Transcript for:
Edebiyat ve Yazılı Ders Notları

Merhaba sevgili öğrenciler. Yazılılar başlıyor ve kanalımız her zamanki gibi detaylı ve animasyonlu yazılı videolarıyla yanınızda. Bugünkü yazılı videomuz 9. sınıf edebiyat 1. yazılı arkadaşlar. Yeni müfredata göre hazırlandı arkadaşlar yazılımız. İzlemediyseniz eğer kanalımızdan İngilizce, Almanca, Fizik ve diğer derslerin yazılı videolarını da izleyebilirsiniz. Bu videolarımıza bitiş ekranındaki kartlardan hemen erişebilirsiniz arkadaşlar. Birinci bölümle başlıyoruz. Cahit Sıtkı Tarancı'nın 35 Yaş adlı şiirinden bir parça verilmiş. Bundan hareketle şiirde betimlenen duyguyu yansıtan bir paragraf yazınız arkadaşlar. Neylersin ölüm herkesin başında, uyudun uyanamadın olacak. Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında. Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musallaha taşında. Betimleme neydi arkadaşlar? Kısaca. Kelimelerle resim çizme sanatı diyorduk betimlemede. Renkleri, şekilleri, oradaki ortama bir tablo gibi arkadaşlar anlatıyorduk. Okuyucunun gözünde, zihninde canlandırıyorduk. Kelimelerle resim yapma sanatı. Evet arkadaşlar. Şimdi buna göre arkadaşlar şu şekilde bir örnek paragraf olabilir. Bahçede durup gökyüzüne dalmış, zamanın izlerini yanaklarında taşıyan yaşlı bir adam vardı. Şimdi bak burada ne var? Arkadaşlar ölüm temalı bakın bu. şiir. O zaman benim de buna benzer bir betimleme yapmam gerekiyor. Yaşlı bir adam. Zamanın izlerini yanaklarında taşıyan. Betimlemeler bak. Görüyor musunuz arkadaşlar betimlemeler buradaki izlerini taşıyan. Hemen zihnimizde canlandırıyor yani. Gözlerinin derinliğinde ufuktaki kızıl ışığın yansıması kayboluyor gibiydi. Yılların ağırlığını omuzlarında hisseden bu nurlu ihtiyar sonbaharın dökülen yapraklarıyla bir bütün olmuştu. Saçları sararan yapraklar gibi toprağa karışmış. Bak sararan yapraklar. İnce ince dökülmüştü. Dudaklarında geçmişin ağır yüklerine sabırla taşımış insanların dinginliği vardı. Rüzgar yaşlı adamın etrafında usulca dolaşırken bahçeyi... C. Bir sonbahar melankolisi hakim olmuştu. Bu sahne tabiatın yorgun bir günü uğurladığı, zamanın yavaşça ilerlediği bir tablo gibiydi. Buna benzer arkadaşlar betimlemelerle bir paragraf yazılabilir. İkinci bölüm. Orhan Pamuk'un İstanbul adlı kitabından bir parça verilmiş. Bu parçayı öznerlik, nesnerlik ve betimleyici ögeler bakımından değerlendir. Değerlendirmen sonucunda parçanın okuyucuda uyandırmak istediği duyguyu yaz. Şimdi bir öznerlik, nesnerlik olarak da verir bunu size. size kanıtlanabilirlik açısından da inceleyiniz diyebilir. Kanıtlanabilirlik açısından bir cümleyi, bir metni incelemek demek öznerlik, nesnerlik aramak demek konuda. Öznellik nesnelliydi arkadaşlar hatırlarsak. Öznel, kişisel, göreceli, izafi, duygular, düşünceler ifade ederken nesnellikte ne vardı arkadaşlar? Duygusal, duygular, düşünceler, izafi, göreceli şeyler, kişiden kişiye değişen düşünceler yoktu. Nesnellikte tarafsızlık vardı arkadaşlar. Nesnel unsurlar oluyordu, kanıtlanabiliyordu. Ama öznel ifadeler kanıtlanamaz. Boğazın sularında yüzen gemilere bakarken bu eski şehrin hüznünü ve zamanın derinliğini hissederdim. Hissederdim. Sisler içinde kaybolan yalılar sanki geçmişin hatıraları gibi gözümün önünde belirsizleşirdi. Evet buna göre arkadaşlar öznellik nesnellik açısından şunu diyebiliriz. Parçada boğazın sularında yüzen gemiler sisler içinde kaybolan yalılar gibi nesnel olarak gözlemlenebilecek unsurlar olsa da Yazar bu unsurları anlatırken duygularını ve algılarını öne çıkarıyor. Şehrin hüznü diyor. Zamanın derinliğini hissetmek gibi ifadeler kullanıyor. Bu yazarın İstanbul'a olan öznel bakışını bize gösteriyor. Şimdi betimleyici ögeler bakımından sisler içinde kaybolan yalılar, zamanın derinliği gibi arkadaşlar kavramlar şehrin tarihini, melankolik atmosferini somutlaştırıyor. Ve okuyucunun zihninde bir İstanbul tasviri canlandırıyor. Betimleyici unsurlar da bunlar. Peki uyandırılmak istenen duygu nedir? Yazar İstanbul'un büyüleyici, hüzünlü, tarih kukan atmosferini hissettirerek okuyucuda nostaljik ve derin bir duygu uyandırmayı amaçlamakta. Bunları yazabilirsin kısaca. Bu bölümde metinde edebiyatın hangi bilim dalıyla olan ilişkisi anlatılıyor. M.E.B.'nin örnek sorularında da vardı bundan. Bu tip bir soru yüksek ihtimali çıkacaktır sınavda. Şimdi bununla alakalı arkadaşlar ister örnek cümleler yaz, yani sana hangi bilim dalıyla olan ilişkisi, cevabı bulduran cümleler neler yani. Arkadaşlar edebiyat nedir? Hayattan bir hayatın bir yerde yansıması olduğundan dolayı hayatta bulunan birçok unsurla birçok bilim dalıyla da arkadaşlar yakın bir ilişkiye sahiptir. Tarihle, psikolojiyle, hukukla, coğrafyayla, felsefeyle gibi insanı ilgilendiren bütün bilim dallarının dalları edebiyatla da... Çünkü edebiyatın konuları, edebiyatın malzemesi nedir? Bunlardır arkadaşlar. Edebi eser... mutlaka bir toplumsal yapıyı veya kabuller zincirini yansıtacaktır. Şair ve yazarların hayata bakış açıları ve sahip oldukları değerler eserin toplumsal zeminini oluşturur. Her roman hikaye kahramanı veya şiire konu edilen kişi ve kişiler birer toplumsal değerler dizisini yansıtır. Bu yüzden onlar tüm iyi ve kötü yönleriyle edebiyat sanatçısının belleğindeki birikimlerin izlerini taşırlar. Evet burada arkadaşlar anahtar kavramlara bak hemen. Toplumsal diyor. Bak, say buldukları değerler diyor. Toplumsal zemin diyor. Toplumsal, toplumsal. Kaç defa geçti bu? Anahtar kavramı burada toplum ve toplumsal kavramı. Toplum bilimine ne diyoruz biz arkadaşlar? Sosyoloji diyoruz. Edebiyatın sosyoloji, bilim dalıyla olan ilişkisi anlatılıyor burada. Sosyoloji, toplum bilimidir. Toplum bilimciye sosyolog adını veriyoruz arkadaşlar. Evet cevabımız bu örnek cümle bak toplumsal. Kelimesinin geçtiği arkadaşlar bütün cümleler bize burada zaten cevabı veriyor. Sosyoloji diyoruz. Bölüm 4'te Ahmet Muhib Dranas'ın Olvido adlı şiirine bir bölüm verilmiş. Bu dizilerde şairin ele aldığı temel temayı belirle ve kısaca açıkla. Şimdi şiirde arkadaşlar tema bir de konu var. Şiirde tema hakim olan duyguya diyoruz arkadaşlar. Hakim olan duygu yani genel duygu. Bir de spesifik olarak anlatılan arkadaşlar bir kavram varsa ona da konu deniyor. Hatıralar biraz soluk. Biraz da hazin. Bir garip çığlık ki içimden gelir. Dalıp gitmiş uzaklara gözlerim. Bir rüya gibi sisler içinde şehir. Burada temel temel arkadaşlar. Geçmişe duyulan özlem ve melankoli. Hocam melankoli melankoli. Önceki sorulara çok geçiyor. Nedir bu melankoli? Melankoli arkadaşlar. Böyle karamsarlık, çok üzgün, umutsuz olma hali. Depresyondan da kaynaklı böyle. Ya bir değişiklik olsun bıktık ya bıktık ya. Yani arkadaşlar şiir yazmanın temelinde ne vardır? Ne gelir? hüzün vardır. Özlem vardır. Böyle umut, umutsuzluk benzeri. Genelde böyle üzüntü kaynaklı, çok üzgün insanlar böyle çok iyi şiir yazabilir zaten arkadaşlar. Çok keyif yerinde insanların çok iyi şiirler çıkardığı pek görülmemiş tarih boyu zaten. Evet. Şair hatıralar, soluk ve hazin gibi kelimelerle geçmişte yaşanan anılara duyulan özlemi ve bu anıların hüzün verici etkisini ifade etmekte arkadaşlar. Beşinci bölümde söz sanatlarını bul ve açıkla. Söz sanatlarına mutlaka soru gelir arkadaşlar. Buna benzer. size mesela 5 tane cümle verir. Bu cümlelerdeki söz sanatlarını bul diyebilir. Ya da bu şekilde arkadaşlar dizeler verilir. Güzel şeyler düşünelim diye. Yemyeşil oluvermiş ağaçlar. Evet buradaki söz sanatı arkadaşlar nedir? Bak. Yemyeşil oluvermiş ağaçlar. Güzel şeyler düşünelim biz diye. Burada teşhis var. Teşhis nedir hocam? Evet teşhis. Lisede teşhis diyoruz şimdi. Ortaokulda ne diyorduk teşhis söz sanatına biz arkadaşlar? Kişileştirme diyorduk. Yani bak şu kelimeden aklınıza gelsin. Bak şahıs, teşhis, şahıslaştırma, kişileştirme. Yani insana ait bir özelliğin insan dışı varlıklara verilmesiydi. Hayvanlara, bitkilere, dağa, taşa ve nesnelere verme yani. Şimdi burada ağaçlar biz güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oluvermiş. Ağaçlar arkadaşlar. Bizler güzel şeyler düşünelim diye yani ağaçlar bizim duygularımız düşüncelerimiz değil mi anlayabilir? Hayır. Bunu insanlar anlayabilir. İnsana ait bir özellik ağaçlara verilmiş burada. Burada kişileştirme yani teşhis sanatı budur. Neden böyle düşman görünürsünüz? Yıllar yılı dost bildiğim aynalar. Evet buradaki arkadaşlar söz sanatları iki tane söz sanatı var burada. Biri tezat. Tezat nedir? Tezat arkadaşlar. Ortak olarak ne diyorduk tezat sanatına biz? Karşıtlık diyorduk. Birbirine karşı zıt kavramların bir arada kullanılmasıydı. Gece, gündüz, iyi, kötü gibi. Bak burada ne var? Dost, düşman kavramları. Bu tezat sanatını gösteriyor. Teşhis, kişileştirme. Kişileştirme ne var hocam burada? Bak dost bildiğim aynalar. Kim dost olur? İnsan dost olur. Aynanın dost olması gibi bir durum. Arka bak. İnsan özellik aynaya verilmiş. Neden düşman görünürsünüz diyor. Aynalar. Düşmanlığı kim yapar? İnsan yapar. İnsan ayet özellik aynaya verilmiş. Kişileştirme yani teşhis var. Kurban olam kurban olam Beşikte yatan kuzuya Buradaki söz sanatı arkadaşlar. Önce ne var burada? Benzetme var yani. Benzetme. Ortaokulda benzetme diyor. Lisede ne diyoruz? Teşbih sanatı diyoruz. Teşbih sanatı benzetme. Benzetme arkadaşlar. Eğer bir cümlede sanki, gibi, misali, andırıyor kavramları varsa hemen doğrudan benzetme sanatını bulursun, teşbih sanatını. Ama illa sanki, gibi, misali, andırıyor kelimelerinin olmasına gerek yok. Onlara benzer anlamların bulunduğu cümlelerde, dizelerde de teşbih sanatı bulunabilir. Beşikte yatan kuzuya demiş. Yani Beşik'teki bebeği bir kuzuya benzetmiş. Yani bir kuzu gibi saf, masum, tertemiz. Kuzu arkadaşlar kuzuya benzetiyor burada çocuğu. Burada yapılan benzetme bu. İlla gibi sanki olması şart değil yani. Orada konteksten o cümlenin bütününden de çıkartabilirsiniz benzetme sanatını. Telmih. Telmih arkadaşlar hatırlatma. Neyi hatırlatıyor burada peki bize? Bize hatırlattığı şu. Kurban olan kurban olan kavramından arkadaşlar. Şimdi kurban olmak arkadaşlar. Yani ben sana kurban olayım. Sana feda edeyim kendimi. Yani. bir insana olan bağlılığınızı, sadakatinizi, şefkatinizi, aşkınızı, sevginizi ifade ederken ne yaparız? Arkadaşlar büyüklerimizin çok fazla kullandığı eskiden özellikle çok kullanmış, şimdi azaldı bu ama eskiden insanlar birbirlerine sevgilerini, aşklarını, bağlılıklarını ifade ederken çok kullanırmış bunu. Yani diyor ki kurban olayım ben sana diyor. O çocuğuna, o bebeğe, beşikte yatan bu kuzuya, onun masumiyetine ben kurban olayım. Kendim feda edeyim. Biz arkadaşlar bu kavramı hatırlatıyoruz. Burada telmi sanatı bu şekilde var. Vefasız aslıya yol gösteren bu. Keremin sazına cevap veren bu. Kuruyan gözlere yaş gösteren bu. Sızmadığı toprağa çoban çeşmesi. Evet burada arkadaşlar çok sayıda söz sanatı bulunmakta. Teşhis var. Öncelikle kişileştirme var arkadaşlar. Çoban çeşmesi. Aslıya yol gösteren. Keremin sazına cevap veren. İnsanına ait bir özellik. İnsan dışı varlığı. Çoban çeşmesine. verilen insanayet özellikler var. Telmih, hatırlatma. Neyi hatırlatıyor bize burada? Aslı ile Kerem'in hikayesini hatırlatıyor bize. Aslı ile Kerem'in halk edebiyatındaki bir aşk hikayesi. Aslı ile Kerem. Telmih sanatı bu. Aslı ve Kerem. Mübalağa nedir? Ortaokulda mübalağaya biz abartma diyorduk. Abartma söz sanadı. Yani bir şeyin arkadaş bir şeyin olduğundan çok daha fazla ya da olduğunda çok küçük çok az gösterilmesi. Arkadaşlar budur mübalağa, abartma. Mesela bir haykırsam dağlar yıkılır diyorsun. Mesela bu mübalağa abartma oluyor. Göz yaşlarım sel oldu akıyor. Herkes boğuldu, yüzüyor. Benim göz yaşlarımda herkes. Bu abartma oluyor. Şimdi buradaki abartma yok. Kuruyan gözler. Gözlerin kuruması. Bu bir mübalağa oluyor arkadaşlar. Evet. Altıncı bölüme geçelim. Kanıtlanabilirlik açısından incele. Kanıtlanabilirlik açısından incelemek öznel mi nesnel mi? Bu açıdan incelemek arkadaşlar. Öznel ifadeler kanıtlanamaz. Nesnel ifadeler kanıtlanabilir. Ne kadar güzel bir sabaha uyandık bugün. Sana göre güzel. Belki bana göre değil. Öznel ifadelerde sıfat çok kullanılır. İyi, güzel, kötü, çirkin benzeri. Evet ne kadar güzel bir sabah uyandık. Öznel bir ifade apaçık. Kanıtlanabilir bir yanı yok bunun. Ona göre güzel. Yani başkalarına göre olmayabilir. Aralık ayının son haftasında yıllık izne çıkacak. Evet bu kanıtlanabilir arkadaşlar. İstatistik iyi bir şey var burada. Nesnel, tarafsız. Yani objektif diyebilirim. Öznel ifadelerden subjektif diyebilirim. Eserleri Eflatun, Yelken gibi başarılı dergilerde yayınlanacak. Arkadaşlar bu dergiler... Yani başkasına göre başarısız olabilir. Başkalarına göre çok başarılı olmayabilir. Kişiden kişiye değişir. Burada öznel ifade var. Başarılı kelimesinden de bak. Bu anahtar kavram bu. Başarılı kelimesinden dolayı öznel yaparız bunu. Tarık Buğra Cumhuriyet döneminin en önemli yazarlar arasında yer alır. Kime göre en önemli yazarlar arasında yer alır? Kime göre? Tarık Buğra'yı herkes okuyabilir ya da okumayabilir. Tarık Buğra'yı herkes okumuyor yani. Herkes benziyor. beğenmeyebilir. O yüzden en önemli yazarların dediğinde bu da öznel bir ifade oluyor. 7. bölüm yazım yanlışlarını düzelt. Ronaldo birçok güzel anıyla Madrid şehrinden ayrıldı. Buradaki yazım yanlışı nedir arkadaşlar? Birçok kelimesi. Birçok kelimesi bitişik yazılır. Evet. Hata bu. Ama şeyler ayrı yazılır. Bir şey, her şey, herhangi bir şey deken bütün şeyler ayrı yazılır. 21 Haziran'da tatile çıkacağım için çok mutluyum. Buradaki hata nedir? Buradaki hata Haziran kelimesinde arkadaşlar. H büyük yazılmalıydı. 21 Haziran derken. Evet günle beraber ay varsa arkadaşlar. Ay. Büyük harfle başlar. Dikkat. Şimdi burada arkadaşlar TDK'nin ya da işte günlük TDK diyor insanlar TDK'nın falan ama doğrusu nedir? TDK'nin biçimindedir. Türk Dil Kurumu'nun diye okursun okurken belki ama kısaltma yaparken böyle kurumlarda kısaltma yaparken kısaltmanın son harfinin okunuşuna bakarak kısaltma yapılır. Ek getirilir. Yani burada TDK'nın biçiminde olmaz. Bunu arkadaşlar TDK bak. TDK'dir bunun okunuşu. TDK. TDK'nin dememiz gerekirdi. Doğrusu budur. Ya da Türk Dil Kurumu'nun. Buraya hocam nun yazsak olmaz mı? Olmaz. Kısaltmada ne yapıyorum? Son harfin okunuşuna bakıyorum. Harfin okunuşuna. Kelimenin değil. Türk Dil Kurumu demiyorum. Uzun halinde. Türk Dil Kurumu diye yazarsa o zaman nun olur. Ama ben bu kısaltma olarak yazıyorsam TDK'nin demem gerekiyor. Çok çıkıyor bu sınavlara dikkat. Mesela arkadaşlar bak Türk Hava Yollarında derken kısaltma yaptığında THY'de, TRT'den TL'nin, işte Türk Lirası'nın diye yazmazsın. Dikkat. Dün akşama kadar yalnızca 35 soru çözmüş. Arkadaşlar sayıları rakam olarak yazarken ayrı yazacağım. 35 bir itişik yazılmaz. Ayrı yazılır. 35 biçiminde. Açık ve örtük ileti bul açıkla. Açık ve örtük ileti nedir arkadaşlar? Açık ileti adı üzerine açık. Yazarın ya da şairin vermek istediği mesajları doğrudan net biçimde okuyucuya sunmasıdır. Gerçek anlamlarıyla doğrudan bir şekilde. Direkt. Örtük ileti arkadaşlar adı üzerine örtük. Örtülü bir şekilde örtülü mesaj verme. Söz sanatları kullanma. Mecaz ifadeler kullanma. Kelimeyi gerçek anlamıyla kullanmama. Mecaz ifadelerle, söz sanatlarıyla, telmihlerle, teşbihlerle, teşhislerle, mübalağa sanatlarıyla o ileti vermek istediği mesajı doğrudan değil, dolaylı yollarla okuyucuya sunma, okuyucuyu böyle düşündürme, okuyucunun zihninde bir şeyleri canlandırma, okuyucunun kendisinin böyle bir çıkarımlar yapmasını sağlamadır. Buradan bakalım. Bir akşamüstü sohbet başlar. Sözler net, kalp rahat, açıkça anlatılır. Seninle olmak ne güzel bir şey der. Açık iletiyle, sevgiye kapı aralar. Ama gözlerin derin başka bir hüzün saklar. Bir bakışla anlarım içten bir yaralar. Sorun yok derken dudakların titrer. Örtüp bir dert var hislerin hislerin gizlenir. Evet arkadaşlar bu şiirde açık iletip örtüp iletip yani o kelimeleri de kullanmış olduk içerisinde. Şimdi burada seninle olmak ne güzel bir şey ifadesi bak doğrudan ne yapıyor arkadaşlar? Sevgiyi mutluluğu ifade ediyor şair. Burada ise ama gözlerin derin başka bir hüzün saklar ifadesi ne bir çelişkili bir durum ortaya koyuyor bize. Görünüşte mutluluğun arkasında hüzün olduğunu, üzüntü olduğunu anlatıyor. Bu ifade okuyucuda derin bir içsel acı ya da kaygı olduğunu düşündürüyor. İnsan davranışlarını inceleyen bilime arkadaşlar tabii ki psikoloji diyoruz. Psikolojim bozuk falan diyorlar ya arkadaşlar. Psikolojim yerinde değil diyorum. Böyle mi yani yani çıkılıyor? Böyle mi arkadaşlık oluyor yani? Geçmişte yaşamış olayları inceliyor. Tabi ki tarih arkadaşlar. İnsanın varlık nedenini ve amacını sorgular. Düşünce bilimi de denir buna arkadaşlar. Tabi ki felsefe. İnsan ilişkileri ve toplumu inceler arkadaşlar. Toplum dedin mi? Sosyoloji yapacaksın. Bak sosyal toplumsal. İnsanın yaşadığı çevreyi inceler arkadaşlar. Coğrafya. Sanatsal metinlerle öğretici metinler arasındaki farklar nelerdir diyor. Sanatsal metinler ve öğretici metinler nelerdir? Önce onları bir sonutlaştıralım. Nelerdir hocam sanatsal metinler? Mesela şiir, bir roman, öykü, destanlar, halk hikayeleri. Bunların hepsi sanatsal. Öğretici metinler nelerdir hocam? Makale, deneme, panel, forum. Bunlara da öğretici metinler. Onlar bilgilendiriyor değil mi daha çok? Daha çok bilgi veriyor. Bilgi veriyor. Bunlar sanatsal. Sanatsal metinler arkadaşlar edebi heyecan uyandırır bunlar. Estetik zevk ve anlayış kazandırıyor. Ve de özneldir bunlar arkadaşlar. Kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. İzafidir, subjektiftir yani bunlar. Nesnellik yoktur. Öğretici metinler bilgilendirmeyi amaçladığından dolayı bunlar ne olacak? Nesnel olacak tabii ki. Bunlar bilgi veriyor zaten, düşündürüyor ve de nesneldir arkadaşlar. Bir şeyler kanıtlama var değil mi hocam öğretici metinde değil mi? İspatlamaya çalışıyor bir şeyleri, savunuyor. Bizi bilgi sahibi yapıyor, düşünmeye sevk ediyor. Bir şeylere aktarmaya sevk ediyor. Soncu bölümde metinde hangi düşünceyi geliştirme yolları vardır bunları bulacağız. Şimdi arkadaşlar Akçakoca gezimize Ceneviz Ticaret Yolu'nun en önemli duraklarından biri olan Ceneviz Kalesi'nden başlıyoruz diyor. En önemli duraklarından olan. Burada ne var? Kıyaslama, karşılaştırma var arkadaşlar. Karşılaştırmada arkadaşlar böyle daha kelimesi bulunur. Enli ifade bulunur. Bakın en kelimesini gördün mü? Daha kelimesini gördün mü? Göre kelimesini gördün mü? Karşılaştırma var diyeceksin. Burada ne görüyorum? Karşılaştırmayı görüyorum arkadaşlar. Karadeniz'e hüzünle bakan küçük bir tepe üzerine kurulu kalenin içi mesire alanı olarak düzenlenmiş. Çarşaf gibi denizi gören gibi kelimesini gördün mü? Sanki misali kelimesini gördün mü? Benzetme yapacaksın. Dikkat! Bir şey bir şey benzetiyorsun. Çoğu kestane, meşe ve ıhlamur ağaçlarının arasındaydı. Kalenin her iki yanında ip gibi uzanan plajlar, temizliğin ve berraklığın göstergesi olan mavi bayrak ile taçlandırılmış. Kalenin sağındaki kadınlar plajı yaklaşık 30 metre yüksekliğindeki sarp falezler ile son buluyor. Evet burada arkadaşlar bir de baktığımızda hüzünle bakan diyor. Karadeniz'e hüzünle bakan tepe üzerine kurulu kalenin. Hüzünde bakan sana ait bir özelliğin cansız bir varlığa verildiğini görüyoruz. Bu da nedir? Kişileştirmedir tabi ki. O zaman burada benzetme var, karşılaştırma var, kişileştirme var. Sınavımızın sonuna geldik arkadaşlar. Fizik, İngilizce, Almanca yazılı videolarımıza bu kartlara tıklayıp hemen ulaşabilirsiniz. Hepinize sınavlarınızda başarılar dilerim.