Herkese merhaba arkadaşlar. Bilgisayar malı yayınları biyoloji yazarı Hüseyin Acarlı ben. Kona anlatım videolarımıza devam ediyoruz.
Sistemler, insan fizyolojisi konularını anlatmaya devam ediyoruz. Bu videomuzda da baştan sona tek parça halinde sindirim sistemini anlatacağız. Her zaman yaptığımız gibi kona anlatımında hazırladığım pdf'i açıklama kısmına ekleyeceğim.
Oradan çıktısını alabilirsin, tabletini indirebilirsin. Beni dinlerken oradan dinlemeyi, oradan üzerine notlar alarak dinlememde fayda var kesinlikle. Oraya ekleyeceğim açıklama kısmını ekleyeceğim lütfen abone olmayı beğenmeyi ve kanalı arkadaşlarına paylaşmayı unutma diyorum. Hadi konu anlatımına başlıyorum.
Sindirim sistemi Sindirim sistemi Şimdi arkadaşlar sindirim sisteminin görevi ne? Önce ondan bahsedelim. Besinlerin, büyük besinlerin, büyük moleküllerin, polimerlerin veya lipitlerin hücre zarından geçebilecek kadar küçük hale getirilmesi, yapılarındaki bağların, kovalent bağlarının kırılmasıdır. Önce görevini bir yazalım. Görevi, büyük besinleri parçalayarak Özellikle monomerlerine parçalamak demiyorum çünkü oluşan yağ asitine monomer diyemiyoruz.
Polimer değil çünkü yağ orayı unutma. O yüzden özellikle büyük besinleri parçalayarak yapı taşlarına ayrılması. Yani hücre zarından geçebilecek kadar.
Küçük hale getirilmesidir. Şimdi sindirim gerçekleşme şekline göre ikiye ayrılıyor arkadaşlar. Bunlardan biri mekanik fiziksel sindirim. Mekanik yani fiziksel sindirim.
Diğeri de kimyasal sindirim diyeceğiz. Mekanik yani fiziksel sindirim. Mekanik sindirimde kritik nokta şu unutma bunu enzimler kullanılmıyor. Besinlerin yüzeyi arttırılıyor. Örneğin ağzımızda dişlerimizle yaptığımız sindirim.
Midenin kasılıp gevşeme hareketi. İnce bağırsakta safranın yağları yağ damlacıkları haline getirmesi. Etin kıyma haline getirilmesi.
Ekmeğin dilimlenmesi ufalanması. Bunların hepsine mekanik sindirim fiziksel sindirim diyebilirsin aslında. Yani dikkat enzim.
Kullanılmadan, dolayısıyla su harcanmadan, monomer bağların arasındaki monomerlerin, yapı taşlarının arasındaki bağlar koparılmadan bir sindirim. Enzim kullanılmadan besinlerin yüzeylerinin arttırılmasıdır. Örnek ağızda.
Dişler, midede kasılma-gevşeme hareketleri, ince bağırsakta safra, mekanik sindirim yapar yani fiziksel sindirim yapar arkadaşlar. Şöyle bir soru geliyor. Yorumlarda da var bu soru.
İşte hocam mekanik sindirimde enerji harcalır mı? ATP harcalır mı? Kasılıp gevşemede kas kasılırken tabii ki enerji harcalır ama burada amaç mekanik sindirim değil.
Midenin çalışması ama safra salgılandıktan sonra yağın üzerine damladık. Herhangi bir enerjiye gerek yok. Safranın üretilmesinde ve salgılanması sırasında bir enerjiye var. O yüzden sizin karşınıza böyle bir soru hiçbir zaman gelmeyecek.
Çünkü hani dediğim gibi birinde var birinde yok. Böyle bir karşılaştırma sormayacak. Ama kimyasal sindirim yani Hidroliz olayı dediğimizde asıl sindirim dediğimiz olay budur arkadaşlar. Eğer size mekanik olduğunu söylemediği süreç işte karbonhidratların sindirimi nerede olur?
Karbonhidratların sindirimi ağızda ve ince bağırsakta olur diyeceksin. Kimyasal sindirimi anlayacaksın. Ekstradan sana mekanik fiziksel demiyorsa kimyasal sindirimden bahsediyordur unutma.
Kimyasal sindirimde ne oluyor? Enzim kullanarak. Besinlerin yapı taşlarına ayrılmasıdır.
Şimdi dikkat! Yıkılan, kırılan bağ sayısı kadar... Su harcanır.
TYT'den 9. sınıf konularından hatırla hidrolizi. İşte proteinler parçalandığında en eksi bir sayıda su kullanılıyor. En tane aminansit oluşuyor.
Birazdan bahsedeceğiz. İşte o hidroliz olayı buradaki kimyasal sindirim olayı. Yıkılan bağ sayısı kadar su harcanır. Ve dikkat ATP harcanmaz arkadaşlar.
Hücre dışında bile gerçekleşir. Hücre dışında ATP yoktur unutma. O yüzden kimyasal sindirimde ATP harcanmaz. Şimdi birkaç örnek verelim.
Örneğin karbonhidratlar, nişastadır, glikojendir. En eksi bir sayıda suyla parçalanır. Ve en tane glikoz oluşur. İşte kimyasal sindirim budur.
Veya proteinler. Polipeptitler. En eksi bir sayıda suyla parçalanır.
En tane yapı taşı oluşur. Yani amino asit oluşur. Veya triglyceridler. Nötral yağlar. Polimer değildir unutma.
Arta 3 tane su. 4 tane yapı taşı. 3 yağ asidi. Arta 1. Gliserol oluşuyor.
İşte kimyasal sindirim olayları bunlar arkadaşlar. Şimdi burada küçük bir not alacağım. Kimyasal sindirim insan vücudunda nerede gerçekleşiyor? İnsan vücudunda kimyasal sindirim ağızda, midede ve ince varsakta gerçekleşiyor. Bu kimyasal siniriminde canlılarda gerçekleştiği yerlerde farklılık görülebiliyor.
Yani dikkat şimdi hücre içi sindirim. Bizde çok fazla yok. Biz besinlerimizi hücre dışında sindiriyoruz. Ama işte amip, ögleram, paramesyum gibi canlılar.
Endositoz ile aldıkları besinleri hücre içinde besin kofuluyla birleşmiş olan lizozomla yani sindirim kofulunda sindirir. Şimdi amip, ögdena, paramesyum gibi canlılarda sadece hücre içi sindirim var. Ve bu canlılar besin ihtiyaçlarını hücre içi sindirimle karşılıyorlar.
Dışarıdan aldıkları besinleri bu şekilde yiyorlar. Şimdi buraya dikkat. Bakın bizim sindirim sistemimiz hücre dışı çalışır. Ağız, mide, ince bağırsak birazdan çizeceğim.
Ama insan vücudunda bağışıklık hücreleri, ak yuvarlar... Antijenleri yani mikropları hücre dışı sindirimle, hücre içi sindirimle düzeltiyorum. Hücre içi sindirimle parçalayabilir.
Yakın zamanda soruldu. 2023 veya 2022'dir. İnsan vücudunda sindirim sistemi organları hücre dışı sindirim yapar. Doğru.
Yani ağız, mide ince bağırsak hücre içi sindirim yapmaz. Hücrenin dışına salgıladıkları enzimlerle vücut boşluklarında sindirim yaparlar. Ama insan vücudunda hiçbir hücre, hücre içi sindirim yapmaz.
Yanlış. İşte burada ak yuvarlar, hücre içi sindirim yapıyorlar. Dikkat. Peki hücre dışı sindirim hocam?
Hücre dışı sindirim. Besinlerin hücre dışına salgılanan enzimlerle hücrenin dışında sindirilmestir. sindirilmesi dır.
Avantajı ne? Vücut büyüklüğünüzden fazla olan bir canlıyı bile yiyebiliyor. Örneğin bir saprofit canlı kendi vücudunun milyonlarca kat büyüklüğündeki bir ölü organizmayı sindirebiliyor. Biz düşündüğümüzde sindirim sistemi sayesinde ağzımızda hücrelerimizin içine giremeyecek büyüklük molekülleri midemizde vesaire parçalayabiliyoruz. Yani hücre dışı sindirim, hücre içi sindirime göre çok daha avantajlı bir durum.
Bunu unutma. Şöyle diyeceğim. Kimlerde hücre dışı sindirim görülür?
Hulu holozoik beslenenlerde yani sindirim sistemi olan canlılarda holozoik beslenenlerde Böcek çil bitkide Yakaladığı böcekleri hücre dışında sindiriyor azot ihtiyacı için Böcek çil bitkilerde Üçüncüsü de Çürük çür canlılarda Hücre dışı sindirim görülür. Dikkat şuraya yine bir küçük not atacağım. İnsanda sindirim organları, sindirim kanalı organları, ağız, mide, ince bağırsak gibi hücre dışı sindirim yapar.
Sanırım kimyasal ve mekanik sindirim anlaşıldı. Kimyasal sindirimin de hücre içinde ve hücre dışında gerçekleşebilme şekilleri anlaşıldı. Şimdi artık insan vücudunda, insanda sindirim sisteminden bahsedebiliriz.
Sindirim sistem. İnsan sindirim sistemi organları da kendi içinde ikiye ayrılıyor arkadaşlar. Bunlar bir, sindirim kanalı organları.
Yani besinin içinde ilerlediği kanal bir de sindirme yardımcı organıdır. Şimdi besini ağzımıza aldık ve sırayla başlayalım. Ağız. Sonra yutkunma, yutak. Yutkunmanın gerçekleştiği yer.
Gırtlaktan geçti. Epiglottis kapağı bunu yemek borusuna ittirdi. Yemek borusunda ilerliyor. Arkasından mide. Birazdan çizeceğiz.
Yapılarını göstereceğiz. Mideden sonra ince bağırsak. Burada durdum bir virgül attım.
İnce bağırsağın 3 tane kısmını bilirseniz iyi olur. Tabi ki üniversite sınavında bu kadar detaylı bir soru soracağını sanmıyorum. Ama ince bağırsak sırasıyla 12 parmak bağırsağı. Bunun diğer adı duodenum, jejenum ve ileum olmak üzere 3 kısımdan oluşuyor ince varsa. Kalın varsa bence bilmenize hiç gerek yok.
Ama ben kendimi garantiye alayım. Şuraya yazayım bilmek isteyenler için. Bu da sırasıyla çekum, kolon.
ve rektumdan oluşuyor. Dediğim gibi bunu ezbere bilmenize gerek var mı? Hayır yok. İnce bağırsakla kalın bağırsağın arasında bulunan bölgeye de apandis deniliyor.
İşte iltihaplarız apandisit hastalığı ortaya çıkıyor. İşte büyük olasılıkla da cerrah. müdahale ile bu apandis bölgesi alınıyor. Sonra kalın bağırsaktan sonra da dışkının atıldığı anüs açıklığı.
İşte sindirim açıklığı ağızla başlayıp gırtlak yemek borusunun mide ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüsle biten besinlerin sindirim kanalında ilerlediği kanal. Peki hocam yardımcı organlar? Yardımcı organlar ağza açılan kanallarıyla tükürük bezleri. Karaciğer safra üretecek.
Safrayı depolayan safra kesesi. Arkasından bir de sindirim enzimlerini üreten pankreas sindirime yardımcı organlar. Bunların birbirleriyle bağlantısını da buradaki şekil üzerine bir gösterelim. Anımsamanız açısından kolaylık sağlıyor. Yemek borusu nereye girdi?
Mideye girdi. Mide besinlerin hem kimyasal sindirimini hem mekanik sindirimini yaptı. Hem de geçici olarak depoladı. İşte burada ince bağırsağı açıldı.
İnce bağırsağı açıldığı kısmı 12 parmak bağırsağı deniliyor. Aslında bu kadar böyle değil. Bu kadar açık değil.
Ama böyle anlaşılacağı için bu şekilde çizeceğim. Bu 12 parmak bağırsağına açıldığı yerde bir 4 yol ağzı gibi düşün. Buraya bir.
Karaciğer hatta şöyle gösterelim. Safra kesesi ile beraber gösterelim. Safra kesesi ile beraber açılıyor karaciğer. Safra kesesi.
Bu karaciğerin ince varsa açıldığı kanalın adına da Kole-Dok kanalı deniliyor arkadaşlar. Devam ettim. Diğer taraftan, diğer yoldan pankreas geldi. Pankreasın ince bağırsağı açıldığı kanalın adına da virsung.
kanalı deniyordu. O halde bakın ne diyeceğim. Mideden gelen asitli sıvı kimus deniliyor bu sıvıya. İnce bağırsağa dökülürken koredok kanalıyla karaciğer ve safra kesesi safrayı pankreasta pankreas öz suyunu buraya gönderdi. Bu dört yalı ağzına ise buradaki karşılaştıkları nokta ise vater kabarcığı Denizli.
Hepsi beraber. Önce ince bağırsak, sonra kalın bağırsak. Artık anüse kadar gidiyor. Önce ince bağırsak, sonra kalın bağırsak. Sindirim açıklığının adı da anüs.
İşte bu sindirim organları da bu şekilde diziliyor arkadaşlar. Bakın size bir soru şimdi. Şöyle bir soruyla karşılaştım.
Diyelim ki yemek yedikten bir süre sonra Toksun, Lirsum kanalında acaba insülin mi var? Bir soruyla karşılaştım. Ben derste anlatırken bunu hep sorarım.
Şaşırtma sorusudur. Bu aslında böyle bir şey imkansızdır. Çünkü virsum kanalında hormon bulunmaz arkadaşlar. Pankreas birazdan bahsedeceğiz. Bir karmavez.
Pankreas. hem hormon üretir bunu kana verir. Yani pankreasın bir de buradan kana verdiği hormonlar vardır.
Burada kan yoluyla taşınan salgısı vardır. Bunlar hormonlardır. Sindirim enzimlerini ve bicarbonatını ise buradan virsung kanalına verir.
Buraya verir. O halde tekrar söylüyorum. Pankreasın hormonları kan yoluyla enzimleri sindirim enzimleri salgıları virsung kanalıyla ince varsa dökülüyor. Burada hata yapmayalım şimdi kısa kısa ağız yutak gırtlak yemek borusu bunlardan bahsedelim ama asıl işimiz orada mide ince bağırsak diye devam edeceğiz o halde önce küçücük bir ağız kısmından dişin yapısından filan bir bahsedelim şurada notlarımızda bulunsun ağız besinlerin alınmasını fiziksel sindirimini sağlar bir Sindirim ile parçalanmasını sağlar. Burada dişler etkili.
Karbon hidratların kimyasal sindirimini başlatır. Başlatır. Bunu da ekledik.
Şimdi dikkat. Arkadaşlar diş dediğimiz zaman. Diş bir taç ve bir boyun kısmından oluşuyor.
Dıştan. Bir de dıştan içe doğru. Bunu bilmeniz yeterli.
Mine. Dentin. Ve pulpa kısımlarından oluşuyor. Pulpa kısmında.
Kandamarı. Ve sinirler bulunuyor. Yani dişlerimiz canlı birer doku. Kemik dokudan oluşuyor.
Canlı. Kendini yenileyebilir. Beslenen. İçinde karbonhidratını, yağını, proteinini, hücrelerden oluşan bir yapıdır. Dişler.
İçinde kan damarları ve sinirler bulunur. Ağızla ilgili bilmemiz gereken sadece bunlar arkadaşlar. Fazlası yeterli. Yutak. Yutkunma ile besinlerin yemek borusuna itilmesini sağlar.
Yutkunma ile besinlerin yemek borusuna geçmesini sağlar. Yutkunma olayını hatırlarsın. Nereden kontrol ediliyordu?
Omurilik soğanından kontrol ediliyor. Yutkunma istemle başlar. İstemsiz devam eder. Yani aslında hem istemli hem istemsiz olarak gerçekleştirebiliyorsun.
Yutaktan sonra yer alan, gırtlakta bulunan epiglottis. kapağı yani gırtlak kapağı ne yapıyor? Besinlerin soluk borusuna kaçmasını solunum sisteminde de bahsetmiştik.
Oraya küçük bir video koymuştuk. Mutlaka izlemeni tavsiye ederim solunum sisteminde. Epiglottis kapağı besinlerin soluk borusuna kaçmasını engeller.
O halde hemen ne dedim? Yemek borusu. Yemek borusu ile ilgili ne bileceğiz?
Şu kavramı bileceğiz. Peristaltik hareketler yapıyor. Yani sırayla kasılıyor.
Yukarıdan kasıldı aşağıdaki gevşedi. Aşağıdaki kasıldı daha aşağıdaki gevşedi. Böylelikle besinli tek yönlü olarak mideye gitmesini sağlıyor. Yani sen amuda kalkarak da yemek yesen besinler tek yönlü olarak mideye gidiyor.
Hemen bunu yazdım. Şöyle diyeceğim. Peristaltik kasılma hareketleri ile Besinleri, burası önemli, tek yönlü olarak mideye ulaştırır. Evet şimdi ne geldi?
Asıl gelmemiz gereken yere geldik. Mide arkadaşlar. Mide ile ilgili biraz bazı olaylardan bahsedeceğiz.
Öncelikle midenin, şu yemek borusu mideye geldiğinde Şöyle yemek borusunun mideye açıldığı bölgede bulunan kardiyakapağı besinlerin tekrar yemek borusuna kaçmasını engelliyor. Bazı insanlar da bu kardiyakapağında problem oluyor. O zaman hangi hastalık ortaya çıkıyor? reflü hastalığı ortaya çıkıyor.
Besinler tekrar yemek borusuna ulaşırsa, asitli sıvı yemek borusuna ulaşırsa yanma hissi, işte seslerlerin tahribatına vesaire nedeni olabiliyor. Kardiyan bu besinlerin tekrar yemek borusuna kaçmasını engel oluyor. Aşağıdaki kapağın adına ise plor kapağı adı veriliyor. Midenin yapısında bağ doku, enine ve boynuna uzanan düz kaslar, Ve epitel doku bulunuyor. Epitel doku goblet hücreleri bulunuyor.
Bunlar salgı yapan hücreler. Mide besinlerin mekanik sinirimini gerçekleştiriyor. Ayrıca proteinlerin Kimyasal sindirimini yapıyor.
Kimyasal sindirimini başlatır. Şimdi arkadaşlar midenin içinin asidik olduğunu hepiniz duydunuz biliyorsunuz. Mide içi kuvvetli asidik özellikle.
O zaman mide içi öz suyu pH'i düşüktür asidiktir diyelim. Peki hocam miden neden çalışıyor? Nasıl çalışıyor? Midenin çalışmasını etkileyen faktörler neler?
Hemen ona gelelim. Midenin çalışmasını etkileyen, çalışmasını sağlayan faktörler. 3 faktörden bahsedeceğim size.
1-Sinirsel faktörler. Sinirsel etki. Nedir hocam bu?
Besinin tadı, besinin tadına bakmanız bile midenizi çalıştırıyor. Kokusu ve hatta görüntüsü yani beyinden, omurilik soğanından gelen vagus siniri, baş bölgesinden çıkan vagus siniri mideye gidiyor. Ve besin geliyor, çalışmaya başla, enzim üretmeye başla, salgılarını hazırla diyor.
O zaman besinin... Tadı, kokusu ve görüntüsü. İkincisi arkadaşlar mekanik etki. Yani sen ne yutarsan yut, midene ne temas ederse etsin, besin değeri var mı yok mu vesaire diye bakmıyor, onu sindirmeye çalışıyor.
O zaman besinlerin... Mideye Temas Üçüncüsü ise Hormonal Etki Bu da arkadaşlar mide kendi kendinin çalışmasını uyaran, kendisini çalıştıran bir hormon üretiyor. Bu hormonu da gastrin hormonu deniyor. Yani sinirsel etki, mekanik etkinin yanında mide, goblet hücreleri gastrin üretiyor, kana veriyor.
Kan yoluyla vücudu geziyor ve yine mideyi uyarıyor. Ama mesela şöyle aldım yine. Buradan üretiliyorsa buradaki hücreye uyarıyor.
Kısacası bir hücreden üretilip başka bir hücreyi uyarabilmek için hormon kullanıyor. Besinlerin geldiğine haber vermiş oluyor. O zaman mideden üretilen gastrin hormonu.
Yine midenin çalışmasını sağlıyor, çalışmasını tetikliyor, etkiliyor diyebiliriz. Yani sen hiçbir şey yemek yemedin, hiçbir şey yemedin, yemeği görmedin, açsın o anda. Sana kan yoluyla gastrin hormonu verirsem miden çalışmaya başlıyor. Bununla ilgili bazı sorular...
karşılaşacaksın. İki tane koyunun damarları birbirine bağlanmış. Bir koyuna ot verildiğinde diğer koyunun midesinin çalıştığını görülmüş.
Neden? İşte hormonal etki. Besin gösterildiğinde midesi çalışmaya başlamış. Sinirsel etki gibi. Ya da yemeği görmeyenler Görmeden midesine besin gönderilmiş.
Mide tekrar çalışmış. O zaman emekalik etki diyebileceğiz. Şimdi bir de ne dedik? Mide protein sindiriyor. Midenin kendi yapısı da protein.
Nasıl oluyor da mide kendi kendine zarar vermiyor? Mide hem asidik, asit olması zarar verebilme ihtimalini arttırıyor. Hem de protein sindiriyor.
Midenin kendisi protein. Nasıl oluyor da kendi kendine sindirmiyor? Midenin kendi kendine...
Zarar vermesini etkileyen, engelleyen diyelim, engelleyen faktörler. 3 madde de buraya var. Ben midenin tamamını burada olsun istiyorum. Çalışma kolaylığı olsun istiyorum. Buraya sığdırırız bence.
1-Midenin ürettiği pepsinojen adı verilen bir enzim var. Adında sonunda ojen varsa unutma bu çalışmayan pasif benzin. Yani üretildiği yerde çalışmıyor.
Aktifleşmesi için başka bir hücreden üretilen hidrokülerik gazeteye ihtiyaç duyuyor. O yüzden çalışmıyor. O zaman ne diyeceğim?
1-Pepsinojen Enziminin pasif salgılanması. Çalıştığı yerde, üretildiği yerde çalışmaması. 2. Mide içinin mukus tabakasıyla kaplı olması, bu mukusun asitten zarar görmemesi. Mesela bu mukusun üretilmesini azaltan en önemli faktörlerden biri de stres. O yüzden mide asidi artık mideye zarar vermeye başlıyor.
Gastrit, ülser gibi hastalıklara davetiyor, çıkarıyor, deniliyor. O zaman 2. Mide içinin... Mukus tabakasıyla o halde sınavda çalışsan öyle çok büyük stres yapmak yok. Midene zarar vermek yok diye not düşerim.
Mide içinin mukus tabakasıyla kaplı olması. Yine bu mukusa zarar veren bir bakteri de var. Helikobakter, pylori, ülsere, gazete neden olabiliyor.
Üçüncüsü ve son olarak da mide çalışmasının midenin hormonlarla kontrol edilmesi. Yani boşken. Tamam artık çalışmana gerek yok diye ince varsak haber verecek. Besinler bana geçti. Senin çalışmana gerek yok diyecek.
Gansin hormon üretimini azaltacak. O yüzden midenin hormonlarla kontrol edilmesi dedim. Böylelikle mideyi de o sayfaya sadırmış olduk. İstediğimizi yapmış. olduk ince bağırsağın ne yaptığı hangi besinleri sindirdiğini filan çok daha detaylı anlatacağım için size faydalı olabilecek tek parçada bütün konuyu anlayabilmeniz için oraları ince bağırsak kalın bağırsak çok daha kısa değince uzun o besinlerin nasıl sindirdiğini filan daha sonra anlatacağız arkasından da yardımcı kısımlara geçeceğim şimdi kısaca bir ince bağırsak diyelim İnce bağırsağın özelliği şu arkadaşlar, iyi bilmeniz gereken özellik.
Bütün besinlerin sindirimi burada tamamlanıyor. Sindirim olayı burada tamamlanıyor. Hem karbonhidrat, hem yağ, hem protein, hem işte nükleik asitler, bütün besinlerin sindirimi gerçekleşiyor ve tamamlanıyor. O zaman şöyle diyeceğim. Besinlerin sindirimi burada tamamlanır.
İç yüzeyinde villus, mikrovillus adı verilen böyle kıvrımlar var. Uzantılar var. Villus ve mikrovillus.
Büyük olanlarına villus, küçük olanlarına mikrovillus deniliyor. Parmaksı uzantılar var. Bunlar sindirim gerçekleştikten sonra yüzeyi artırıyor ki eminimi daha rahat gerçekleştirebilsin. İç yüzeyinde. villus ve mikrovillus lar bulunur.
Neden olduğunu söyleyelim. Eminim yüzeyini arttırır. Besin monomerlerinin Yani karbonhidratların, yağların, proteinlerin eminimi burada tamamlanır. Emildikten sonra da kana veya lenfe veriliyorlar. Kan veya lenf yoluyla taşımaya geçiyorlar.
İnce bağırsakta bunu bilmemiz yeterli arkadaşlar. Kısacası şimdi kalın bağırsakta bir kısaca bir deneyelim. Kalın bağırsak.
Arkadaşlar kalın bağırsakta besinlerin sindirimi olmaz bunu bileceksin. Besinlerin sindirimi olmaz. Bizim sindirimimiz ince bağırsakta biter. Arkasından şunu söyleyeceğiz. Villus, mikrovillus uzantıları yoktur.
Su ve minerallerin eminimi burada tamamlanır. Hiç eminim yok değil. Var ama karbonhidrat, yağ, protein eminimi yok.
Suyun ve minerallerin eminimi tamamlanıyor. Eğer kalın bağırsakta çok fazla kalırsa besinler çok fazla su yemilir. Bu sefer dışkıdaki su azalacağından kişi kabız olur. Bağırsak düzeni bozulduğu zaman.
Çok hızlı çalışırsa yani eminimi tamamlayamazsa bu sefer... Çok sulu dışkı atar. Kalın bağırsak suyu eminim benim tamamlayamadığı için de dışkıyla çok fazla su atıldığı için de ister olur kişi. İster olan kişiye ne yapmamız lazım? Kaybettiği suyu tamamlayabiliyordukça çok daha fazla su vermemiz lazım.
Bunu unutmayın. Villus mikro villus uzantıları yoktur dedik. Bir de şunu söyleyeceğiz.
İnsanda kalın bağırsakta B ve K vitaminlerini üreten. faydalı bakteriler bulunur. Bunlar da bize bazı B vitamin çeşitlerini ve K vitaminini veriyorlar diyelim.
Anüste sindirim kanalının son açıklığıdır. Dışkı buradan dışarı atılır. Dışkı buradan dışarı Atılır. Boşaltım değil bunu unutma.
Boşaltım dediğimiz böbrek. Boşaltım dediğimiz idrar. Anis sindirim açıklığı.
Buraya dikkat. Evet. Şimdi gelelim biraz daha sindirime yardımcı organlardan bahsetmeye.
Ne anlatacağım arkadaşlar? Karaciğer anlatacağım. Çok önemli bir organımız.
Şimdi buraya size önce bir kareciğere bağlı damarlardan bahsedeceğiz. Kareciğere bağlanan damarların içeriklerinden bahsedeceğiz. Kareciğerin biraz görevlerinden bahsedeceğiz.
Oradan sonra da devam edeceğiz. Şimdi şuraya büyük bir kareciğer çizdim. Vücudun en büyük iç organı.
En büyük ikinci organı deriden sonra. Deri en büyük organ. Kütle bakımından. Hocam akciğerler daha büyük gibi böyle soru geliyor bazen. Akciğerler hacim olarak belki daha büyük olabilir ama içleri hava dolu.
Kütle olarak en büyük iç organınız karaciğer arkadaşlar. Şimdi aşağıda bağırsak var. Dolaşım sistemini bu konudan önce dinlemiş olman gerekiyor.
Özellikle küçük kan dolaşımı, büyük kan dolaşımı. Milli Eğitim kitabında öncesinde dedim sonra dolaşımı anlatılıyor. Ama ben mesela kendim.
Kendim bu konuyu anlatırken bile okulda önce küçük ve büyük kan dolaşımını anlatıyorum. Dinlemediysen kanalda dolaşım sistemi var. En azından şimdi git küçük ve büyük kan dolaşımını dinle sonra buraya gel. Buradan devam et. Çok daha faydasını göreceksin.
Ben küçük ve büyük kan dolaşımını biliyormuşsun gibi buraya anlatacağım şimdi. Şimdi aorttan çıkan yani kalbin sol karıncığından çıkan. Damarlar organları beslemeye başlıyordu ya, bunlardan biri de karaciğere kan getiren karaciğer atardamar. Diğer organlara nasıl kan geliyorsa, beyne, kola, başa, işte göze, mideye, bağırsaklara, aynısı buraya da geliyor.
Karaciğer atardamarı. Aslında burada bir de bağırsak atardamarı var. Bağırsaklara geliyor. Yalnız bağırsağın toplar damarı yok. Bu nedenle bağırsağın toplar damarı...
Şöyle kapı toplar damarı olarak karaciğere gidiyor. Şu damarın adı kapı toplar damarı. O halde sana şöyle bir soru sorsam.
Hem atar damardan hem de toplar damardan kan alan organ biri karaciğer diğeri kalp unutma bunu. Hem atar damardan hem de toplar damardan kan aldı dikkat. Şimdi karaciğerde kan kullanıldı.
Buradan alt ana toplar damara bağlanacak bu damarın adı da karaciğer toplar damarı ya da karaciğer üstü toplar damarı. Sanırım karaciğere bağlı olan damarlar anlaşıldı. Şimdi size şöyle bir soru gelecek.
Diyecek ki tokken. Kapı toplar damarında mı daha fazla glikoz derişi mi? Karaciğer toplar damarında mı? Burada şunu bilmemiz gerekiyor.
Karaciğerin görevlerinden biri ne? Karaciğerin görevlerinden biri kendisine gelen glikozu glikojene çevirerek veya fazlasını da yağa çevirerek depolatmak. Hatta bunu hangi hormon yaptırıyor? İnsülin hormonu yaptırıyor.
Niye yazmıyor? Yazalım. İnsülin etkisiyle gelen glikoz...
glikojene çevirip depolatıyor. Yani kapı toplar damarından 1000 tane de glikoz gelse rakamları atıyorum kesinlikle. Karaciğer üstü toplar damarına 200 tane gönderiyor. Açsın. Hiç yemek yemedin.
Buradaki kapı toplar damarında glikoz hiç kalmadı neredeyse. Yine 200 olarak gönderiyor. Bu sefer de glikojeni glikoza dönüştürüyor. Bunu da hadi oraya da yazalım.
Glikagon Hormonuyla yapıyor. Yani karaciğerin görevlerinden biri, karaciğer üstü toplar damarından çıkacak olan glikoz seviyesini hep sabit tutmak. Açsa da toksa da. O zaman tokken, kapı toplar damarının, kapı toplar damarının glikoz dirişimi, Büyüktür. Karaciğer toplarında var.
Hangi hormon etkili oldu? İnsülin hormonu etkili oldu. Kan şekerini düşürttürdü. Açsın. Uzun zaman yemek yemedin.
Bağırsaklarda glikoz kalmadı. Kapı toplar damarından çok az glikoz geliyor. Bağırsak kullanmadığı geliyor.
Ama vücudun glikoza ihtiyacı var. O zaman ne yapıyor? Glikojeni glikoza dönüştürüyor.
O zaman toksun, açsın özür dilerim. Kapı toplar damarı glikoz derişimi küçüktür. Karaciğer toplar damarının glikoz derişiminden.
Buraya yazmamışız, buraya da yazalım. Sonra ne olduğunu unuturuz. Glikoz derişimi. Bunu hangi hormon yaptı?
Bunu da glikogon hormonu yaptı. Başakların yukarıya yazdığım buraya kadar sorun yok. Bir de şundan bahsedeceğiz.
Önemli bir görevi yine karaciğerin gelen amonyan daha az zehirli hale getirilmesi. Yani zehirsizleştirilmesi. Bunu amonya üreğe dönüştürerek yapıyor. Gelen amonyakları üreğe dönüştürüyor. Üre nereden atılıyor?
Böbreğe gidip atılıyor. Yani buradan çıkıyor. Yine büyük kan dolaşımı. kısmında söylüyoruz karaciğer toplar damarı altına toplar damar sağ kulakçık sağ karıncık akciğere gitti geldi böbrekten atıldı o kan dolaşım yolları da bilmen gerekiyor ama karaciğerin görevlerinden birine amonyağı üreye çevirmek o halde karaciğer üstü toplar damarı için ya da karaciğer toplar damarı için amonyak çok az vücudun en az amonyak olan yeri Çünkü gelen yeri olarak üreye çeviriyor üre bakımından da En çok amonya üreğe çevirdiğine göre ürenin en çok olduğu yer burası. Hocam böbrek atar damarı değil mi?
Değil. Neden? Çünkü sol karıncıktan çıkanların hepsi aynı. Buradan çıkan üre böbrekten dışarıya atılıyor. Burayı unutma.
Evet karaciğer bu. Şimdi biraz görevlerini yazalım karaciğerin. Sayfa atlayacağımız için şuraya küçük karaciğerin görevleri diyorum. Eğer 11. sınıfsan ve bu konuyu dinliyorsan muhtemel okul sınavında çıkacak olan soru. Eğer 12. sınıfsan mezunsan ayeteye hazırlanıyorsan inşallah ayetede sorulma ihtimali yüksek olan sorulardan biri arkadaşlar.
Karaciğerin etkileri görevleri ile ilgili olarak. Şimdi şunu diyeceğiz. Karaciğer. Bir kere glikoz yani kan şekeri şöyle diyelim. Glikoz demek doğru olmaz.
Karbonhidrat. Ya Ve protein metabolizması üzerine etkilidir. Bunların birbirlerine dönüşümlerini gerçekleştirir.
Metabolizması üzerinde etkilidir. Şimdi ikinci cümleyi yazabiliriz. Glikozu, glikojene. Veya kilo almamız. Neden çok fazla karbonhidrat alırsan.
Glikojene dönüştürebileceğini dönüştürdük. Kalanı ne yapacak? Yağ dönüştürecek.
Yağ dönüştürerek depolar. Yağda çözülen vitaminleri. Yani ADEK vitaminlerini. Ve bazı mineralleri özellikle demir benim hatırladığım kadarıyla depolar.
Devam ettim. Pro vitamin A'nın yani pasif halde vücuda alınan karotenin A vitamininin aktifleşmesini sağlar. A vitaminine Dönüşmesini sağlar. Pasif olan provitamin A'yı aktifleştirir.
A vitaminini dönüştürür diyebiliriz. Zehirsizleştirme yapar. Alkolün, ilaçların zehirli etkilerini azaltır. Zehirsizleştirme tepkimlerini gerçekleştirir.
Zehirli olan amonya. üreğe çevirir. Bu olaya özel bir isim veriliyor. Bilmenizde fayda var arkadaşlar. Bu olaya ornitin döngüsü deniliyor.
Neden gerçekleşiyor? Daha zehir olduğu için daha az su ile atılıyor üre. Böylelikle ürenin vücuttan atması gereken su miktarını azaltmış oluyor.
Su kaybını engellemiş oluyor. Böbreklerden atılacak olan su miktarını azaltmış oluyor. Amonya üreye çevirir. Yine devam ediyorum. Bazı kan proteinlerini üretir.
İşte fibrinojen, trombojen, albumin, globulin gibi kan dokuda anlattığım için burada çok daha uzun böyle kafanızı karıştırmayacağım, üzerine durmayacağım. Gerektiği durumlarda kansızlık olur, hamilelik olur, embriyonik dönem olur, al yuvar üretir, kan hücresi üretir. Ama esas görevi... Böbreğin %85 oranında ürettiği eritropoyetinin kalan kısmını yaklaşık %15-20 oranında karaciğerle üretilir.
Eritropoyetin hormonu üreterek kemik eriklerini uyarır. Niçin? Kan yapımını sağlar.
Yani al yuvar yapalım diyelim. Al yuvar öğretimini sağlar. Ağlı yuvarlar kemik ediğinde oluştuktan sonra, olgunlaştıktan sonra, kana geçtikten sonra kanda görev yapmaya başlıyorlar. Ama öyle hücreler ki zamanları geldiğinde, iş yapamadıklarında ölemiyorlar bile.
Çünkü ölmeleri için bir lizozoma ihtiyaç var. Kendilerini sindirebilmeleri için öyle bir organelleri de yok. Hiçbir şey kalmamış. Zar ve stoplazmadan oluşmuş. İşte bunlar kare ciğere tekrar yollara düştüğünde, yaşlanmış olan...
Al yuvarları parçalarlar. Birazdan bahsedeceğiz. Bu al yuvarlar parçalandığında kimyasal bir madde açığa çıkıyor. Bilirubin açığa çıkıyor. Onu da safrayla vücuttan uzaklaştırıyor.
Yani homeostazinin korunmasında doğrudan etkili oluyor. Kareciğer o kadar büyük bir organ ki üşüdüğümüzde çalışmasını hızlandırarak vücut sıcaklığının ayarlanmasında bile etkili. Onu da bir yazalım. Vücut sıcaklığının. Ayarlanmasında görevlidir etkilidir diyebiliriz.
Şimdi bizim konumuz sindirim sistemi ise hocam şimdiye kadar söylediklerinin hiçbiri sindirimle alakası yok. Karaciğer sindirim sistemi organı olduğu için bu kadar şey söyledik ama asıl görevine giriyoruz. Bizimle ilgili bu konuyla ilgili olan görevine giriyoruz. Safra salgısını. üretir.
O halde şimdi birazcık işimiz safrayla. Bir kere şöyle bir soruyla karşılaşabilirsin. Nerede üretilir, nerede depolanır? En başa geri döndük. Karaciğerde üretilir.
Üretildikten sonra safra kesesinde depolanır. Safra kesesinden koledok kanalıyla ince bağırsağa dökülür. Safra kesesi olmayan, safra kesesi ameliyatla alınmış kişilerde karaciğerde safra üretip salgılamaya devam eder.
Hani sadece safra kesesi mi? Değil tabii ki ama şunu bir yazalım. Karaciğerde üretilir.
Safra kesesinde depolanır. İlk sayfada bahsetmiştim. Şimdi tekrar yeri geldi.
Enzim değildir arkadaşlar. Çünkü yağların mekanik sindirimini yapar. Kimyasal sindirimde enzim kullanılır. Mekanik sindirimde enzim kullanılmaz diye not düşmüştük.
Hatırla. O yüzden enzim değildir. Yağların mekanik sindirimini yapar.
Enzimde ise içinde ne var hocam? İçeriğinde yağ asitleri, gliserol, kolesterol. Safra tuzları bazı mineraller ve bilirubin safra boyası bulunuyor. Aslında bu bizim bir metabolik atığımız. Az önce bahsettiğimiz olaya geldik.
Şimdi yaşlanmış al yuvar hücreleri parçalandığında hemoglobinler parçalandığında bu demirli atık bilirubin olarak açığa çıkıyor. Eğer bu bilirubin kana karışırsa safra boyası bulunuyor. Safra boya kanı karışmış oluyor.
Sarılık hastalığı ortaya çıkıyor. Bunun vücuttan uzaklaştırılması gerekiyor. Nasıl uzaklaştırılıyor? Dışkı yoluyla, bağırsağa atılarak uzaklaştırılıyor.
İşte bu bilirubin buradan açığa çıkıyor. Yeni doğan sarılığı diye bir şey duymuşsunuzdur. Yeni doğan çocuklar annelerinin karınlarına çok fazla al yuvar ürettiler. Çünkü anneden plasenta yoluyla gelecek olan oksijenden faydalandılar.
O al yuvar sayıları çok fazlayken doğduklarında o kadar al yuvar ihtiyaçları kalmadı. Ve karaciğer bunu parçaladı. Bilirubin çok fazla artıyor ama sindirim sistemi, bu safra kanalları tam olarak görevlerini yapamadıkları için işte deriye, daha doğrusu kana geçiyor bu safra. Bu bilirubin ve sarılığa neden oluyor. oluyor.
Buna yeni doğan sarılığı deniyor. Bütün bebeklerde az veya çok oranda oluyor. İşte bu bilirubin yavaş yavaş vücutta parçalanıp atılması gerekiyor. İşte biraz daha fazlaysa olması gereken değerin üzerindeyse deride bunu yok edebiliyorlar. Mavi ışık altında özel bir dalga boyunda ışık altında köveze konuluk çocuk o bilirubin deride parçalattırılıyor.
İşte özel bir şey ne denir ona? Dalga boyundaki ışık. Mavi dalga boyunda ışık kullanıyor.
Bu bilirubini parçalayabilmek için. için diyelim devam edelim. İçeriğini söyledik. Şimdi görevlerine geldiğimizde.
Burası sığmaz. Şuraya alalım. Safranın görevleri. Bir.
Yağların mekanik sindirimi. Dolayısıyla emiriminin kolaylaşması. 2. İnce bağırsağın bazikleştirilmesi. Çünkü mideden gelen asitli sıvının ince bağırsakta bazikleşmesi gerekiyor. Bazikleştirilmesi.
3. Antiseptik bir madde ince bağırsakta zararlı olan mikroorganizmaların çoğalmasını engelliyor. İnce bağırsakta mikroorganizmaların... çoğalmasının engellenmesi.
4. Dışkıya renk vermek görev değil aslında belki özellik ama yine de söyledim. Bu bilirubinden dolayı dışkıya renk verir diyebiliriz. Şimdi o zaman şöyle bir soruyla karşılaşsak.
Safra kanalı Yani Kole Dok kanalı tıkanırsa ne gibi olumsuzluklarla karşılaşırız? Bir, bir kere yağlar sindirilememeye başlar. Yağların sindirimi zorlaşır. Peki sindirimi zorlaşan yağlar ne olur?
Dışkı ile atılmaya başlanır. O zaman dışkıda... Yağ bulunmaya başlar. Yağları sindiremeyen kişi de adek vitaminlerinin eksiklikleri bir süre sonra görülmeye başlar.
3 Yağları sindiremeyen kişi ne yapacak? Kilo almayacak dikkat. Kilo kaybedecek.
Bazen şöyle oluyor. Hocam kilo aldık. Niye?
Yağları sindiremedi attı. Depolamadı ki o yağları dışkıya attı. O zaman kişi kilo kaybeder. 4. Bağırsakta mikroorganizmalar çoğalır.
Bir de dışkının renginde değişiklik görülür. Değişim olur. Evet, safra, daha doğrusu karaciğer, safra ve safranın görevleriyle safra kanalının tıkanması durumunda neler ortaya çıkabileceğini konuştuk. Şimdi sırada ne var? Pankreas konusu var.
Pankreas başlığını atıp başladı. Biz bu pankreyası iki farklı ünitede anlatıyoruz aslında değil mi arkadaşlar? Ne onlar? Biri endokrin sisteminde, hormonlar sisteminde insülin ve glikogon ürettiği için.
Şimdi bir de sindirim sisteminde sindirim enzimi ürettiği için anlatacağız. Bu şekildeki organlara, bu şekildeki bezlere nasıl bezler adı veriliyor? Karma bez deniliyor. O zaman karma bezdir. Yani hem hormon.
Hem de sindirim enzimi ya da salgı enzim üretir. Kısaca bir özet geçelim. Ne üretiyor, nereden üretiyor, nereye salgılıyor diye. Arkadaşlar, Langerhals adacıkları denilen bölgesinden, alfa hücrelerinden, Glikogon beta hücrelerinden insülin çok dikkatli diyeceğim bakın hormonlarını üretir. Hormonlar nereye veriliyor?
Kana veriyor. Hormonlarını kana verir. Kan yoluyla taşınır.
Vücudun her hücresine sınırsız gider. Yani bütün kan ya da daha da şöyle kıkırdak da yok tabii ki ama kan ulaşan bütün kılcal kan damarlarıyla vücuda yayılıyor. Yanlış bir cümle kullanmış olmayalım.
Bir de arkadaşlar pankreasta asinar hücreleri denilen bir bölgesi var. Asinar hücrelerinden pankreas öz suyu üretiliyor. Bunun içinde sinir benzinleri var. Ve bu pankreas öz suyu virsum kanalıyla ince bağırsağa akıtılıyor. İnce bağırsağa geçiyor.
Virsum kanalına buradan da ince bağırsağa. İnce bağırsağın 12 parmak bağırsağına geçiyor. Peki hocam pankreasyon suyun içinde neler var? Bir kere bikarbonat var. Bikarbonat ince bağırsağın bazikleşmesinde etkili.
Bunun dışında amilaz enzimi var. Karbonhidrat sindiriyor. Lipaz var. Karbonhidrat sindirimi diyelim.
Sanki karbonhidrat gibi oldu amilaz. Karbonhidrat sindirimi diyelim daha doğru olsun. Lipaz, yağların sindirimi. Başka hocam?
Nükleaz var, onu bir yazalım. DNA'nın ve RNA'nın yani nükleik asitlerin sindirimi. Biz sadece karbonhidrat, yağ, protein sindirmiyoruz. Yediğimiz bitkilerin, hayvanların DNA'larını RNA'larına sindiriyoruz.
İhtiyaç duyduğumuz adenin, guanin, timin, stozini buradan karşılıyoruz. O zaman nükleik asit sindirimi de görevli. Bir de proteinlerin sindiriminde, bundan nefret ediyorsunuz biliyorum ama, tripsinojen, birazdan anlatmaya başlayacağız.
Kim o tripsinojen? Ve işte pro karboksi peptidaz diye geçecek ama ben uzatmayacağım. Karboksi peptidaz. Yani protein sindirimde görevli enzimleri üretiyor. O halde karbonhidrat, yağ, protein, nükleik asit hepsinin sindiriminde pankreas görev alıyor.
Bunları unutmuyorsun. Biraz da bu organlar birbirleriyle nasıl haberleşiyor? Yani sindirim sistemi organlarının... Hormonal kontrolleri diyelim.
Şimdi arkadaşlar, besinler mideye geldi. Bir kere mide kendi kendinin çalışmasını kontrol etti. Hangi hormonla? Gastrin hormonuyla.
Onu şöyle bir yazalım. Nerede üretilir? Mide de üretilir. Kimi uyarır? Yine mideyi uyarır.
Gastrin. Hormon. Mide çalıştı. İşte 2,5-3 saat midede durdu besin.
Artık besinler ince bağırsağa geçiyor. Besinler ince bağırsağa geçer geçmez. İnce bağırsak, dikkat, 2 tane hormon üretiyor.
Bunlar sekretin ve kolesistokinin hormonlarını üretiyor. Dikkat, hormonu. Hormonlar neyle taşınır?
Kanla taşınır. Kana veriliyor. Kan yoluyla bütün vücudu gezmeye başlıyorlar.
Fakat aynı organları uyarıyorlar. Çok küçük bir farkla. Sekretin de karaciğeri uyarıyor.
İnce bağırsağı uyarıyor. Kolesistokinin de ince bağırsak ve... Karaciğeri uyarıyor ama kolestokinin bir de safra kesesini de uyarıyor.
Safra kesesini özellikle ve kısmen az miktarda karaciğeri ve yine pankreas. Peki hocam görevlerine. Sekretin hormonu karaciğere diyor ki safra üret. Safra üretimini sağlar. Sekretin hormonu ince bağırsağı diyor ki Pankreas ince varsak değil tabii ki.
Buraya ince varsak üretir dedik zaten. Düzelttim. Pankreasa etki ediyor. Diyor ki bikarbonat üret.
Buranın bazikleşmesi gerekiyor. Önce bir sindirim enzimlerinin çalışabilmesi için bikarbonat üretilmesi gerekiyor. Sonra kolesistokinin özellikle safra kesesini kasarak.
Safra kesesinin. Etrafındaki kasların kasılmasını sağlayarak içindeki safranın bağırsağa dökülmesini sağlıyor. Daha efektif yani daha etki gösteren bir hormon dökülmesi. Pankreasa da diyor ki sindirim enzimlerinin bağırsağa boşaltılması. Evet, hormonlarımız bunlar.
Küçük bir ekstra bilgi daha vereceğim. Yazmaya gerek yok bence buna. Sekretin ve kolesistokinin ikisi beraber mideye de etki edip, diyorlar ki gastrik inhibin etki deniliyor buna, midenin...
çalışmasını durduruyorlar. Midenin gastrin üretmesini durduruyorlar. Tamam.
Besin ince bağırsağa geldi artık. İnce bağırsak çalışıyor bak. Karaciğerden, pankreastan yardım istiyor.
Senin artık çalışmana gerek yok. Dur dur dur. Ve böyle de hani... Az önce dedik ya şurada mide başlığında.
Midenin hormonlarla çalıştırılıp durdurulması midenin boşu boşuna çalışmasını engelliyor. Midenin içindeki asitten kendi kendine zarar vermesini engellemiş oluyoruz. Ve beklenilen yer geldi.
Ben konuyu anlatırken sürelere göre işaretleyeceğim konu başlıklarını. Tahminim o ki en çok burası izlenecek. Nedir orası arkadaşlar?
Besinlerin. Kimyasal sindirimi. Önce ortaokuldan bildiğiniz bir tablo, sonra o tabloya göre de hangi enzim hangi sırayla kullanılıyor, hangi organ çalışıyor ona bir tekrar bakacağız.
Ne diyeceğiz? Karbon hidratlar. Yağlar ve proteinler hangi organda sindirilir? Ağızda mı sindiriliyor?
Midede mi sindiriliyor? İnce bağırsakta mı sindiriliyor? Bunlara bir bakalım.
Yalnız sakın bu tabloyu da bilmeden ben zaten biliyorum değil mi? Buradan da hata yapan çok öğrencim oldu. Bütün enzimleri bilirken buradan böyle hata yapabiliyorsunuz.
Dikkat. Aslında çok basit bir mantık. Karbonhidrat...
Daha doğrusu şöyle değil. Ağızda sadece karbonhidrat, kimyasal sindirimi. Midede sadece protein, kimyasal sindirimi.
İnce bağırsakta hepsinin kimyasal sindirimi. Tablomuz bu kadar arkadaşlar. Ne olur bu tabloyu da dikkate alın. O halde başlıyorum.
Karbonhidratların kimyasal sindirimi. Ağızda var mı? Var. Arkadaşlar ağzım pH'i yaklaşık 7'dir.
Nötr'e yakındır. Direkt nötr diyemiyorum çünkü yediğimiz besine göre bile içeriği değişebilir. İçindeki sıvı değişebilir ama nötr'e yakındır. Ve nişasta özellikle de pişmiş nişasta diye söylenir.
Hem kısa sürede kalacak. İşte zayıf bir amilaz olacak. O yüzden ben yine de nişasta yazdım.
Nişasta suyla Hep hidroliz olduğu için su kullanılacak. Dikkat! Tükürük bezlerinden gelen amilazla. Bu amilaza, kityalin de yazar bazı kitaplar.
Ağızda çalışan amilaza. Neye parçalandı hocam? Maltoz artı dekstrine parçalandı. Sindirim tamamlanmadı.
Çok küçük bir sindirim oldu. Nişastayı yüzlerce glikozdan oluşan uzun zincir gibi düşünün. Bunları kesmeye başladı.
Bazı kestiği noktalar 2 glikozdan oluşuyor. Yani şöyle kalem 2 tane kalem gibi düşünün. 2-2 Bazılarında ise 8-10'lu glikozlar. Sindirim tamamlanmadı sadece başladı. Hiç başlamasa bile olurdu.
Aslında karbonhidratların gerçek sindirimi mideyi pas geçti. Çünkü midenin pH'i 7'den küçüktür. Hatta ağızdaki ameliyat buraya geldiğinde denatüre olur. Çalışamaz hale gelir ve ince barsa gelir. İnce bağırsakta ise karbonhidratların sindirimi asıl bu şekilde burada gerçekleşir ve tamamlanır.
İnce bağırsak pH'i 7'den büyüktür arkadaşlar. Bazik ortamdır. Şimdi dikkat.
Nişastası, glikojeni hepsi burada. Karbonhidratlar burada. En eksi bir sayıda suyla sindir et.
Bu sindirim sırasında özellikle dikkat edeceğim. Pankreasın enzimlerini hep mavi ile çizeceğim. Görsel zekanız çok daha iyi sizin.
Hepimizden iyi. Yenilesin görsel zekası. O yüzden kodlarken şunu en azından şey yapma. Maviler pankreastan gelenlerdi. Yeşiller ince bağırsaktan gelenler diye.
Düşün bunu da aklına yaz. Pankreastan gelen. bu amilaz da bu sindirt neye dönüştürdü Aslında biraz az önce konuşmuştuk ne yapmıştı maltoza ve dekstrine parçalıyordu yine aynı oldu bitti mi sindirim kesinlikle Hayır maltoz bekliyor Dextrin bekliyor.
Senin çaya attığın şeker, işte toz şeker, kesme şeker, sükroz bekliyor daha. Sindirilmedi. Veya içtiğin sütteki laktoz daha sindirilmedi, bekliyor.
Bakın dikkat edin, yeşil kalem aldım. Yani ince bağırsağın enzimlerine geçtik. İnce bağırsak. Kendisi pankreas ortaladı, golü artık ince bağırsak atıyor. Son darbe ince bağırsak vuruyor.
Maltazla, dextrinazla, sükrazla veya sakkaroz aynı şeyi sükrazla ve laktazla. Sindirdi. Neye dönüştürdü?
İşte bu TFT bilgisi artık. Maltoz. Ben de maltoz yazıyordum.
Glikoz artı glikoza. 2 tane glikoza. Dextrin 8-10 tane.
20 tane glikoza. Küçük nişasta parçaları dedik az önce. Sükroz. Glikoz. Artı fruktoza.
Laktoz da glikoz. Artı galaktoza dönüştü. İşte sindirim tamamlandı. Benim amacım karbonhidratları glikoza kadar monosakkaritlere kadar parçalamaktı. Parçaladım bitti.
Karbonhidratlar bu kadar. Bence yağları da buraya anlatırız. Elinizde fazla sayfa olup gözünüzü korkutacağına az sayfa olsun. İşimize daha çok yarasın.
Çıktı alırken kolaylık sağlasın. Hemen şuraya yağların çünkü çok küçük bir şey bu. Kimyasal sindirimi. Var mı ağızda? Yok.
En azından biz yok diyebileceğiz. Tükürük bezinde bile lipaz var mesela mideye gidince çalışıyor falan ama yok. Biz öyle bileceğiz.
Midede var mı? Yok. Nereye gittik? İnce barsak. İnce barsak da var.
Çok dikkat ediyorsun renklerime kadar. Ne diyeceğim? Yağlar yani triglyceritler.
Her seferinde 3'er suyla parçalanacaklar. Buraya dikkat. Mavi kaleme aldım. Pankreasın ürettiği lipas tek başına da olsa sindirir. Hepsini sindiremez ama yağ asitlerine yani şöyle yazalım 3 yağ asidi.
Artı bir glisolele dönüştürür. Aslında sindirimi tamamlar. Ama hepsini sindiremez. Sindirim zorlaşır.
Yağların bir kısmı sindirilmeden dışkı ile atılır. Neden? Safra yok.
Kare ciğerde üretilen safra kesesinde depolanan Safra lipazın etkinliğini arttırır. İkisi beraber yağları çok daha kolay sindirir. Yağ hastalığı ve gliserole dönüştürür.
Ama sana şöyle bir soru sorarsa dikkat. Yağ, yağ ve yağ. Üç tane yağ. Birine sadece lipaz koydum. Birine sadece safra koydum.
Birine de lipaz artı safra koydum. Hangisinde kimyasal sindirim tamamlanır? Sindirim kimyasal sindirim gerçekleşir. Tabii ki bunda ve bunda ama burada yok.
Safra enzim değildir. Safra kimyasal sindirim yapmaz. Hangisinde birim zamanda oluyor? oluşan yağ asidi miktarı hangisinde birim zamandaki sindirim miktarı sindirim hızı fazladır tabiki 3 de ripazla beraber saf ama hangisinde kimyasal sindirim gerçekleşir 1 ve 3 de dikkat ediyorsun buraya şöyle bir soru soruyor diyor ki Üçüne de yağların ayrıcını damlatırsam, triglycerid ayrıcı damlatırsam hangisi renk verir?
Kimde kaldı triglycerid? İkide kaldı. Sadece burada kaldı. Çünkü birde ve üçte yağ bitti, yağ asit ve gliserol oluştu. Yani sindirim gerçekleşip gerçekleşmemeye dikkat et.
Şuraya yazıyorum. Sindirim olur. Kimyasal sindirim olur.
Nefret ettiğiniz, maalesef benim de nefret ettiğim aslında, biraz fazla ayrıntılı olduğunu düşündüğüm konuya geldik. Proteinlerin... Kimyasal sindirimi.
İyi haber. Ölseğime bu kadar detaylı bir şey sormuyor. Okul kitabında var. Map müfredatında var. Anlatacağız.
Yapacak bir şey yok. Kimyasal sindirimi. Çok da gözünüzü korkutacak bir şey de değil inanın.
Sadece biraz ezber. Bir öreceğiz. İşte burada ezber.
Evet haklısınız. Şimdi ağız. Ağızda yok.
Proteinlerin kimyasal sindirimi. Mideye geldik. Dikkat arkadaşlar, mide kendi hücreleri ne üretiyordu?
Pepsinojen. Ama Pepsinojen pasifti, çalışmıyordu. Çalışabilmesi için yine mide hücrelerinden üretilen hidroklorik asite ihtiyaç duyuyor. Bu hidroklorik asit pepsin ojeni pepsin haline çeviriyor.
Ne dedik? Sonu ojenle bitiyorsa pasif çalışmıyordur. Sonu ojenle bitmiyor aktif çalışıyor.
Pepsin aktifleşti. Bu pepsin yediğiniz besinlerdeki proteini aldı. Şöyle yapalım. Suyunu da yazalım.
En eksi bir sayıda kırdığı bağ sayısı kadar su kullandı. En eksi bir sayıda hiç karıştırmıyorum. Su diyorum.
Diğerlerine öyle demiştim çünkü. Pepsinle parçalanma gerçekleşti. Polipeptit oluştu. Elinde bir elektrikli testere var. Koskocaman bir tomruğun ağacın var.
Rastgele bölüyor. Nereye denk gelirse enzimin yaptığı iş burada bu. Küçük parçaları ayırmak.
Sindirim tamamlandı mı? Hayır. Sadece başladı. Ama midede tamamlanmadı.
İnce barsağa geldik. Şimdi dikkat. Mavi kalem aldım.
Pankreastan üretilen. Tripsinojen. Sonojenle bitiyor.
Yani pasif. Tripsinojen enzimi. Yeşil kalem aldım. İnce bağırsağın enzimi olan enterokinas enzimi ile tripsine dönüştü.
Yani aktifleşti. Bakın burada enterokinas ince bağırsağın enzimi görev aldı. Sindirim sisteminde görev aldı ama sindirim yapmadı.
Hidroliz yapmadı. Sadece bir enzimin aktifleşmesini sağladı. Arkasından bu tripsinde Kardeşini yani kimotripsinojeni beraber salgılanmışlardı pankreastan.
Hatırla pankreas öz suyundaydı. Şurada yazmıştık tripsinojeni ve kimotripsinojeni. Kimotripsinojeni aldı ve kimo.
Tripsin'e dönüştürdü. Artık elimizde iki tane aktif enzim var. Tripsin ve kimotripsin.
Bu iki enzim ince bağırsak da mideden gelen sıvıda da polipeptitler var. Enzim şeyler var. Sindirilmemiş proteinler var. İşte şimdi polipeptitler. Şuradaki polipeptitten bahsediyorum.
Mideden geldiğince varsa, polipeptitler, tripsin ve kimotripsin ile, kimin enzimleri? Pankreasın enzimleri, parçalandı. Neye dönüştü?
Daha küçük. Polipeptitlere dönüştü. Parçalamaya devam ediyorum.
Uzun zincirleri bitmedi sindirim. Buna da pepton denirse şaşırmayın aynı şey. Sindirim bitmedi. Şimdi peptonlarla devam ediyorum. İnce bağırsaktayım hala.
Peptonlar yani küçük polipeptitler. Arkadaşlar burada farklı kitaplarda farklı görürsünüz. Yani farklı bilimsel kitaplar bile farklı yazıyor.
Ama benim araştırdığım, gördüğüm kadarıyla yazıyorum. Pankreas'ın ürettiği karboksi peptidaz. MEP kitabı ne diyor buna? Prokarboksi peptidaz ince bağırsakta karboksi peptidaza dönüşür.
Yani basit enzim, pasif enzimde aktifleşti. Artık onu da tekrar tekrar yazmayacağım. İnce bağırsağın ürettiği amino peptidazla beraber, ikisi beraber. Peptinleri iyice küçültmeye başladılar. Neye dönüştürdüler?
Dipeptitlere ve tripeptitlere dönüştürdüler. 2 tane aminasit, 3 tane aminasit. Son noktaya geldik ama son darbe daha vurulmadı. Yani az önceki maltos, sükroza benziyor. İkili ikililer bunlar.
Bu dipeptitler ve tripeptitler ise İnce barsağın enzimleri olan, yine ince barsak dedim, yine yeşil kalemi aldım. Dipeptidaz ve tripeptidaz enzimleriyle 2 tane aminasite ve 3 tane aminasite dönüştü. Böylece sindirim tamamlandı.
Çok vaktin kalırsa, ben çalışacağım diyorsan burayı ezberlederim. Şimdiye kadar çıkmadı. Bir kulak dolgunluğu, tripsinojen, kimotripsinojen bunları bilmem bile bence yeterli. Ama kesin soracak, kesin sormayacak bir şey diyemiyorum.
Şimdiye kadar çıkmış sorularda bu kadar detaylı enzim sormadı. Sadece bunu söyleyebilirim. Sağol. Son başlığımıza geldik.
Nedir o son başlık? Besinlerin emili mi? bu ve taşınmaz burada yine renkleri kullanacağız arkadaşlar önce küçük bir şekil üzerinde göstereceğim sonra bir de düz cümle de yazacağım bağırsağımız burada bağırsağımızı yeşil olarak gösterdiğim arkadaşlar bağırsağın içinde şu anda Lekos, amino asit, vitamin, mineral, yağ asitleri, galiseroller, fruktozlar hepsi burada.
Sindirim tamamlandı ince barsakta. Bunların artık vücuda götürülmesi gerekiyor. İnce barsağa yaklaştığımda ne demiştik? Villusların ve mikrovillusların olduğunu söylemiştik. Bu villusun içinde bir tane kandamarı, kılcal kandamarı, bir tane de...
Kılıca Lenf damarı var. Besinler ince bağırsaktan emildikten sonra paylaşılıyor. Kana glikoz, fruktoz, galaktoz yani karbonhidratlar, amino asitler ve yağla ilgili olmayan vitaminler. Dikkat edin.
B ve C vitaminleri geçiyor. Lenfe ise yağla ilgili olan yağ asidi, gliserol, bu arada çok küçük yağ asidleri kana da geçer ama istisna hiçbir şey söylemeyeceğim. Geçtim söylemedim ben öyle bir şey.
ADEK yani A, D, E, K vitaminleri lenfe geçiyor ve lenf yoluyla taşınıyor. Yağ asidi ve gliseroller emildikten sonra bağırsağa geçtikten sonra kolesterol ile Ve özel proteinlerle kaplanıp, Shilo mikron şeklinde taşınırlar. Yağların taşınma şekli, Shilo mikron şeklinde taşınmadır.
Burayı da unutmamanı isteyeceğim. Şimdi, hocam tamam nasıl taşınacaklar? Glikoz, amino asit, yağ asidi, şey özür dilerim, glikoz, amino asit, B ve C vitaminleri, fruktozlar, galaktozlar, kan yoluyla taşınanlar.
Kan yoluyla taşınanları hep kırmızı ile göstereceğim. Kılcal kan damarları, kapı toplar damarı ve karaciğer. Karaciğerde bir kısmı depolandı, çıktılar. Karaciğer toplar damarı, alt ana toplar damar kalbe geldiler. İşte kan yolu.
Kalbin neresine geldiler? Kalbin sağ kulakçığına geldiler arkadaşlar. Kan yoluyla taşıma biraz sonra düz halde de kelime kelime yazacağım burayı. Peki hocam lenf yoluyla taşınma nasıl gerçekleşiyor? Kılcalı lenf damarları da bir lenf toplar damarına killus borusu deniliyor buna birleşiyor.
Buradan peke sarnıcı adı verilen bir lenf düğümüne girdi. Sonra peke sarnıcından yukarıya doğru çıkıyor. Hala lenfteyiz.
Peke sarnıcından yukarıya çıkınca şu göğsünüzde Ana lenf damarı, göğüs kanalı dediğimiz ana lenf toplar damarında yukarıya doğru çıkıyor. Kemiğiniz var ya burada köprücük kemiği. Sol köprücük altı toplar damarından bakın yine kana kay karıştı.
Sol köprücük altı toplar damar, üst ana toplar damar kalbin sağ kulakçığına geçti. Hadi bunları yazalım ve konu anlatımımızı bitirelim. Şimdi.
İnce bağırsakta mıydık? İnce bağırsaktan diyelim şöyle diyelim. Emilem, iki yola gidecekler.
Bir grup glikoz, fruktoz, galaktoz yani karbonhidrat grubu, amino asit grubu, B ve C vitaminleri. Karbonhidrat ve protein grubu. Diğer grup yağlı olanlar, yağla ilgili olanlar. Yağ asitleri, gliseroller. Nasıl taşınıyordu?
Şilomikron şeklinde. Yani taşınması zor diye bunları paket lastiği ile sardık. Öyle düşünün hakkında.
Çok problem değil. Sonra yağda eriyen vitaminler. Adek vitaminleri taşınacak.
Dikkat! Kırmızı kalem aldım. Kan yolunu çiziyorum. Karbonhidratlar, kılcan.
kan damarına geçtirir. Kılcal kan damarıyla kapı toplar damarına. Kapı toplar damarından karaciğeri. Karaciğerden karaciğer toplar damarıyla alt ana toplar damarına Şuradayız. Oradan da takip edebilirsin.
Alt ana toplar damar. Neresi? Kalbin. Bunu şöyle yapalım çünkü karıştıracağız ikisini.
Şöyle yapalım. Kalbin. Sağ kulakçı.
Çıksın değil mi bu? Çok da zor değil. Kulakçık yazabilirsem çıksın.
Kulak çık. Kulak niye yazmakta ısrar ediyorum. Tamam. Peki adek vitaminleri, yağ asidi, gliserol bunlar ne yapacak? Yağ asidi ve gliseroller, adek vitaminleri, kılcan.
Lenf damarına girdiler. Buradan lenf topları. Sorularda görürsen şaşırma. Killus kanalı.
Buradan peke sarmıcı. Yani bir lenf bezi. Devam ettim.
Lenf toplar damarı. Ana lenf toplar damarı, lenf ana toplar damarı hepsi kabul. Bir de göğüs kanalı kabul. Buraya kadar maviydik ama kırmızıya döneceğiz.
Çünkü lenf değil. Neye döneceğim şu anda? Kana karışacak.
Hangi kan damarına? Sol, köprücük, altı, toplar damarı. Burası üstte.
O zaman kalbe alt ana toplar damarla değil üst ana toplar damarla bağlanacak. Üst ana toplar damardan kalbin sağ kulakçını hepsi beraber getirildi. Sağ kulakçıktan sağ karınca sağ karıncıktan akciğere gitti. Geri geldi.
Sol kulakçık sol karıncık aort. Bütün vücuda istediği gibi artık gönderebilir dedim. Ve tabii ki sindirim sisteminin sonuna geldim.
Bence güzel oldu. Notlarıyla, anlatımıyla. Umarım siz de beğenmişsinizdir. Umarım işinize yarayacaktır.
Faydalı olacaktır. Notları açıklama kısmına ekliyorum. Senden istediğim tek bir şey var. Abone olmayı, beğenmeyi, kanalın büyümesi için, daha fazla kişiye ulaşabilmemiz için arkadaşlarına tavsiye etmeyi unutmazsan çok sevinirim. Kendine dikkat et.
İyi çalışmalar, başarılar, kolaylıklar.