Transcript for:
Doğu Perinçek ile Röportajın Detayları

bu Teşekkür ederim Doğu Ben de buradan hoşgeldiniz söyleyeyim ben çünkü daha merhabalar her iki yıllık Almanca'da da erlik erlik duruşluk anlamına geliyor bizim Türkiye'deki gibi onlarda da Er biliyorsunuz o erkektir. Bütün batı dillerinde var aslında er sözcüğü, eroz. Ondan sonra bizim Roma'ya gitmiş çapkın Türk orada şey kralı olmuş, çapkınlık kralı olmuş. Eroz demişler ona onun gibi. Sizin erlik de erden geliyor. Etimolojik olarak evet doğrudur ama daha çok mitolojik aslında. Evet yani batı dilleriyle ortak sözcüklerimizden biri eğer. Biliyorsunuz şeyde İngilizce'de bütün cığlar yani mesela... Frisör, Schneider diyorlar. Schneider yani kesen adam, er. Kesen er gibi. Bütün erler İngilizce'de de erkektir. Almanca'da da er erkektir. Ortak sözcüğümüz. Erlich'te Almanca ile sizin isminiz ortak oluyor. Dürüst Dürüst anlamında, mert anlamında. Evet. Sizin bir Almanya tecrübeniz olmuştu zaten Doğu. Evet evet. Evet var tecrübemiz. Size erlik, soyad mı, isim mi erlik? Soyad. Ha soyad. Soyad, aynı adı. Evet, güzel. Güzel bir isim seçmişsiniz. Teşekkür ederim. Ben seçmedim ama. Neyse, ben birazdan sizi kastettim. Ailenizi, babanız, ananız, dedeniz seçmiştir. 1930'larda soyadı kanunu çıktığı zaman. Ben Doğu Ben'in röportajlarını tartışma programlarını biliyorum. O yüzden şeydir yani moderasyon bile yapmana gerek olmaz. Çünkü tecrübelidir kendisi. Güzel bir şekilde sürdürebilir yani. Tabii çok yani aslında bakarsan bunlar geçmişe yönelik tabii. Türk tarihiyle, Türkiye tarihiyle alakalı şeyler ama istersen gündemden başlayalım ki onu halledelim. Yoksa onu soracaklar bize sürekli. Yani yorumlardan da sorarak sürekli bunu niye konuşmadınız diye yazacak izleyiciler. Çünkü yazabiliyorlar. Bu sosyal medyanın televizyona farkı bu aslında. Direkt bizle iletişim haldeler. Evet. En çok merak edilen konu aslında bugün Türkiye'nin gündeminde olan bir isim. Sayın Doğu Peki de kendisiyle jüri arkadaşıydı. Aslında Levent Göktaş. En çok tartışılan isim şu anda. Kendisini değerlendirmesi nedir bu son olaylar hakkında? Kendi görüşü nedir? İnsanlar bunu merak ediyor. Sayın Doğu Peki ne diyor bu konu hakkında diye. Evet. Levent Göktaş eski bir özel kuvvet subayıdır. Albay, emekli albay. Ben onunla iki sene aynı hücrede kaldım. Levent Göktaş. Levent Göktaş, ben üçümüz. O bakımdan yani düşünün dört beş metrekare yerde bir tane masa, üç tane iskemle ondan sonra bir de ayrıca hücrelerde şeyimiz vardı, ranzalarımız vardı. Onun için çok yakın arkadaşlığımız oldu. Bu konuda şunu söyleyebilirim. Evet yurt dışında ise eee Türkiye'ye gelmesini ona önemli öneriyorum. Yurt dışında düşmanların Elin eline geçmesi hiç iyi olmaz yani diyelim Amerika İsrail Merkezli kuvvetler onu bir yerde ele geçirirlerse ve Türkiye için de iyi olmaz Levent komutan için de iyi olmaz Umarım bizi dinliyordur ve ben onu Eğer yurtdışındaysa bahsederin yazdığı gibi veya söylendiği gibi Türkiye'ye gelmeye davet ediyorum ve onun vermeyeceği bir hesap olduğunu sanmıyorum ama yurtdışında Amerika, İsrail gibi, CIA gibi, Mossad gibi örgütlerin eline geçmesini hiç arzu etmem. Kendisi de zaten arzu etmez. Teşekkür ederim cevabınız için. Zaten onu soracaktım. Arkadaşınız olduğu için kişiyi en iyi siz de biliyorsunuz. Nasıl bir insan olduğunu. Dolaylı olarak da yurt dışına vurguladınız. O yüzden siz karakter olarak tanıdığınız için tahmininiz var. Yurt dışında olduğunu nerede olduğunu. olduğunu bilmiyorum beni avukatları aradılar nerede olduğunu onlar da bilmediklerini söylüyorlar Fakat gazetelerde okudum yurtdışında falan diye o bakımdan ona bu öneriyi yaptım yapma ihtiyacı duydum Çünkü o geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri'nde özel görevler yapmış bir komutandır ve o bakımdan yabancı güçler onu şu veya bu şekilde ve Türkiye aleyhine ateşe sürmek isterler o bakımdan çeşidi ciddi tehditlerle tehlikelerle karşı karşıya olmaması lazım karşılığında tek bunu söyleyeceğim teşekkür ederim zaten yeterli olmuştur büyük ihtimalle yeni çalışmıştır. Böyle bir çekinceniz var mı? Yani böyle bir senaryon gerçekleşebilir mi? Çünkü üç kere uyarıyı yaptınız. Yani şu var, CIA, Mossad bunlar büyük önemli istihbarat örgütleri. Yani takip, teşhis kabiliyetleri yüksek. Yani en küçük ihtimali bile hesap... bak atmak durumundayız. Bunlar Sayın Levent Göktaş komutanı bir yerde ele geçirmek isterler. Gazeteler falan yazdığı için bunu söylüyorum. Gazeteler yazmadan önce zaten onlar takip altına almak istemişlerdir. Sizim dikkatli olmamız lazım. Onların hiçbir şekilde Levent komutanı kontrol etmemesi lazım. Çünkü bunlar Türkiye düşmanı bir faaliyet içindeler. Ve geçmişle ilgili de Türkiye'ye karşı çeşitli kara propaganda için fırsatlar arıyorlar. Kesinlikle teşekkürler. Bu bağlamda sizin bu yeni yürütülen aslında yeni yürütülmüyor yani 20 senelik bir mevzu da Hablemitoğlu davasıyla alakalı yorumunuz nedir? Siyasi boyutu tabi ki de davanın kendisi. Hablemitoğlu'nu yani Levent Göktaş. böyle bir şey yaptığı yapması mümkün değil. Çünkü öyle yazılar çıktı. Hablemitoğlu davasıyla ilgili Polonya'da bir kişi bir tarafından yakalandı ve Türkiye'ye getirildi. Güya gazetelerde okunan Okuduğumuz o göre onun bir takım itiraf mı diyelim artık iftira mı? Ukrayna'dan. Ukrayna'dan. Ukrayna'dan getirdiler. Ondan sonra onun bazı itiraflarında Levent Göktaş'ın adının geçtiğini gazetelerden okudu. Bu şekilde Ablimitoğlu olayıyla bağlantılı, bağlantılısının kurulması önünde bazı çabalar olduğu gözüküyor. Ukrayna'dan o kimse doldurulup da gönderildi. gönderilmiş olabilir büyük ihtimaldir bu yani ben Ukrayna'dan bizim İstihbarat Teşkilatı'nın bir operasyonla onu getirmesinden çok onu teslim etme ihtimalinin daha güçlü olduğunu düşünüyorum teslim ederken de onu doldurup öyle teslim etmişlerdir onu dikkat almak lazım yani Ergenekon Balyoz vesaire gibi davalarda gördük bir takım kukla Adamlar önce dolduruldular ondan sonra sözüm ona ifadeleri alındı. Sonunda o ifadelerin hepsinin yalan olduğu ve belli bir tertibin hizmetinde oldukları ortaya çıktı. Ama bu arada tabii o tertipte yürümüş oldu ve Türkiye çok önemli kayıplara uğradı. Bugün buna benzer daha küçük çapta senaryolar gündeme gelebilir. Neden? Çünkü Türkiye Batı emperyalizminin... sistemine Atlantik sistemine direnmeye başladı onlar da tabi karşı tedbirlerini alıyorlar bu Teşekkürler biraz Tuncay Güney işinin vakasına benzettiniz yani işte Evet aynen Tuncay Güney'e benzer yani Ukrayna'dan gönderilene de bir tür Tuncay Güney olduğunu ben tahmin ediyorum Yani bir adamı Amerika'nın veya Zelenski hükümetinin falan oluru olmadan alıp getirmek öyle kolay bir şey değil. Onlar teslim ederken teslim ettikleri adama da bir görev vermişlerdir. Bu kesinlikle bu da bir teori değil mi? Yani Nuri Göktaş Bozkır'ın Avukat'tan üstlenme sablüm şey Sayın Göktaş'ın herhalde bu soru işareti yaptı çoğu insan. Onları bilmiyorum Nuri Göktaş Bozkır'ı tanımıyorum. O Ukrayna'dan gelen arkadaş. Levent Büyüktaş'ın kendisi de hukukçudur. Yani avukat. Evet, albay rütbesine kadar yükselmiş. Özel kuvvetlerde görev yapmış. Fakat aynı zamanda bu arada hukuku bitirmiş. Ve emekli olduktan sonra da avukatlık bürosu vardı. Gerçi ben onu cezaevinde tanıdım. Daha önce bilmiyordum ama iyi de bir hukukçu. Kendisini çok iyi yetiştirmiş. Tabii ben haberleri hatırlıyorum. Sizin tecrit haberleriniz vardı o dönem. Sonradan yayınlanmıştı vesaire. Bu tabii benim merak ettiğim bir şeydi. Konuyu kapatmadan sizin kişisel görüşünüz nedir? Bu Hablemitoğlu davası genel olarak FETÖ suikast olduğunu düşünüyor musunuz? Böyle haberi yapılıyor ya bunun. Çok açık. Yani onun bir Gladio suikastı olduğu, FETÖ suikastı olduğu çok açık. Çünkü Hablemitoğlu vatansever bir arkadaştı. Yani onun yabancılar tarafından. Türkiye düşmanları tarafından hedef alındığı çok açık. Dolayısıyla Türkiye düşmanlığının operasyon örgütü de Türkiye'de Gladio yani FETÖ'ydü. FETÖ'cülerin ona karşı bu suikastı. Bu kasti yaptığı çok açık. Teşekkürler. Çoğu kişi merak etti şeyde aslında bu mitçiler, eski askerler neden Doğu Perinçe'ye gelip de anlatıyorlar? Ben sizce anlamadığınız için bize geliyorlar. Yani... Evet. nerede? Şimdi bunlar diyelim kamuoyuna şu veya bu sebeple kendi durumlarını kurtarmak olur, vatanseverlikleri atla gelmiş olur, ondan sonra klik çarpışmaları olur falan. Böyle bir açıklama yaptıkları zaman hürriyete giderler, yayınlanmaz. Milliyete giderler, yayınlanmaz. Işte Cenerine Türk'e gider, yayınlanmaz. Haber Türk'e gider, yayınlanmaz. Iıı bütün hikayeleri o bakımdan hepsi birbirinin aynıdır. Döner dolaşır. Iıı bir tek ııı dünyaya yeryüzüne çıkabileceği mecra var. O da ııı Vatan Partisisi'nin kontrolünde oldu olan yemin organlarıdır. Mecburen oraya gelir. Su eee ne oluyor? En sonunda denizlere gidiyor, akıyor değil mi? Yani o Onlar da en sonunda denizi bulurlar. Beli biraz tırmandı. İyi miyiz Doğu Ben? İyiyiz. Çok güzel. Tırmanan bir şey yok. Gayet güzel. Siz de versiniz. Ben şeyi merak ediyorum. Biraz esprili başlayalım. Sizin şeyiniz günde. Abdülhamit savundum. Savunmadım. Çıkar göster mevzusu var. Şimdi bu eşit esprisi. Sizin röportajınızı dinledim geçen. Orada diyorsunuz işte Abdülhamitn baskıladığı işte o dönemin iddiaçları daha da diğer fikirleri bastırdığı kişilerin yanında durmak hani karşısında durmak gerekiyor. Şimdi modern dönem baktığımız zaman iktidar Abdülhamit figürünü kullanıyor. Muhalefet, özellikle İYİ Partisi mesela, iddiaçı figürlerini kullanıyor. Şimdi siz Abdülhamit savunmuş olmuyor musunuz iktidarla birlikte durduğunuz zaman? Hayır, ben hiç hayatımın hiçbir döneminde Abdülhamit savunmadım çünkü Abdülhamit dönemine baktığımız zaman o zaman hapishanelerde kimler var? Milliyet var, devrimciler var. Yani bugünün bir milliyetçisi Abdülhamitn yanında olamaz çünkü Abdülhamit Türk milliyetçiliğinin ilk uyanış durumundaydı. döneminde yani 1876'dan 1909'a kadar 32 yıl hükümdarlık yaptı. O dönemdeki en büyük icraatı Türkiye'de devrimci milliyetçileri hapislere atmak buydu. O bakımdan bugün bir milliyetçinin, bir devrimcinin, bir halkçının Abdülhamitn yanında olması mümkün değil. Ya Abdülhamitn yanında olunur ya da iddiaçıların, Atatürk'ün yanında olur. Yani Birinci Dünya Savaşı'nın MPS'ime karşı savaşan iddia teraki, 1908 devrimini yapan iddia teraki, Türkiye'ye kadın erkek eşitliğini getiren, özgürlükleri getiren iddia teraki. Ama Abdülhamit de bunun karşısında onları bastıran hükümdar. Onun için bugünkü konumlarımızla tarihteki mevzilenliğimiz tutarlı olması lazım. Doğru siz şimdi iddiaçı oluyorsanız, mevcut hükümet kendini gayet Abdülhamit'le kıyaslıyor. Bu biraz ters değil mi? O zaman demek ki biz hükümetle orada aynı şeyde konumda değiliz. İlk sorunun cevabı oluyor bu o zaman. Evet, evet. Yani şimdi şunu söyleyeyim. Türkiye'de iddiatçılık namustur, dürüstlüktür, vatanseverliktir, fedailiktir. Bunlar bizim Türk tarihinin son 200 yılının çok büyük değerleri. Onun için yani iddia terakki geleneğine sahip çıkmadan Türkiye'nin önünü açmak mümkün değil. Sizim tarihimizin büyük... fedai geleneği, itaatçılar. Çok işlerinden hakikaten büyük kahramanlar çıkmıştır ve çok büyük örgütlü güç halka dayana. Yani itaattir hak ki yalnız askerler zannedilir ama esas olarak bütün Anadolu'daki esnafı, küçük mülk sahiplerini, çiftçileri örgütlemiştir. Ve o örgüt zaten bizim İstiklal Savaşımızı yaptı. Atatürk de o örgütün başına geçerek Hedafe Halk Kemiğeti adıyla İstiklal Savaşımızı örgütledi. Teşekkür ederim. Teşekkürler. Gayet açıklayıcı oldu. Atatürk de bir iddiaçıydı. Onu da bilelim. Atatürk de iddiaçıydı. Hatta merkez komitesine de girdi. Ama iddia terakkinin biraz kenarına itilen, lider grubu tarafından fazla benimsenmeyen, biraz da onlara karşı eleştirel konumu olan bir iddiaçıydı. Ama Atatürk de bir iddiaçıydı. Siz biraz sentez mi görüyorsunuz kendinizi Atatürk ve iddiaçılık arasında? Hayır sentez değil. Atatürk zaten İttihatçılığın devamıdır. Yani İttihatçılık Türkiye'de Atatürk diye devam etmiştir. Aynı çizginin 1900 diyelim 18'e kadar İttihatçılık var. Ondan sonra Tıbbiye'nin Bodrumlarında kuruldu. Bir devrim örgütüydü. 1908 devrimine önderlik etti. Türkiye'yi 1912'den sonra özellikle yönetti. Birinci Dünya Savaşı'ndaki kahramanlığımızın yönetimi idi İttihat-Telakki yönetimi. Cihan Savaşı'nın birinci aşamasında 1918'de diyelim yenik çıktık. Ondan sonra onların çizgisini Atatürk ve arkadaşları sürdürdü. Onlar da hepsi Atatürk, İsmet Paşa, Kazım Karabekir, Rauf Ben, Ali Fuat Paşa, Refet Beli, bildiğimiz İstiklal Savaşı'nın bütün komutanları itaatçıydı. Kesinlikle. onları da iddiacısınız diye suçluyorlardı. Tabii hatta sonradan İzmir suikastinden sonra tasfiyeler yapıldıktan sonra da kendi aralarındaki hikayeler. İterasyon demişken Doğu Ben isterseniz şeyi sorayım ben size. Bir amiral bildirisi yayınlanmıştı hatırlarsanız. Bu bir darbe çıplası olarak değerlendirilmişti. Sizin bu bildiri hakkındaki yorumunuz ne? Diğer taraftan Cihat Yaycıpaşa hakkında bugün ne düşünüyorsunuz? Ben iki sene önceki açıklamalarınızı hatırlıyorum. Bir biraz daha negatif değil mi? Yani görevi bırakma konusunda alakalı. Bugün ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Ya hıklayıcı benim Sayın Amiralimiz iyi dostumdur. Sık sık konuşuyoruz. Vatan bir amiraldir. Bilgilidir, birikimlidir. Ondan sonra onu belirtip amiraller bildirisine de imza atmadı zaten. O amiraller bildirisine tabi imzalayan 104 emekli komutanımız da hatırladığıma göre Onların büyük özücü çoğunluğu vatansever, nitelikli insanlardır. Bir kısmı da tanıdığım, yakından tanıdığım, bildiğim dostlarımdır, arkadaşlarımdır. Ama o bildirinin kaynağına baktığımız zaman... Türkiye'deki en sonunda CFR'yi Amerikan devletine bağlı bazı kurumlardan bu olay başladı ve başı bozuk mu bildirir? En başta albay var, içeride koramiral var, daha sonra oramiral var falan filan. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geleneklerinde görülmeyen başıbozuk bir bildiri ve genel olarak da Amerika Birleşik Devletleri'nin Tayyip Erdal'ı devirme planları içerisinde konumlanan bir bildiri. Birçok insanın da orada komutanımızın da aldatıldığı gözüküyor. Siz zamanlamasını herhalde sıkıntılı buluyorsunuz ama içeriğini nasıl buluyorsunuz? Yani o zamanda olmasaydı başka bir... Bakın içeriği tam aldatmaca şimdi... O aralarındaki şeylerde tweet muhabbetlerinde bildirinin önderlerinden biri diyor ki ya bu içinde diyor biz Montreux'u kullandık diyor esas meselemiz Montreux falan değil diyor. Yani tabii asıl amaç başka. Mesela Montreux. Eğer Montreux ise Tayyip Erdal yönetimi de Montreux'u savunuyor. Burada Montreux konusunda bir ihtilaf yok ama tabii Montreux Türkiye'de kamuoyu tarafından benimsenen. 1936 yılındaki meşhur antlaşma sözleşme düzeltiyorum sözleşme. O Montreux sözleşmesi orada bir perde kalkan olarak kullanılıyor ama o bildirinin esas içeriği daha çok Amerika Birleşik Devletleri'nin Tayyip Erdal'ı devirme planı içerisinde bir konumlanma gözüküyor. Zaten demin söylediğim gibi de bildirinin önderlerinden biri biz diyor Montreux'u bahane olarak kullandık diyor. belgelendi. Sizin görüşünüzde hükümet gibi o zaman bu durumda. Amiralimiz ve karşı hükümetten şu farkım var. Hükümet onları hapse attı. Hapse atmak doğru değil. Nihayet sonuç itibariyle orada bir fikir açıklaması var. Buna hapiste cevap vermek doğru değil. Hukuken de hapse atmak doğru değil. Orada hükümetle hiçbir şekilde aynı konumda değilim. Ama bildirinin amacı o kabul edeceğimiz bir şey şey değil ama farklı fikri hapse atmak o zaman herkes birbirini hapse atar ve Türkiye'de demokrasi diye bir şey olmaz. Yani suç olan, suç tanımı olan eylemler hapiste cezalandırılır. Yoksa bizim beğenmediğimiz görüşleri savundu diye tutup kulağından duvarların arasına atmak bu doğru değil. Orada hükümete katılmıyor. Peki teşekkürler. Daha yine arkadaşlar bölmeden evvel size gelen bilgileri konuşmuştuk. Siz bunu yayınladığınız için biz aydınlık olarak işte Doğu Peki olarak bir tek biz bunları yayınladığımız için söylemiştiniz. Hatta hürriyete gider buraya gider en son bize gelir çünkü bir tek biz yayınlıyoruz demiştiniz. Hatta yayın ifşaatları yapan kişilerin bazen işte kendi çıkarları için başka sebeplerden dolayı bu ifşaatları yaptığını söylemiştiniz. Yani burada şeyin önemi yok aslında sebebinin önemi yok sizin için bu konuyu halka, kamuoyuna duyurmak önemli. Yani o duyurulması gereken konu Türk milletinin bağımsızlığına, bütünlüğüne, refahına, çağdaşlaşmasına hizmet ediyorsa Siz ona bakarız yoksa o bildiriyi kim getirdi onun amacını falan bizi ilgilendirmiyor. Çünkü o esas bildirinin içeriği önemli. Yani şu diyelim ki Türk milletinin bilmesi gereken bir konu. Hangi amaçla bize getirdiği orada hiç önemi yok. Ama Türk milletinin bilmesi gerekiyorsa ve o dönemde Türkiye'nin yürüttüğü mücadele açısından faydalıysa o bilgiyi tabii kamuoyuna duyururuz. Ben de katılıyorum, aynısını düşünüyorum. Fakat bugün Sedat Peki yaptığı zaman bunu niye CIA'ya bağlıyorsunuz? Peki bu biraz ters değil mi? Sedat Peki'in yaptıklarının Türkiye'nin bugünkü menfaatleriyle ilgisi yok. Sedat Peki Amerika'nın hedef aldığı kişileri vuruyor. Yani mesela İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bugün PKK'ya karşı mücadelenin kahramanı. Yani değil mi? Veyahut da Türkiye'ye karşı mücadelenin kahramanı. Dikkat ederseniz Amerika'nın hedefi aldığı ve Amerikan emperyalizmine karşı Türk Devleti'nin silahlı güçleriyle direnen insanlar hedef alınıyor. Yani PKK'nın İçişleri Bakanlığı'na Amerika'dan dolayı hedef aldığı için Sedat Peki'in oraya hedef alması bunları ortak yapıyor anladığım kadarıyla. Bugün ben şimdi şunu söyleyeyim. Sayın Süleyman Soylu'yu hedef almak bir cinayet. Şimdi mesela bu neye benziyor? İstiklal Savaşı sırasında diyelim Atatürk'e hedef almak veya komutanları hedef almak nasıl yanlışsa bugün de bir istiklal savaşı yürütüyoruz. O savaşta ondan sonra en önde mücadele eden devlet adamlarının yıkıcı bir şekilde hedef alınması. Yani eleştirebilir. Eleştiri başka bir şey. Bakın biraz evvel sizler de eleştirdiniz son derece iyi. yerinde eleştiriler olur. Veya yerinde olmasa bile eleştiri bağlamındadır. Ama bugün Süleyman Soylu'yu yıkıcı bir şekilde onu silmek ortadan kaldırmaya yönelik gayretler o zaman tabii ki başka merkezlerin hedeflerine bağlanır. Teşekkürler. Peki bu savunmayı 90'lardan Mehmet Arın da aynı şekilde yapmış olması sizi biraz korkutmuyor mu? Yani bana saldıran dış güçlerden bir oyundur bu. Mehmet Arın bugün Mehmet Arın Mehmet Ağar bugün vatansever bir konumda mücadele ediyor. Önemli bir devlet tecrübesi olan bir şahsiyet. Onun hedef alınması da anlamlı. Yani Mehmet Ağar bugün Amerika'nın yine hedef aldığı devlet adamlarımızdan biridir. Yani Mehmet Ağar'ı zamanında doğru mu anlıyorum? Siz MIT raporlarıyla ifşalamıştınız. Özellikle Banker Bakanı olayında vs. İsmini kaç kere gitsin? Şunu söyleyeyim. Bir kere geçmişte değil, gelecekte birleşmemiz lazım. Yani mesela Hz Muhammed... Atatürk'ün yanındaki insanlara bakın. Siz birbirimizin geçmişi de değil bugün yapmak istediğimiz Bir soru da ben sorabilir miyim? Bitireyim de. Yani geçmişte değil önümüzde birleşiklik. birleşelim yoksa geçmiş geçmişimizde birleşirsek hepimizin birbirimize karşı belli eleştirileri olabilir ama şu anda Türkiye bir vatan savaşı veriyor ölçümüz şu olmalı bu vatan savaşında kim varsa beraber olacağız Kim bu vatan savaşında Amerika'nın yanında PKK'nın yanında FETÖ'nün yanında ise onları da karşı olacağız Eskiden diyelim bizim arkadaşımız ama şimdi FETÖ'yle başlıyoruz o zaman o da Türk milletinin kılıcına maalesef boynuna emek zorunda kalacak. Sorma gereken şu. Benim adıma sen sor abi. Bir soru da sen. Sen de mit raporu döneminde bunları yayınlıyordun. Bu adam nasıl biri olduğunu ki ben de yararlandım o mit raporlarından. Bu adamı sen zamanında ifşa alarken bugün nasıl savunabiliyorsun? Soracaksan böyle soracaksın. Evet. Sormuş da oldum Doğu Ben, kusura bakmayın. Tamam, sormuş da oldum yani. Peki artık böyle sorayım. Özür dilerim yani. Soracağıma da soracağıma da yani bazı troller de bazı... Pardon. Hazreti Peygamber'in amcası Ben bunu Mehmet Ağar'la o bağlamda söylemiyorum, ona benzetmiyorum. Ben şunu için söylüyorum, bizim tutumumuzu açıklamak açısından. Nasıl Hz Hamza'yı öldüren kişi sonra Müslüman oldu ve Hz Muhammed de dedi ki artık bizden oldu, Müslüman oldu ve onun boynunun vurulmasına izin vermedi. Sizim tutumumuz şudur, bugünkü cephe açısından bakıyoruz, bir vatan savaşı veriyoruz. Bu vatan savaşında konumlanan insanları, sen geçmişte şunu yaptın, sen bunu yaptın derseniz, onlar da size aynı şeyleri söylerse, o vatan savaşı cephesini tutamazsınız. Hz Muhammed'in başarılarını da kazanamayız. Atatürk'ün başarılarını da kazanamayız. Bu bakımdan bugünkü cephe açısından bakmamız lazım. Siz savcı da değiliz, polis de değiliz. Yani geçmişteki suçların takipçisi durumunda değiliz. Ama biz bir siyasi partiyiz, Vatan Partisisi. Ve Vatan Savaşı'nın önder partisiyiz. Dolayısıyla bizim insanlara bakış açımız bugün... tuttuğu cephe neresi? Amerika'nın yanında mı yoksa Türk milletinin yanında mı? O açıdan insanlara bakıyoruz. Mehmet Ağar bugün Türkiye'de Fethullah terör örgütüne PKK'ya karşı son derece net kararlı tavır alan insanlardan biridir. olduğu için zaten Sedat Peki'in hedefi. Bakın Sedat Peki'in hedefi olmazdı. Mehmet Ağar mı FETÖ'ye karşı tavrı almış Doğu Ben'e? Evet. Doğu Ben zaten eğer yapıyordu müsaade et bitirsin bir. Ben söyleyeceğim söyleyeceğim. Mehmet Ağar bugün Türkiye'de Fethullah Terörle Örgütü'ne karşı en kararlı tavrı alanlardan biri. Öyle olduğu için de hedef. Hedeftir. Bugün hedef olan Asya'yı da Mehmet Tamam Efendim? FETÖ'cüden mi hedef alıyordu o şeyi? Evet. Amerika ve FETÖ'ye hedef alıyor. Peki alıyorlarsa niye mesela Ekrem Yiğit gibi bir eski Fethullahçıyı halen daha yanına dolaştırıyor? Şimdi bakın oralara tekrar bakayım ben şey yapayım. Ben daha açık söyleyeyim. Yani bu şeyden getirilen İsrail'den getirilen silah mevzusu, Uzi mevzusu yapılan eğitim kampları bunların hepsini yazmıştınız siz. Ben bunların hepsini okudum sizden. Onların Mehmet Ağar'la bir bağlantısı yok. Mehmet Ağar, Özel Haber Kemal Altın'ın İbrahim Şahin'in Bakın ben size başka bir şey söyleyeyim. Dedim ki bugün Türkiye bir vatan savaşı veriyor ve bir cephe var. Evet onun için tarihsel pencereler açmak işte otuz yıl önce şöyleydi, yirmi yıl önce böyleydi dediniz mi? Ne Hazreti Muhammed kalır, ne Atatürk kalır. Ondan sonra onun için önümüzdeki eee cepheye ve önümüzdeki işlere bakalım. Buralarda birleşmesi gereken insanları eee karşı karşıya getirmeyelim. Benim burada birleşmiyor Doğu Ben. Burada birleşme kesinlikle yok zaten. Doğu Ben benim anladığım için birisi benim görüşümde durumdaysa artık benim için geçmişin önemi yoktur Tabii doğru bir görüş meselesi değil bu bir savaş meselesi bakın savaşan adamlar böyle bir Timur'un yanına geçti biraz evvel tümün askerlerini Onlara benim askerlerimi öldürüyorsunuz deyip kılıç çekmedi. Hadi aslanlar şimdi dedi, Yıldırım Benazıt'la savaşın bakalım. Yani savaşan adam böyle yapar. Bana biraz olmak emin değilim yani Doğu Ben bu. O böyle haklı bir konumdaysanız bu yaptığınız... doğru Hz Muhammed'in ve Atatürk'ün yaptığı gibi ama haklı bir konumda değilseniz o yanlış olur bana Hz Muhammed ve Atatürk'ten çok makyabeli hatırlattı Doğmey makyaber çok büyük bir siyaset arayı biraz zengin almışken. Machiavelli'nin hükümdar kitabı bütün batıda siyaset bölümünün ilk kitabı olarak görülür. Machiavelli de şunu söylüyor bakın onu okumanızı tavsiye ederim diyor ki Florence Prensi'ne İtalya'da. Bak sen de diyor Fetih Sultan Mehmet gibi ol diyor. Benim yıllardır merak ettiğim bir şey var ben arşiv toplamayı çok severim. Eski yayınlarda toplamaya çalışıyorum. Hepsini toplayamadım. Eksikler var. Hatta varsa Doğu'e yardımcı olsun bazıları. Bir yıl çok dikkatimi çekti benim ve manşetler çok dikkatimi çekti. Seksen dokuz yılı. Burada attığınız manşetlerde mesela Temmuz'da Türk askerleri Cudi'de kimyasal silah kullanıyor. Eylül seksen dokuzda dağlarda gerinle barınmasın diye orada orman yakıyor. Eylül seksen dokuzda yine öldürülen PKK gerillaları efsaneye düşüyor. Kimse öldüklerine inanmıyor. Şimdi bu iddiaları bugün PKK hala kullanıyor bu kimyasal silah mühürsünü özellikle. O dönem bunu yayın organlarınızdan neden yaydınız? Doksan iki kadar öcalanılıklı böyle bir mağazaya hayranlığı paylaştık. paylaştığınız için olabilir mi ya bu yanlış bir soru ve Abdullah Öcalan hiçbir zaman mavzudur hayranlığı paylaşmamıştır öyle bir konu değil ben istiyorum Doğu ve kendisi konuşuruz Bakın şunu söyleyeyim Siz 1990'a kadar hep Türkiye'de eşitliğin sağlanması demokratik hakları sağlanması ve kür sorunun demokratik hakları sınav çözülmesi için tavırlar aldık ve bir kısmı doğruydu İçinde aşırıya gidip abartılı yanlışlarımız da oldu. Onu söyleyeyim ama her zaman Türkiye'nin bütünlüğünden yanı olduk. Önemlisi sizin söylediğiniz tarihlerde PKK bizim Gaziantep liderimizi, Maraş liderimizi, Pazacık liderimizi, Tunceli liderimizi, birçok liderlerimizi öldürdü. Onu da bilin. Ama biz... O yüzden hiç o zaman... Bir dakika, bir dakika müsaade edin. O zaman PKK'ya karşı mücadelede bazı yanlışlar Türkiye Devleti tarafından yapılmıştır. Onu da korkmadan söylemek lazım. O yanlışlar aynı zamanda PKK'nın halkla birleşmesi, buluşmasına hizmet etmiştir. O bakımdan bizim o tür yayınlarımız oldu. Ama bir kısmı yanlıştır, onu da ifade ediyorum. Yani bugün revide ediyorsunuz bunu. Tamam bunu da çözmüş olduk. Çünkü bana da garip gelmiş. Revide ediyorsunuz yani bugün olsa yapmam o yayını. Peki Tabii o yanlışlıklar. Bugün de yaptığımızlar arasında yanlışlar vardır mutlaka. Bunları da yanlış olduğunu görsün. Ben size bir yılların polis bilgisi şeyi var. Yılların söylentisi bu. Bu doğru mu acaba? Yani? Öcalan size Chp listesinden TBMM'ye girmeyi teklif etti mi? Evet etti. Niye sizi etti başkasının etmedi onu? etti başkasına eee Chp listesi Chp'yle anlaştı ya siz Chp'ye bu soruyu Erdal İnönü'ye sormuyorsunuz, Deniz Baykal'a sormuyorsunuz. Bir dakika bir dakika. Çok güzel bir soru sordunuz. Evet koskoca Cumhuriyet Halk Partisisi, Chp onlara yirmi iki tane milletvekilliği verdi. Siz niye Cumhuriyet Halk Partisisi'ne yirmi iki milletvekili verdiniz PKK'ya diye sormuyorsunuz da o milletvekilliklerinden dört tanesini reddeden bana soruyorsunuz. Ben reddedeceğim. etmişim. CHP yirmi iki tane milletvekilini PKK'ya verdi ve meclise o yirmi iki milletvekilini soktu. Siz de onların içinde yer almadık. Sizi tebrik edeceğinize niye size bu öneriyi yaptı diye soruyorsunuz. Çünkü biz Türkiye'de önemli bir kuvvetiz. Onların yanına CHP'nin ve o zaman Chp işbirliği vardı. Chp işbirliği Birliği vardı. Onların yanına çekilmesi gereken bir gücüz. Bugün de bakın CHP ile HDP arasında yine aynı beraberlik var. Bugün de ellerinden gelse yanlarını almaya çalışırlar. Ama bakın biz o zamanda o dört milletvekiliğini reddettik ve Öcalan'da Milliyet ve Sabah gazetelerini siz arşivcisiniz açıp bakarsanız göreceksiniz. Öcalan ne diyor orada? Doğu Peki diyor bizim milletvekilliği önerilerimize. Dört tane. Yani milletvekilliği hatta önerimizi ve onların da başına bütün milletvekillerinin başına geçme önerimizi reddetti. Tenezzül etmedi diyor. Tenezzül etmedi diyor. Siz reddetmişiz siz de diyorsunuz ki niye size önerdi? Reddetmişiz. İçin olduğu şundan dolayı şundan dolayı soruyorum bunu. Çünkü Öcalan'ın DGM'de ifadeleri var. Burada kendisinin ifadesi bu tabi siz buna yanlış olduğunu söyleyebilirsiniz. Diyor ki 90 bin yılında geldi kampımıza bizle görüşmeler oldu. Doğu Doğu Peki bana siz bu şekilde muvaffak olamazsınız. Benim siyasi yapılamam için de yer almanız daha zor. daha doğru olur şeklinde terkinde bulundu ve çok doğru söylemiş yani Öcalan sizin yapılanmanızı içerisinde bulunsaydı bugün Abdullah Öcalan Vatan Partisisi'nde mi oldu o değil silahları bırakın Silahları bırakın, silahlı mücadeleden vazgeçin, gelin demokratik mücadeleye katılın. Yani biz şahsi hocalarına yapılan bir davet değil. Yani Kürt kitleleri silahlı mücadelenin aleti olmasın, gelsin Türkiye'de yasal demokratik mücadele içinde yer alsın. Ve biz bizim partimizin kapıları da ona açık dedik ve bugün de diyoruz. Bakın bugün HDP'den çok sayıda insan istifa ediyor. ve Vatan Partisisi'ne katılıyor. Bu bizim övüncümüz. Çok doğru söylüyor Abdullah Öcalan. Hakikaten ben onlara gittim. Dedim ki Amerika'nın, İsrail'in aleti olmayın. Bu silahlı mücadelenin sonunda yazık bu Kürt milletine de bütün Türk milletine de büyük belalar getiriyorsunuz. Bu silahları bırakın ve Kürt insanımızın demokratik platformlarda siyaset yapması için. için koşullar yaratalım dedim ve bugün de politikamız budur. Çok doğru. İyi ki bunu gündeme getirdiniz. Yani şunu soracağım. CHP ile birlikte yol aldıkları zaman bunlar onlar da benzer argümanları kullanıyorlar. Siz bunları yola getireceğiz tarzında falan. Ama siz makyajınızı yine Doğu Ben'ine makyajınızı... Cumhuriyet Halk Partisisi onlarla silahlı mücadele yapan bir örgütle iş birliği yapıyor. Onları meclise sokuyor. Siz ise... Bunu reddediyoruz. Hatta bize bana Murat Karayılan telefon etti o zaman sizin söylediğiniz. 1991 seçimi öncesinde Murat Karayılan, Abdullah Öcalan Bana görev verdi dedi ve size dedi dört milletvekili öneriyoruz. Size Cumhuriyet Halk Partisisi 22 milletvekilliği verdi. Dördünü size öneriyoruz dedi. Ben de dedim ki önerinizi reddediyorum. Dedi ki siz kurullarınıza götürseniz böyle hemen reddetmeseniz. Yok dedim hiç kurullara murullara götürmeme gerek yok. Çünkü ben genel başkanım ve kurullarında ne tavır alacağını da biliyorum. Sizi kesinlikle reddediyoruz dedim. Yani... öyle bir telefon görüşmesi oldu. Bunu Abdullah Öcalan'da hem Milliyet Gayet'yle hem Sabah Gayet'yle ve diğer gazetelerle yaptığı röportajlarda doğru bir şekilde anlatmıştır. Doğu Peki bizim tekliflerimizi tenezzül etmedi ve reddetti demiştir. Ama... Siz bir dakika... Siz... PKK'yı 22 milletvekili meclise sokanlara hesap sormuyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisisi yani CHP diyorsunuz ama o zaman CHP CHP idi işte. Evet, evet. Bir şekilde eleştiriyoruz. Tamam, evet. Bu bir eleştiri değil bir soruydu yani. Bu ortadan bir şey değil. Bu bir eleştiri değil bir soruydu. Yani aynı eleştiri. Bunu çok güzel. Bakın sorunuz dolayısıyla sizi kutluyorum. Çok güzel bir soru sordunuz. Çok güzel bir soru sordunuz. Ben de evet doğrudur dedim. ve aydınlattım. Ama ben de şunu söylüyorum. Niçin CHP'nin 22 milletvekilini PKK'ya vermesini o gün sorgulamıyoruz? Veya bugün Cumhuriyet Halk Partisisi'nin, İYİ Partisi'nin PKK ile birlikte saf tutmalarını ve mecliste HDP'li milletvekillerini savunmalarını ve HDP'ye karşı yürütülen her uygulamanın karşısına çıkmalarını sorgulamıyoruz. Orada dışarıda olmamız lazım. Evet. tutarlılığı açmışken efendim peki şöyle bir şey sormak istiyorum size. Açıkçası yani ben CHP seçmeni değilim. Ancak şu anda bugünün CHP'si için mi söylediniz yoksa geçmişteki CHP için mi? Önce bunu sormak istiyorum size. Her ikisi için de bakın. Tamam Bakanı Bakanı Olgulardan hareket ediyoruz. Sizde iftira, suçlama yok. Neden? Cumhuriyet Halk Partisisi 91 seçiminde PKK'ya 20 tane milletvekilliği verdi. Bu bir gerçek. CHP listesinden 22 milletvekili Öcalan tarafından tayin edildi. O zaman işte hep... O zaman işte şimdi şöyle. Bir dakika bir dakika bitireyim. Bütün arkadaşlar bu. Bitireyim Zaten benden 10 misli fazla konuştunuz. Şimdi bir gerçek. Cumhuriyet Halk Partisisi... 1991 seçiminde PKK'ya 22 milletvekilliği verdi. Bu bir gerçek. İkinci gerçek, bugün CHP her olayda HDP'yi koruyor, HDP belediyelerini koruyor, PKK'nın meclisteki adamlarını koruyor, onlarla el ele tutuşmuş durumda. Bu da bir gerçek. Peki efendim, şimdi tutarlılıktan söz ettiğiniz için şunu söyleyeceğim. Netice itibariyle 1991 yılındaki CHP ile şu anda benim bir işim yok. Mevcut CHP'nin HDP ile... Dolayısıyla yani altılı masa çerçevesinde HDP'nin herhangi bir yeri yok. Gerek bunu İYİ Partisi'nin baskısı deyin, gerek AK Partisi'den kopan DEVA gelecek ve Milli Görüş Saadet Partisisi'nin tepkisi deyin. Yahut el altından anlaşıyorlar da diyebilirsiniz. Bu konuda benim söyleyecek bir şeyim yok. Lakin şöyle bir durum var. Bu ülkede çözüm süreci başlatıldı. Türkiye Cumhuriyet Devleti teröristle mücadele hususunda ziyadesiyle başarılı bir devlet. Terörlele mücadele hafızı yıl oldu. 2022. Hala bir terör örgütü bitirilememişse bunun mevcut yönetimlerle ya da şu anki siyasilerin ortaya koyduğu çabanın beceriksizliğiyle bağlayabilir miyiz? Geçmişteki hükümetler neden bunu beceremedi diye bunu sorayım size. İkincisi de çözüm süreci. Özür dilerim. İkincisi de çözüm sürecinde Adalet ve Kalkınma Partisisi'nin HDP ile içli dışlı olmuş olması şu anki sizin bahsettiğiniz CHP'nin hükümetleri. HDP'yi desteklemesinden daha fena bir durum değil miydi? Çünkü o çözüm sürecinde askerlerimizin üzerinden geçtiği yollara, o mayınları, döşeme tarihleri bu çözüm sürecinin içinde yer almışken, bazı bakanlarımızın sırıta sırıta, üstelik PKK'lılar pişman olmadıkları halde, öyle otobüslerin üzerinde davulla zurna ile karşılanıp, yeter ki pişman mısın, pişman mısın, hayır değilim diyor. Pişman mısın, hayır değilim diyor. Ya pişman mısın? Evet, tamam pişmanım deyip, bu şey... şekilde af edildiği bir sürecin o zaman hesabını da soralım bu durumda. Yani haliyle böyle bir tablo var. İkinci sınıf. Siz sorularınızı cevap verin. Birinci sorunuza cevap. Türkiye NATO'da olduğu sürece PKK'nın kökünü kazanamazsınız. Çünkü siz NATO'nun tepesinde Amerika Birleşik Devletleri var ve Amerika Birleşik Devletleri PKK'yı koruyor. Hatta Amerikan Bakanı Obama açık söyledi. Sizim dedi Orta Doğu'daki birinci müttefikimiz Türkiye değil PKK'dır dedi. Siz o notunun içinde Amerikan müttefiki olduğunuz zaman PKK'nın kökünü kazıyamazsınız. Onun için soruyorsunuz ya bana, niçin 1984'ten bu yana 38 yıldır bu PKK'yı bitiremediniz? Amerika'yı bitiremezseniz PKK'yı bitiremezsiniz. Bakın İran'da Amerika yok, aynı zamanda İran'da PKK belası da yok. Veya Çin Halk Cumhuriyet'nde ne oluyor? Amerika'nın güdülündeki terör örgütleri ne? Göz açtırmıyorlar. Dolayısıyla Türkiye Atlantik sistemi içinde yer aldığı için Atlantik'in dayattığı, ve PKK ihmaliye politikalarına teslim oluyor ve diyelim PKK ile iş birliğini bir dönem AK Partisi yapıyor sizin söylediğiniz çözüm süreci Kürt açılımı ve AK Partisi tarafından Türkiye'de uygulandı ama Cumhuriyet Halk Partisisi de 2010'lu yıl Bu yıllarda ne diyordu? Siz Kürt açılımını sizden daha iyi yaparız. Siz eksik yapıyorsunuz. Değil mi? Yani orada Atlantik'in bütün partileri PKK'yı himaye konusunda veyahut da sizin çözüm süreci dediğiniz Kürt açılımı konusunda Elbirliği halindelerdi. Hatta Cumhuriyet Halk Partisisi kendisinin bu konuda daha ileri olduğunu iddia ediyordu. Siz ne yaptık? Vatan Partisisi ise Kürt açılımının toplantılarını bastı. Bakın Kürt açılımı toplantılarını biz açtık. Mesela Sayın Tayyip Erdal'ın da katıldığı toplantıları bir araştırın videolara falan bakın. Orada Vatan Partisisi'nin gençleri o toplantılara gitmiş, o toplantıları basmış ve o toplantılarda hatta Sayın Cumhurbaşkanı dahil yöneticileri de Kürt açılımı da protesto etmişlerdir. Dolayısıyla biz Vatan Partisisi olarak PKK ile işbirliği politikalarına karşı kararlı durduk. Ondan sonra... Silah dışında PKK'nın temizlenmeyeceğini ama tabii kültürel, ideolojik her alanda mücadele lazım ama bir terör örgütü önce silahlı olarak temizlenecek. Silahla temizlenecek, onun elindeki silahlar alınacak, silah tutan eller kırılacak. Ondan sonra diğer uygulamalar da olacak. Oradaki tutumumuz her zaman... tarla olmuştur ve aynı çizgide devam ettik ve bunun başarısını da kazandık. Bakın bugün ne oldu? Peki, ben başka bir soru sorabilir miyim? Erlik, bir saniye. Erlik Ben, bir saniye. Aydınlık konuşacak mısınız? Aydınlık gazetesinin Twitter hesabı. Konuşacak mısınız? Sol alttan mikrofonu açmanız gerekiyor. Peki Erlik buyur. Ben sorayım belki Sedat duruyordur burada. Aydınlığı da ilgilendiriyor. Doğu Ben'de belki bir fikri vardır. Benim bu çok takılmıştı kafama. 6 yıldır hatta. Ben teşekkür ederim. 6 yıldır hatta. Biliyorsunuz. 2016'da IŞİD bir video yayınladı. Fetih Şahin ve Sefer Taş adlı iki asker IŞİD tarafından yakıldı. Aydınlık Aralık 2016'da bu videonun sahte olduğunu görüntüdeki kişilerin IŞİD militanı olduğunu iddia etti. Fakat bir sene sonra TSK Sefer Taş'ın şehit olduğunu açıkladı. Şimdi bu konu hakkında hakkında bir tek bir şey yayınladınız mı yani bir düzeltme yayınladınız mı Eğer dediğiniz gibi ise ben o olayı bilmiyorum o zaman aydınlık yanlış haber vermiş olur Doğru bir de bakın bilmeyin Siz bir dürüst insanlarız yanlış yaptığımız zaman yazdır ama siz doğruysa diyorum sizin söylediğiniz doğru mu değil mi bunu bilecek durumda değil Ben aydınlığın durumunda olsam vatan genel başkanlığı yapam ama Aydınlık Türkiye'nin en ciddi en doğru en gerçekçi gazetesidir. Yanlış bir haber verdiği zamanda dürüst bir şekilde onun yanlış olduğunu söyleyecek cesarete ve fazilete sahiptir.