Transcript for:
ATP Üretimi ve Metabolizma Bilgileri

39 günde TNT Biyoloji Kampımızın 10. günündeyiz. Canların temel birleşenleri konusunda şükürler olsun nokta koyuyoruz. Uzun bir konuydu. 10 gün konumu sürer, vallahi sürüyor.

Ama yapacak bir şey yok. Buraya kadar gelen koca yürekli, fedakar, cefakar... Kıymetli gençlere teşekkür ediyorum. Sana tebrik ediyorum.

Sana tebrik ediyorum. Seni de tebrik ediyorum. Aferin hocam diyorum.

Gerçekten zahmetli bir bölümdü. Burayı anlamak, canlıların temel birleşenlerini anlamak, biyolojiyi anlamanın yarısı dedim. Bir de hücre kısım var aynı şekilde.

Hücrede de aynı sabrı senden bekliyorum. İlk olarak ATP'nin yapısını anlatacağım. Adenozin trifosfat olarak adlandırıyoruz. Ardından metabolizmadan ve konu anlatım kısımlarında hiç anlatılmayın ama sorularda parantez içinde altta yazar.

Iyot nişastaya tepkime girdiğinde, mavi renkleri, iot nişasta ayırıcıları yazıyor ya ayraçlardan bahsedeceğim. Ardından soru çözümü yapıp kampımızın 10. günü ne yapacağız? Tamamlayacağız. Bu arada rica ediyorum sizden tekrardan. Rica etmiyorum istiyorum.

Videoya like tuşuna basarsan beğenirsen çok mutlu olurum. Her videoya artık 5'er bin like yapıyoruz. Artık sizden bunu istiyorum. Başka şey istemiyorum. İlk olarak ATP'nin yapısından bahsedelim.

ATP nedir? Adenozin trifosfat. Niye hocam böyle ismi? Bir tane adenin olduğu için ismi adenin Aden geliyor buradan. Bir tane riboz şekeri olduğu için adenozin diyorlar.

3 tane de fosfat olduğu için tri 3. Fosfat 3 tane olduğu için trifosfat olarak ifade ediyoruz. Şimdi ATP'nin yapısına beraber bakalım. Bir adenine bir ribozu glikozit boyu ile bağlarsan biz bunu nerede de yapıyorduk? Nükleotitlerde de aynısını yapıyorduk.

Oluşan bileşiğe verdikleri isim adenin değil adenozin. Riboz şekerinden kaynaklı. Fark ettiysen ATP'nin yapısında deoksiriboz değil.

RNA'da olduğu gibi riboz şekeri var. Sen bu adenozinin içerisine bir tane fosfatı ester bağıyla bağlarsan oluşan bileşiğin bir fosfatı olduğu için adenozin bir fosfatı olduğu için monofosfat ismini veriyoruz. Kısaca AMP diye yazıyoruz.

Peki şuna dikkat etmeni istiyorum. Sana bunu söylemiştim. RNA molekülünde DNA molekülünde nükleotitlerde söylemiştim. Bak adenin riboz fosfat sanki adenozin monofosfat molekülü adenin ribonükleotitine benzerlik gösteriyor mu? Aynısı fark ettiysen.

Yani... Bu gördüğün moleküle ne diyebilirsin? Hocam adenin ribonikli otiti de diyebilirsin.

Adenozin monofosfat da diyebilirsin. Şöyle bir soru gelse. ATP molekülünün yapısında bulunan adenozin monofosfat renal sentezinde kullanılabilir. Evet kullanılabilir. Niçin?

Çünkü yapı olarak bir ribonikli otiti aynı yapıya sahip. Devam edelim. Eğer sen bir tane daha fosfat ilave edersen adenozin diposfat, bir fosfat da ilave edersen adenozin triposfat ismini veriyoruz. Peki soruyorum. Şuradaki bağlara bakmanı istiyorum.

Düz değil. Biz bu bağlara... fosfat bağları da diyorlar.

Yüksek enerjili fosfat bağları da diyorlar. Her fosfat bağının içerisinde 7300 kalorilik enerji oraya ne oluyor? Hapsediliyor. Oraya depolanıyor.

Biz enerjiyi kimyasal bağ enerjisi olarak ne yapmış olduk? Buraya depolamış olduk. Şimdi yapısında neler varmış ATP'nin?

Sen bana söyle. Tekrar edelim. Bir adenin var.

Bir tane riboz var. 3 tane fosfat var. Kaç glikozit? Bir tane glikozit. Kaç ester?

Bir tane ester bu da taşıyor. Kaç yüksek enerjili fosfat bağı var dersem? 3 değil.

Ne diyorsun? İki tane yüksek enerjili dalgalı fosfat bağı bulunduruyor. Enerji nerede derlerse enerji buraya depolanmış vaziyette. Peki tüm canlılarda ATP sentezlenir mi? Evet bütün canlı hücreler ne yapabiliyor?

ATP sentezleyebiliyorlar. ATP organik yapılan bir molekülümüz. Yapısında adenozin var. Ne? Adenin var, şeker var.

Adenin azotlu organik baz zaten. Dolayısıyla tüm canlılarda sentezlenen organik yapılan molekül ifadesi doğru olur. Bir başka hücreye ne olmaz? Aktarılmaz.

Hücreler ATP üretebilmek için... Bazı tepkimleri gerçekleştirirler. Üretmiş oldukları ATP'yi komşuya ne yapmazlar?

Vermezler. Sana milli piyangodan sallıyorum 10 milyon gelse hesabına yatsa gidip komşulara bir yemek ısmarlarsın. Arkadaşlarına dışarıda yersin ama hepsini onlara vermezsin. Böyle düşün. Bir hücreden başka bir hücre ne olmuyor?

ATP aktarılmıyor. Her hücre kendi ATP'sini kendi sür etmeli. Peki hücre zarından ne olman?

Geçmeyen bir molekül. Ne olman? Ne yapmayan? Geçmeyen bir molekül.

Adenozin, trifosfot zardan çıkmıyor. Ama ökaryot yapılı hücrelerde. çekirdek zırhından ne yapabiliyor? Geçebiliyor. Niye?

Çünkü çekirdeğin içerisinde DNA molekülü var. DNA işlenmesi yani replikasyon gerçekleşebiliyor. Bundan dolayı çekirdek zırhındaki porlardan ATP geçebilir. Ama hücre zırhından dışarı çıkmıyor.

Yani hücrelerin dışına bir yere vermiyorsun ATP'yi. Hücrede ne olmaz? Depolanmaz.

İhtiyaç olduğu durumda ATP üretilir. Daha sonra bu ATP tüketilir. Yani ATP ne olmaz? Biriktirilmez. Yapısında peki ATP'de karbohidrat var mı diyorum.

Diyorsun ki hocam ATP'nin içerisinde bir şeker. Ne şekeri? Ribos şekeri, ribozun 5 karbonlu pentoz olduğunu biliyorsun. Yapısında protein var mı?

Yok. Bakayım yukarıda. Baktım protein var mı?

Yok. Amin asiti var mı? Bakıyorum yok. Peki yağ asiti var mı? Gördüğünüz üzere ATP'nin yapısında bu moleküller bulunmuyor.

Dolayısıyla yapısında protein yok, yağ yok diyoruz. Canlı yaşadığı sürece ne yapmak durumunda? ATP üretip tüketmek durumunda canlılığımızı sürdürebilmek için neye ATP ihtiyaç duyuyoruz? Yüksek enerjili fosfat bağlarını yık... Bıktığımızda yaklaşık olarak 7300 kalorilik enerjiyi açığa çıkartıyorsun.

Bu enerjiyi de yaşamsal olaylarda kullanıyoruz. Şimdi ATP'nin yapısında adenin riboz fosfat olduğunu biliyoruz. Peki bu moleküllere baktığımızda DNA ve RNA'da ortak olup olmama durumlarını birlikte yorumlayalım.

Riboz şekerinin hem ATP'de hem de RNA'da olduğunu biliyorsun. Deoksirboz DNA'da bulunuyor. Dolayısıyla buraya DNA ne yapmadık yazmadık. Fosfata bakıyorum hem ATP'de hem DNA'da hem RNA'da bulunuyor. DNA ve RNA'da bir sürü fosfat var.

Ve ATP'de... 3 tane fosfat. Adenozin trifosfat diyoruz.

Peki adenin nerede var diyorum. Adenin azotlu organik bazı. Diyorsun ki hocam ATP'de var.

RNA'da zaten ikisi de ortak bulunuyor. DNA'da da adenin azotlu organik bazı bulunuyor. Dikkat edersen adenin nükleotiti demedim. Burada adenin azotlu organik bazı tek başına adeninden bahsediyoruz. Bu yüzden hem DNA'da hem RNA'da hem de ATP'de adenin azotlu organik bazı bulunur diyoruz.

Şimdi ATP'nin üretilmesi ve yıkılması olayından bahsetmek istiyorum. Bu kelimeyi çok sık duyacaksın. Biyoloji bildiğini göstermek için bu kelimeyi kullanabilirsin. Yok daha neler o kadar değil ama.

Yani böyle yabancı bir isim gibi geliyor ama ismi çok basit. Mantığı çok basit. Sen ADP molekülüne, burada PI diye gördüğün molekül inorganik fosfattır.

ATP'ye bağlı olma, ADP'ye bağlı olmadığı için ismi bu şekilde. Sen buradaki inorganik fosfatı ADP'ye bağlarsan fosforilation yani fosfatlamış oluyorsun. Fosfatladığın zaman oluşan molekül ne? ATP ve tepkimede dehidrasyon olduğu için su açığa çıkıyor.

Sana diyecekler ki ATP üretimi, ATP sentezi tepkimelerine ne diyorlar? Fosforilasyon diyorlar. Yani bir yerde hücrede fosforilasyon gerçekleşmiştir diye görüyorsan bil ki orada ne üretilmiştir?

ATP üretilmiştir. Peki defosforilasyon da bunun tam tersi fosfatın ne olması? Çıkarılması.

Yani ATP harcanması yerine ATP hidrolizi, ATP tüketimi yıkımı yerine sana defosforilasyon diyebilirim. Ne demek hocam? Sen ATP içerisinde bulunan o bağladığın fosfat vardı ya onu sökersen söktüğün zaman açığa ne çıkıyor?

ADP artı inorganik fosfat çıkıyor. Biz bu olaya defosfolasyon diyoruz. Defosfolasyon sonucunda o yüksek enerjili fosfat bağında depolamış olduğun enerjiyi serbest bırakıyorsun.

Bak göstermek istiyorum. ADP'yi alıyorsun adenozin difosfat. İçerisine ne yapacaksın?

Enerjiyi depolamak istiyorsun. 7300 kalorik enerji var. Bu enerjiyi neyle kapatıyorsun?

Kola kapağı gibi düşün. İşte asitli çiçeklerin soda kapağı gibi düşünebilirsin. kapatmam lazım. İnorganik fosfatla tabiri caizse böyle kapatıyorsun. Şaklatma yapamıyoruz.

Ne oluşuyor dersek ATP oluşuyor. Peki bu ATP oluşturduğu zaman bir de ne çıkıyor açığa? Su açığa çıkıyor. Biz bu olaya fosforilasyon ATP üretimi diyoruz.

ATP'nin parçalanmasına defosforilasyon ismini veriyoruz. Niye? Defosforilasyonuna o fosfatı koparttığın zaman oradaki enerji serbest kalmış oluyor. Anlaşıldı mı? Hadi tekrar edelim.

Fosforilasyon, ATP üretimi ve fosforilasyon üretilmiş olan ATP'nin fosfatını kopralarak ATP'nin yıkılması olayına defosforlasyon ismini veriyoruz. Tebrik ediyorum hocam. Gayet güzel ne yaptık tekrar etmiş olduk. Bunu söyledikten sonra seninle beraber endergonik ve egzergonik tepkimeden bahsetmek istiyorum. ATP'nin üretiminde nasıl tepkime oluyor?

Neler gerçekleşiyor? Bunu söyleyeceğim. Bak çok basit bir mantığı var. İyi bak.

Adenin riboz iki tane fosfat var. Bu molekül kimdir diye sana diyorum. Diyorsun ki hocam bu molekül adenozin difosfat.

Doğru mudur? Şuraya bak bir tane fosfatım var. İnorganik fosfatım var. Ben...

şu enerjiyi fosfatla ADP'ye sabitleyip ATP üretmek istiyorum. Bu tepkimede ortamdaki enerjiyi aldığın için, ortamdaki bir enerjiyi kullanıp ATP ürettiğin için biz böyle tepkimeleri endergonik tepkime diyoruz. De bakayım. Endergonik tepkimi ne demek endergonik? Ortamdaki enerjinin alındığı tepkimi.

Bu tepkime sayesinde ne oluyor? Sen bir tane ne sentezlemiş oluyorsun? ATP sentezlemiş oluyorsun.

Fosfatla beraber enerjiyi şuradaki bağın olduğu yere depoluyorsun ve ATP üretimi olmuş oldu. Biz bu olaya fosfolasyon diyoruz. Tam tersini düşün. Sen burada fosfatlar arasında bulunan yüksek enerjili fosfat bağlarını su yardımıyla parçalarsan, hidrolize edersen fosfat ayrılıyor inorganik fosfat olarak açığa da enerji açığa çıkıyor. Biz böyle tepkime, ATP'nin yıkıldığı tepkimeye egzargonik tepkime ismini veriyoruz.

Tekrar ediyorum. ATP molekülünü, molekülünü, adenozin, trifosfatın kendisini üretebilmek için ortamdaki enerjiyi aldığın için endergonik tepkime diyorum. ATP'nin kendisinin sentezine. ATP molekülünün yıkılarak ADP'ye dönüşmesi sırasında açığa enerji bıraktığım için egzo, exit, çıkış, arabanın egzozu var, çıkış, buradan aklımda tut. Enerjinin açığa çıktığı tepkimeye de egzergonik tepkime diyoruz.

Bu yaptığım tepkimeyle enerjiyi serbest bırakmış oluyorum. O zaman söyle, ATP molekülünün üretilmesi, şu molekülün ATP molekülünün yapısal olarak üretilmesi endergonik. Niye?

Çünkü enerji kullanıyorum. Enerji almam gerekiyor. İçine koyduğum için ATP yıktığımda enerjiyi serbest bıraktığım için buna da egzergörü tepkime ismini veriyoruz.

Buradaki PI'nin inorganik fosfat olduğunu öğrendik. Şimdi hücrelerde 3 şekilde ne yapılabiliyor? ATP sentez denebiliyor.

Kafan karışmasın çok basit. Şimdi fosforilasyonun ne anlama geldiğini öğrendin söyler misin? Fosforilasyon ATP üretimi demek.

Eğer ışıkla ATP üretiyorsan biz buna fotofosforilasyon diyoruz. Fotonun kelime anlamı zaten ışık demek. Tekrar et.

Fotofosforilasyon. Kısaca ne diye yazıyoruz? FF diye yazıyoruz. Fotofosforilasyon ışıkla ATP üretimi. Ne zaman olur?

Fotosentez olayında gerçekleşen bir olay. Hocam fotosentezde ATP üretiliyor mu? Evet. Ne ile?

Işıkla ATP sentezi oluyor. Güzel. Bunu anladım.

Bildiğin yerden başka bir şey söyleyeyim. Substrat düzeyinde fosforilasyon. Enzim, substrat tanıdık geldi mi?

Her tepkimelerde enzimler görev oluyorsa, bak enzimden aklına gelsin. Enzimler görev oluyorsa substrat düzeyinde fosforilasyon diyoruz. Kısaca ne diye yazıyoruz?

SDF diye yazıyoruz. Sedef diye kodluyoruz. Burada besinleri enzim yardımıyla parçalıyorsun.

Burada ATP çıkıyor. Hücrelerde glikoliz diye bir evre var. İleride anlatacağım.

Sadece ismini duymuş ol. Glikoliz evresinde enzimler ne yapıyor? Besinleri parçalıyorlar. buradan ATP üretiyoruz. Buna da subsahat düzeyinde fosforilasyon diyoruz.

Süpersin. Sonuncusu oksijenli fosforilasyon. Bu ne demek dersen elektron taşıma sistemi yardımıyla ETS ne anlatacağım merak etme.

ETS yardımıyla sen ATP üretiyorsan ki aklını oksijenli solunumda, oksijensiz solunumda ve kemosentez olayında oksijenli fosforilasyonla ATP üretimi oluyor. İndirgenme, yükseltgenme olaylarıyla ATP üretilmeye OFF ismini veriyoruz. Tekrar et bakayım kaç tane fosforilasyon çeşidimiz varmış. 3. Foto fosforilasyon, ışıkla ATP üretimi. Oksidatif fosforilasyon, elektron taşıma sistemi yardımıyla ATP üretimi.

Sedef, substrat düzeyinde enzim yardımıyla, besinlerin parçalanmasıyla ATP üretimi. Bir püf noktası, burada görmüş olduğun enzimlerin görev aldığı substrat düzeyinde fosforilasyonla ATP üretimi, tüm canlı hücrelerde görülen bir ATP üretim şeklidir. Yani şunu diyebilirsin.

Sen bitki değilsin, ben de bitki değilim. Biz fotofosforilasyonla ATP üretimi yapabiliyor muyuz? Yapamıyoruz. Niye?

Çünkü biz ışıktan ATP sentezi yapamayan canlılarız. Anlaştık mı? Söyle.

Kaç tip fosforilasyon var? 3. 1. Fotofosforilasyon ışıkla, oksitatif HTS ile, SEDEF enzimler yardımıyla ATP üretimi demek. Hangisi tüm canlarda gerçekleşir? Ortak çıt cevap. Substrat düzeninde fosforilasyon.

Niye? Tüm canlarda enzimler bulunduğu için. Anladın değil mi buraya kadar? Çok iyi. Şimdi sana başka bir şey söyleyeceğim.

Bak burası. kafa karışıklığı yaratan bir bölüm. O yüzden dikkatle beni dinlemeni istiyorum.

Şurada bak şurada tepkimeler var. Olaylar var. Aktif taşıma, biosentez, impuls iletimi, aerobik anaerobik solunum fermentasyon gibi olaylarımız var. Bunlar ne hocam diye merak ediyorsun şimdi. Hemen sana söyleyeceğim.

Bak aerobik solunum tepkimelerinde ne yapıyoruz? Hücresel solunum tepkimelerinden bir tanesi 32 tane ATP üretiyoruz. Fermentasyonda 2 tane ne üretiyorsun? ATP üretiyorsun.

Böyle tepkimelerin sonunda açığa ATP çıktığı için bu tepkimeler bak aerobik solunum, anaerobik solunum ve fermentasyon tepkimeleri egzergonik tepkim olarak adlandırılıyorlar. Tepkimenin sonucunda ATP molekülü baki olarak çıktığı için bunları egzergonik tepkim ediyorlar. Şimdi bak şunu diyeceksin yukarıdan ama hocam ben ATP molekülünün kendisini üretirken ortamdaki enerjiyi alıyordum.

Ben bunu endergonik tepkim ediyordum. Evet niye? Çünkü enerjiyi ATP'nin içine koyduğun için endergonik tepkim ediyorsun.

Burada burada tepkime sonunda, tepkime sonunda, olayın sonunda açığa ATP çıktığı için 32 ATP gibi, 2 ATP gibi. Yanına sana diyecekler ki aerobik solunum, anaerobik solunum, fermentasyon tepkimeleri nasıl tepkimelerdir? Net olarak sonuçta ATP'nin açığa çıktığı tepkimeler. Bunlara egzergonik tepkime diyorlar. Ne diyorlarmış?

Egzergonik. İşin sonunda ATP açığa çıkıyor. Şimdi devam ediyorum.

Aktif taşıma dediğimiz olayımız var. Molekülleri azdan çoğa taşıyoruz. Madde alışverişinde anlatacağım.

Kas kasılması dediğimiz olayımız var. Sinir hücrelerimizde impuls aktarımı gerçekleştiriyoruz. Biyosentez yani sentez tepkimlerimiz var. Protein sentezi, nişasta sentezi, lipid sentezi hatırlıyorsun değil mi?

Dehidrasyon yapıyorduk. Bu tepkimelerde ATP tüketildiği için, ATP molekülün kendisi harcandığı için, onu almamız gerektiği için böyle tepkimelere ATP gerektiren yani endergonik tepkime diyorlar. Vücut ısımızın korunması, aktivasyon enerjisi olarak ATP kullanıyoruz. Yani... bu görmüş olduğun olaylarda ATP tüketildiği için endergonik tepkimi ediyorlar.

Tekrar ediyorum. Ayrobik, anaerobik ve fermentasyon tepkimelerinde açığa ATP çıktığı için egzergonik tepkimi ediyorlar. Gaz kasılmasında, impuls iletilmesinde, aktif taşımada, protein, nişasta, lipid sentezinde hücrelerimizde ATP tüketildiği için bunlara da ATP gerektiren gibi düşün endergonik tepkimi ismini veriyorlar.

Anladın değil mi burayı? Güzel. Bu ayrımı anladıysan süpersin. Şimdi hidroliz ve pasif taşıma olayları dediğimiz olaylarımız var. Hidroliz neydi?

Büyük moleküllerin su yardımıyla parçalanması. Bu olayda ne olmuyor söyle bana. ATP getirmiyor ve çok değerli bir bilgi daha vereceğim. Çok değerli bir bilgi daha vereceğim.

ÖSM belki bir gün buradan sınav sorusu sorar hocam. Diyeceğim ki sana fotosentezi ve kemosentezde ATP üretiliyor mu? Evet.

Bu olaylar besin üretim tepkimeleridir. Üretici canlılar bu olayları. Gerçekleştirebiliyorlar. Yani fotosentezi ve kemosentezi ürettiğimiz ATP'leri bu hücreler ne yapmazlar? Metabolik olaylar da kullanmazlar.

Yani fotosentez için üretmiş olduğun ATP'yi besin yapısına katarsın. Yani şöyle söyleyeyim. Sen cep telefonu almak için para biriktiriyorsun.

Bu biriktirmiş olduğun parayı özellikle kumbaraya koymuş olduğun parayı gidip de dışarıdaki ıvır zıvır sağa sola gitmek için işlerinde ne yapmazsın? Harcamazsın. O zaman bana söylemelisin.

Fotosentez ve kemosentezde ATP üretimi oluyor muymuş da bana? Oluyormuş. Bu ürettiğim ATP'leri kimin içine koyuyormuşsun? Söyle bakayım bana. Besin yapısına katıyorsun.

Metabolik tepkimelerde bu ATP'leri kullanmıyoruz. Anlaştık mı ATP molekülü? Tebrik ediyorum seni. Hemen tekrar edelim. ATP 3 tane fosfat, 2 tane yüksek enerjili fosfat bağı içeriyor.

Her canlı ATP üretiyor ve ATP molekülünü başka hücrelere ne yapmıyor? Vermiyor demiş. ATP'yi depolayamıyoruz.

İçerisinde hangi şeker var diye soruyorum. Diyorsun ki ribos şekeri var. ATP'de lipid var mı?

ATP'de amino asit var mı? Bak söyle bana bakma. Yok bunlar bulunmuyor çünkü ATP'de adenin riboz 3 fosfat var dedik.

Güzel. ATP'nin kendisinin üretildiği tepkimelere endergonik tepkim ediyoruz. Çünkü ortamdaki enerjiyi alıyorum. ATP'yi yıktığımda açığa çıkan enerjiden kaynaklı ATP'nin yıkımına egzergonik bir tepkim ediyorum.

Ama ama seninle beraber şunu da öğrendik. Ayrobik solunum, anaerobik solunum ve fermentasyon tepkimelerinden dışarıya net olarak ATP çıkarttığımız için bu tepkime ayrobik solunum tepkimesi egzergonik bir tepkime. Vücut ısının korunması, aktivasyonel kask asılması, aktif taşıma gibi olaylarda ATP gerektiği için, tüketildiği için böyle tepkimelere de ATP gerektiren endergonik tepkime ismini veriyoruz. Peki her olayda ATP harcanıyor mu diyorum. Hayır diyorsun.

Fotosentezi ve kemosentezi de ATP üretilir ama bu ATP'ler besin yapısına katılır. Metabolik olaylardan olmuyor, kullanılmıyor dedik. Gel şimdi bu doğru yanlışlara bakalım.

Anlamış mısın yapalım. ATP hücre dışında kullanılmıyor. Doğrudur. ATP hücre içerisinde üretilir. ve hücre içerisinde ne olur?

Tüketilen bir molekül. Dışarıya kullanılmak için ne yapıyoruz? Bırakmıyoruz.

Bir hücredeki bütün RNA çeşitlerine hidrojen bağları ortak olarak bulunur. Diyorsun ki hocam mRNA var, tRNA var, rRNA var. Bunlardan tRNA'da ve rRNA'da ne var? Zayıf hidrojen bağları var. mRNA'da böyle bir şey yok demiştik.

mRNA düz demiştik. Dolayısıyla bu ifadem yanlış. Devam et. ATP'nin yapısında bulunan şeker deoksiriboz değil ribozdur diyorsun ki. Evet hocam riboz şekeri bulunuyor.

RNA, rRNA ve tRNA'nın yapısında... hidrojen bağları bulunuyor. Biraz evvel söylemiştik T-reina ve R-reina ne yapıyor? Yapısında hidrojen bağları bulunduruyor. Hangisi aminoesteristoplazmadan ribozoma taşır?

Taşıyıcı reina. Tebrik ediyorum. Bir hücrede R-reina sentezistoplazmada M-reina ise çekirdekte gerçekleşir demiş.

R-reina üretimi de. M-reina üretimi de nerede? Çekirdeğin içerisinde. R-reina çekirdek çıktı.

Demiştim hocam. ÖSME bu bilgiyi sordu diye söylemiştim. Ne oluyor?

Çekirdek içerisinde demesi gerekirdi. İkisi de çekirdekli deseydi olacaktı. Bu ifademiz bu yüzden yanlış dedik.

Gel tekrar edelim. RNA çeşitlerinin görevlerini yazalım. mRNA ne yapıyor diye sorarsak adı üstünde mesaj taşıyor. DNA'dan almış olduğu protein şifresini okutmak üzere ribozoma götürüyor. Protein şifresi taşıyor.

RNA adı üstünde taşıyıcı RNA ne taşıyor? Aminasit taşıyor. Nereden taşıyor? Stoplazmadan. Nereye doğru?

Ribozoma doğru. Aminasitleri taşıyan. Bak yukarıda ne görüyorsun? Bir tane küçük aminasitimiz var. Peki RNA ribozoma RNA ne yapıyor diye sorarsak?

ribozomun yapısını oluşturuyor ve mRNA'nın ne olmasına ribozoma bağlanmasına yardımcı oluyor diye ifade etmiştik. Buradaki RNA molekülümüzde. Hepsi protein sentezine yardım eden moleküllerimiz. Geldik ki ve metabolizma virastara gayet güzel 19 dakika olmuş.

5 dakikalık bir işimiz daha kaldı. Güzelce dinle. Bitirelim. Sonra soru çözümüne geçeceğiz. Metabolizma virastara geçmeden önce önce metabolizmadan bahsedelim.

Canlı vücudunda gerçekleşen yapım ve yıkım olayları ne biz metabolizma demiştik ilk dersimizde. Anabolizma tepkimeleri yapım, katabolizma tepkimeleri yıkım olayları. Bebeklerde İpek kızım 4 yaşında anabolik tepkimeler daha az da olduğu için boyu uzamaya devam ediyor. İtişkin olduğunuz zaman anabolizma ve katabolizma tepkileri birbirine eşitleniyor. Boyunuz uzanması duruyor.

Yaşlandığınız zaman ne oluyor? Vücutta yıkım tepkimeleri daha da hızlandığı için bu sefer vücudunuz yıpranıyor. Boyunuz küçülüyor.

Güzel. Bir tane kavram var. Bazal metabolizma. İngilizce basic, temel demek.

basic tişört, düz tişört demek. Minimum metabolizma hızına biz bazal metabolizma diyoruz. Mesela yaşa, cinsiyete, yüzey bölü, hacim oranına bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Kişi hiçbir şey yapmıyorken dinlenme halinde ölçülen metabolizma hızına bazal metabolizma diyoruz.

Kişi bazal metabolizmasını ölçmek istiyorsan kişiye dinlenmiş olması lazım. Oda sıcaklığında kişinin olması lazım. Çok yüksek sıcak ya da çok soğuk ortam olmamalı.

Ve bu kişinin yemekle olan ilişkisinin 12 saat önce kesilmiş olması lazım. Kişi oraya aç gelmesi lazım. Aç dediğim yani yemek yememiş artık.

Niye? Çünkü sindirim sistemiyle ilgili tepkimlerin ölçülmemesi lazım bazal metabolizma için. Çünkü yemek dediğin zamanki metabolizma hızında dinlenmiş halindeki farklılık gösterecek.

O yüzden yediğin yemeğin kalorisinin bir önemi yok diyoruz. Peki bu bazal metabolizma yaşa bağlı. Niye?

Küçüklerde bazal metabolizma hızı çok yüksek. cinsiyete bağlı erkek Bir tık daha hızlı kadınlara kıyasla. Yüzey bölü hacim oranı.

Bak burasını soruyorlar hocam. Yüzey bölü hacim oranı. Fare ve fili düşünerekten yorum yapmanı istiyorum.

Fareye bakıyorsun. Küçücük hayvan fıkır fıkır yerinde duramıyor. Bakıyorsun her yerde böyle hızlı hızlı kaçabiliyor. File bakıyorsun.

Dönecek, kaldıracak. Kollarını, hortumunu kaldıracak. Bacağını kaldıracak. Fareye kıyasla çok daha zor.

Daha böyle uzun sürüyor bu işler. Bu şekilde düşünebilirsin. Farenin bazan metabolizma hızı. Filden hızlıdır diyoruz. Peki bunu şöyle soruyorlar.

Diyorlar ki yüzey bölü hacim oranı artarsa demek ne demek? Şimdi farenin yüzeyi ve hacmi bir belirli orantılı. Hacmi 1 olsun, yüzeyi de 1 olsun.

Adam orantılı olduğu için, yüzey bölü hacim oranı 1 olduğu için metabolizma hızı yüksek. Ama file bakıyorsun, yüzeye bakıyorsun 1 diyorum, hacime bakıyorum 3 diyorum. İçi dolu ya filin. Böyle şey gibi, balon gibi. Dolayısıyla bazal metabolizma hızı ne oluyor?

Yüzey bölü hacim oranı azaldığı zaman yavaşlıyor. Yüzey bölü hacim oranı farede olduğu gibi arttığı zaman bu sefer de metabolizma hızı, bazal metabolizma hızı artar diyoruz. Kıymetli hocam.

Bunu da anladığını tahmin ediyorum. Çok güzel. Şimdi bunu söyledikten sonra gelelim.

Sağ üst köşeye gelelim. Neye? Ayraçlara gelelim. Bak ayraçların mantığı çok basit.

Sana tüpler veriyorlar. Tüpler içerisine molekülleri koyuyorlar. Sonra üstlerden de ayraç damlatıyorlar. Ayraçların işi şu. Bu tüpte bu molekül var mı yok mu buna bakıyor.

Bak göstereyim. Tüpte ne var? Glikoz var. Ne ayraçı koymuşlar? Glikoz ayraçı.

O zaman bu glikoz glikoz ayraçını bulacak. Ne yapacak? Tepkimeye girecek.

O zaman renk değişimi olur mu diyecekler. Cevabın evet. Bir renk değişimi olur tüp.

Kırmızı renk olur birazdan söyleyeceğim. Şimdi asit ayırıcı koymuşum. Kapta ne var? Amino asit. Peki ben bunu bu kaba ilave ettiğim zaman diyorsun ki amino asit asit ayırıcı.

O zaman tüpte renk değişimi olur mu derlerse evet olur hocam diyeceksin. Sonuncu tüpe bakmanı istiyorum. Tüpte nişasta var. Nişasta ayırıcı koymuşum. Parantezinde şunu yazabilirler.

Iyot ayırıcı ilave edilmiştir. Bu arada iyot nişasta ayırıcıdır. Ne demek? Tüpte nişasta varsa iyot nişastaya bağlanır.

Tüpü maviye boyar. Sorularda sıklıkla göreceğiz. O zaman bu tüpte renk değişimi olur mu diye soruyorum.

Diyorsun ki evet olur. Niye? Nişasta var bu da nişasta ayıracıymış. Sorun burada nişasta olsa burada protein olsa bu sefer renk değişimi olur mu dersem diyorsun ki hayır. Niye?

Çünkü tüpte protein varmış. Biz nişasta ayıracı koymuşuz. Anladın mı mantığını? Tüpte o molekül varsa ayraçta aynı molekül varsa renk değişimi olur.

Bu birinci kısımda. Şimdi iyi bakmanı istediğim ikinci kısım. Tüpte nişasta var bu sefer glikoz ayıracı koymuşuz. Şimdi şunu düşünebilirsin.

Nişastanın yapı taşı glikoz. Evet ama buradaki nişastanın yapısındaki glikozlar serbest halde mi yoksa nişasta şeklinde mi bulunuyor? Evet. Aferin nişasta halinde bulunuyor. Serbest değiller.

Dolayısıyla sen bu tüpe glikoz ayırıcı olan fehliğin çözeltisini sorularda parantez içinde verecekler telaşlanma koyarsan renk değişimi olmayacaktır. Niye? Ama hocam nişasta var yapıtaşı glikoz. Evet ama dediğim gibi glikozun serbest olması lazım. İkinci tüpe bak protein var iyi güzel.

Ne koymuşum? Aminoyast ayırıcı. Anladığını düşünüyorum. Bu sefer ne olmasını bekliyorsun?

Hocam protein tamam yapıtaşı aminoyast ama buradaki proteinlerimizin yapısında bulunan aminoyastlar serbest değiller. Dolayısıyla bu tüpe... Tüpte de renk değişimi yok diyorsun.

Anladın mı? Yani molekül bütün halde protein halde olduğu için aylaç ne yapmıyor? Etki göstermiyor diyorum.

Şimdi gel iki tane tüpümüze bakacağız. Bak çok basit bir mantığı var. Burada iki tüpte de nişasta var.

İki tüpede glikoza ilacı koymuşum. Buraya dikkat etmeni istiyorum. Gösterdiğim yere dikkat etmeni istiyorum şu an için. İki tüpede hidroliz enzimi koymuşum. Kimi parçalayacak enzim?

Nişastayı parçalayacak enzime. Dikkat etmeni istediğim son bir şey. Burayı mavi renkli boyayalım. Bir tüpün sıcaklığı 0 derece. Bir tüpün sıcaklığı 35 derece.

Niye sıcaklıkları farklı verdik? Burada kimler var? Bak bakayım. Burada kimler var? Enzimler var.

Buradan mantık yürüteceğiz. Şimdi ilk olarak şu sağ taraftaki tüpe bakmanı istiyorum. Buradan daha iyi anlayacak.

Tüpte ne var? Nişasta var. Tüpe ne ayrıca koymuşum?

Ne enzimi koymuşum? Sindirim enzimi. Peki sindirim enzimi 0 santigrat derecede çalışır mı? Cevabın çalışmaz.

Niye? Çünkü sıcaklık 0 derecede. Enzimlerimiz tepkime gerçekleştirmeyecek. Peki benim tüpümde o zaman neler olur?

Nişastalar olur. Glikozlar olmaz. Güzel.

Şimdi ben bu tüpe glikoz ayrıca koyduğum zaman glikoz bulunmadığı için, enzim çalışmadığı için Tüple renk değişimi var mı yok mu diye soracaklar. Cevabın hayır hocam bu tüple renk değişimi olmaz diyeceksin. Şimdi ilk tüpümüze bakmanı istiyorum. Sıcaklık kaç derece?

35 santigrat derece. Enzimimiz çalışacak mı bizim? Çalışacak. Benim buradaki nişastamı hidrolize edecek. Yapı taşı olan kimlere?

Glikozlara ne olacak? Buradaki kaba bırakmış olacak. Güzel.

Şimdi soru sorayım cevap ver. Burada glikozlara var. Kaba ne ilave etmiştik başka?

Glikoz ayırıcı. Peki bu tüpümüzde şu an için renk değişimi olur mu dersem? Ne dersin? Evet bu sefer tüpümüzde renk değişimi olacak.

enzim nişasta yapı taşına kadar parçaladı ve glikoz kaldı tüpümüzde. Glikozla glikoz ayrıcı ne olacak? Birbirine bağlanacak ve tepkime gerçekleşecek renk değişimi görecek.

Anladın değil mi buraya kadar? Güzel, aferin hocam. Gel şimdi buraya bakalım.

Soldakine bak önce. Gösterdiğim yerden bakmanı istiyorum. Solda yağ ayrıcı var ve kaptada triglycerid var.

Triglycerid neydi hocam? Bizim nötral yağ diye bildiğimiz molekülümüz. Kaptada zaten triglycerid varmış.

Biz yağ ayrıcı koymuşuz. Renk değişimi olur mu? Gayet güzel olur diyorum. Şimdi ortadaki tüpe bakmanı istiyorum. İlk olarak tüpe iot koymuşuz.

Sonra hidroloj enzimi koymuşuz. Ve kapımızda nişasta var ve sıcaklık 35 saat kağıt derece. Ne olur ne biter bana bunu sor.

Hemen yorum yapacaksın. Sıcaklık ilk olarak hidroloj enzimini koymadığımızı varsayıyorum. Hidroloj enzimimizin olmadığını varsayıyorum. Böyle karalayalım bunun üstünü. Iyotla nişasta renk değişimi gerçekleştirecek.

Ve bir nolu olayımızın sonucunda ne olmasını bekliyorsun? Tüpümüzde mavi renk olmasını bekliyorum. Güzel. Sonra uygun sıcaklığa bakmanı rica ediyorum. Sıcaklık bu sefer 35 dereceymiş.

Uygun sıcaklığa baktığımızda sen sindirim enzimini koyduğunda buradaki nişastayı parçalayıp neye çevirecek biliyorsun? Glikoza çevireceği için. Buradaki iot...

nişastayı artık bulamayacağı için bu sefer renk değişimi ne olur diye sorarsak diyeceksin ki bu sefer mavi renk ne olur? Açılır. Mavi renk ne diye soracaklar sana soruda?

Kaybolur diyecekler. Yani gördüğünüz üzere bir nolu olayda renk değişimi varken, mavi renk oluşuyorken iki nolu olayda enzim nişastayı parçalayacağı için rengin giderek açılmasını bekliyor. Anladın değil mi hocam?

Ve bir geliyorum. Son bitti. Protein varmış proteaz koymuşum.

Soru diyor ki en çok kaç eşit monomer oluşur? Ben proteini parçalarsam yapı taşının amino asit olduğunu biliyorum. Bu amino asitlere baktığımda doğada kaç çeşit amino asit var diye sana sorduğum zaman diyorsun ki 20 çeşit amino asit oluşabilir diyorum.

En çok kaç çeşit monomer dediği için. En az kaç çeşit amino asit oluşabilir diye sorsaydım diyordum ki Hocam bir hepsi birbirinin aynısı olabilirdi diyorum ve seninle beraber ne yapmış olduk? Bu dersinde ATP, metabolizma ve aylaçları öğrendik.

Ve konu altın kısmımızın candırın temel bileşenleri kısmını tamamlamış olduk. Bundan sonra ne var dersek soru çözümüyle 14 tane soru çözümüyle bu 10 günlük bölümümüzün ilk kısmını 39 günlük kampımızın 40 dersek 4 tebiyeni ne yapmış olacağız tamamlamış olacağız. Uzun bir konu farkındayım ama dediğim gibi öğrendiğine değecek. Diyeceksin ki tamam ben artık soru kaçırmıyorum diyeceğin kısımlara gel ve bana dua edeceksin.

Bana güvendiğin için tekrardan teşekkür ediyorum. Bu arada videodan alttaki yorumlarınızı okuyorum. Kampta devam eden arkadaşlarım helal olsun devam edin benimle beraber. Diyeceklerim bu kadar. Ben edite gidiyorum.

Videoyu üstüne paylaşayım. Ardından soru çözümünde görüşüceğiz. Aşıkları kapatıyorum.

Görüşmek dileğiyle. Kendinize çok iyi bakın. Şavs, şavs, şavs diyorum. Bay bay.