Transcript for:
Galatasaray'ın Durumu ve Geleceği

Evet başlayalım. Burada açmak zorunda kaldık. Neden öyle oldu onu da bilmiyorum ama tekrar açmamız gerekiyordu herhalde. Açtık. Açsın olsun.

Yapacak bir şey yok. Biraz bekleyelim. Dolmasını bekleyelim.

Başladık. Nereden başladık da nereden başlayacağız onu bilmiyorum. Galatasaray'la ilgili. Gelinmişsin.

Galiba ben de biraz gerginim. Evet. O doğru.

Yani dün gerildim mi? Gerildim. O da doğru.

İyi ki dün gece yayın açmadık. Fatih Terim ile ilgili düşüncelerin neler abi? Gelmeli mi? Onu da konuşuruz.

Fatih Hoca ile ilgili de konuşuruz. Her şeyden konuşacağız bir gece. Neden böyle oldu?

Neden böyle oldu ve bu düzelir mi? Biraz bunun üstünde yoğunlaşmak lazım. Fatih Hoca hakkında konuşmamanın daha doğru olacağını düşünüyorum ama bir taraftan da.

Çünkü ne olursa olsun, her ne olursa olsun şu an Galatasaray'ın bir hocası var. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Hocalar hakkında ayrı konuşuruz. Bu takım geçmiş hocalar, şu an güncel hocalar bunları tabii ki konuşuruz ama tek bir isim hakkında konuşmanın biraz yön gösterme hadsizliği olacağını düşünüyorum Galatasaray'ın hocası varken.

Tabii ki ben de hata yapabilirim ama her ne olursa olsun etik değerlere hala bağlı olmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun da Fatih Hoca hakkında ya da başka bir hoca hakkında konuşursak bunun etik olmayacağını düşünüyorum. Bunu da belirteyim. Nasıl ki Fatih Hoca varken başka bir hoca hakkında bir isim telaffuz etmediysem bugün de onu o hadsizliği yapmam.

Nasıl çıkarız bu jendereden? Maalesef toparlanma şansımız yok. Jilert, Jilert ayakta kalamadı. 18 milyon lira verilen saray yerine İrem Demirbay daha çok hareketlilik getirdi. Translarda sınıfta kalındı sanki.

Ecevu, nereye gidiyor kulüp? Ne oluyor içeride? Okan Buruk giderse Jilert'i sarayı da alsın yanına.

Şimdi benim hayatta... Yani bazı noktalarda tabi ki Hoca ile ilgili eleştirim ve hatta eleştiri demeyelim ama düne dair gerginliğim hala geçmedi. Çünkü ben rahatlıkla elenebilecek bir takım olduğunu düşünüyorum hala daha.

Doğru bir planla elbette ve doğru çalışmayla Galatasaray sezonu Haziran sonu Temmuz başı gibi falan açtı. yanlış hatırlamıyorsam. Sadece 4-4-2 de değil elbette olay ama Haziran sonu, Temmuz başı gibi açıyorsun. Yani hangi oyuncu hazır? Mesela Galatasaray'da hani şunu diyoruz ya şu oyuncu hazır değil, şunlar hazır değil.

Hangi oyuncu hazır? Kim hazırlanmış? Kim hazır olan bir oyuncu var mı?

Mustara yok. Yelerd. Bir şey demeyeceğim.

Çünkü birileri çok rahatsız oluyor. Çok enteresan şekilde. Yelerd ile ilgili konuştuğum zaman çok acayip bir Yelerd hayranlığı var çok Türkiye'de. Ama performans eleştirisi yapmak gerekiyor şu durumda. Nelson'dan, Abdülkerim'inden tut, Delikköy'ünden tut, Torera'sından tut.

Herkes geriye gitmiş takımda. Kim ileriye giden bir tane oyuncu yok. Şimdi mesela Yilert geldi. Oyuncu ile ilgili benden daha çok izleyenler oyuncuyu ballandıra ballandıra anlattılar.

Belki oyuncu bu değil. Belki çok muhteşem bir şey çıkacak içinden. Anlatılanlar kadarıyla. Çünkü bu işi profesyonel olarak yaptığını söyleyen arkadaşlar, benle biraz dalga geçen arkadaşlar.

Benden elbette daha çok izlediler. Oraya hiçbir sözüm yok. Ama oyuncu ilk intiba olumlu olmadı.

Valla Kerem Ak Türkoğlu konusunda bile, Kerem Ak Türkoğlu bile bence hazır değil. O bile, ki ben Kerem Ak Türkoğlu herhalde en çok savunanlardan biriyim çocuğu ama onun da hazır olduğunu düşünmüyorum. Bak bir örnek vereceğim. Derik Köy bile...

İlk geldiğindeki o alıp alıp gitmeleri, içe doğru kat edip çizgiye basmaları neredeyse yok olmuş oyuncular. Yani gelen her isim, özellikle son dönemde, ileriye giden tek bir isim olmadı Galatasaray'da ya. Bak bir şey okuyacağım, ancak isim isim gidersek ben daha net anlaşılacağımızı düşünüyorum. Bu bir tesadüf olamaz. Bu kadarı bir tesadüfle açıklayamayız biz bu işi abi.

Kimse kusura bakmasın. 2023-2024 yani geçen sene Galatasaray'ın yaptığı transferler. Bak, Derik Köy'ünü aldın, oyuncu ilerlemedi.

Carlos Vinicius'u aldın, niye aldın? 600 bin euro kiralık para verdin, geç. Orye oynamadan gitti. Eyüp Aydın yok.

Davison Sanchez, sadece bu çocuğu istisna ederim. Endon Bele yok. Hakim Ziyeş, yani ilerleme anlamında.

Hakim Ziyeş ileri gitmemiş. Sıraçan diye oyuncu aldın, yok. Tete ileri gitmemiş. Kerem Demirbay ileri gitmemiş.

Günay Güvenç, helal olsun bu çocuğa. Wilfred Zaha ileri gitmemiş. Bakan Bu gitmiş. Halil Dervişoğlu ileri gitmemiş. Angelinho ileri gitmemiş.

Ya hani bir transfer obezitesi de var Galatasaray'da. Şuraya bak, alınanlara bak. 2024-2025 sezonu ne kadar ileri gidebilir bir oyuncu?

Bu kadar kısa sürede elbette bilmiyorum ama Gabriel Sara, Hilert'i almışsın. Batu Şuhayi geldi, bir performans sergiledi. O da geriye giderse hiç şaşırmam. Batu Şuhayi sezon başlangıcı muhteşem.

O da geriye giderse hiç şaşırmayacağız. 2022-2023 sezonunda da... Zanuyolular falan.

İnanılmaz bir obezite var Galatasaray'da. O inanılmaz bir transfer obezliği var. Yani zanuyolular falan yani neler neler neler neler alındı.

Hala daha transfer ihtiyacım var diyor Okan Hoca. Hocam yani gerçekten Young Boys'a yani şu bazen bir oyuncu çok şey ifade edebilir. Benim de her zaman kullandığım bir cümledir.

Ama kusura bakmayın da Young Boys takımı içinde... hani bir Davinson Sanchez'in eksikliği de hissettirmesin bu takım bir zahmet. Bu kadar para harcamıyorsanız ben bunu mazeret olarak kabul ederim.

Ama siz transferde neredeyse 150-200 milyon euro bilmiyorum hani maaşlarla beraber rahat vardır. Bu kadar para harcayacaksınız sonra bir tek Suni Çim diyeceksiniz ilk maçta. Sonra Davison Sanchez diyeceksiniz.

Hala daha bu yetmezmiş gibi bir de üstüne ben... Transfer yapacağız diyeceksiniz. Kusura bakmayın da bu kadar uzun boylu değil. Bu kadar da uzun boylu değil. Bunun açıklaması bu değildi.

Bunun açıklaması çok net. Sahada gözüken şuydu. Biz Young Boys'a hiç çalışmadık.

Doğru çalışmadık. Ya da hadi daha doğru ifade edelim. Young Boys analizini berbat yapmışız. Rakiple ilgili yanlışlıkla herhalde başka maçlar mı izlediniz bilmiyorum. Rakibin hemen hemen ne oynayacağı belli.

Siz 4-4-2 oynarsanız neyi yaşayacağınız bu kadar belliyken ama bazı hırslar bence oyunun bile önüne geçti Galatasaray'da. Yani Galatasaray bazı hırslar Galatasaray menfaatlerinin bile önüne geçmiş. Hoca bir gün önce basın toplantısında ya bakın bu kadar önemsemeyin sosyal medyayı, bu kadar önemsemeyin kamuoyunu, bu kadar önemsemeyin spor yazarlarının ne dediğini.

Biz Gabriel Saray'la ilgili... Analizi yaptığımızda ne dedik? Bu oyuncu 8'e benzemiyor pek, 10'a benziyor.

Hoca da... Aynen bir gün önce şu ifadeyi kullandı. Bizim ne oynadığımızı bilmeden işte Gabriel Saray'a konusunda 8 mi 10 mu tartışmaları yaptılar. Yaptık hocam. İlk yapan da benim.

Ben gördüğümü söyledim. Ben gördüğümü söyledim. Dedim ki bu Gabriel Saray 8 gibi durmuyor.

8'deki o dinamizmi göremedim ben oyunculara dedim. O ya da bunu ispatlarcasına durun bakayım ben size gösteririm edasıyla. Gabriel Saray yine 8. Şampiyonlar Ligi'ne bay bay.

Değil mi? Yani. Çok basit bir şey vardır ya. Bak bugün bana sordular.

Sosyal medyadan soran bir arkadaşımız. Cevap yazacaktım. Yayına girdim.

Derik Kön konusunda hala ısrarcı mısın? Değilim. Yanılmak çok güzel bir şeydir hayatta ya. Yanıldım diyebilmek çok güzel bir şeydir.

Geliştirir insanı. Yok. Ya maç sabahı bir önceki gece yayın yaptık. Hani valla çok ben şeyde şampiyonlar ligine gerçekten çok heyecanlı. Bir heyecanlanıyorum doğruyu falan ama heyecan kaplıyor içime.

Ya bir Türk takımı orada olacak diye. Harbiden çok mutlu oluyorum. Ya sabah kaptım. Yayına hazırlık işte saat akşam 7'de yayın var.

Güzel bir kahvaltı yaptım. Uyudum hatta. Yani ki yayına güzel girelim.

Hani bir sporcu gibi davrandım inanın. Hani sabah uyuyayım güzel bir kahvaltı yapayım. Sonra kahvemi güzel bir şekilde içeyim.

Hazırlıklarımın son evresini tamamladım. Gittim stadyuma. Yayın aracına gittim. Orada muhabbet ediyoruz arkadaşlarla. Heyecanlıyım.

Herkes soruyor abi ne olur abi ne olur. Endişeliyim dedim. Sonra muhabir arkadaşlarımızı gördüm. Bizim Kaya Temel.

Dedim kadro 442 demeyin ne olur. Onlar çünkü alırlar. Bizim Yakup'la beraber de %100 bir ifadeyle abi 442 dedi.

Ne diyorsun dedi. Geçmiş olsun diyorum dedim. Sonra Galatasaray TV'nin olduğu Bahri abinin oraya geçtik.

Tugay Hoca, bizim Can vardı. Oturuyoruz, muhabbet ediyoruz. İçim tedirginlikten ölüyor ve hani içimi dökmek istiyorum. Yani o gün, daha maç başlamadan içimi dökmek istedim.

Tugay Hoca'nın kafasını yedim zaten. Dünya tatlısı bir oğlu var onun da, Allah bağışlasın der ki. Hoca da tabii ki futbolu bilen adam.

Çok inanılmaz zehir gibi bir adam bu arada Tugay Hoca. Bunu demek bile doğru bir şey değil. Bu kadar Premier Lig'de oynamış, bu kadar güzel hocalarla çalışmış bir insana.

Bizim iltifatımız bile yersiz ya. Ama futbolun bazı gerçekleri var, bazı doğruları var. Yayında, 7'de başladığımız yayında düşmemek için, yani yayında enerjimin düşmemesi için inanılmaz çabaladım. Ama aklıma sürekli merkezi nasıl tutacağız, her lafı bir şekilde o geliyor aklıma.

Umut dolu bir şey söylüyorum, bakıyorum taraftara, tribünler yavaş yavaş doluyor, zemin çok güzel, saha çok güzel, şartlar çok güzel, herkes hazır. Tam böyle bir cümleye başlıyorum, aklıma yine merkez geliyor. Yayının sonunda zaten dayanamadım artık.

İnşallah yanılırıma bağladım. İnşallah gecenin sonu güzel bir tere bağladım. Olmadı. Abi kafan kırmızı olmuştu. Evet yani gerçekten hayatımda yaşadığım en gergin maçlardan biriydi.

Çünkü bak rakip Manchester United olur. Ne bileyim rakip Villarreal olur. Derim ki bu kadardı ya gücümüz. Ya bu takımı ağzımda kötü bir şey gerçekten çıkmasın diye uğraşıyorum. Yankebolç hakkında da kötü bir şey söylememek için.

Ya manyak gibi 7-8 tane maçını izledim ben bu heriflerin. Ve ezberledim. Ya elle tutulur.

Yani bir yanının olduğunu bana kimse inandıramaz. Ya böyle bir plan yok dünya futbolunda. Uzun şişireyim.

Öne topçu atayım. Arkadan kontrayla. Böyle bir takıma zaten şeyde zaten. Golü yediğimiz anda ben...

yukarı çıkmaya başladım. Yani artık o saatten sonra dönmeyeceğine zaten inanıyorsun. Bitiyor zaten.

Maç bitti kafanda her şekilde. Yok ciddi, kıpkırmızı çıktım yayına. O doğru çünkü suratım muratım gerginlikten ve hala daha gecesinde sabah 6.30'da yattım. Yani şunu düşünmeye çalıştım. Ya neyi düşünmüş olabilirsin?

Bu takıma karşı merkezi bu kadar boş bırakmak için neyi düşünmüş olabilirsin? Ya hoca gibi düşünmeye çalıştım. Ve inanın sabah 6.30'a kadar hiçbir şey bulamadım ve o yazıyı yazdım. 6'ya 6.30'a kadar.

Yani bunca bir şey ispat etmeye çalıştı ama onu bile bulamadım. Abi Andre Valerant'ın da ah gitti mi Andre en sonunda? 25 milyon euro yok.

Yapma şaka bu şaka deyin. Gözünüzü seveyim şaka deyin ya bana. Ya gözünüzü seveyim şaka deyin bana ya. Ya buna ne olur şaka desin.

Doğru değil de sen yanlış açıklanmamış olsun. Hani o benim bir Andre diye bir oyuncu. Dediğim oyuncu. 25 milyon euroya Wallerhampton Andre'yi aldıysa yazıklar olsun abi.

Yani yazıklar olsun. Bu gerçek olamaz. Andre Fluminense. Ya bak abi yok şey yapmamak mümkün değil. Yani sinirlenmemek gerçekten mümkün değil.

Yani normal bir yayın yapmak şu anda mümkün değil. Hıh, veda yazıları yazılmış. Veda etmiş André. Abi kimse kusura bakmasın. Kimse kusura bakmasın.

Bu kadarını söyleyebileceğim sadece. Ben bu işi zaten hani çok gönül rahatlığıyla, gönülden yaptığım için. Kusura bakmayın ama bir tane takımımız, çok sevdiğim bir takımımıza gidin André'yi alın diyecek kadar da...

Bunu bile söylemiş adamım. Ama bazı takımlar, Avrupa'da bazı takımlar 20 milyon euro gidip Championship'den oyuncu alıyorlar. Avrupa'da bazı takımlar. Harika bir futbol aklınız var ya sizin. Helal olsun size de.

25 milyon euroya adamlar gidip Andre'yi alıyorlar. Göreceksiniz o Premier League'de nasıl oynanırmış top. Oyuncu desmen ders verecek.

Ha kötü bir takıma gitmiş. Wollerhampton'a gitmesi çok enteresan. Ama 20 milyon euro bazı takımlar, atıyorum Gabriel diye bir oyuncu alır, bazı takımlar da 25 milyon euro verip gidip Fluminense'den Andri alır. Bunu yazalım ne olur bir yere.

Vallahi yazalım bunu bir yere. İnanılır gibi değil. İnşallah 25 milyon euro değildir. Bak bir oyuncu işaretlemişim.

Onun maçı başlamış. Kimmiş bu? Santa Fi oyuncusu. Santa Fi takımı Valesquez diye bir oyuncu. Burada şey de vardı bizim eleman.

8 asabik oynatılan çocuk. Santa Fi'ye transfer oldu. Kolombiya'da bu şey dedi. Bu analiz ve scout ekibi ne işe yarıyor? Valla ben Okonocu'ya birinci hafta şunu sordum.

Soru aynen şuydu. Hocam dedim ısrarla 8 tercihleriniz Kerem Demirbay, Sergio veya Gabriel Sara veya gibi çok temassız oyuncular. Neden dedim hani NDI'ye gibi biraz sert göğüs göğüse çarpışacak, vurdu mu yıkılmayacak oyuncu? Yok öyle oyuncu dedi, çok fazla dedi. İyi peki.

Ben yoksa bir şey diyemem. Yoksa bir şey diyemem. Yoktur demek ki.

Bu arada hani şunu söyleyeyim. Sezon başında neyse boşver. Ben sadece şu kadarını söyleyeyim. Ben yaptığım işten çok memnunum. O kadar söyleyeyim.

Takımda askeri oyuncu kalmadı. Reşitse gibi adama bile sahip çıkamadılar. Galatasaray'da 8 numarada kim oynasa orta saha boş kalıyor. 4-3 denese belki olacak olabilir.

Adana Demir'deki Maestro bence yok o değil. Lemina benim beğendiğim bir 8'di mesela. Evip Aydın bence yok o değil.

Andrei şu takımda yani Andrei'nin en önemli özelliği ben ilk izlediğimde nerede gördüm biliyor musun oyuncuyu? Çok enteresan. Aro'yu izliyorum. Fener'in aldığı bir Aro var ya bayağı oldu üstüne 3 sene falan geçmiş yani.

Andrei Andrei değilken yani. Andrei ucuz bir oyuncuyken Andrei'yi. Ya Aro'yu izliyorum eyvah dedim bak. Aro izliyorum. Ulan dedim nasıl olur bu?

Aro'yu da bir anlattılar. Uuu Aro dersin hani büyük rejiste falan böyle. Öyle anlatıldı ki Aro. Aynı Galatasaray'daki Gustavo Asunçao gibi. Alın diye bir tane cılız bir oğlan Galatasaray'a layık görüldü hani geçmiş dönemde.

Scott ekipleri mi buldu bilmiyorum kim buldu. Ben artık kusura bakmayın abi kim buldu umursamayacağım. Kimin ne buldu? Ben transferi kim buldu diyeceğim.

Kim bulduysa da üstüne alınsın. Sonra beni telefonla da falan aramayın sakın ha. Beni sakın telefonla da arayıp bu konularla ilgili ya çok üstümüze geliyorsun falan diye de kimse o transfer ekibinden kimse de bana bu telefonu açmasın bir daha. Ondan sonra sosyal medyada arkamdan yaz.

Ben sana efendice cevap verip bunu söylüyorum. Sen sosyal medyada bunların hepsinin farkındayım. Ama hadi diyorum boşver dedim ama kusura bakmayın artık boşveri geçtim.

Biz burada işimizi yapıyoruz. İşimiz ne? Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Fener'in transferde doğru oyun doğru değil mi bu? Magazin falan yapmıyorum ben. İşimi de ciddiye alarak yapıyorum.

Ama kalkıp da ondan sonra telefon açıp bir saat konuştuktan sonra sonra arkadan iş çevirmeyin ama. Bunları da yapmayın. Neyse, Haro'yu izlerken...

Abi bir gözüm takıldı bu André'ye. Oyuncunun tillahı bence. Yani bir orta saha, altı numara pozisyondaki bir oyuncu, sekiz ve onu oynayabilen karakter. Premier Lig'e de yazıklar olsun, çok net söyleyeyim, yazıklar olsun.

Premier Lig takımlarından birinin transfer ekibinde olsa, şu güne kadar... Ağustos'un 30'una kadar bu çocuğu hayatta bekletmezdim Liverpool'un yerinde olsam. Abi, Rahnberg'le oynuyorsunuz ya.

Gözünüzü seveyim ya. Liverpool. Yani Rahnberg'e verdiğiniz para çöpe gider.

Bu oyuncunun yanında çöpe gider. Bu oyuncuya 25-30 milyon euronun pazarlarını yaptı Liverpool. Bak şimdi bu Premier League'de bu oyuncu sezonun daha birinci sezonunda... Fırtına gibi başlamazsa bakın görün seyredin ve ben bu oyuncunun 3 sene önce bugün 25'e alınması inanılmaz ucuz bir para bu. Ha şu var mesela Gabriel Sara çok pahalı bir 20 milyondur benim için.

20 milyonu çünkü çok daha iyisini alırım ama Andre'ye 25 sudan ucuz derim. Yavaş yavaş anlaşılacak ve oyuncu zaten transfer yapacak daha yapacak Premier League'de. Ben de böyle bir selam çakacağım. Burada beğenilmedi Andre falan diyenlere böyle bir selamın aleyküm diyeceğim. İnşallah aleyküm selam derler o gün.

Andre'yi beğenmeyen kulüplerimiz var bizim ya. Andre'yi beğenmeyen kulüplerimiz var bizim. Bu bilet millet mevzularıyla ilgili de oraya da bir değinelim.

Galatasaray Kulübü'nün açıklaması işte Mevlüt Ortalık'ta Fatih Altay'ın ortaya attığı soruşturma var mı yok mu? Bunu elbette bilmiyorum. Gizli soruşturma var mı yok mu? Bunu elbette bilmiyorum. Ama ben işin bu tarafına bugüne kadar bilmediğim bir konu hakkında yorum yapmadım ve yapmayacağım.

Çünkü bu hatayı mesleğimde bir... Başladığım yeni dönemlerde yaptım, bilmediğim ve sadece kulaktan dolma birilerinin söylemiyle yaptığım bir hata oldu. O da bana ders oldu. Ne zaman olay açığa kavuşur, böyle bir yolsuzluk yapıldı veya yapılmadı denip nihai karar çıkar, o zaman konuşurum.

Ama ben hayatta sadece şunu öğrendim. Neyin olduğunu neyin bittiğini inanın bilmiyorum. Çünkü herkes bir şey söylüyor.

O oradan başka bir şey söylüyor. O oradan başka bir şey söylüyor. Ama benim kafamda sadece ben şunu söyleyebilirim.

Bugün bir gerçek. Bugün Galatasaray Young Boys maçıyla ilgili daha öncesinde herkes biletlerin tükendiğini söylüyordu bana. Abi bilet bulamadık, abi bilet bulamadık, abi bilet bulamadık.

İlk defa Young Boys maçında aynı gün bile bilet bulunmuş. Aynı gün bile bilet bulunmuş. Bu önemli bir donedir. Bunu ben bugün bizzat çok güvendiğim bir insanla yaşadığım için açık yüreklilikle bunu söyleyebilirim.

Çetin abi çok sevdiğim bir, değer verdiğim bir büyüğümdür. Ne olup bitiyor vesaire. Abi bak böyle böyle bir durum var ve yani yıllardır bilet bulunamıyorsa ve bugün bulunuyorsa bu olaydan sonra abi kusura bakmayın insanlar bunu konuşur. Belge varsa tabii ki bu belgeleri kimlerin elinde o belge varsa elbette onlar da sunsun tabii ki. Ben valla şöyle diyeyim.

Bunları elbette açığa kavuştuğu zaman mutlaka ki konuşurum. Ama dediğim gibi daha evet sahanın içinde kalalım. Çünkü bakın bazen çok enteresan günler oluyor.

Şöyle bir durumdan bahsedeceğim. Şimdi Galatasaray bir şey yaşadı. Tamam mı?

Galatasaray ne yaşadı? Galatasaray şuradan elendi abi. Buradan elendi.

Bu bilet mevzusu vesairesi çok önemli konu ama abi bu da çok önemli konu ve bunun yerini başka bir yer aldı şu anda. Ben bu konuyu soğutmam. Ben şampiyonlar ligi konusunu sezon sonuna kadar soğutmam. Bu bende hep sıcak kalacak.

Bu bende neden sıcak kalacak? Yeni gençler için, yeni çocuklar için üzgünüm. Çünkü benim çocukluğum, benim gençliğim... Galatasaray'la ilgili 88'de başladı. 88-89 sezonunda Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde değil, ikincilerin, üçüncülerin, dördüncülerin, beşincilerin katıldığı organizasyonda değil, sadece şampiyonların katıldığı organizasyonda Galatasaray Avrupa'da ilk dörtteydi.

Ne zaman biliyor musunuz? 88. 36 sene önce. Buraya gelenlerin belki çoğunun hayatta bile olmadığı bir dönemde, 88, Türk futbolunun esamesinin okunmadığı yıllarda benim gördüğüm Galatasaray, o Avrupa'nın en büyük takımların arasında ilk dörtteydi.

Efsane Milan, hani o Shevchenko-Mevşonko-Seedorf'lu takıma efsane diyorlar ya, o Glitli-Mambaste'nin rekartlı takımının da cacık olurdu bunlar. Öyle bir Milan'ın... Şampiyon olduğu turnuvada Galatasaray ilk dörde girdi.

O yüzden Galatasaray'ın Young Boys'a elenmesini hele ki şu olur. Finansal fair play'den dolayı Galatasaray ne bileyim Mustafa Sarp'larla falan oynar Young Boys'a karşı. Kaybettik hoca der. Hoca kaybettik der.

Ya kusura bakmayın. Hakimziye işlerin zahaların 3.5, 4 milyon, 5 milyon, 10 milyon ikarı diye para vereceksin. Sen kalkıp Young Boys'a eleneceksin.

Öyle bir şey yok abi. Hiç kimse kusura bakmasın. Bunun bana birisi şununla ifade etmek zorunda maçtan sonra. Ben 35 tane şut attım. 15-20 tane kaleye isabetli şut attım.

Girmeyince girmiyor. Başım üstünde yeri var. Başımın üstünde yeri var bu mazeretin. Diyeceksin ki yapılabilecek her şeyi yaptım ben teknik direktör olarak ama arkadaşlar futbol bu. Top yuvarlak.

Denedik olmadı. Başım üstünde hocam. İki senedir yaptığım gibi. İlk Okan Burun'un Galatasaray'a ilk imzayı attığı gün o hangi maçtı?

Unutuyorum onu da. Gaziantep maçı mıydı? Abdülkerim'in kırmızı kart gördüğü maç. Hani 1-0 Galatasaray mağrip olmuştu. Gaziantep maçı mıydı o?

O gün yediğim küfrün haddi hesabı yok. Sosyal medyada. Giresun maçı evet. Giresun maçında yazdım bu oyun iş yapar bilmem ne falan diye altına yazılanları görsen. Aynı.

Bugüne benzer bir tablo. Ama o gün ben inandığım bir şey vardı. O gün iyi oynayan bir Galatasaray vardı. Sezona iyi başlayan, iyi hazırlık yapmış bir Galatasaray vardı.

Rakibe sahayı dar eden ama şanssızlıkla bir şekilde bunu başaramayan bir Galatasaray vardı. Bugün öyle değil. Bugün öyle değil. Ben bugün bunu görmüyorum.

Bugün bunu hiç görmüyorum. Dolayısıyla da ne diyordum? O gün... Küfür de yedik kafir, küfür kafir.

Biz yedik. Hani adaletli olmaya çalışırım. O günde adaletliydim, bugün de adaletliyim. Ben bugün oyunla ilgili bir gelecek çok fazla görmüyorum. Serdar Hocam, Galatasaray satılmalı mı sizce?

Niye satılsın ya? Hayırdır? Size demiyorum bu arada. Bunu dillendirilen çok önemli bir mevzu bu.

Galatasaray asla satılmamalı ya. Ben bu tarafta değilim. Evet ben gelenekçiyim. Ben gelenekçiyim ama kalkıp da yani bakın. Gasray birisinin tek eline giremez abi.

İsteyen yani dünyanın en büyük firması, en büyük markası gelsin ben yine karşısındayım. Kimsiniz abi siz Gasray'ı satın alacak? Niye kimsiniz diyorum?

Ya Gasray'ın toplasan borcuna bakıyorsun. Bankalar birine 2,5 milyar borcu var. Hadi piyasa borcu da olsun 2 milyar TL. Flora'dan elde edeceksin bir gelir. Sen sağ ben selamet ödedim gitti bitti.

Kim alacakmış Galatasaray'ı hayırdır? Niye alsın? Kulüplerimiz satılsın yok ya. Ondan sonra birinin tek eline girsin.

Ne oluyor biliyor musunuz? Ondan sonra kulüpler. Birisi diyor ki ben burayı satın aldım baba. 10 sene bu koltukta otururum diyor. Biriniz de çıt çıkartamazsınız bana diyor.

Hadi yiyorsa çıtınızı çıkartın bakalım diyor. Avrupa'daki kulüpler. ürünlerde.

Taraftar sesini bile çıkartamıyor. Ya. Gelecek birisi ben ne dersem o olur diyecek. Parayı ben veriyorum diyecek. Bunu mu istiyorsunuz gerçekten?

Galatasaray'ın böyle olmasını mı istiyorsunuz? Ben hiç istemem. Konuşamazsın bile.

Yani konuşamazsın bile. O yüzden ben asla o tekelleşmeye çok feci şekilde karşıyım ve Galatasaray'ın de böyle hani bu Galatasaray için bu borcun bir buhran olduğunu falan da düşünmüyorum ama yeter ki genel anlamda söylüyorum bunu Galatasaray'a gelen yöneticilerin dürüst ahlaklı bir şekilde çalışması gerektiği eğer dürüst ve ahlaklı bir şekilde çalışırlarsa eğer ki bu borç kapanır. Bunu genel olarak söylüyorum. 30-35 yıllık Galatasaray hafızamın geçmiş başkanlar Bugünkü yönetim ve gelecek başkanlar için söylüyorum.

Bu düsturlu hareket ederseniz bu borç kapanır. 8'de kapanır, 18'de kapanır. Ama bu bir akılla olur ancak. Transferde 35 milyon euroyu, 50 milyon euroyu, 70 milyon euroyu kendi paranız gibi harcayarak olmaz.

Doğru bir aklınız olur. Onunla beraber gidersiniz. Sürekli aynı hataları yapıp yapıp her sene her sene Galatasaray'ı 50 milyon borç vatanının içine sürükleyerek değil. Bu işin müsebbiplerinin hepsine söylüyorum bu arada. Bu transferi geçmiş transferleri kimler yaptıysa, kimler Galatasaray'ı bu kadar borç yükünün içine soktuysa hepsi için söylüyorum bu lafı.

Doğru transfer yapmadıkları için, doğru transfer yapmayanlara söylüyorum. Kimse, bakın bir tek istisnam var bu cümlelerimde. Hata ve suç. Hata ve suç.

İkisi çok ayrı kavramlar. Ben asla ve kata kanıtlanmadığı bir sürece, kanıtlanmadığı sürece yapılan hiçbir olumsuz eyleme suç diyemem ve kimse diyemez. Transferler için mesela genel olarak söylüyorum.

Ama kimsenin bu kadar çok hata yapmaya da lüksü yok. Üçüncü şahıslar için herkes bu kadar, şansancılar için de bu kadarı da çok diye bağlayalım. Çünkü bunu genel anlamda bakın, 92-93 sezonu.

Çocuğum. Galatasaray Manchester United'ı elemiş, Şampiyonlar Ligi'ne girmiş. Galatasaray'ın 300-500 milyon borcu var. Dönemin iktidarı, Tansu Çiller iktidarı olması lazım. Örtülü ödenekten Galatasaray'ın 8 milyon bune borcu var.

Sayıları rakamları yanlış hatırlıyor olabilirim ama hafızam iyidir. 8-10 milyon borç da borç. O dönem için baya büyük borç. Şampiyonlar Ligi'ne çok sürpriz bir şekilde kaldı Galatasaray.

Dönemin iktidarı, Tansu Çiller iktidarı dedi ki... Biz Galatasaray'a örtülü ödenekten bir para veriyoruz. Ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Sonra da seneler sonra öğrendik. 10 milyon TL para verilmiş Galatasaray'a o dönemde.

Galatasaray'ın tüm borcu sıfırlanmış. Hangi dönem abi? Alp Yalman dönemiydi yanlış hatırlamıyorsam. Sonra tertemiz bir kulüpsün. Bak o dönem.

92-93. Sonra Faruk Süren yönetimi. Abi ben şöyle söyleyeyim. O dönem kupa alındığı için veya başka bir dönem başarılar elde edildi diye Galatasaray'ın bu borç batağına sokulmasını asla kabullenemedim. Asla kabul etmedim.

Kimler kimler? Yani neydi o bir başkan daha vardı adı? Ünal Aysal.

Sayın Ünal Aysal. Ben kabul edemem böyle bir şeyi. Geçmiş dönemlerden Mehmet Cansu'nundan Faruk Süren'inden Ünal Aysal'ından Allah rahmet eylesin Mustafa Cengiz'ine kadar. Mevcut bu Dursun Özbek yönetiminden Erden Timur'a kadar. Kimseyi istisna edemem kusura bakmayın abi.

O koltuklara oturduğunuz sürece doğru kararlar, doğru transferler yapmak zorundaydınız. Galatasaray'ı bu borç batağına sürüklememek zorundaydınız ama ya ben hiç burada... Hemen hemen yok birinizin birinden farkı benim gözümde. Tabii ki istisna ve asrı gerçekten borçlandırma anlamında buraya kadar işin varmasına sebep olmayacak insanlar da vardı.

Bugün bunları konuşmak gerçekten çok kolay değil. Çünkü kime laf söylesen herkesin bir sevdiği var. Bunu anlayabiliyorum.

Ama ben de... Gönül rahatlığıyla şunu söylüyorum işte bu kadar onun şu kadar hizmeti oldu, bunun bu kadar hizmeti oldu ama bu hataları söylemediğiniz sürece Galatasaray bu esareti yaşamak zorunda kalır ileride. Bugün nasıl ben diyorsam 88'den 2000'e muhteşem bir çocukluk gençlik dönemi geçirdiysem buranın altında yatan sebep biraz borçsuzluktu. Ama Galatasaray hala bu transfer obezitesi anlayışıyla sürekli kendini... Bak ne olacak Florya'da satıldı, o da gitti elinden.

Öbürki de gidecek, yarın öbür gün. Ondan sonra gelecek bir adam kulübün başına oturacak. Ben bunun olmaması gerektiğini savunuyorum.

Bunun içinde tabii ki elbette Fatih Terim'de var. Ben kimseye ayırmam abi. Ben Fatih Terim'i evet çok seviyorum. Benim çocukluk efsanemdir kendisi.

Sevgim, saygım sonsuzdur. Ama bu kötü transferleri yapanlardan biri de Fatih Terim'dir. Doğru. Biri Okan Buruk'tur.

Doğru. Biri Erden Tümür'dür. Doğru.

Biri Dursun Özbek yönetimidir. Doğru. Biri Faruk Süren'dir.

Biri Mehmet Cansun'dur. Biri Özsem Cenaydın'dır. Allah rahmet eylesin.

Bu kadar kolay değil. Bu kadar kolay değil. Neden Icardi 10 milyon euro sözleşme?

Neden Sergio 3,5 milyon euro hala sözleşme? Neden Hakim Ziyeş 3 milyon euro sözleşme? 2 milyon neyse.

2 milyonu da oynamıyordur herhalde. Ya kendi şirketleriniz için bu kadar rahat. Ya ben söyleme sayıp bir süpürge aldım eve ya. Kendi hanem için araştırıyorum. Yorumları okuyorum.

Kadınlar ne yazmış, o ne yapmış, bu ne yapmış, kullanışlı mıymış, kullanışsız mıymış, daha ucuzu var mıymış, cimri.com'u var, bilmem nesi var. Sonra insanlar da çok tuhaf. Transfer kötü çıkıyor, Derik Köy iyi oynamıyor.

Ne oldu? Ben aldım. Benim izleyeceğim Derik Köy'ün maksimum maç sayısı 8. İzleyenler izlemesi gerekmiyor mu? Gabriel Saras'ından Hilertine kadar. Yorumlayan hatalı oluyor Türkiye'de de enteresan bir şey var.

Transferi yapanlar Zaha'ya, Bimlemle'ye, Yilert'e ne bileyim Endombele'yi sen istedin. Ha ben istedim diye aldı Galatasaray kulübü. Koskoca Galatasaray kulübü ben Endombele istedim diye aldı değil mi? Yani bu işte o kadar enteresan bir yere gidiyor ki Türkiye'de.

Alana kimse bir şey diyemiyor. Zaha'sından, Ziyeş'inden tut, Bimlemle'sine kadar, Angelino'suna kadar alana kimse bir şey demiyor. Yorumlayana. Bak sen çok methediyordun. Biz bir şey yapıyoruz.

Her insan gibi mesleğimizde hata yapma hakkımız da var. Payımız da olmalı. Ama ben 200 tane oyuncu yorumlamışım. 10 tanesinde yanılmışım. Keşif kulüplerde benim kadar 200 oyuncunun 10'unda yanılsa.

200 oyuncunun 190'unda yanılıyor kulüpler be. Bizim 10 tanemiz böyle oradan seçilip seçilip konuluyor. Ne güzel hala dünya. Türkiye'de dokunulmaz olacaksın.

Serdar abi senin şu dediğin yorum çıkıyor. İle çıkmayan yorumun da olacak. Elbette.

Dünyanın en iyi analizisi olursun. Elbette yani. Hocam yönetimdeki kazın sebebi hala herden tümür olabilir mi?

Yoksa Fatih Altay niye yaptığı açıklama mı? Şu konuya açıklık getireyim. Bu yönetimin çok büyük bir hatası var. Erden Timur'a transfer konusunda evet başarısız derim son dönemdeki. Ya kusura bakmayın da yani bu kadar her şeyi göğüsleyen bir adamı siz niye gönderiyorsunuz?

İyi misiniz? Ya adam son dakikasına kadar, Galatasaray'da mesaisinin son dakikasına kadar her şeyi göğüslemeye çalışan bir adam. Ve bak... Erden Tümür'e her şeyi diyebilirsin.

Transferde başarısız diyebilirsin. Galatasaray'ın maddi anlamda zararı uğrattı. Bunu da diyebilirsin eleştiri anlamında.

Bir tek şey söyleyemezsin. Çalışmıyor. Bunu asla diyemezsin. Çünkü yani bunu hissediyorsun.

Bak nereden hissediyorsun biliyor musun? Daha ilk gün o vibe'ı veriyor sana. Kalamış'a gittim. Galatasaray testleri var orada.

Erdem Timur çıktı sunum yapmaya. Abi adam bir dersine çalışmış. Öyle bu iş şey değil yalnız ha. Ben çok sunum gördüm Galatasaray'da.

Çok yönetici sunumlar. AIG'leri, MIG'leri biliyorum ben. Ne sunumlar yapıldı.

Bak noktasından virgülünden, A'sından Z'sine kadar. hayatımda izlediğim en güzel sunumlardan birini yaptı Erdem Bey. Bugün o Kalamış'a giderken Florya projesi, Kemal Burgas projesi ya kafamda şu var arabada düşünüyorum. Acaba ne masal dinleyeceğiz bugün?

Yemin ediyorum tüm çıplaklığıyla itiraf ediyorum bunu. Genel öyle bir projeden falan bahsediliyor falan. Zerre inancım olmadan gittim. Florey'le ilgili, Kemerburgaz'la ilgili projeye, bahsedilen rakamlar, Galatasaray'ı yedek akçaklar.

Dedim dedim dinleyeyim neymiş bu falan. Abi adamın sunumundan kafanda soru işareti kalmadan çıkıyorsun. Bu çok değerliydi bir.

Sonra yöneticilik zamanı, ilk transferler çok da başarılı bir süreç geçirdi. Burada iki nokta var. Benzer. Tabii şimdi söyleyeceklerim... enteresan da gelebilir.

Ama ben yani düz bakan bir adamım. Mertense 3 verdin. Icardi'ye 10 verdin.

Öbürküne 2 verdin. Başarılı oldun mu oldun. Bu kriterdir.

Başarısız olsaydı orayı eleştirirdik. Bir sonraki sene doğruyu yapmadı. O ayrı. Ama öncesine yine başa saralım.

Yine Erdem Bey'e gelelim. Her kritik mevzuda Galatasaray'la ilgili, milaykınızı istirham edeceğim. Galatasaray'la ilgili kaotik bir ortam olduğu zaman her seferinde sahneye çıktı. Mikrofondan kaçmadı. Ama öyle mobese görmüş gibi her mikrofona da gitmedi.

Ve biz Erdem Bey'in yöneticiliğinin son zamanlarında diyalog kurduk birbirimizle, Erdem Bey'le. Eee... Çok kıymetli bir şey söyledi bana.

Ben bunun çok değerli olduğunu düşünüyorum. Serdar Bey dedi, ben kimseyle yemek bile yemedim dedi. Benim için, bakın yarın öbür gün bilmiyor muyum, o kadar enteresan bir dünyada yaşıyoruz ki, benim için Galatasaray yöneticinin söylediği söz muteberdir.

Kimseyle çay kahve bile içmem dedi. O diyalog içerisine girmem. Yani medya mensuplarından bahsediyor. 3 aşağı 5 yukarı biraz insan tanıyorsam ki tanıdığıma inanırım. Ben Erdem Bey'i çok samimi buldum.

Ve ben Erdem Bey'in Galatasaray'ı gerçekten çok sevdiğine inandım. Çünkü bu güzel bir cümle olmayabilir ama kendi ismini Galatasaray isminin... Önüne yazdırmak isteyen çok Galatasaraylı da tanıdığım için bu cümleyi söylüyorum.

Ama Erdem Bey hata hepimiz gibi yapar. Yapacaktır, ileride de yapacaktır. Çünkü ileride mutlaka bir gün yine Galatasaray'da olacak. Ama bu yönetimin ısrarla Erdem Timur'u küstürme çabasını anlamış değilim. Dediğim gibi ben çok eleştirdim kendisini.

Bunu kendisinin yüzüne de söyledim, kendisi de söyledi. Hatta o Zaha ve Tete ile ilgili... açıklamaları benden sonra yaptığını Bilal'e belirtti.

Ben de kendisine bunun doğru bir transfer olmadığını benim açımdan anlattığımda eleştiriyi de öyle güzel göğüsleyebilen bir adam ki saygı duyuyorum dedi ve ben de sizin görüşünüze saygı duyuyorum dedi. Şimdi siz böyle bir adamı, bak ne biliyor musun olay ve hasarıyla bence bu yönetimin anlamadığı bir şey oldu. Bir kitleyi yönetiyorsunuz. Galatasaray'ı yönetiyorsunuz.

Bu kitleyi yönetirken öyle bir isminiz olacak ki bu Galatasaray'da kim zaman Mustafa Denizli olmuştur. Bu Galatasaray'da kim zaman Fatih Terim olmuştur. Bu Galatasaray'da kim zaman benim eleştirmeme rağmen Ünal Aysal olmuştur.

Taraftar inandı. Taraftarın inandığı karakterleri söylüyorum size. Bu Galatasaray'da yine bir dönem Fatih Terim. Bir dönemde Erdem Timur olmuştur. Şudur abi olay.

Kaotik bir ortam vardır, taraftar açıklama bekler. Sen de inandın değil mi abi Erdem Timur'un gülen yüzüne? Bak bir şeyler anlatacağım. Ben Erdem Timur'u eleştirdim arkadaşlar ve hala daha bakın az evvel yine eleştirdim. Ben başka bir şeyden bahsediyorum.

Taraftar bugün olanlar bitenlerde bile bir açıklama bekliyor. sizden. Kulüp olarak.

Ama bu şuna benziyor. Aile içinde bazen bazı tartışmalar olur. Ya da arkadaş grubunda bazı çok şiddetli hararetli tartışmalar olur.

Birine çok sinirlenirsin. Konuşursun, konuşursun, konuşursun. O senin yüzüne bakar.

Konuş be bakalım. Hadi ne diyorsun? Hani amiyane tabir kullanacağım. Özür diliyorum ama doğru ifade, doğru anlatım şekli olduğu için özür dileyerek şu ifadeyi kullanacağım.

Örnekleme açısından. Konuşursun konuşursun karşındaki ne karşı sinirlenmişsindir. En sonunda da şöyle dersin konuş ulan bakalım ne diyeceksin. Adam da şöyle hemen başlar ya abi bak şöyle dediği anda sus ulan bir de konuşmaya utanmıyor musun dersin.

Şu an gazete yönetiminin yaşadığı nokta bu. Herkes diyor ki bu yönetim konuşsun kardeşim ne oluyor bitiyor. Ne dersen de. Şu an hiçbir şey ifade etmez. Neden biliyor musun?

Çünkü inandırıcılığını kaybetmiş bir yönetim var Galatasaray'da. Ne oldu bitti. Ben oraya ne olduğunu ne zaman bu bahsedilen biletti oydu buydu ne zaman soruşturma açılır, mahkeme sonuçlanır o zaman konuşacağımı konuşurum.

Elimde belge varsa bugün de konuşurum. Ama benim elimde arkadaşlar bir belge yok. O yüzden Erdem Timur bugün olsaydı... Açık üretilikle şunu söylerdi bak. Çıkardı kameranın önüne.

Arkadaşlar bir şeyler olduğunu biz de biliyoruz. Bunu araştırmasındayız. Bu işin müsebbipleri kimse eğer böyle bir olay varsa bu asla gazetele de cezasız kalmasın.

Bitti. Bu. Bunları da ta.

abi Hermoso Eren Eser Eren Eser demiş herhalde. Erdem Timur, Cemal Nur Sargut'u açıklarsa giderim. Ne demek o? Anlamadım.

Hoca Medya'nın 4-4-2 baskısından dolayı oynatmış olabilir mi? Olabilir. Slavia Praha ben de baktım ya.

Çok fena bir takım. Yani son dakikalara kadar acayip. Son dakikalarda yalnız o kaçırdığı gol neydi abi ya Slavia Praha'nın ilk karşısında. Yani Prak taraftarı. Erdem Timur ne zaman?

Ha ben sadece şu an şunu söyleyebilirim. Benim dışarıdan gördüğüm Galatasaray'da neler olacak? Şu olacak bence yüksek ihtimalle mevcut yönetim istifa etmeyecek şu pozisyonda. Ekim'de genel kurul olacak.

Genel kurul işte Mali İbra genel kuruldan önce camianın önde gelenleri Dursun Özbek'in yanına gidecek. Şunu söyleyecekler. Sayın Başkan istifa edin.

Kendi rızanızla istifa edin. ya da sizi ibrah etmeyiz diyecekler. Bence bu yaşanacak Galatasaray'da.

Ha o gün Dursun Özbek ve yönetim ne karar verir onu bilmiyorum. Onu bilemem. Fatih Hoca'nın başkanlık hayali vardı öyle deniyordu. Fatih Hoca'nın Galatasaray'da başkan seçilmesinin çok kolay olduğunu düşünmüyorum.

Abi sence sonraki seçimde Erdem Timur aday olur mu yoksa başka bir lisesinden girer mi? Senin öngörün nedir? Erdem Bey şu kadarını söyleyeyim. Bu yönetime girmeyeceğini bana şeyde söylemişti.

Kemerburgaz'da bir açılış vardı hatırlıyorsanız. Orada çok net ifade etmişti. Sonra birkaç görüşmede... Biraz dinlenmek istediğini söyledi. Çocuklarına zaman ayırması gerektiğini söyledi.

Ama ilerisi için ben böyle bir arzusunun olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim. Çünkü kendi ağzından duyduğum için. Yani o bizi saklı bir şey olmadığını da belirtmişti. Ve ben şu şartlarda, bu gidişat Galatasaray'da iyi gözükmüyor. Yani bu hafta Adana Demir Spor maçını kazanır Galatasaray.

Kazanır mı? Kazanır gibi kağıt üstünde. Çünkü Adana Demir Spor iyi bir takım değil.

Kazanır gibi gözüküyor. Ama gerçi Galatasaray da çok iyi bir takım ama fizik kalite berbat bir takım. İyi sonuçlar tatmin eder mi? Şunu yaşadıktan sonra hiçbir şeyden tatmin...

Bir şeyden tatmin olmak çok zor bence ya. Hani bu biraz şuna benziyor. İlk yeni evlendik o zaman. Hayaller Paris. E şimdi ev geziyoruz.

Daha sonra ya işte acemiliği böyle bir şey siz yapmayın. Gönül tabii ki çok güzel bir ev istiyor değil mi? Yeni evlenmişsin vesaire.

Evleri geziyoruz ama en başta güzel evleri gezdik. Çok böyle ihtişamlı biraz da. İhtişam dediğimizde ihtişam hani saraylardan falan bahsetmiyoruz. Böyle yalılardan falan bahsetmiyoruz.

Normal daireden bahsediyoruz ama 20 sene olmuş bile kolay. Allah bozmasın. İlk tabii güzel evleri gösterdiğin zaman ya o çok güzel, burası çok güzel. Sonra bakıyorsun ki senin bütçen bunlara yetmiyor.

Onu anlıyorsun. Sonra diyorsun ki ya biz... Birinci segment değil, ikinci segment değil ama üçüncü segment eve bakalım.

Eve girdiğin anda bakıyorsun ki üçüncü segmentte hangi evi gösterirse göstersin sana, o saatten sonra hiçbir şeyi beğenmezsin. Galatasaray Şampiyonlar Ligi arifesinden döndü ya, şu anda ligde isterse 6 hafta üst üste kazansın. Çünkü... Taraftar şunun heyecanındaydı.

İçeride 4 tane maç var. Bir bakıyorsun Real Madrid gelmiş. Düşünsene abi akşamını Real Madrid ile maç yapacaksın ya. Heyecana bak. Yenilsen yenileceğini bile bile gidiyorsun ama Real Madrid'i buraya getirdik baba.

Valverde'ler, Real Madrid'in uydusu aklıma geldi. Bellingham'lar, Vinicius Junior'lar onlar bunlar. Rodrigolar, Modrigolar, Arda Gülerler bunların hepsi buraya gelecek düşünsene. Kural çekimini izlemek bile değil mi?

Young boyması sonrası ağladım. Diyor bak. Mbappé, Mbappé'yi unuttuk be.

Adamlara da yıldızı say say diyor. Düşünsene yani onun heyecanını hissettikten sonra Jean-Paul Sartre'ın Duvar mıydı? Duvar'dı galiba.

Kitabında Çok güzel bir cümle vardı. Buna benzetebiliriz bunu. Hayal kırıklığını, insan hayatındaki hayal kırıklığını anlatıyor orada Jean-Paul Sartre. Diyor ki, iki mahkum var ve Ersim'in idam edilecekler.

Birbirleriyle konuşuyorlar son geceleri. Yarın idam edileceğiz ama diyor ki bir tanesi, yarın diyor... İdam edilmeyeceğimizi, affedildiğimizi söyleseler ne güzel olur değil mi diyor.

Tekrar yaşarız diyor. Diğer mahkum ne diyor biliyor musun? Ölüm duygusunu tattıktan sonra neye yarar ki diyor.

Cümlenin güzelliğine bakar mısın? Bana o duyguyu tattırdın sen artık o hayal kırıklığını yaşadım. Hani diyor ya. Bana sakın hayal kırıklığını yaşatma, orası çok kalabalık Lavinya.

İşte Galatasaray hayal kırıklığını yaşattığı için orası artık çok kalabalıklaştı Galatasaray'da. O son dönemde yaşanılan hayal kırıklıkları o kadar çoğaldı ki artık bunun üçüncüsüne beşincisine tahammülü kalmadı Galatasaraylıların. Özdemir Asaf, Allah rahmet eylesin. Yayında da çok güzel bir şey oldu.

Özdemir Asaf demişken, geçen gün. Yayında değiliz. Tabii işte içeri rejiyle falan konuşuyoruz.

Bizim Serkan'la beraberdik herhalde. Serkan Yetkin ben, Engin Kali buradan selam olsun. Bir şey oldu. Ya onlar bizi görüyor mu peki? Hani aşağıda Tugay Hocalar da yayın yapıyor, biz Panoramik Stüdyo'dayız ya yukarıda.

Bizim Serkan dedi galiba. Ya onlar bizi görüyor mu? Biz onları, Serdar görüyor mu bizi falan filan muhabbeti olduktan sonra dedim hocam rahatına bak. Sen bana bakma. Tugay hocam ben senin baktığın yerde olurum.

Dedik yine bir Özdemir Asaf'la. Ama bayağı bir güldük orada. Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum diyor ya Özdemir Asaf. Ne güzel cümle değil mi?

Abi şiir dinletisi yap bir gece. Ben şiirden çok anlamam ya. Yani böyle çok... Aşırı şiir bilen bir adam değilim ama bazı böyle Özdemir Asaf gibi, Cemal Süreyya gibi büyük şairler.

Şiir galiba insan hayatında kırktan sonra çok sevilmeye başlıyor. Bazıları çok şanslı, yirmisinde şiir seviyorlar. Benim eşim o yönden çok çok iyidir.

Şiir severler de çok enteresan bir durum var. Ben bir gün böyle bir... Bir şiir eşime söylemiştim ya.

Hemen şairini söylüyor sana. Çok enteresan şiir severler. Ben biraz daha romancıyımdır. Roman okumayı, kitap okumayı daha çok tercih edemem ama şiir başka bir şey.

Yazmışlığım da var. Güzel bir şeydir şiir ya. Yazmak da okumak da güzel. Sonradan sevdim şiiri.

Bazı umutlarımız idam sehpasındaki hapşıran birine çok yaşa demek gibiydi. Bazı umutlarımız imdam sehpasındaki hapşıran birine çok yaşa demek gibiydi. Çok güzelmiş be.

Rahmetli babam ezbere yüzlerce şiir okurdu. Eskiden romantizm böyleymiş. Ya eskiden romantizm. Biraz çıkalım şuradan ya. Ben çok gerildim.

Biraz muhabbet edelim. Babam eski aşklar bambaşkaymış. Biz de o devreye yetiştik çok şükür.

Hani o aşkları güzel yaşadık. Yalnız babam, anneme... Ya bak abartmıyorum.

Şöyle eski ansiklopediler vardır ya şu kalınlıkta ve şu büyüklükte. Defter yapmıştı ya. Pardon yapmıştı diyorum sanki yaşamışım.

Yapmış. Biz sonradan okuduk falan defteri. Ya neler neler, neler neler yazılmış. Şiirler, şarkılar, türküler falan. Çok şanslılarmış ve çok şanslıymışız.

Bizler de işte... Eşime yazdığım mektupların vesaire haddi hesabı yok. Saatini neden sağ kola takıyorsun? Bilmem çocukken bir onun etkisi bir de ben Fatih Hoca'yı çok severdim gençliğimde çocukluğumda. İlk Fatih Hoca'da galiba gördüm.

Öyle kaldı. Fatih Hoca'ya bunu söyledim zaten. Bunda bir beis yok. Özel bir hayranlığım vardı benim Fatih Hoca'ya.

O yüzden... Taklidi falan yapardım ya. Galatasaray başkanı olsana.

Galatasaray başkanı olmak için sevdikten oldu. Galatasaray başkanı olmak için tabii ki belli bir sene bir yol olmanız gerekiyor. Ama hayatımın En kötü günlerden birini yaşadım resmen. Dün Galatasaray'la eğlendim ve bugün sevdiğim kızı başka biriyle gördüm.

Çok üzgünüm. Bilal'cim, tabii ki diyelim daha zor bir durum. Biraz da onlardan da konuşalım.

Hepimiz yaşadık bunları. Şunu her zaman unutmayın. Hiç kimse unutulmaz değil.

Herkes unutulur. Bir şekilde herkesi unutuyorsun. Bu şuna benziyor. Acı dediğimiz şey, bunu zevkini çıkartmaya çalışın derim. Aşk acısı güzel bir şeydir.

Aşk acısı ama biraz şuna benzer. Hani böyle bir evde böyle bir anda serçe parmağını, ayak serçe parmağını o sehpaya vurursun. Ah!

dersin ve böyle kalırsın. Aşk acısının ilk anı uyuşturur. Hiçbir şey düşünemezsin.

Hayat bitmiştir. Ama... Aradan bir 5-6 saniye geçtikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi o serçe parmağın aynen yoluna devam eder.

Aşk acısı böyle bir şey. Aynı acıyla sürekli yaşayamayacağına göre o serçe parmağın ilk vurduğun anki acıyı tarif edecek bir şey yoktur herhalde. Düşünsene bunun yarım saat falan yaşandığını.

Mümkün değil, buna baş edemezsin. O yüzden burada da mutlaka vardır arkadaşlarımız. unutuluyor.

Hepsi unutuluyor. Acısız olmaz. Linç yemeyeceksem Torere sıkıntılı.

Demiş bak Torere'ye girmişler. Ya da benim parmağım gibi tırnağın kopar. Aşk acısı neymiş? Biz Galatasaray taraftayız. Beterini yaşadık.

Peki. Aşk acısı geçer ama unutulmuyor. Unutulmaması zaten aşkı güzel kılmıyor mu zaten? Unutulsa ona aşk demiyor zaten. Unutulmaz ama acısı hafifler.

Öyle söyleyeyim. Hocam Karabağ'dan Romao. Bilemem. Yenilmek de var. Sevdiğini başkasınınla görmek de güzel.

Her şeyde var ya futbola bağlıyoruz. Futbolu da aşka bağlıyoruz. Aşka kesinlikle inanmıyorum. Yani unutuyorsan adı aşk değildir.

Bak her şeyi unutun. Aşkın tek tarifi var. Terk edilen olduğun anda ona aşktır. Aşk denir.

Aşk beyinde mi olur kalpte mi? Beyinde aşk falan olmaz bu arada. Beyinde akıl olur.

Aslında akıl seni her zaman oradan uzaklaştırır. Akıl öyle bir şeydir. Zamanla her şey unutulur, arada hatırlarsın sadece. Aynen öyle.

Aşka inanmıyordum, aşık olana kadar unutuyorsan aşk değildir demiş tabii ki. Hiç bu takımın başında Fatih Terim olsa ne top oynatırdı diye düşündüğün oluyor mu? Olmuyor. O olmuyor. Çünkü Galatasaray'ın şu an bir hocası var.

Ona saygı duymak zorundayım. Kalp bir organdır, aşk hormondur. Vay vay vay.

Laflar yalnız var ya. Serdar abicim seni A-spor'da tanıdım. Gerek karakterin gerek sağır başlığın seni oraya...

Eyvallah kardeşim. Tamamını okumuyorum. Eee ne diyordum ya?

Bir şey söyleyecektim ama... Unuttum valla. Ben terziçi hiç beğenmem onu söyleyeyim.

Kavuşursan meş, kavuşmazsan aşk olur. Öyledir. Bu iş böyledir.

Kendi kanalımız olsun, saat kaçta olursa olsun çok sevgilerle. Valla iyi stres attık ama bu gece ya. Yani biraz biraz futboldan uzaklaşmak lazım. Çok fazla kaptırmamak lazım. Her şeyde olduğu gibi.

Bir şeye işte çok inandıysan... Çok inanıyorsan sonrasında hayal kırıklığı yaşamak kötü. Herhalde bunu yaşadık. Şimit müthiş teknik adam demiş Uğur.

Ya ben biraz Glasner'i çok severim. Teknik adamlar yönünden. Crystal Palace'ın hocası.

Çok kötü başladı sezona. Bu hafta sürpriz bekliyoruz kendisinden. Chelsea önünde.

Chelsea ile karşılaşacak yalnız hatırlamıyorsam. Ben biraz Almancıyım ya. Alman kafasındaki teknik adamları çok seviyorum. Terzic, Edin Terzic'in oynattığı, Borussia Dortmund'u çok izliyordum bir ara, Edin Terzic'i çok izledim. Oynattığı oyunun rasyonel olduğunu düşünmüyorum Edin Terzic'in.

Daha nasıl diyeyim, ben biraz daha gelenekçi oyundan yana değilim tabii ki ama model oyunu yakalayabilen teknik direktörleri seviyorum. Tuhul yok, Tuhul çok sevdiğim bir hocaydı. Hocam teknik direktörü konuşmak biraz hocaya saygısız değil mi? Arkadaşlar bunu yayının başında söyledim.

Genel bir teknik direktörlerden konuşuruz ama Okan hocanın yerine konuşacağım bunu konuşmuyorum ben şu an. Ben hani burada az evvel Aşk'tan da bahsettik, Meşk'ten de bahsettik. Bir teknik direktör beğendiğimiz beğenmediğimiz bunları yapmam.

Yürgen. Club tool falan deriz. Bir bakmışız terim gelmiş demiş. Scout teklifi aldım ama kabul etmedim onu söyleyeyim.

Bu sene başında aldım yine en son. Ama istemedim. Çünkü ben mesleğimi çok seviyorum. Benden hani bu yönde bildirim almak isteyen işlere elbette konuşurum.

İzlediğimiz oyuncular hakkında bildirim veririm ama büyük bir takımımızdan diyeyim. Öyle söyleyeyim. Önemli ve büyük bir takımımızdan diyebilirim. Fenerbahçe-Beşiktaş-Kalaslar-Başakşehir-İpsin-Avrupa maçları perşembe olacak.

Çarşambaya da yayacaklar arkadaşlar mecburen. Davum içinde toprağı bol olsun. Gençken aşık oldun mu?

Olmaz mıyım ya? Tabii ki oldu. Yani bir şekilde biraz belagatımız azıcık olsun kuvvetliyse bunun çok büyük bir etkisi var yaşananlardan tabii ki. Galatasaray Skata ekibi sadece ekrandan boyunca takip ediyor bilmiyorum. Serdar abi de dertlenip uyanamamış.

Kitap önerir misin abi futbol dışı? Kitap önerelim. Ben yeni aldığım kitaplardan hocam neden Liverpool?

Ya bu çocukluk takımım benim. Çocukken çok severdim ama sonrasında bir herkesin böyle Liverpool seviciliği diye bir şey başladı Türkiye'de. O beni çok rahatsız etti. Hani böyle Liverpool'u tutmak bir futbol nasıl diyeyim Gourmet'liği katıyor insana ya. Böyle bir ahenkli bir şey oluyor.

Futbol gourmeti adam Liverpool'ı tutar. Yapma yani. Hani bu beni çok irite etti. İki kişiyi sarfına zarar ederim burada yalnız.

Hani iki kişi çok gerçek Liverpool sevdalısı. Biri Ali Ece, biri Kerem Canbulat. İki kişiyi çok sarfına zarar ederim.

Bunların gerçekten Liverpool'ı, özellikle Kerem Canbulat'ı çok net biliyorum. Çok adam, baya baya çok seviyor. Ama böyle bir...

Ben Acar Baltaş'ı da bir tavsiye etmedik. Ya şey, Fatih Hoca ile bak. Güzel, bu kitapla ilgili de bir şey yaşadık. Fatih Hoca ile. Acar Baltaş, Hayatın Hakkını Vermek.

Ben çok beğenirim. Kişisel gelişim kitaplarını çok sevmem. Ama Acar Baltaş ise konu. Bu çok değer veririm.

Kimse yokken Manchester United vardı. Biz neden yıllardır ligin 10. haftası? Emre Tıpcan iyi falan diyorlardı ama bilmiyorum.

Abi herkes iyidir mesleğinde. Baba hoş neyilsin? İtalya. Abi seni seviyoruz, iyiyle dinliyoruz. Abi Mustafa Erhan Ekimoğlu.

O kimdi ya? Mustafa Erhan Hekimoğlu kimdi? Ha şey Beşiktaşlı. Çok güzel çocuk ya. Ben yazar gibi algıladım bir neden böyle.

Abi şu sağ rafta kitapları düzenler misin lütfen? Gözüm hep oraya gidiyor yayınlarında. Sağ raft.

Ha burası değil mi? Yani size göre sağ mı oluyor? Şurası mı? Unreale Arsenal demek. FM yayını yapsan ne güzel olur.

Menajerlik yapmıyorum abi. Abi kitaplık üstüne devrilecek gibi duruyor. Zaten sağ tarafı kırık kitaplığın. Evet sana göre sorun.

Bunu düzenleyelim Mehmet. Doğru haklısınız. Şu tarafı kırdım ben abi. Bu kitaplığı silerken mi? Kitaplığı indiriyorum bazen.

Düzenliyorum. Biraz çekeyim dedim. Psikoloji okudun mu?

Psikoloji okuyorum. Elimden gelince fazla okumaya çalışıyorum. Ozan Korkut hakkında ne düşünüyorsunuz? Ozan Korkut kimdi? Abi ben niye böyle bir son dönemde kötü bir isim hafızam var?

Ozan Korkut Galatasaray'da yönetici miydi? Messi mi Maradona mı? Messi abi.

Yalçın Küçük okudun mu? Okudum. Okunaca düzeltebilir mi?

Bilmiyorum. Bir ara futbolcu bulma ilgili bir projem vardı. Program... Programı yaptım bitti bile. Memleket Bozyuk ve Safranbolu.

Anne tarafı Bozyuk, baba tarafı Safranbolu. Çok iyi bir psikolog gibisi. Arkadaşlar öyle desin yeter bizim için.

Opoku'yu çok beğeniyorum. Arkadaşlar hep öyle der. Ama bu profesyonel ceneye yaptığımız, okuduğumuz bir şey değil.

İyi geldiğini söyler arkadaşlar. Üstelik size kaç maç ceza alacak bilmiyorum. düşünüyorum ki her son senesi zaten kızılcıklı süt iş müdavimi idin müdavimi miydi yok değildim hocam Bence ancak çok iyi değil onu söyleyeyim ben çok beğenmiyorum adına beğenmedim aşırı beğenmedim bir iki maçlık performans değil genel olarak baktım yani bu iki maçlık performansı olmaz seneye Kepa çok olmaz mı kaleye ilk aracı alması lazım bu evde Meksika'dan Selamlar 3 maç ceza alır. Artık son senesin.

4 büyükler anca Türkiye'de öter. Avrupa'da Arabistan'ıyız. Müstara'dan soğumuş gibisin.

Yani valla ben açıkça şuydu. Müstara o hareketi yaptıktan sonra, o kırmızı karttan sonra. Al daha.

Süre var baba. Ne yapıyorsun ki? Bir tane gol atacaksın ardından bir tane daha atacaksın.

Bol bu. Neden yapıyorsun abi sen? Tabii ki sinirlendim ustalığa.

Messi posterini ne zaman asarsın? Allah Kadir haklısın ya. Elemelerde seneye mi yoksa hemen mi lazım kaleci? Valla şundan bakmaları lazım. Andere örneğindeki gibi tavsiye edebiliriz.

Geç bir kaleci var mı? Kaleci konusunda ben yaparım belki ileride. Bilmiyorum çok ekstra bir...

kaleci olması lazım. Yurt dışından bir kulübe ile görüştüm. O zaman çok dikkat edin bildiğim sistemi bakı gibi gelmişti anlattığınıza göre.

Scott işte bayağı iş kolaylaştı. Evet valla benim gitmem lazım ama gidemiyorum. Adamlar biletime kadar alacaklar.

Hani orada misafir etmek istediklerini söylediler. Bu Scott ama yani benim anladığım kadarıyla tam bir toplantı yapmadık. Hani sadece şunu yapabileceğimi.

söyledim onlara. Hani bana atıyorum bir oyuncu söylüyorsun diyorsun ki işte sal diyorum Luis Díaz karakterinde bir oyuncu onu filtreleyip ben sana sunuyorum. Ama tabii bunun için göz gerekiyor.

Tabii ki filtrelemesi okey. Bunu anlattık. Ama ben projeyi ya onlara satmam gerekir.

Yani kalkıp da bunu söylemeyeceğim nasıl yaptığımı elbette. Onların beklentisinin olacağını düşünmüyorum ama hani orada misafir etmek istediklerini söylediler ama gittikten sonra da adamlara hani benim yapacak bir şeyim yok orada. Hani bunu nasıl yapıyorsun diye soracaklarsa ve o iş zorlaşır biraz.

Ama inşallah bu sene gideceğim. Ama biraz daha sistemi daha da çalıştırmam lazım. Çünkü valla bak olay şundan ibaretti.

Bir gün kafayı kırdım. Dedim ki hani bunu kolaylaştır... Yani şöyle bir durum oluyor.

Bazen işte... Oyuncu izliyorsun o scouting programlarında falan. Abi dünyada bu kadar oyuncu varken bunları nasıl filtreleyebilirim diye uğraştım. Bir şekilde datayı giriyorsun, bilgileri giriyorsun vesaire. Sonra bir şey denedim ve bütün bilgileri girmemen gerekiyor.

Çünkü o zaman bir şey ifade etmiyor program. Ama çok kritik noktaları girdiğim zaman tamamen sallıyorum. İşte şu an Luis Diaz gibi bir...

Onun oyuncu özelliklerini iyi bilmen lazım. Onun özelliklerini girip ama nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Neyse anlatmamak da gerekiyor aslında.

Ya velhasıl kelam bunun 3-4 kere gerçekleştiğini gördükten sonra da hani bilim adamı gibi şey oluyorsun. Buldun mu lan diyorsun. Hani acayip enteresan gelmişti.

Bunu en son yurt dışında tanıştık birkaç kişiyle. Onlara ifade ettim. Burada Türkiye'deki birkaç kulüple de söyledim. Onlar ilgilenmedi. Çok enteresan.

Türkiye'de böyle şeyler şey var çünkü. Bizim scoutlarımız var. Onlar yapıyorlar.

Onlar çünkü 20 milyon euroya çok güzel oyuncu buluyorlar. 10 milyon euroya bir tane de çok güzel back buluyorlar falan diyorlar. Vallahi bak. Onlara şey dedim hani ben vereyim size falan dedim ama onların tabii şeyleri daha kuvvetli. oyuncu gözleri falan.

O yüzden kabul etmiyorlar bile. Öyleleri var. Çok enteresan. Öyle kulüplerimiz var. Yazılım falan değil bu arada.

Bizim arkadaşım var, bilgisayar mühendisi. Dedi ki bunu yazılıma dökelim. Daha iyi pazarlarsın.

Valla işim şey değil. Açıkçası maddi kısmı falan umurumda değil. Bunda Bana desin ki bir kulüp, ya baba şu dediğin şey nedir gel. Benim amacım şu, tüm samimiyetle şunu söyleyeyim.

Türk takımları gelsin desin ki şöyle öyle bir şey varmış. Biz bundan yararlanmak istiyoruz. 5 kuruş para istemem kesinlikle.

Kullanacak mısınız abi? Alın kullanın. Yani yeter ki bu ülkeden milyon eurolar salak cana transferlere verilmesin. 20 ona 10 milyon euro öbürküne verip...

Sonra Şampiyonlar Ligi'ne bilmem nereye kalmama rezaletini yaşamayı yeterdir. Öyle hepimizin yolu açık olsun. O gün...

Onun hakkında bir şey söylemeyeyim. Ben de bazı şeyleri bazen kafamda soru işareti oluyor ama Pochettino iyi bir hoca abi, fena değil. Ya bu, bende şöyle bir durum var. Benim bir hocam kafamı çok aydınlattı zamanında. Bana edebiyatı sevdiren Jean-Paul Sartre'ları, Albert Camus'ları, Dostoyevski'leri sevdiren.

Zehir gibi bir hocam vardı. Tabii biz çocukluğumuzda hep şöyle bir algı vardı ülkede o zamanlar. Avrupa malı, Alman malı.

Almancı demeyelim, Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın yaz tatillerinde bize, yani komşularımızla vardı, onlara gelirlerdi ve işte Mercedes araba, BMW araba falan görünce... Ülkede bir Alman hayranlığı vardı. Alman malı kalitelidir, Alman en iyisini yapar.

Bu çok böyle memlekete oturmuş bir kavramdı 80'li yıllarda. 80'li yılların sonunda özellikle. Çocukken çok kafayı yormuştum buna. Niye biz yapamıyoruz?

Niye bizim aklımız yok? Niye biz bunu başaramayız? Diye çok kafa yordu.

Hatta şunu hep... Demiştim işte Cumhuriyet döneminde, o dönemlerdeki bizim atalarımızın sarf ettiği çaba, zeka, bütün bunları birleştirdiğim zaman ben böyle bir ırkın ahvadıysam ben daha iyisini yapabilirim. İnancıyla bir döneme soru işaretleriyle girdiğim dönemde ortaokulda bir hocayla tanıştım. Jean Paul Sartre'dan Dostoyevski'sinden Ivan Gonçarov'un da kadar herkesi okutmaya çalıştı ve bunların ne kadar iyi edebiyatçılar olduklarını gösterdiler bize.

Bunların yanında Namık Kemaller'den Ahmet Hamdi Tanpınarlar'a kadar bu romanları da okutunca ikisinin de çok değerli olduğunu ve istediğimiz zaman aslında onlarla baş edebilecek zekaya sahip olduğumuzu aşıladı hocamlar. Çok değerliydi benim için çocuk yaşlarda bu ne demek ve bu yüzden bugün İngilizlerin aklıyla dalga geçmek çok hoşuma gidiyor. Futbol aklından bahsediyorum.

Liverpool'un o yaptığı saçma sapan transferler, Darwin-Münyezler gibi veya işte Manchester United'daki Maguire transferi gibi ne bileyim orada Martinez transferleri vesaire vesaire 75-100 milyon euroları saçma sapan oyunculara vermelerinle dalga geçmekten büyük haz alıyorum. Ve diyorum ki İngiltere'nin futbolu... Futbol hakkında son dönemde ciddi bir gerileme var. Biz bundan yararlanalım. Bak adamlar 25 milyon euro Andrei'ye zor para verdiler.

Zar zor para verdiler. Biz alalım istiyorum. Benim biraz derdimdir bu. Öyle söyleyeyim. ÖFH.

Thank you. Biz de thank you diyoruz. Gracias.

Daha bugün Chiesa aldılar. Anthony gibi gibi. Evet Ali Koç'un hepsi Napoli'ye gidiyor. Fenerbahçe oyunculara demiş.

Guardiola olduğu sürece İngiltere futbolu dalga geçirdik durumda. Şimdi Manchester City örneği çok ütopik bir örnek. Ama ben bazı transferlerin çok gereksiz olduğunu düşünüyorum İngiltere'de. Aral Şimşir'i çok fazla izlemedim.

Bir şey diyemem. Chelsea'nin amacı... Abi Chelsea çok... Saçma ya.

Yani böyle bir transfer politikası olmaz, olmamalı yani. Abi bu işin patentini al. Valla inanın hani bu saatten sonra inanın patent falan peşinde.

Ya bu bir ortaya çıkarttık bir şekilde inşallah. Ya şöyle bir emin olmuşluğum var. Ukalalık olarak lütfen adlandırmayın. Ben futbolcu izlerken benim bazı Ana noktalarım var.

Tabii ben de yanılıyorum. Elbette yanılabilirim ve yanılacağım da ilerleyen dönemde de. Bunların çok bakılmadığını biliyorum. Skatlar tarafından bu tip özelliklerin bakılmadığını düşünüyorum. O yüzden de böyle kötü transferler yaptıklarını düşündüğüm için dünya gelininde de bunları gördükten sonra bunları bazıları, bazıları için söylüyorum, baksa da göremiyorlar.

bu ukalalık olarak adlandırabilirsiniz İnşallah öyle olmamıştır ama maalesef böyle abi belli bir oyun olmadığı sürece en iyi oyuncuları getirsen bak bu çok doğru Tuncay ben de tolere uzaylı orta sahasın vender tolere uzaylı uzaylı Evet orta sağ bir takımda her üç senede ya da hiç Bir takımda her 3 senede ya hiç hoca değişmeli ya da takımın uca 80'e değişmeli. Yoksa başarı olmaz. Sponsor görüşmemiz var. Yarın bakalım inşallah görüşeceğiz.

Kimin işin içinde olduğunu bilmiyorum. Kim değil kim içinde. Portonun aldığı deniz gülü bilmiyorum.

Takımdaki maaş dengesi çok önemli. Futbol sektöründe çok kirli para var. Muhtemelen yanlış tanesinde birçok kişi zengin oluyor. Vallahi bak, futbol piyasasında evet maalesef kirli şeyler dönüyor çok fazla.

Bizim de kulağımıza geliyor, hatta bu teklif de geliyor vesaire. Bunlar da olabilir. Bunlar dünyanın her yerinde olduğunu düşündüğüm şeyler.

Bir arkadaşım bir gün, çok sevdiğim bir arkadaşım beni uyardı. Abi dedi bazen de futbolcu ismi falan yazıyorsun Meksika'dan, ne bileyim Kolombiya'dan, Ekvator'dan. Yani de yanlış anlaşılır. Ne yanlış anlaşılır? Nedir yani?

Yani senin oyuncu önerdiğin anlamına gelir. Ben kendimden emin miyim? Eminim. Benim amacım bunu gören bazı klüp başkanları vesaire olur ya bir gün telefon açıyor.

Yok Serdar biz bu oyuncu ile ilgileniyoruz. Bunu nasıl görüyorsun? Sayın Başkan bu iyidir, bu kötüdür. Bunun takımında şu vardır. Bu daha iyidir, bu daha kötüdür.

Bu kadar. Ben hani insan kendini bildikten sonra bunun hazı daha büyüktür abi. Düşünsene abi bir kulüp başkanı seni arıyor.

Ya Serdar biz senin futbol bilginize çok güveniyoruz. Senin bir görüşünü almak istedik. Daha bunun gururundan daha büyük bir şey olamaz ki. Yeter. Chelsea kara para aklama servisi gibi evet.

yazılımcı lazımsa buradayız. Var ya harika olur ha. VFH listesini yazan alt yapı oyuncuları ne zaman kullanacağız? Hiçbir zaman.

Ya bak hangi birini anlatalım ki Galatasaray'da? U16 mı ne? Bir maç izliyorum. Hasan Şaş'ın oğlu Deniz Şaş.

Etenekli çocuk. Babası gibi kafası da önde oynamıyor ha. Kafayı kaldırıyor böyle.

Çevre kontrolü falan fena değil çocuğun. Yetenek anlamında da biraz babayı andırıyor. Fena değil oyuncu. Üstüne gidilse iş yapar. Bu Hasan Şaş'ın oğlunu küstürdünüz siz ya Galatasaray Akademisi'nde.

Daha ne diyeyim abi. Koz göce Galatasaray bak. Efsanesi dersin demezsen o ayrı mevzu.

Ama Galatasaray'ın çok büyük bir oyuncusudur Hasan Şaş. Harbi Galatasaraylıdır. Bu adam oğlunu Galatasaray'ın Akademisi'nden aldı. Sizin yüzünüzden ya. O akademide oturan her kimse.

O akademiden sorumlu her kimse. Hasan Şaş... Gitti oğlunu Başakşehir'e gönderdi.

Bıktı çünkü bıktı. Niye bıktı biliyor musunuz? O bakın yedek kulübesine. O yedek kulübesindeki torpilliler yüzünden aldı gitti. O yedek kulübesinde Almanya'dan getirdiğiniz ama zerre kadar süre vermediğiniz hemen hemen oyuncular yüzünden Hasan Şeş oğlunu aldı Başakşehir'e götürdü.

Ve akademideki bir dünya çocuk da. zerre kadar inanmıyorlar Galatasaray'da top oynayacaklarına. Çünkü Almanya'dan getirdiğiniz oyuncular sırf o 18'de yer alıp o primden hak kazansın diye düşünenler mi var artık bilemiyorum.

Ama o kademideki ismini vermeyeceğim çocuğun elbette. Ama neden Flora'da kaldığını siz benden çok iyi biliyorsunuz değil mi o çocuğun? Maddi durumu yeterli olmayan bazı çocuklar o primden yararlanamıyor. Ama sırf Almanya'dan geldiği için, ikameti Almanya olduğu için ne Almanya bağlantısı var bilmiyorum ama onlar Galatasaray'dan prim alırken annesi babasının durumu yetersiz olduğu için kulüpte ikamet eden o çocuk o oraya kadroya giremiyorsa kusura bakmayın abi. Galatasaray Akademisi'nde liyakattan falan bahsedemezsiniz.

Ve o çocukların hiçbiri de inanmıyor Galatasaray'da süre alacaklarına. Ve hepsini her gün... Fenerbahçe Akademisi'nden çocuklar vesaire onlar aradığında onlar bir dünya anlatıyorlar Galatasaray Akademisi'ndeki çocuklara.

Kendi dünyalarını anlatıyorlar. Bir de o Galatasaray Akademisi'ndeki çocukların kendi dünyasında yaşadığı gerçeklik var. Güvenilir bir düğümcü Galatasaray altyapısında enteresan işler oluyor diye tweet attı.

Ne enteresan işi olacak abi. 2 gün sonra Galatasaray Akademisi'nden birinin büyük ihtimalle bunlar atılacak tweetler bilmem ne. 2 gün sonra Galatasaray Akademisi'nde birini görevden alacaklar.

Bu kadar basit. Değil mi? Bu. Çözüm bu. Yerse.

Ben, ben. Vallahi bak. O bu olay, şu olay bilmem ne.

Ben Galatasaray tarihinde, Galatasaray... akademisinin bu kadar yetersizlik, bu kadar basiretsizlik içinde yönetildiği hiçbir dönem hatırlamıyorum. Bir tane oyuncu, bir tane oyuncu kazandırılmaz mı ya şu kulübe?

Bir tane gidin başka bir kulüpten getirin. Hasan Şeş'i izlemeyen varsa bayağı büyük bir oyuncuydu da. Yani yakın Galatasaray'ın rakibi Fenerbahçe'den örnek vereyim. Ardo Güler'i buldu ya Fenerbahçe, aldı ya Fenerbahçe.

Onun gibi çok çocuk aldı ve almaya devam ediyor. Bak Galatasaray talep gören bir akademiydi. Bundan iki sene öncesine kadar. Anadolu'daki baba, Anadolu'daki anne çocuğu Galatasaray'da oynasın diye çabalıyordu.

Çünkü buradan oyuncu çıkıyordu. Ve Fenerbahçe... Çok zor ikna ediyordu oyuncuyu. Şimdi ne oldu biliyor musunuz?

Kimse Galatasaray Akademisi'ne gelmek dahi istemiyor. Çünkü liyakatin zerre kadar olmadığı bir yer oldu artık Galatasaray Akademisi. Fenerbahçe ne yapıyor biliyor musun?

Kars'tan, Malatya'dan, Antalya'dan, İzmir'den, Kırklareli'nden, Kastamonu'dan, Bolu'dan, Samsun'dan. Her yerden oyuncu topluyor. Her yerden Türkiye'yi tamamen tarıyorlar. Galatasaray Akademisi'nde de böyle güzel odalar var. Böyle oturuluyor, güzel sandalyeler var.

Bir de torpilliler var. Bir de torpilliler var. Galatasaray Akademisi'nden bu sene çıkan oldu mu bilmiyorum.

Üst tarafa oyuncu verdi mi? Onu bilmiyorum. Ya da Galatasaray Akademisi'nden satış yapılan bir oyuncu oldu mu? Giden oldu mu hiç Galatasaray Akademisi'nden? Galatasaray'dan hiç giden oldu mu bu sene?

Hamza Akman'dan umutluydum yazmış Furkan Geçkeçeci. Aa Hamza Akman satıldı mı? Ne oldu?

Gitti mi Galatasaray'dan? Hamza'yı ben göremiyorum. Emin'i biliyorum. Emin satıldı. Yani Galatasaray Spor Kulübü Emin Bayram'dan para kazandı.

Sözleşmesi bitmiş Hamza'nın. Hamza niye peki sözleşmesi bitiyorken Galatasaray yenilemek mi istemedi Hamza Akman'la? Yeterli mi görmedi acaba?

Niye Hamza Akman o zaman geçen sene Galatasaray'ın ilk 18'inde yer aldı? Bana biri bunu açıklasın ya. Bana çok saçma geliyor. Ya bakın Galatasaray Spor Kulübü diyor ki Hamza sen bizim...

ilk 18'imize girecek kadar yeteneklisin. Bunu Okan Hoca almış. Doğru mu?

Eee? Ses. Deneme 1, 2, 3. Ses.

Geldi mi ses? Geldi. Ya konuşacak çok uzun şeyler var da.

Hamza gitti. Allah muvaffak etsin. Bak. Bak daha bir sene önce haberi çıkmıştı.

Efe ile devam edilecek. Hamza ile yenilenme olmayacak. Yenileme olmadan oyuncu niye alıyorsun abi 18'e? Yani çok net. İlk 18'e girdi mi Hamza?

Yetenekli diye. Okan Hoca onu yetenekli görmüş ve 18'e almış. Abi niye sokuyorsun bunu 18'e o zaman?

Git kendine o gün kulüp bul de. Kadıköy'de kötü bir sonuç olursa ne olacakları ben düşünemiyorum. Beşiktaş altyapısı harika çıkarttı ya.

Yani anlatmak istediğim şey liyakat. Burada yine bir paradoks yaşatıyor aslında Galatasaray. Diyorsun ki Hamza...

Galatasaray A takımının 18'ine girecek kadar yeteneklidir. Ama biz onunla sözleşme imzalamayalım. Ya da iki tane tercih var burada.

Bu kadar yetenekli olduğuna inandığın genç takımdan iki oyuncu alıyorsun, üç oyuncu alıyorsun. İki kardeşi alıyorsun, koyuyorsun. Bunlarla ilgili bir umudun var diyorsun.

Sonra sözleşme imzalamıyorsun. Allah Allah. Çok önemli bir konu değil mi ya? Ya şudur. Ya bu adam yetenekliyse sözleşme imzalasanıza.

Yok eğer yetenekli değilse gaz aracı seviyesine layık görmüyorsan. Niye 18'i alıyorsun? Al oradan başka bir çocuğu.

Ah. Ali Turalp. Bir maçla çocuğu kestiler işte ipini çektiler.

Orkun Darnel kızımın Galatasaray'da voleybol oynamasını istemem dedi. Bu adam Galatasaray'da yönetici. Demek ki her branşta torpil dönüyor.

Vallahi her branş için bilmiyorum ama bu da genel anlamda... Bu yönetimin yaptığı hatalardan biri şu. Son burayla toparlayacağım.

Dursun Özbek yönetiminin yaptığı en büyük hata seçim daha ilk seçilirken herkese mavi boncuk dağıtıldı. Şimdi atıyorum 25 kişilik bir yönetim kurulu yapılacak değil mi? Bu 25 kişilik yönetim kuruluna 125 kişi talipti.

Yavaş yavaş ne oldu biliyor musun? O onu aldı, onu aldı, onu aldı. Dışarıda kalanlar diye bir şey var Galatasaray'da. Dışarıda kalanlar, içeride kalanlar bir de dışarıda kalmak istemeyenler diye bir şey var.

Bunu ileride anlatırız ne olduğunu. Yani bir Galatasaray'ı sevenler bir de Galatasaray'dan menfaat bekleyenler. Hadi yatalım artık diyeceğim ama ben yatmam daha.

Geceler uzun. Sevgi iklimi, sevgi iklimi. Limit problemi, limit problemi.

Hadi yatalım artık ya, uyuyalım. Siz uyuyun, ben bir bakalım. Hadi bak, gece yatmak bilmiyorsunuz, sabah kalkmak bilmiyorsunuz. Hadi kendinize iyi bakın, görüşürüz.