Herkese merhabalar. Duyu organları ve sistemlerin sağlığı dersimizde beraberiz. Sonuç seninle beraber duyu organlarına bakacağız. Beş duyu organımızı sayar mısın bana evladım? Göz, kulak, dil, burun, deri. Hocam harikasın. Bravo diyorum sana. Gözden başlayıp deriye kadar giden süper bir şekilde beş duyu organımızı öğreneceğiz seninle beraber bugün dersimizde ve nasıl çalıştığına bakacağız. Sistemlerin sağlığına bakacağız. Sistemlerin bazı hataları olabiliyor. Onlara bakacağız ve ilk yardım ve organ bağışına bakıp dersimizi bitireceğiz. Hatta anahtar kavramımız o kadar fazla ki burada göz, kulak, burun, dil, deri zaten 5 yorganımız. miyop, hipermetrop, astigmat, şaşılık göz kusurlarımız, devlik, cücelik, diyabet, guatır, işte burada büyüme hormonu veya diğer hormonların eksik veya fazla salgılanmasından dolayı oluşacak problemler ve aynı zamanda ülser, çölyak, isel, sarılık gibi bazı sindirim sistemi problemleri olabiliyor veya grip, zatüre gibi solunum sistemi problemleri olabiliyor. Romatizma, kemik erimesi gibi destek ve hareket sistemi problemleri olabiliyor. Böbrek yetmezliği ve böbrek taşı gibi boşaltım sistemi problemleri olabiliyor. Anemi kalp kripsi gibi. Tongeran Bey, dolaşım sistemi problemleri olabiliyor ve ilk yardım ve organ bağışıyla bu işi noktalayacağız seninle beraber diyorum. Bu arada hemen sana şunu hatırlatmak istiyorum. Tonguş dersinde 2026 kayıtlarımız başladı. 7. sınıf için şimdiden kaydolabilsin diyorum. Hadi bakalım o zaman beş duyu organımızla dersimize başlayalım. Bir kere hemen ilk duyu organımızı göz diyebileceğiz. Çünkü gerçekten de gözün yapısı ve çalışma sistemi çok enteresan. Diğerlerinden birazcık daha farklı. renk, şekil ve boyut algılamamızı sağlayan dış dünyadan ve beyin tarafından görüntüleri değerlendiren ve bizim bunları görmemizi sağlayan süper bir yapı. Bu süper yapının detaylı bir şekilde analizine bakacağız. Aynı zamanda kulak ikincisi ya ilk başta görürüz sonra duyarız işitiriz değil mi? İşte çevredeki sesleri algılamamızı sağlıyor ama sadece bunun işitme eee görevinin yanında bir de denge görevi gelecek. Ona bakacağız seninle beraber. Aynı zamanda Tongkçuğum koklama burunla yapıyoruz bu koklamayı da ve ardından da tad almayı da dilimizle yapıyoruz. Dudak gibi çizmiş ama dil aslında bu ortadaki dil ve sıcaklık ve sertliği ve benzeri bütün bu hislerimizi de derimizle yapıyoruz. Vücudumuzdaki en büyük organ deridir. Bunu da unutma Tongçuğum. Vücudumuzun her tarafını sarmıştır. Çünkü her tarafla algılayabiliriz. Buradaki beş duy organımızın en büyüğü hangisidir o zaman? Harikasın. Deridi diyebiliriz. Ve aynı zamanda Tonguç beim korneanın hemen altında gözün renkli kısmı. Hani biz gözü gördüğümüz zaman renkli görürüz ya. Şimdi burası göz bebeğimiz. Bu siyah olan kısım göz bebeğimiz. Bunun etrafında gözün renkli kısmı iris dediğimiz bir kısım. Hatta bunun üzerinde göstermek istiyorum. Bak burası iris. Gözünün renkli kısmı ve aynı zamanda Tonguç Bey burası bu tam ortası göz bebeği dediğimiz ışığın girdiği kısım. O yüzden karanlık gözüküyor. Gözün içine giriyor burası aslında bir kuyu gibi. Kuyunun içine bakınca karanlık görürsün ya. Aynı onun gibi düşünebilirsin. Burada içeride görme gerçekleşiyor. Ve burası da Tonguç benim burası aslında şu tamamen bu gördüğümüz kısım bizim kornea dediğimiz dışarıdan bir katman. Saydam tabaka diye ad verebiliyoruz buna Tonguşan Bey. Dolayısıyla saydam tabaka korneadır. Korneyadan giren ışınlar göz bebeğinden girerek arka taraftaki göz merceğine gelir. Göz merceğini de birazcık daha görünür hale getireyim senin için. Tam böyle bir saydam olduğu için. Şöyle bir mercek gibi, ince kenarlı mercek gibi düşünebilsin bunu. Bu mercek de ışınları kırarak. Şimdi buradan ışınlar geldi. Işlar geldi, geldi, geldi, geldi. Salam tabakadan geçti. Göz bebeğinin içinden geçti ve sonrasında kırılarak burada eee arka tarafta sarı leke denilen bir bölgeye düşüyor ve ters bir şekilde görüntüyü oluşturuyor. Bizim görmemizi sağlayan kısım aslında burası. Ve bu görüntünün, bu ışığın buradan geçebilmesi için ilk başta bir saydam tabakanın olması gerekiyor. Ardından göz merceğinin zaten saydam olması gerekiyor. Göz bebeğinden geçebilmesi gerekiyor. Burası eee siyah kısmı aslında ış gözün. Ardından da Tomş beim camsı cisim dediğimiz gözümüzün içini dolduran bir sıvı kısımdan geçmesi gerekiyor. Ama bu o kadar saydan bir sıvı ki ışığı olduğu gibi geçirebiliyor. İşte sert tabaka dediğimiz bu yapıdan ardından nereye doğru geçiyoruz? Damar tabakanın içindeki bu iris kısmının ortasındaki göz bebeğinden geçiyoruz. Ardından ve mercekle beraber merceğin içinden de geçerek kırılarak ta arka taraftaki a tabakaya geliyoruz. Yani en dışarıdan sert tabakadan geldik. Sonrasında damar tabaka ve iris ve benzeri bulunduğu bölgeden geçtik. Mercek ve benzeri bulunduğu bölgeden geçtik. Kırıldık ve sarı lekeye kadar geldik. Işığın hareket ettiği yolu söylüyorum sana. Bu sarı lekede Tonguş abim ağ tabakası var aslında burada. Ağ tabakasının üzerinde bu sarı leke. Bu sarı lekenin üzerinde görüntü ters bir şekilde oluşuyor. Hatta sana şöyle bir e şöyle bir göstermek istiyorum. Hatta şöyle ben sana e baştan sıfırdan şunu göstereyim. Gözümüz burada diyelim. Gözümüz burada diyelim. Ve göz sinirlerimiz de burada diyelim. Ve burada da korniyamız var. Burada da göz merceğimiz var. Burada da göz bebeğimiz var. Şimdi eğer sen şurada bir insan görüyorsan bu insanın görüntüsü buradan böyle gelecek. gelecek, gelecek, gelecek, kırılacak ve çok enteresan bir şekilde Tonguç Elan Beyim ters bir şekilde sarı leke dediğimiz a tabakanın üzerindeki yani retinanın üzerindeki retina yani A tabakanın üzerindeki yerde oluşacak. Tamam mı? Burada ters bir şekilde oluşacak. Yani sen bu adamı görüyorsun ama ters görüyorsun aslında. Sarı lekeye ters düşüyor. Sonrasında bu sarı lekeden duyu almaçları, duyu almaçları burada duyu almaçları dediğimiz hisseden yani gören işte şeklini gören, rengini gören bazı duyu almaçları var. Bunu kör nokta dediğimiz sinir hücrelerinin olduğu bir noktaya gönderecekler bilgileri ve bu bilgiler ta buradan beyine iletilecek ve beyin de diyecek ki ya bu adam ters gördüm ama bu adam bu şekilde ve boyutu bu kadar işte üzerinde kıyafet bu kadar şeklinde düzeltilecek ve görüntü oluşacak şeklinde bir akış var. Şimdi bu akışı sana göstereceğim ama şimdi burada şunu hatırlatmak istiyorum sana. En dışarıdaki tabaka sert. Sonra içindeki damar tabaka var. Damar tabakanın sert tabakanın içinde kornea dediğimiz saydam kısım var. Ve damar tabakanın içinde iris dediğimiz kısım var. Ve a tabakanın içinde de sarı leke. Sarı benek eee veya sarı leke diyebiliriz. Ve aynı zamanda e kör nokta dediğimiz e sinirlerin bulunduğu yer de var diyebiliriz. Burası da kör nokta olarak adlandırılıyor diyebileceğiz. Peki o zaman irisin renkli kısmı, gözün renkli kısmı olduğunu gördük. Göz bebeğinin aslında bir delik olduğunu ve bu delikten ışığın geçebildiğini gördük ve irisinin tam ortasında olduğunu gördük. Ve burada göz merceğinin ışığı kırdığını gördük. İşte o zaman görme olayının nasıl olduğunu seninle beraber tak diye açıklayalım. Bir kere cisimden yansıyan ışık geliyor ve saydam tabaka yani korneadan geçiyor. Tonguç elem abim korneadan geçtikten sonra kornyadan bir miktar kırılıyor. Mercek kadar değil ama bir miktar kırılıyor. Sonra göz bebeği dediğimiz irisin ortasındaki kısma geliyor. Irisin ortasındaki delik aslında bu. Ve bu büyüyüp küçülebiliyor. Refleks olaylarıyla büyüyüp küçülebiliyor. Sonra göz merceğine gelip kırılıyor gerçekten de. ve a tabakada sarı lekenin üzerinde ters görüntü oluşuyor. Sonra duyu almaçları işte burada rengini, şeklini ve benzeri algılayan almaçlar var. Bu almaçlar görme sinirlerinin bulunduğu kör noktaya aslında ışığı ve iletileri gönderiyor. Eee, uyartıları gönderiyor. Uyartı diyoruz bu gönderilen mesajlara. Bu uyartılarda sinirlerle vasıtasıyla beyne taşınarak görüntü düzleştiriliyor ve beynini de görmüş oluyoruz diyebiliriz. Şimdi geldik kulağa. Şimdi kulağı herkes ne organı olarak biliyor? Tong Şelen Bey harika duyma organı olarak biliyor. Doğru söylüyorsun. İşitme veya duyma fark etmez. Ama bir de aynı zamanda çok önemli bir görevi daha var. Denge görevi daha var. Sen zaten işitme olduğunu biliyorsun. O yüzden dengeyi büyük yazdım. Yani gerçekten de denge organı olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Nasıl? Nasıl dengemizi sağlıyor? Çünkü kulağın içerisinde yarım daire kanalları denilen çok enteresan bir yapı var. Bu bizim dengede durabilmemizi, ayakta durabilmemizi, bisiklet kullanabilmemizi, ip cambazlığı yapabilmemizi sağlayan asıl yer. İşte buraya bir problem olursa kulağınız rahatsızlanırsa mesela kulak iltihaplı olursa dengemizi de kaybedebiliyoruz. Allah korusun. Dolayısıyla bunun yarım daire kanalların içinde küçük topçuklar var. Resmen iPhone'un hani telefonların böyle hani döndüğü zaman hani şekli değiştiriyor ya ekranın hareketini de yapıyor. İşte bunu sağlayan dedikleri sistemlere çok benzi zaten oradan insanlardan esinlenmişler bunları yaparken. Bu sistem bazen küçük topçukların hareketleriyle biz aslında nerede olduğumuzu yatıyor muyuz ayakta mıyız algılayabiliyoruz. O yüzden denge görevi çok önemli. Peki o zaman nasıl oluşuyor? Şimdi kulağında üç temel yapısı var. Nasıl demiştik? gözde eee dışarıda sert tabaka, ondan sonra damar ondan sonra ağ tabaka şeklinde vardı. Burada da kulakta da üç tane temel kısım var. Dış kulak, orta kulak ve iç kulak. Dış kulakta zaten kulak kepçesi var. Bunu herkesin gördüğü kısım. Yani kulak kepçesi dediğimiz şey. Kulak yolu dediğimiz şeyin içerisine giren hani kulak yolunu temizler diye bazen bu zararlı bir şey bu arada onu söylemek istiyorum. Kendi kendine atması daha önemli. Bir de ona kulak zarı denilen bir zar kısmı var. Şimdi bu kısım dış kulak sonrasında orta kulağa geçiyoruz. Şimdi normalde nasıl duyuyorum? Ben buradan bir arkadaşım bağırdı. Ses titreşimler şeklinde bu şekilde geldi. Kulak kepçesi tarafından toplandı ses ve kulak yolundan geçti ve kulak zarına çarptı. kulak zarına çarptığı zaman kulak zarı o kadar incecik bir e zar ki bu incecik zar titreşiyor. Yani burada çok önemli sesin hareketi gibi titreşim hareketi oluşuyor. Bu titreşim hareketi de hemen kulak zarına dokunan çekiç, ör, üzengi vücudumuzdaki en küçük mikro mikro büyüklükteki kemikler aslında bunlar. Çok küçük kemikler. Bu kemikler sesteki titreşimle dahi sallanıyorlar. Yani kulak zarı sallanınca bunlar da sallanıyor. Böyle titreşmeye başlıyorlar. Çekiç örsengi kemikleri titreşiyor ve ardından da Tonguç Eren Beyim bunlar kendi üzerlerine aldıkları bu titreşim hareketini oval pencereye iletiyorlar. Ve oval pencere dediğimiz pencere dediğimiz bu pencerede aslında bir iletim yeri. Bu oval pencereden iç kulaktaki dalı salyangoz dediğimiz kısma iletiliyor ve iç kulaktaki dalı salyangoz dediğimiz kısımda Tonguçladim beyim artık sinir hücreleri var. Bu sinir hücrelerinin titreşimiyle aslında sinir hücrelerine getiren uyartı mesajıyla biz beyne gönderip bu mesajı duyabiliyoruz. Peki burada önemli bazı yardımcı organlar daha var. Şimdi dalız ve salyangoz. Dalız salyangoz dediğimiz böyle şeklin başlangıcı yani kulağın içindeki bu yapının başlangıç kısmına dalız diyoruz. Burada iki tane temel eee yardımcı kısmı var. Birincisi Östeki borusu. Burada kulak yolundaki basınç dengelenmesini sağlıyor. Basınç dengelenmesi dediğimiz eee şey aslında eee buradaki kulağımız, ağzımız, burnumuz, buradaki nefes almamız ve benzeri, buradaki sesin baskısı ve benzeri buradaki basıncın dengelenmesini sağlıyor. Ve aynı zamanda yarım daire kanalları dediğimiz şey ise dengede durabilmemizi sağlayan, denge organı olmasını sağlayan asıl yarım daire kanalları. Zaten bunu da anlatmıştım sana evladım benim. O zaman hemen işitme olayına bakalım seninle beraber. Bir kere ses dalgaları geliyor ve kulak kepçesiyle toplanıyor ve ardından kulak yoluna gidiyor. Kulak yolunda dikkat ettiysen hani kıllar vardır. Aynı zamanda işte mukus salgısı vardır. Bu da aslında kulak yolunun eee temizlenmesine yardımcı olur. Kulak yolundan geçerek kulak zarının titreşmesini sağlıyor. Çekiç örsengi denilen vücudumuzdaki en küçük kemiklerin titreşimini sağlayarak şiddeti ile çekiç örsenginin şiddetini arttırarak çünkü kulak zarında çok az titreşiyor ama çekiş örengi daha da fazla titreşmeye başlıyor. Oval pencereye iletiliyor. Oval pencereden sonra da eee ve eee dal dediğimiz oval pencere aslında salyangoza iletilerek burada Tonguç Cerazım benim aslında bizim için bir sinirsel iletim başlamış oluyor. duyu almaçları eee bunu hissediyor. İşitme sinirleri. Ardından da beyin işitme merkezinde biz işte Ahmet dediysen mesela şu anda benim tonguç diyorum. Tonguç harika efendimi diyebilmemin sebebi beni duymam değil mi? İşte bunu yaparken bütün bu olaylar gerçekleşiyor. Tabii otomatik olduğu için sen hissetmiyorsun bile. Şimdi burnuna bakacak olursak da Tongu Çelem Beyim, burnumuz koku alma organıdır ve uyartı mesajları, duyu sinirleriyle beyindeki koku merkezine iletilir Tungu Çelen Beyim ve aynı zamanda burunda koku tanecikleri bir kere geliyor ve bu koku taneciklerinin kimyasal maddeler olduğunu bileceğiz. Yani havada uçuşan bir sürü kimyasal madde var. Bu havada uçuşan kimyasal maddeler bizim koku almamızı sağlıyor. Zaten onların biz kokusunu alıyoruz. Bu kimyasal maddelerde bir kimyasal özellik var. İşte buradan burundan girdikten sonra sinüs boşluklarından ta burnun üst kısmındaki bir sarı bölgeye geliyor. Bak unutma çok kıl bir şey var burada. Sarı benek veya sarı leke dediğimiz şey aslında gözdeydi. Bu ise burunda. Sarı bölge dediğimiz şey de burunda. Bölge burun. aklına getirirsin lütfen. Çünkü bu sarı bölgede kimyasal bir şekilde buradaki kimyasal maddelerin uyarıları algılayan almaçlar var. Duyu almaçları var. Bu duyu almaçları sayesinde koku uyarıları oluşuyor ve uyartı mesajına dönüşüyor ve ta beynimize kadar gidiyor. İşte koku tanecikleri geliyor. Burun deliğinden giriyor. Ardından burun boşluğundan geçerek sinüs dediğimiz burun boşluğundan geçerek nereye geçiyor Tonguç Şelen Beyim? E mukus sıvısı içerisinde çözünerek. Bu çok önemli. Çünkü kokuyu algılayabilmemiz için mutlaka nemli olması gerekiyor burnumuzun. Burnumuz kuruysa kokuyu algılayamayız. Bu mukus dediğimiz nemini, burun nemini oluşturan ve hani eee aynı zamanda tozları da tutan burnumuzun içerisinde kıllarla tozları tutuyordu. Bu mukus sıvısı içinde çözünerek sarı bölgeye geliyor. Sarı bölgede artık hissedilmeye başlıyor. Duyu almaçları hissediyor. Koku almaçları bunu alıyor, sinirlere veriyor ve beynin koku alma merkezinde biz bunu eee hissediyoruz, algılayabiliyoruz diyoruz. Ve unutmayalım, eee, burun ve tat alma beraber çalışan zaten aynı boşlukta bak şu boşluktan birleşiyorlar. Tat alma dille beraber çalışan organlardır. Mesela burnumuzda koku kaybı varsa tat kaybı da olur veya tat kaybı varsa koku kaybı da olur. Bunların birbirlerle çalıştığını hemen söylememiz gerekiyor. Bu önemli sorularda kesin çıkıyor. Çünkü tat alma duyu organımız için de dil diyeceğiz. çiğneme, yutma, konuşma dediğimiz üç temel olaya yardımcı oluyor. Konuşmaya yardımcı oluyor diyoruz dilimiz. Dilimiz konuşmak için de çok önemli bir organ. Ve en özel en önemli özelliği de tabii tat alma. Tabii ki bunlar diğer görevleri. Tat almak için besinlerin aslında tükürük sıvısında çözünmesi gerekiyor. Burunda mukus sıvısında çözünmesi gerekiyordu koku alabilmemiz için. Burada ise tükürük sıvısında çözünmesi gerekiyordu. Dilimizin her bölgesi tüm tatları alıyor aslında ama mesela şu acıyı burası daha fazla alıyor. Tatlıyı burası daha fazla alıyor. Ekşiyi burası daha fazla alıyor. Tuzluğu burası daha fazla alıyor diyebiliriz. Tad alma olayı çözünen besindeki maddeler aslında taturcukları böyle bu dilimizin üzerinde böyle hatta dilinde aynı da bakarsan Tomuçin böyle tomurcuk tomurcuk bir sürü eee hani böyle küçük küçük noktacıklar vardır. Bu noktacıklara biz tat tomurcukları diyoruz. Bunlarda duyu almaçları var. Almaç dediğimiz şey duyuyu algılayan ilk hücreler. Bu almaçlar sayesinde sinirler iletiliyor. Sinirler de beyin tat alma merkezinde bizim bunu algılayabilmemizi sağlıyor diyebiliriz. Peki geldik deri yani vücudumuzdaki en büyük organa ve deriyi Tonguşim biz incelerken üst ve alt deri olmak üzere iki kısımda inceleyeceğiz. Üst deride Tonuş bizim gördüğümüz aslında şu anda üst deriye dokunuyorum ben ve bu eserinin üzerinde Tomuş abim kıllarımız var. işte tüylerimiz, kıllarımız ve benzeri var. Aynı zamanda eee bizim hissettiğimiz bu gördüğümüz rengimiz var. Gördüğümüz rengimiz de oluşuyor. Mesela siyahi insanlarda burada eee renk pigmentleri çok daha fazla olduğu için onları siyahi görüyoruz veya beyaz insanların renk pigmentleri çok daha az olduğu için onları beyaz görüyoruz diye düşünebilirsin. Peki eee kıllar çıkıyor buradan. Nereden çıkıyor? Ta alt deriden geliyor bu arada. Veya işte ter bezlerimiz var. yukarıya bağlanarak üst deriden ter atmamızı sağlıyor ve bu terlememizi sağlıyor terleri de veya yağ dokumuz en aşağıda vücudumuz derimizin aslında vücudumuzu korumasını sağlıyor darbelere karşı. Mesela ben burayı vuruyorum, bir şey olmuyor. İçine gömülüyor, bir daha eski haline geliyor. İşte bunu sağlayan şey alt taraftaki yağ derisi. Böyle sanki tampon gibi vücudumuzu koruyor. Kemiklerimizi, kaslarımızı koruyor. Derinin altındaki böyle derinin en alt kısmındaki ve kıl kökü kılın oluşmasını sağlıyor. Eee işte kılın altında damarlar var, kan damarları var ki çok önemli burası. derinin beslenmesini sağlıyor. Bu arada unutmayalım üst deri ölü deri hücrelerinden oluşur. Ölü hücrelerden oluşur aslında. Eee ve burada eee renk pigmentleri ve benzeri ölü hücrelerden oluşur. Bir kısmı tabii alt tarafı hani üst tarafı ölü hücrelerden oluşuyor ve alt tarafı ise Tongşum tamamen canlı. Bak kıl kökleri var, kan damarları var, terbezleri var. Darbelere karşı bizi koruyor. Vücuttaki ısı kaybını önlemeye eee yardımcı oluyor derimiz. Aynı zamanda alt derideki duyu almaçları sayesinde yani buradaki duyu almaçları sayesinde biz sıcaklığı, soğukluğu, sertliği gibi uyarıları algılayabiliyoruz Tonguçum. Hatta bir tane daha ıslaklık yazayım. Islaklığı ve kuruluğu da algılayabiliyoruz. Islaklığı nasıl algılıyoruz? Yine buradaki duyu almaçları sayesinde diyebiliriz. Aynı zamanda şunu daha söylemek istiyorum. ölü hücreler vardır ve deriye rengini veren kısım deriye rengini veren kısım da üst deridir. E ve aynı zamanda çok enteresan mesela benim parmaklarımın uçları çok iyi hissediyorken Tomcum buralar çok iyi hissetmiyor. Mesela buraya iğneyi batırmamla buraya iğneyi batırmam arasında dağlar karar fark burası hemen elim çok acıyor ama burada çok fazla acımaz. İşte bunun sebebi de duyu almaçları vücudumuzun derisinin her yerinde eşit dağılmamıştır. Mesela parmak uçlarımızda çok daha fazladır hissedebilmemiz için veya dudaklarımızda çok daha fazladır. Eee diyebiliriz. Diğer bölgelerde daha da azdır diyebiliriz. Peki duyu organlarımızın sağlığı nelerdir? Sağlığı için neler yapmamız gerekiyor? Problemleri nelerdir? Mesela göz kusurları ile alakalı şunları bilmen gerekiyor. Miyop Tonguç Hanım beyim. Uzağı görememek. Uzağa uzağa göremez. net göremez tabii ki uzağı net göremez. Hipermetrop yakını net göremez. Assimat bulanık görür. Şaşılık göz e işte zaten şöyledir. Göz çizdiğim zaman şaşılık böyledir. Mesela eee gözleri, kasları doğru düzgün çalışmadığı için göz kasları gözler bu şekilde eee farklı yönlere doğru gidebilirler. Normalde aynı yöne bakması gerekirken işte şaşılık dediğimiz mesela bunun her birisinin bir tedavisi var. Mesela bu kalın kenarlı mercekle tedavi edilebiliyor. Bu ince kenarlı mercekte aynı zamanda asimat yine e farklı merceklerle tedavi ediliyor. Şaşılık ameliyatla tedavi edilebiliyor ve düzeltilebiliyor. Veya işte Tongu Şelen Beyim e kulakla alakalı kulakla alakalı vertigo denge kaybı çünkü yarım daire kanalları doğru düzgün çalışmıyor. Dış orta kulak iltihabı dediğimiz özellikle buradaki eee yolların tıkanmasıyla iltihap tutmasıyla oluşan bir hastalık var. Bunların her birisinin eee ilaçla tedavileri var tabii ki. Aynı zamanda burunla kokuyla alakalı sinüzit dediğimiz çok büyük bir problem gerçekten birçok insanda var. Sinüslerin sürekli akması ve oranın iltihap kapasından kaynaklanıyor. Burun kemiği eğriliyor olabilir. Doğru yüzünü nefes alamıyoruz. Uyku apnesi dediğimiz problemler ortaya çıkabiliyor. Saman nezdesi dediğimiz sürekli burun akıntısı gibi problemler ortaya çıkabiliyor. Aynı zamanda tat almayla alakalı dil iltihabı var. Ve dil iltihaplanınca tabii ki tad alma duyumumuzu kaybediyoruz ve tat körlüğü de aslında sürekli aynı tadı aldıkça artık o tadı almamaya başlayabiliriz ve unutmayalım burun ve dil aslında beraber çalışan organlar yani bir şeyin tadını alamazsak aslında kokusunu da alamayız veya kokusunu alamazsak tadını da alamayız gibi beraber çalışan organlar olduğunu bileceğiz. Aynı zamanda deriyile alakalı yanıklar, uçuklar, yanık dediğimiz şey Allah korusun bir şey bir tarafımız yanarsa o deri tekrar eski haline bayağı zor oluyor. Ve uçuk dediğimiz bazı virüik hastalıklar var. Uyuz dediğimiz yine virüik hastalıklar var. Egzama, deri iltihabi dediğimiz işte mantara benzer hastalıklarda derinin pul dökülmesi gibi hastalıklarda oluşabiliyor diyoruz. Ve sistemlerin sağlığı ve hastalıklara bakalım. Şimdi denetleyici, düzenleyici sistemler deyince aklımıza hemen ne gelecekti? iç salgı vezeri ve sinir sistemi gelecekte. Tabii sinir sistemiyile alakalı birçok hastalık olabiliyor. İşte nedir? İşte şizofreni var. İşte bipolarlık ve benzeri. Bunlar sinir sistemiyle ilgili hastalıklar. Bir de iç salgı bezleriyile ilgili hastalıklar. Mesela hipofiz bezinin doğru düzgün çalışmamasıyla büyüme hormonu çok salgılanırsa devlik olabiliyor ve çok az salgılanırsa cücelik oluşabiliyor ve bunların tabii ki önlemleri alınabiliyor. Çocukken önlemleri alınabiliyor. baktığımız zaman diyabet e dediğimiz şeker hastalığı da pankreasın salgadığı insülin hormonunun eksikliğinden kaynaklanıyor ve kan şekeri düzenlenemediği için dışarıdan insülin iğnesi almak zorunda kalabiliyor insanlar ve şeker hastası oluyor. Ve guatri dediğimiz tiroksin hormonunun düzgün salgılanması da guatri dediğimiz boynun şişmesi. Böyle eşek gibi şişiyor boyun ve burada da eee belli tedavilerle bu da iyileştirilebiliyor. Peki geldik destek verk sisteminin hastalıkların. Kemik erimesi özellikle yaşlılarda çok oluyor. Kemik kırılmaları yine yaşlılarda çok oluyor ve gençlerde de oluyor aslında. Hani ters hareketlerden oluşabiliyor. Romatizmada genellikle işte büyüme evresinde olan genç insanlarda veya çok yaşlı insanlarda kemikler eklem yerlerinin ağrıması şeklinde baş gösterebiliyor. Hepsinin de çözümü var bu arada. Hiçbirisinin endişesi etmenize gerek yok. Mesela hepsinin kemik erimesi için bazı çözümler var. Yaşlılar için aynı zamanda romatizma için belli ilaçlar var ve benzeri diyebiliriz. Sindirim sistemine hastalıklarına baktığımız zaman ülser midenin yara olması yani midenin içinde yara ortaya çıkıyor gerçekten de ve bu yara aslında asitten dolayı yakıyor mideyi diyebiliriz ve aynı zamanda isal dedi midemiz için çünkü asit var gerçekten kendi ürettiği hidroklorik asit var tuz ruhu dediğimiz asit var aslında isal dediğimiz şey sindirim sisteminin eee problemli olması bağırsakların bozulması dediğimiz eee sıvı eee aslında dışkı çölyak dediğimiz çok önemli bir hastalık. Glüen dediğimiz bir eee şeyden, yapışkan proteinden oluşuyor aslında. Ve bu da eee birçok hastalığa yol açabiliyor başka hastalığa. Ve gluteni kesmek gerekiyor. Özellikle buğday ve buğday ürünlerini yememeniz gerekiyor. Çölyek hastalarının. Sarılık dediğimiz bazı hastalık bir hastalık var. Yine sindirim sistemi hastalıklarından. Yine bunların da çözümü var diyebiliriz. Peki solunum sistemi hastalıklarında grip zatür. Zaten bunu herkes bildiği hastalıklar özellikle pandemiden sonra çok ortaya çıktı. grip. Herkes grip olabiliyor. Burnun akıyor, ateşimiz çıkıyor. İşte çok fazla akıntı olursa ciğerlerimize inip virüs burada ciğerlerimizi zatüreye dönüştürülebiliyor ve zatürede gerçekten ölümcül bir hastalık olabiliyor yaşlı insanlar için. Özellikle zaten pandemide insanların en önemli vefa sebebi de zatüreydi. Sistemlerimize devam edecek olursak da boşaltım sistemi ile alakalı böbrek taşı oluşumu birçok insanda gerçekten çok büyük acılarla eee oluşan bir hastalık. Erkek ve kadınla ikisinde olabilişiyor. Böbrek taşı dediğimiz beslenme etkisiyle ortaya çıkan böbrekte taş oluşumu veya genetik de olabiliyor bunlar. Bunları da bazı tedavilerle yok edebiliyoruz. İşte böbrek taşlarını eee sonar sistemlerle kırabiliyoruz. Veya böbrek yetmezliği dediğimiz çok önemli bir problem daha var. O da böbreklerimiz yeterince filtre etmediği için kanı dışarıdan diyaliz makinesine bağlanabiliyoruz veya böbrek naktiyle bu işi çözebiliyoruz. Dolaşım sistemi sağlığında kanser dediğimiz en önemli hastalıklardan bir tanesi. Kan zaten kanda dolaşım sisteminin en önemli yapısı ve burada da vücudumuzun bağışıklık sistemi çökerek belli hücreler sürekli bölünerek resmen hani vücudumuzu ele geçiriyorlar ve eee birçok ölüm de modern yüzyılda bundan oluşuyor. Çünkü kimyasal maddeler, radyasyon ve benzeri kansere yol açıyor. Kalp krizi dediğimiz hastalıkta kalbin bir anda durması oraya besleyen damarların tıkanmasından dolayı oluşuyor ve anemi dediğimizde kansızlık hastalığı kanımızın kan hücrelerini yeterince üretmemesinden kaynaklanıyor diyebiliriz. Peki geldik ilk yardım ve organ bağışıyla bu işi noktalanacağız şimdi seninle beraber Tim bir kere yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini sağlamak için bir yaralanma sırasında hemen ilk müdahaleye biz ilk yardım diyoruz. Hasta veya yaralının kötüleşmesini engellemek bizim amacımız burada ve hasta veya yaralının iyileşmesini kolaylaştırmak. Aynı zamanda organ bağışı ise kişinin doku ve organlarını ölümden sonra başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi Tonguç beim ve 3 ve 9 Kasım organ bağışı haftımız var. Ve kalp, kornea, böbrek, karaciğer, kas, kemik ve akciğer organ nakli yapılabilen organlarımız. İşte bir insan öldükten sonra diğer insana bunları bağışladığı zaman o insan bu e organlarla kendi hayatını sürdürebilecek bir şansa ulaşmış oluyor diyebiliriz. Tonguç abim hemen bir sorumuz var. Burnumuz tıkandığında neden besinlerin tadını algılamakta zorlanırız demiş Tonguş Eran Bey. Bu sorumuzun cevabı burun ve dil. Burun ve dil yani koku ve koku ve tat alma beraber beraber çalışan çalışan sistemlerdir. Sistemlerdir. Dolayısıyla biz eee bu yüzden aslında burnumuz düzgün çalışmadığı zaman burnumuz burnumuz eee tıkalı olunca tıkalı olunca koku koku alamadığımızdan alamadığımızdan bunları bu arada sınavlarda böyle uzun uzun yazmak gerekiyor. Eee tat almada da zorluk yaşarız. Almada da zorluk yaşarız. Tam bir sınav sorusu bu arada. Çünkü sınavda da böyle açıklamalar bizden çok bekliyor. Bloom Taksonomi'ye uygun bir şekilde. Şimdi geldik sorumuza. Zoru bankamızdan bir soru. Bu arada hemen ödevini vermek istiyorum sana Tomuşım. Tüm dersler soru bankamızı açtığımız zaman tüm derslerden eee burada tabii ki en sona doğru duyu organları test 18'i ve sistemlerin sağlığı test 19 test 20'yi yapmanı istiyorum. Dinamo soru bankamızı açtığımız zaman da burada duyu organlarıyile alakalı çok fazla testimiz var. Onu da söylemek istiyorum. Test 72'den başlayacaksın ve neredeyse duyu organlarının sağlığı ve benzerinin sonuna kadar test 79'a kadar yapabilirsin. Yazılı yazılı kısmına lütfen yazılıya kadar hiç çalışma. Onları beraber yapacağız. Hani böyle Zoru Bankasından da Zoru Bankasından da fenle alakalı duyu organlarıyla alakalı test 29, 28 ve 30. Yani 3 tane testimiz var diyebiliriz. Hadi bakalım o zaman bu ödevimizden de olan bir soruyu çözelim. Yukarıdaki masada eşit büyüklük ve kütlerde besin bulunmaktadır. Demiş. Şimdi diyor ki bize buna göre masadaki besinlerin dilin hangi kısmında en fazla algılanıklar hangisinde doğru gösterilmiştir demiş. Şimdi bir kere eee dilin tat alma ile alakalı şimdi bal var, karpuz var ve limon var. Hemen eee dilin hangi kısımları neleri algılıyordu? Hemen sana şunu hatırlatmak istiyorum Tonguç Şelen Beyim. Dille alakalı. Eee dilimizle alakalı. Hemen burada hatırlıyorsan burada ön kısmı tatlıyı algılıyordu. En arka kısmı acıyı algılıyordu. Tatlı acı. Ön uçlar eee tuzluyu ve orta uçlarda, orta yanlarda ekşiyi algılıyordu. Şimdi dolayısıyla daha iyi algılıyordu daha doğrusu en fazla algılandıkları. O zaman tatlı olanları uçta göstermemiz gerekiyor. Bal ve karpuz uçta mesela burada. Ve limon da ekşi. Evet bu ortada ve yan taraflarda. Doğru bu. Doğru olabilir. Şimdi limon burada doğru ama burası tuzluydu. O zaman bu bunu attık. Bal burada tatlı arkada olmaz. Tatlı her zaman önde oluyordu. Bal da arkada olmaz. Cevabımızın A seçeneği olduğunu söyleyebiliriz. Bu aslında enteresan bir soru. Gerçekten de dille alakalı. Ve hadi bakalım o zaman ödüllü sorumuzu yap. Yorumlara yolla. Bir sonraki dersimizde görüşmek üzere. [Müzik] Şampiyonların tercihi Tonguç dersane sundu. He. [Alkış] [Müzik] [Alkış]