınlanıyor şimdi. Fakat benim Türkiye'deki kitaplarım, gazetelerde orada burada yazdıklarımın toparlanmasıdır. Benim esas bilimsel kitaplarımın hiçbiri Türkiye'de yayınlanmadı.

Hiçbiri tercüme edilmedi. Çok yazık. Bir yayına bir tercüme etmeye kalktı yapamadılar. Tercüman bulamadılar. Yani bir kisi tercüme etti.

Bir felaket dediğimin tam tercih edildi. Sercümesi başka bir şey. Bunu yapamıyorlar maalesef.

Buralarda bak. Bir sürü büst var. Evet şimdi bak. Mesela şu Darwin. Neden?

Şu bölümde Darwin hakkında. Dur dur dur. Pulların ne işi var burada?

Şimdi bak. Şu gördüğün pull. Şöyle çekil de bir. Ama buradaki pull bak.

Bu Avicenna. Yani şu adam İbn-i Sina. İbn-i Sina'ya Alman pull yapmış.

Değil mi? Bu Türk pull yapmış. Bir de ilk Yüzarf'ı yapmış. Öğrencim görüyor. Görsün istiyorum.

Isaac Newton. Değil mi? Isaac Newton. Bak ilk gün zarfı ve pulu. Öğrenci bunları görmek zorunda.

İleride başkalarını da görecek. Elma Newton'un başına düşen elma. Evet.

Evet. Evet. Değil mi? Şimdi burada felsefeyle ilgili olduğu için bak Aristo.

Aristo'nun büstü. Kant. Karl Popper. Bak bu resim çok nadir bir resimdir. Tanıyamayacaksın.

Tanıyamıyorum tabii ki. Tabii. Fuat Köprün. Saçlı zamanı. Saçlı zamanı.

Fuat Köprün'ün. Fuat Köprün'ün gençliği. Evet. O zaman da bu grama yasa varmış.

İşte. Evet. Evet. Bak.

Bu mesela meşhur Bonnet Genevli. Değil mi? Eduard Seller biraz önce kitabından ekran akurgalı. Akurgalı ne işi var burada diyeceksin. Adam arkeolog.

Sana ne? Akurgalın bir bilim felsefesi vardı. Bilime nasıl yaklaşılır? Ve onun yazdığı Doğu ve Batı isimli o kitap. Bilim nasıl ortaya çıktı Yunanlılarda?

Onu bence anlatan en iyi kitaptır bir kitap. Çok eleştirene de o kitabı ama. Sütçü olmadığı için.

Efendim niye birisi çevirmiyor? İngilizceye çevrildi. Niye Ekrem Bey Türkçe yazmadı diyorlar?

Çünkü Alman istemiş. Yani Ekrem Bey birisi davet etmiş. Bizim seride böyle bir kitap yazar mısın? Peki demiş adam. İngiliz hemen çevirmiş.

Amerikalı bağımsız olarak bir daha çevirmiş. İtalyan çevirmiş. Fransız çevirmiş. Türkçesi yok.

Ne yapalım? Şuraya geliyoruz arkadaşlar. Bak.

Bak, şuradan itibaren bunun tamamı Karl Popper. Evet. Tamamı Karl Popper.

Onun, Karl Popper'in önemi nedir? Karl Popper'in önemi bilimin nasıl çalıştığını. Şöyle bir arkama al.

Şöyle yapayım. Bilimin nasıl çalıştığını ilk defa bize adam gibi anlatan bilim felsefesi olmasıdır. Bilimde kesin bilgiden ziyade sürekli gelişen bir bilim.

bilginin olduğu, bilimde kesinlik iddiasının olamayacağı ama bilimde bir tür kesinlik olduğu o da neyin yanlış olduğunu bildiğimizi ispat etmiştir. O bence çok çok önemli. Şimdi kütüphane buradan devam ediyor.

Tabi bilim felsefesinden biz, burası yanmıyor herhalde eyvah, buradan bilim tarihine geçiyoruz. Bilim tarihinden klasik dönemde, bak mesela şunlar Fuat Sezgin'in kitaplarıdır, muhteşem. Mesela Fuat Sezgin'in geliştirdiği Brockelman'ın kitaplarıdır. Pierre Duhaime, Orta Çağ'da gerçek bilimin Avrupa'da olduğunu ispat eden, Ristem de Moum isimli kitabıdır. Şimdi buraya geliyoruz.

Bunu da ben şöyle yaptım. Bilimlerin genel tarihi jeoloji değil. Ondan sonra çeşitli ülkelerde bilimler. İngiltere'de bilim, Fransa'da bilim, Almanya'da bilim ve bilim kurumları. Mesela ben şuna şöyle başladım.

Üye olduğum akademiler. Değil mi? Buyurun mesela. Rus Bilimler Akademisi.

üyesiyim. Bunun şeylerini anlatan, bunun tarihini anlatan, bak şurada başlıyor bu, taa buraya kadar geliyor Rus Bilimler Akademisi. Avusturya Bilimler Akademisi. Ondan sonra mesela üniversite Kitap evleri, yani üniversite matbaaları, Oxford, yayın evi, Oxford University Press, Cambridge University Press, bunlar Fatih, in cunabulum basmışlar.

Yani bu yayın evleri bin beş yüzlerde... faaliyete geçmiş. 1400'lerin sonunda 1500'de de kraldan olur almışlar. Arkandaki rölyef nedir?

Bu arkamdaki rölyef Londra Doğa Tarihi Müzesi'nin kapısı girişidir. Burada Ondan sonra yavaş yavaş bilim tarihi devam ediyor. Bak buralarda mesela şu gördüğün bilim tarihi sözlüğü adamı bir ansiklopedi. Bütün bilim adamlarının hayatı var burada dünyada. Bu ikinci baskısı.

Ondan sonra mesela bilim adamlarını içinde barındıran galerileri, portre galerileri. Onları kullanıyorum. Ondan sonra bak şuradan itibaren jeoloji tarihçisi başlıyor. Dördüncü ciltler jeoloji tarihçesi.

Ondan sonra jeolojinin bölümlerinin tarihçeleri başlıyor. Efendime söyleyeyim, stratigrafinin tarihçesi, sedim antolojinin tarihçesi, yapsal jeolojinin tarihçesi, paleontolojinin tarihçesi. Bütün bunları topladım.

Peki başka bir jeologta böyle bir koleksiyon var mı? Hayır. Bu dünyada ünik.

Senin manyaklığın. Evet. Yani sen hani Küviye hakkında ne dedin?

Evet. Ben de onun gibi bir manyağım. Başka türlü manyak.

Hadi. Keşke 10'u kadar büyük bir manyak olabilsem. Bu Benjamin Franklin.

Niye bu burada? Doğar. Hayır. İlk defa Benjamin Franklin kıtaların daha ağır bir sıvı üzerinde, sıvı değil de bir akıcı üzerinde yüzdüğünü düşünenlerdi. Değil mi?

Şeyde olan bu değil mi? Paratöleri. Evet. Buyursun ha. Amerikan Cumhurbaşkanı.

Evet. Hayır. Kurucularında hiç Cumhurbaşkanı olmamış. Centenar du Museum. İşte beraber gittiğimiz yerin heykel.

Evet. Bütün bunları da ben topluyorum. Badalyonlar. National Geographic'in var. Dünyadaki çeşitli müzelerin var.

Bak mesela Melanchthon var burada. Nişi var Melanchthon'un. Çünkü Melanchthon Almanya'da dini eğitimin içine ilk defa seküler eğitimi sokaklarına.

Aristo'yu sokan adam. Burası arkadaşım... Şimdi şunu görecek miyiz?

Buradaki derece belli. 23 derece şu anda. Buranın nemi ve sıcaklığı kontrol edilir mi?

Sürekli. Sürekli kontrol edilir. Şurada gördükleri... Fatih'ciğim. dünyanın herhalde en büyük biyografi koleksiyonu gene kitap olarak bu sefer.

Bütün jeologlar var burada. Kimi ararsam. Jeolojiye uzaktan yakından dokunmuş bir imarysa herkes var. Tamam mı?

Ondan sonra... Ben senin sayende jeolojiye dokunuyorum. Biyografi yazılırsa koyacağım mı oraya?

Evet. Evet abi. Çünkü Türkiye'de böyle bir program başlattın sen. Değil mi?

Şurası bak. Şurası biyografiler devam ediyor. Böyle bak.

Mesela şu gördüğün Yovansvi için bütün eserleri şu. Bunları tek tek mi topluyorsun? Tek tek topluyorum.

Gittiğim yerlerde. Gittiğin yerlerde. Yani bazen ısmarlıyorum.

Bazen mesela orada yeşil olarak gördüğün bir şey. Darwin'in bütün eserleri. Değil mi?

Ama sen şaşırdın mesela. Sen de bunu mesela birinci baskısının hatta... Onlar da var ama bu da var. Bu bütün eserleri buna referans vermek icap ederse verebilelim diye. Bak şurada Andrusov var.

Bütün eserleri, değil mi? Meşhur Karadeniz'in büyük üstadı Andrusov, biliyorsun ihtilalden kaçıyor, Türkiye'ye yerleşiyor. Adamı tutamıyor. Çekoslovakya'ya gidiyor. Bütün bunlar biyografiler.

Daha sonrası Türk bilimi orası. Buradan dönüyor, buraya geliyor. Burası hep Türk bilimi devam ediyor. Fakat burada bir başka özellik daha var.

Burada Türkiye'deki kütüphane kataloglarını da ben topladım. Çünkü nerede ne var bilmiyoruz. Gerekirse ulaşabileyim diye. Peki o Türkiye'de kütüphane katalogları sağlıklı mı?

Fena değil. Buluyorsun. Yani yeni yapılanlar daha iyi tabii.

Mesela şu ÖZEGE katalogu. Çevirisi burada. Evet. Bak mesela şu ÖZEGE katalogu.

Türkiye'de eski harflerle yazılmış bütün eserleri toplamış. Çok eksiği var ama başlayacağın yer burası. Topkapı Sarayı'nın kataloğu var, Topkapı Sarayı Kütübari'si kataloğu var. Sonra ben mesela yeni harflerle yazılmış salnameleri de topladım.

Niye? Çünkü bunlar içinde şeyler var. İşte bu vilayette şu maden vardır, şu bilmem ne vardır falan. İnsan merak ediyor.

Ne yapılmış jeolojisi için buralar? Burası Güney Amerika. Burası olduğu gibi Güney Amerika.

Mesela meşhur Darwin'i. Bunlar da Güney Amerika'nın fosilleri mi? Bunlar Amerika'nın fosilleri. Şu ikisi Güney Amerika. Bak Darwin'in bulduğu Glyptoton.

Sen bunu gördün mü Paris'te? Arma dilinin aynısı. Evet ama...

Hatırlıyorsun Paris'i. Bunlar Güney Amerika. Bak bu Tiranazor. Değil mi?

Stegozor. Biraz önce kemiklerini gördük. Değil mi? Şu gördüğün triceratops. Bak triceratops'un bir özelliği var.

Yavrusu babasına benzemiyor. Evet. Gelişiyor.

Bunu Jack Horner ilk defa keşfetti. Yeni keşfedildi. Değil mi? Bak.

Aslında sana benzemiyor zaten. Evet. Teşekkür ederim. O yakışıklı. Quetzalcoatlus.

Bir gerçek insanlığa karşılaştığımız. Bu Fatih, bu ayakta durduğu zaman zürafa yüksekliğinde. Ve kuş.

Kuş değil, uçuyor. Uçan sürüngen. Bak, atamız. İlk memelilere dönüş.

Dönüşün başlangıcı. Bu işte aşağı yukarı 300 milyon sene evvel Permiyen'de Dimetra'da. Aslında bir uçak boyutunda. Evet, tabii tabii.

15 metre karadaş. Yani bir King Air falan gibi bir şey. Evet, evet.

Maşallah. Bak. Maşallah. Şimdi bak. Burası Amerika olduğu için Amerika'daki ilk büyük keşif gezisinin iki kahramanı.

Değil mi? Mary Weatherly Lewis ve William Clark. Bunları gönderen kim? Meşhur Jefferson, Amerika'nın ikinci cumhurbaşkanı.

Şimdi, Jefferson niye burada? Bunları gönderdi diye mi? Hayır.

Kendisinin paleontolojide yayın var. Evet, ilk mastodonu tanımlayan adam Amerika'da. Evet, değil mi?

Bak mesela şunlar Yosemite ve Kaliforniya'nın madalyaları. Oradaki jeolojik alanları, jeolojik müzeleri. O yüzden bu kafada adamların kurduğu ülke başka bir yere doğru eğriliyor. Ama şimdi mesela Trump gelince bundan sonra Amerika başka bir yere gidecek.

Bitti, bitti. Ama böyle adamlar var. Ama böyle adamlar abicim Lincoln'dan sonra bitmiş.

Şimdi şurası arkadaşlar, biraz daha kusura bakmayın. Bak Amerika, bütün burası Amerika Fatih. Jeoloji. Başka bir şey yok.

Olduğu gibi Amerika. Amerika'nın keşif tarihi, Amerika'nın jeolojisi. Mesela şurada, Amerika'nın meşhur, bu Yiğit'in hazırladığı Kartografya tarihi.

Bütün eski Amerikan haritaları. Ondan sonra bak şuradan itibaren Afrika başlıyor. Afrika'nın bütün büyük önemli keşif gezileri burada var. Ondan sonra, bak Afrika devam ediyor.

Burası olduğu gibi Afrika. Olduğu gibi Afrika. Nereye kadar geliyor Afrika? Şuraya kadar geliyor.

Buradan itibaren Avrupa. Avrupa'ya Balkanlardan giriyorsun. Bütün eski Yugoslavia'yı geçiyorsun, Romanya'yı geçiyorsun buralarda. Oradan Macaristan'a geliyorsun, Macaristan'dan Alpler'e geçiyorsun. Bu kütüphanenin en zengin koleksiyonu Alpler.

Bu fotoğraflar kim? Şimdi hayatım bunlar... Burada bir taş var, bu ne? Bu? Ha!

Fatih, altın istedi canın galiba. Yok altın istemedi. Dünyanın en zengin altın yatağı, 2,5 milyar yıl meşhur banket.

İçinde altın yok Fatih. Aldım da. Meşhur banket. Hayır. Vermezler de abi.

Bu banket, bu banketten alınan karotlar. Güney Afrika'da. Freyda Ford yakınları.

banketi. Vipatuzönd havzası. Öğrencilere gösteriyorum.

Tamam mı? Bak. Sır parasını. Aaa işte bu Sviç.

Biraz önce yayınlarını gördük. Sviç 20. yüzyılın büyük coğrafyacılarından Yugoslavia'nın sınırlarını çizen adam. Versay muahedesine davet ediliyor. Davet ediliyor.

Düşün ki Sevr'de bizi savunacak bir tane coğrafyacımız yok. Sviç gidiyor, Sviç'in kitapları var. Sırplar nerede yaşıyor? Hepsini tek tek çizmiş orada. Bu Sırplar enteresan yani.

Abi yani, Slav, Ruslara mı yazıyorlar? Bu acayip. Muazzam! Bak mesela bir başka garip millet daha sana. Portekiz.

Portekiz. Bu gördüğün onların yayınladıkları meşhur coğrafi keşif paraları. Portekizlerin niye keşif yaptığını biliyorsun değil mi?

Küçük oldukları için. Hayır ben gittim gördüm kadınları çok çirkin. Hayır ben aynı fikirde değilim. Ben aynı fikirde değilim abi.

Baya güzel kızlar var Portekizlere. Bak şurası. Allah'a emanet ol.

...yapışa ve asla söyleyemeyiz. Vallahi bilmiyorum abi. Herkese gitmiş adamlar denizlere koymuş kendini. Vallahi bilmiyorum ama biz çok güzel kızlar......yani ben de senden aynı fikirdeydim. Gidip gördükten sonra...

Gördüm ama yine de düşündük. Vallahi bile. Bak mesela şu gördüğün......D'Orbigny, Paléontologie Française.

O kitaplar kaç yıllık tahmini? Onlar tam 1850'lerin, 1840'ların, 1850'lerin kitapları. Yani 200'leri. Paléontologie Française. Ve bu adam 50 yaşlarında ölmüş.

Gene bir kitap var işte. İşte bunlar Türkiye'de benim gazete bilmem ne falan yazdığım. Ama çok eğlenceliler. Sağol.

Çok bir bilim temeli oluşturmaya yönetti insanlar. Fakat şu çok iftar ettiğim bir seri benim. Çok güzel.

Abi bu coğrafya öğrenmek için kullanılabilecek bir şey ya. Adamların her gittiği yer için bir tane para var. Her birisinin de önü arkası, önü arkası, önü arkası var burada.

Öğrencilerime diyorum lütfen bir tabure alın çıkın tek tek öğrenin şunları. Şu yeşiller mi? Yeşiller ve kırmızılar meşhur Loeb serisi. Eski klasik Yunan ve Latin klasiklerinde bulabildikleri her şeyi basmışlar.

Fakat mesela... Plinius, değil mi? Bakalım burada.

Plini, Natural History. Burada başlıyor. Geliyor.

Natural History, burada bitiyor. İşte. Kardeşim, Alman bastığı zaman bu iki sıra Fatih, bir de bunun arkası var. Nasıl?

Hayır ama onlar başka. Bu sadece Plinius. Niye? Çünkü her cildin birkaç yorumu var.

Tim Tozer'in çekici. Trias'ın büyük uzmanı Tim Tozer'ın arazide kullandığı çekici. Bunu ben geleceğim diye mi burada tutuyorsun?

Yani belki saldırmak ister. Evet abi. Şunlar, şu bir mıknatıs. Tamam mı?

Bu gördüğün, aşağı yukarı 3 milyar yıllık taş. Evet. Ve o zaman oksijen olmadığı için atmosferde, demir olduğu gibi çekiliyor, oksijen olmuyor. İspatı.

Şimdi yine oksijen olmuyor mu şu anda? Oluyor, yavaş yavaş. Allah Allah.

Yukarıdaki ne? Yukarıdaki meşhur Kaplan gözü. Sanki Afrika işiyle benziyor.

Hayır hayır. Şu sevgili kardeşim derin denizde çökelmiş silisyum dioksit tabakalı bir şey. Madagaskar'da böyle taşlar görmüştün.

Yok. Avustralya. Bak gene, mesela Goethe. Değil mi? Goethe niye burada?

Çünkü jeoloji hakkında yayın yapıyor. Evet, granitler hakkında. Allah Allah.

Evet, milyaroloji koleksiyonu var. Değil mi? Bak Murchison. E.V.

de Linde. Meşhur bak, İskoçya'nın üç büyük devi. Horn, Peach, Clough.

Clough nasıl ölmüş biliyor musun? Bir demiryolu yarmasında çalışırken Nostra'yı daha iyi görebilmek için bir adım geri atmış, düşmüş. Bu arada da işçiler bir dekovile itiyorlarmış. Bak şurası Avrupa devam ediyor.

Alpler oradaydı. Avrupa devam ediyor. Fakat Avrupa şuralara kadar geliyor. Buradan sonrası tamamen olduğu gibi. Coğrafya tarihi.

Alpler arka tarafta. Coğrafya tarihi. Kartografya ve coğrafya tarihi.

Mevlid Hüseyin Bey, bu gördüğünüz kütüphanenin giriş bölümü. Daha kütüphaneye başlamadık, onu söyleyeyim. Şimdi şuradan iki dakika oturalım.

Bu masa ne? Burada ders verdiğin. Bu benim ders verdiğim masa.

Aynı zamanda burası kartografya bölümü. Yani haritacılık bölümü. Haritacılık bölümü. Burada büyük atlaslarımız var. Burada mesela Rusya'nın ilk atlası var.

Rusya'nın ilk atlası. Yıl? 1745. Açalım mı?

Görmek ister misin? Açalım. Yalnız senin arkanda durduğu için seni rahatsız edeceğim.

Ah Fatih'ciğim! Bu ilk mi? İlk.

Evet orijinal. Ve ne acıdır ki Rus Bilimler Akademisi'nin yayınladığı atlası. Tarih 1245. Kaç artı haber içinde böyle? Saygı. Evet.

Atlas bir hayret. Bak Finlandiya falan. Evet sadece Rusya değil mi? Ama o zaman ki Rusya değil. Rusların bilime katkıları muhteşemdir.

Muhteşemdir. Değil mi? 1745 ya. Ve adamlar Fatih bunu, onun altındaki ne biliyor musun? Hayır.

Yok yok yok, görmemize gerek yok herhalde. 1914, Asya Rusyası. İhtilalden önceki son atlası.

Burası Atlaslar ana kadar. Burası bak, şurası olduğu gibi Atlaslar. Burası olduğu gibi Atlaslar.

Burası olduğu gibi Atlaslar. Peki eski Atlaslar'ın sana ne faydası var? Eski Atlaslar'ın birkaç faydası var. Bir, eski literatürü okuduğun zaman yer isimleri değişmiş, isimleri öğreniyorsun. İki, bazen mesela Mississippi Delta'sının şekli değişiyor zaman içinde.

Onu öğreniyorsun. Gölüler taşınıyor, kuruyor. Dolayısıyla bu tip bu tip şeyleri mesela Richthofen dediğin gibi, Lopnor, bir kuzeye bir güneye, bir kuzeye bir güneye geliyor yorumunu, eski Çin haritalarına bakarak yapmış, Svenhedin'de ispat etmiş. Bak mesela şurada Güney Alpler'de, bu gördüğün, Permotre yassınının, büyük yok oluşun olduğu sınır, evet onun kayaları.

Arazideki görünümleri, kayaların kendileri. Büyük yok oluş nedir? Büyük yok oluş yaşayanların %95'inin ortadan kalktığı bir...

Bundan tam 250 milyon sene evvel olmuş olan bir de... Bu birkaç kez olmuştu yani. O kadar büyük yok. %80 olanlar var, %50 olanlar var falan.

Tamam mı? Şimdi buradan aşağıya gidelim. Bu mesela mamun küresi. Bunu Fuat Sezgin Hoca benim için sağ olsun Kahire'de yaptırdı.

Bu da öyle. Bu, Idrisi'nin haritasının küçültülmüş şekli, gümüşe yapılmış biliyorsun. 2 metre bu duruşu. Türk haritası. Orta Asya'nın da o zaman en iyi haritası.

Allah Allah. Evet. Kaşgarlı Mahmud'un lügatından. Fuat Hoca'nın kendisi. Şimdi buradan itibaren.

Bu nedir? A. İyi ki hatırladın.

Bu tarihte bildiğimiz. İlk sizmograf. Depremleri kaydediyor.

Bu da icat eden. Deprem olduğu zaman şimdi burada gördüğün her canavarın ağzında bir top var. Deprem olduğu zaman o istikametteki top şeyin ağzına düşüyor. Aşağıdaki kurbağanın ağzına düşüyor.

Hem deprem olduğunu anlıyorlar hem de şanslılarsa dalganın geliş yönünü de çıkartabiliyorlar. Bu bana Çin'de hediye edildi. Bu model Çin'in her eyaletinin valisi için özel üretilmiş ve hediye edilmiş.

Hediye edilmiş bunlara. Akademi bana bir tane hediye etti bunlara. Bu da John Helm. Bunu keşfeden adam.

Yapan adam. M.S. 78. Who feng di dong kimdir?

Bunun adı, adı. Kim öyle bir adam diye. Who feng di dong bu.

Ha, who feng di dong. Hayır, hayır. Bak. M.S. Yosik Yılmaz. Din'i...

Çince de mi biliyorsunuz? Çince. Yani. Bu Ağdamlı'nın çizdiği meşhur Asya haritası.

Bu ilk defa bir kıtanın tektonik haritası. 1922'de Belçika'da bunu takdim etmiş. Toplu güzel konuştu.

O adamın şekillerini görsen sen. Aşağı gidip göreceğiz. Şu Edward Zeus'un 1863... Baston ne burada?

Bu madenci müdürlerinin yanlarında dolaştırdıkları bastonları. Neden? Çünkü burada... Polonya'daki meşhur Velicka Tuz Madenini. Şimdi diyeceksiniz, Tuz Madeninin ne işi var Zuyus'un yanında?

İlk defa bu Tuz Madenini incelerken Zuyus, bütün Karpatların ve Alplerin kuzeye itildiğini keşfetmiş. Ben de bunu ziyaret ettim. Arkadaşlarım sağ olsun bana ayarladılar. Fotoğraflar başkentinde. Bunların, abicim burada, bak mesela, şurada Edvard Züis ve o zaman yanılmıyorsam Alman, şey, Çepardun, evet, Almanca konuşan ülkelerin şeyi bu, ne derler?

Doğu Afrika kaşifleri. Ne yapalım? Bak şurada, bu gördüğün arkadaşlar, Alman solunun önemli adamları.

Ne alakası var burada? Çünkü Edouard Ries, sol partide milletvekili. Bu, o zaman, jeologlar arasında meşhur Alman jeolog. Üniversite rektörlükleri yapmış adamlar var.

Şu uzun şeyle, Karpatlar'ın muhalifler mi ne? Bu abicim, Karpatlar'ın önünde, Viyana Havzası içinde, Egenburg'da çizilmiş bir kesit. Züüs çizmiş, bunu öğrencileri için.

Bak bu da Egenburg. Bu Züüs'ün el çizimi Fatih'ciğim. Bu bir fotokopi.

Orijinali şeyde duruyor, Viyana'yı arasın. Şuraya bak. Bir kere bu tarafımda uzun zamandır Seneca'ya atfedilen bir büst.

Bu Herculaneum'da Villa dei Papiri'de kağıtlar yani belgeler villasında bulunan. Fakat daha sonra Seneca'nın gerçek büstü bulundu. Bunun Hesio'da ait olduğu zannediliyor. Bu gördüğünüz de benim şeref doktora şeyim.

Chicago'nun bana verdiği şeref doktorası. Agabet-i Farikası diyeyim sana. Burada mektubu alırız.

Bu mektup Edouard Suis'in imzaladığı bir mektup. Yazarı sekreter yazıyor. Akademi sekreteri olarak bir kitap alınmasından bahsediyor. Bak aşağıda da kendisinin kart viziti var. Bak şu meşhur Glossopteris.

Yani bundan 280-290 milyon yıl önce yaşamış bir bitki. Bu bitki Hindistan'da var, Avustralya'da var. Afrika'da var, Güney Amerika'da var, Antarktika'da var.

Yani bunların hepsi bir kıtadırmış. Gondwana kıtası. Gondwana kıtası onu da keşfeden etrahat suyusudur. Bak mesela şurada gördüğün hayvanlar Viyana Havzası'nın hayvanlarıdır.

Viyana'da fil varmış. Hem de ne fil. Yani o gördüğün genoteryum.

Bugünkü filden ne kadar büyük? Bakın şu kadar bir şey. Bak, şu Profesör Tolman'ın el yazısıyla bunun ne olduğunu bana anlatan mektubu, bunu böyle yaptırdım. Tolman da vefat etti. Şimdi bak, buraya geliyoruz.

Burası, Gülseren bir dostun daha vefat etti. Kevin Berg, hocam. Hocam ve dostum. Nol için de yatsın.

Çok büyük, biyoloji için çok büyük. Onu yazacağım. Burada bak.

Deniz'le çok üzgün bugün aslında Cahit Hoca. Bugün çekmesek mi falan diye bile konuştuk ama yine de sağolsun. Kim çekilmesini ister? İster. İster de abi.

Bak bu Viyana Yüksek Pınarlar Su Tesisi'nin açılışı. Çünkü Zeus ilk defa İmparatora diyor ki Viyana'daki Tifo salgınlarına mani olmak istiyorsanız Artezyen suyu kullanmaktan vazgeçilirsiniz. E peki ne yapacağız diyorlar. 100 kilometreden sonra gelip gidiyoruz.

O zamanki belediye başkanı demiş ki sen delirdin demiş. Fakat bu yapılıyor. Açılış şerefini de İmparator Zeus'e veriyor. Onu gösteriyor bu. O günkü 1873'te çekilmiş, alınmış yani yapılmış bir gravür bu.

Zeus'ün mezarı. Bu aydaki Zeus karakteri. Şimdi burası Argon.

Bak Ardaldan orijinal imzalı resmi. Doğu Alplerin. Evet.

Bu bütün Alpler. Bak şu Batı Alpler. Batı Alplerden kesip bu herif bir de boyuna kesit almış. Eline kesit alınır, bir de boyuna çizmiş kesin. İlk defa bunlarla 1911 yılında biz Alplerin iç hapsini evlendik.

Bu da Argandır ölüm maskesi. Neşetel Üniversitesi bana şeref doktorası verdiği zaman dediler ki 8 tane ölüm maskesi var bir tanesini ister misin? Boylu. Diyemeyeceğim bir şey dedim. Aldık bu kütüphaneye atıldığı zaman oraya koyduk.