bir deniz kaplumbağasını düşünün yumurtadan çıktıktan hemen sonra hiçbir ebeveyn yönlendirmesi olmaksızın Denize gidip kendi başına okyanusun tüm zorluklarına göğüs germeye çalışabilir Tamam bunu yapabilmelerinin nedeninin evrimsel mirası olduğunu biliyoruz Bolvadin etkisi videosunda bunu görmüştük ve Tamam bu Deniz kaplumbağalarının sadece %1 kadarı bazen daha bile ağzı yetişkinliğe erişebiliyor yani doğan her 100 yavrudan 99 tanesi ölüyor ama yine de diğer hayvanlarda da doğar doğmaz bir yer değiştirebilme yeteneği kendi başına yaşam mücadelesi verme kapasitesi ve hayatta kalma konusunda belirli eğilimler var mesela bir domuzu düşünün neredeyse doğar doğmaz yürümeye başlayabiliyor bir fil doğumundan sadece birkaç dakika sonra ayağa kalkıp sürüye ayak uydurabiliyor Develer doğduktan sadece 30 dakika sonra zürafa gibi Absürt vücut oranlarına sahip bir hayvan bile doğumundan sadece birkaç saat sonra ayağa kalkıp kendi başına etrafta dolanmaya başlayabiliyor Peki ya insan bebekleri ebeveyn bakımı olmayan bir insan bebeğinin birkaç saat belki Birkaç günden fazla kendi başına hayatta kalması pek mümkün değil İnsan bebekleri bırakın doğumdan sonraki birkaç saati iki ay kadar bir süre boyunca kafalarını dik tutmayı bile beceremiyorlar Hatta doğru düzgün bir yer değiştirme hareketini gözlemek için bile yaklaşık 1000 saat yani 41 gün kadar bir sürenin geçmesi gerekiyor sırt üstünden yüz üstüne dönmeyi ilk becerdiklerinde çoktan Dört aylık olmuş oluyorlar ayaklarıyla kendi ağırlıklarını desteklemeye anca doğumdan 9 ay sonra başlayabiliyorlar ama bildiğimiz anlamda yürüyebilmeleri için en az 12 ay bazen çok daha uzun süreler geçmesi gerekebiliyor Peki iş yürümeye başlayınca Bitiyor mu Bir bebeğin besine ulaşıp kendini besleyebilmesi doğumundan sonra 24 ay sürüyor toplum dediğimiz bu kültürel Yapı içinde bir insan yavrusunun kendi başına tutunabilmesi için yaklaşık 10 sene kimi durumda çok daha uzun bir süre geçmesi gerekiyor iyi ama neden bebeklerimiz hayvanlar aleminin geri Kalanına göre neden bu kadar aciz geçtiğimiz haftalarda atalarımızın Ormanlardan savanalara geçmesiyle birlikte başlayan bir pedalizm Yani iki ayak üzerinde kalıcı olarak yürüme öykümüzü öğrenmiştik bu kalıcı bir pedalizmin bir dizi diğer faktöründe doğru şekilde etki etmesi sonucu yarattığı şaşırtıcı bir yan etki insan beyninin sıra dışı ölçüde ortalamadan Tam 7 buçuk kat iri olacak biçimde büyümesiydi tabi böylesine büyük bir anatomik anomali beraberinde birçok Değişimi de getirdi Örneğin beynimizin giderek artan kalorilik ihtiyaçlarına bağlı olarak ve yaşam alanımızın Ormandan savanaya kayması nedeniyle meyvecil diyetimizin et ağırlıklı hepçil mi diyete dönüşmesi çenemizin ve çene kaslarımızın küçülmesiyle körelmiş organlar videosunda da gördüğümüz gibi selülozu sindirmeye yarayan 20 yaş Dişlerimizin ve apandisimizin körelmesi ile ve Kaş kemerlerimizin küçülmesiyle sonuçlandı Ama bu süreçte sık atlanan bir konu var Biz kendi koca kafalarımıza alışmış olsak da embr dönemde oluşan minicik kafaların bu devasa kremsilere dönüşebilmesi gerekiyor ve Bir canlının gelişiminin basamakları da Hele ki o gelişimin basamakları hayatta kalma ve veya üreme ile ilgili ise doğadaki Evrim yasasıyla şekillendiriliyor günümüzde evrimsel biyoloji ile gelişimsel biyolojinin bir araya gelmesinden Doğan bilime evrimsel gelişimsel biyoloji veya kısaca Evo devo diyoruz bu muhteşem sahanın detayları bir başka videonun konusu ama koca kafalı insanların hayatta kalması ile ilgili bir problem doğum anında ortaya çıkıyor Sorun şu ki kalıcı bir pedalizme geçtiğimizde kadınlarda vajinal açıklık iki bacağın arasında kalmaya başladı hala dört ayakları üzerinde yaşayan yani Quadro pedal olan diğer hayvanlara Bakın bu açıklık hep iki bacağın Görece arkasında kalıyor koskoca bir zürafa bile bu sayede rahatlıkla ayakta doğum yapabiliyor ama biz iki ayak üzerine kalktığımızdan beri dişilerimizin Kalça kemiği üreme organları üzerinde kısıtlayıcı bir Rol oynamaya başladı Bakın bu grafik bunu enfes bir şekilde karşılaştırmalı olarak gösteriyor grafikte 8 farklı primat türünün doğum kanalı genişliğini görüyoruz Bunlar dış kısımdaki ovallerle temsil ediliyor ovalin Daha uzunlamasına olduğu kısım hayvanın önünden arkasına olan çapı gösteriyor Daha basık olduğu kısımsa sağdan sola olan açıklığı gösteriyor her bir ovalin içindeki içi dolu olan o siyah şekilse yavruların doğum anındaki ortalama kafa büyüklüğünü gösteriyor makaklarda mesela yavrunun kafası annenin Rahim genişliğiyle neredeyse birebir örtüşüyor en yakın Akrabalarımız olan orangutanlar şempanzeler ve gorillerde ise yavrunun kafası doğum kanalından bariz bir şekilde küçük Dolayısıyla rahatlıkla yavrular doğabiliyorlar ama insandaki bariz sorunu veriyor olabilirsiniz bir pedalizm nedeniyle doğum kanalı çok dar beynimizin evrimi nedeniyle Kafalar çok büyük İşte buna obstetrik ikilem diyoruz Bu ikilemin çözülebilmesi için ya beyinlerimizin ve dolayısıyla kafalarımızın küçülmesi gerekiyor ya da kalçaların genişlemesi gerekiyor başlangıçta dişilerin kalçaları gerçekten de genişleyerek bebeğe olabildiğince Yer Açtı ama Beyin iriliği üzerinde geçtiğimiz videolarda da gördüğümüz gibi Öylesine güçlü bir seçilim baskısı vardı ki insan bebeklerinin beyni daha fazla küçülemedi işte burada üçüncü bir seçenek evrimleşti bebeklerimiz embriyolojik gelişimlerini tamamlayamadan doğmaya başladılar bu da onların doğum sonrası acizliklerinin Aslında ana sebebi şöyle düşünün insan beyninin gelişimi yaklaşık 20'li yaşlıların ortalarına ve hatta sonlarına kadar devam ediyor Tabii ki diğer hayvanların da doğduktan sonra beyinleri gelişmeye devam ediyor ama bizimki çok daha uzun ve Daha önemlisi çok daha temel fonksiyonlar ile anca doğduktan sonra gelişmeye başlayabiliyor bir diğer deyişle Bizim bebeklerimizin diğer kuzenlerimizin yavrularının doğum anında yapabildiklerini yapabilecek kadar gelişmiş beyinlerle doğabilmesi için insan gebeliği şu anda olduğu gibi 9 ay değil iki iki buçuk katı kadar yani 18 ile 21 ay arası sürmesi gerekirdi ama eğer bu olsaydı bebeklerimiz doğana kadar kafalarımız o kadar irileşmiş olurdu ki doğum sırasında annelerimizin daha fazla genişleyemeyen doğum kanalını yırtardık ve ölümlerine sebep olurdu zaten bu nedenle bundan sadece birkaç Yüzyıl öncesine kadar doğum nedeniyle ölümler kadınların en yaygın ölüm sebepleri arasındaydı Bugün bile 44 yaş arası kadınların en yaygın on ölüm nedeninden biri gebelik komplikasyonları bu yaş aralığında her 50 kadından biri hala gebelik nedeniyle ölüyor Yani özetle Tıpkı kadınların Neden regl olduğuyla ilgili videoda da gördüğümüz gibi burada da yavru ile anne arasında güçlü bir evrimsel çatışma karşımıza çıkıyor hayatta kalma şanslarını artırabilmek için bebeklerimizin doğduklarında olabildiğince il beyinli olmaları gerekiyor ama annelerin o yavruları sağlıklı bir şekilde doğurabilmesi için de bebeklerin kafası yeterince küçükken doğumun yaşanması gerekiyor işte burada doğal seçilimle ilgili çok kritik bir gerçeği öğreniyoruz Genelde insanlar doğal seçilim yoluyla evrimi hep işte Daha uzun boyunlar daha küçük bireyler daha büyük Kanatlar falan gibi Tek yönlü bir olay sanıyorlar Bu tamamen hatalı doğal seçilimin 3 farklı alt mekanizması var ve belli bir özelliğin tek bir yönde sürekli irileştiği küçüldüğü uzadığı kısaldığı türden seçelim yani gönlü seçilim bunlardan sadece bir tanesi mesela bebeklerimizin acizliğinin sebebi dengeleyici doğal seçilim dediğimiz bir mekanizma bu tür seçilim 2 ekstrem ucu eleme yönünde Çalışıyor yani bebeklerimizin kafalarının ne çok irileşmesi türümüzün geleceği için avantajlı ne de çok küçük kalması avantajlı dolayısıyla çok küçük kafalı bebeklerde daha yüksek ihtimalle Hayata tutunamayıp ölüyorlar çok iri kafalı bebekler de istemeden de olsa annelerini öldürüyorlar ve anne bakımı olmaksızın vahşi doğada büyük ihtimalle hayatta kalamadan ölüyorlar Yani doğal seçilim bir özelliği belli bir Aralıkta tutacak biçimde çalışıyor Bu nedenle de ona dengeleyici seçilim diyoruz Bir de ortalama olmanın dezavantajlı olduğu tam tersine İki uçtan herhangi birinde olmanın avantajlı olduğu durumlar var mesela çok yoğun ormanlarda bitkilerin çok uzun boylu olması avantajlı Çünkü Güneşe rakiplerinden çok daha kolay erişebiliyorlar ve daha çok fotosentez yapıyorlar çok kısa avantajlı Çünkü topraktaki kaynaklara daha kolay erişebiliyorlar o kaynakları yapraklarına ve dallarına ulaştırmak için pek bir çaba sarf etmek zorunda kalmıyorlar ama orta boylu olmak avantajlı değil çünkü hem güneşten faydalanamıyorsunuz Ama buna rağmen iri bir bedeni besleyecek kadar fotosentez yapmanız gerekiyor hem de ortanca Boyunuz yüzünden topraktan alınan mineralleri o gereksiz uzunluktaki vücuda dağıtmak için daha çok çaba sarf etmeniz gerekiyor ve bu da Bodur bitkilere karşı dezavantajlı olmanıza neden oluyor yani ortanca olmak size her türlü zarar veriyor işte bu tür seçime ayırıcı veya bozucu seçelim diyoruz tahmin edebileceğiniz gibi bu tür bir seçelim atasal bir türden yeni türlerin evrimini fazlasıyla pekiştiriyor Çünkü iki uçta olanları daha da uçlara itiyor ve birbiriyle karışmalarına engel oluyor özellikle de popülasyon büyüklüğü çok artan türlerde bu tür seçelim çok yaygın olarak görülüyor ve o atalardan yepyeni türler evrimleşebiliyor İşte bizim bebeklerimizde olan da dediğim gibi dengeleyici seçelim ama insan bebekleri bir kez doğduktan sonra ilgili genler aktive olmaya başlıyor ve müthiş hızlı bir gelişim sürecinden geçiyorlar Çünkü artık üzerlerindeki o kısıtlayıcı unsur ortadan kalkmış oluyor Böylece o aciz taraflarını hızla yitirmeye başlıyorlar ve sadece birkaç ay içinde tüm kuzenlerimizden daha zeki bir canlıya Birkaç yıl içinde ise tüm dünyaya hükmedebilecek bir organizmaya dönüşüyorlar insanın zigottan İlk birkaç yılına kadar olan gelişim yolculuğuna bir başka videoda detaylıca değineceğim O nedenle bu tür videoları kaçırmak istemezseniz kanal bildirimlerini şimdi açmayı unutmayın tabii ki insan bebeklerinin bu acizliğiyle ilgili başka hipotezler de var mesela bir hipotez doğum zamanını belirleyen şeyin kafa büyüklüğü değil annenin metabolik limitleri olduğu yönünde Örneğin insan embriyolarında ikinci trimesterden sonra yani 13 ila 28 hafta arasından itibaren metabolik araçlar katlanarak artmaya başlıyor Ancak annelerimizin embriyonun Bu artan metabolik ihtiyacını sonsuza kadar karşılayabilmesi mümkün değil Çünkü insan türünün metabolik kapasitesinin bir üst limiti var bu limit dinlenme düzeyindeki metabolizmadan yaklaşık olarak en fazla iki kat ötesine kadar çıkabiliyor sonrasında iç dengemiz yani homeostazi bozulmaya başlıyor Dolayısıyla annelerimiz o noktadan sonra daha fazla yola devam edemiyorlar ne ilginçtir ki Ana rahmindeki embriyonun metabolik ihtiyaçlarını annelerimizin dinlenme halindeki metabolizmalarının yaklaşık iki katına ulaştığı nokta gebeliğin kabaca 38 ile 40 Haftasına denk geliyor ve Bilin bakalım ne sağlıklı bir insan bebeği gerçekten de 38 ila 40 hafta arasında doğmaya hazır hale geliyor Ayrıca bu kadar aciz olan tek türde Tabii ki biz insanlar değiliz başka türlerde de başka nedenlerle aciz yavrular görmek mümkün mesela sivri farelerin yavruları neredeyse tamamen kör ve çıplak doğuyor annelerinin vücut ısısı olmaksızın kısa sürede ölüyorlar ve Uzunca bir süre ebeveynlerine muhtaç yaşıyorlar veya mesela memelilerin dışına çıktığımızda kuşlarda da ebeveyn bakımı olmaksızın birçok yavrunun hayatta kalamadığını görüyoruz Gerçi tavuk gibi hayvanların yavruları kısa sürede hayata Kendi başlarına tutunabiliyorlar veya Ördek yavruları doğduktan Kısa bir süre sonra suya atlayıp yüzebiliyorlar ve ebeveynlerini takip etmeye başlayabiliyorlar Ama mesela Nar bülbülleri veya mavi kuşlar gibi şarkıcı Kuşlar neredeyse tamamen çıplak doğuyorlar gözleri tamamen kapalı oluyor ve kafalarını kaldırıp ebeveynlerinden yemek almaktan başka pek bir şey yapamıyorlar kuşlarda bu aciziyet durumunu belirleyen şey beyin büyüklüğü değil dişilerin üretebildiği yumurtanın büyüklüğü daha iri kuşlar daha büyük yumurtaları üretebiliyorlar ve bu yumurtaların içinde büyüyen yavrular çok daha fazla besine sahip oldukları için çok daha uzun süre gelişebiliyorlar Böylece yumurtadan çıktıklarında Hayata çok daha hazır oluyorlar ve Kendi başlarına daha kolay hayatta kalıyorlar yani metabolik sınırlarla ilgili durumu kuşlarda da aynen görüyoruz özetle İnsanlar bir pedalizmin getirdiği ek sorunlar nedeniyle olması gerekenden erken doğup fazlasıyla gecikmeli bir şekilde gelişen bir primat türü Bu nedenle yetişkinlerimiz diğer yakın kuzenlerimizin yavrularına o kuzenlerin yetişkinlerinden çok daha fazla benziyorlar mesela şu fotoğraf bunu çok güzel bir şekilde gösteriyor işte evrimsel biyolojide Bu olaya neoteni diyoruz ama bunun detayları da bir başka videonun konusu ama işte en başta size Deniz kaplumbağalarından örnek verme nedeninin buydu Bir insan bebeği bir deniz kaplumbağası yavrusundan bile aciz belki en fazla bir böcek larvası kadar kapasiteye sahip Ama bu bir tesadüf değil bunun bu video boyunca gördüğümüz çok iyi evrimsel nedenleri var İnsan bebekleri annelerin karşılaştığı doğum zorluklarının tamamen çözmek için değil ama en azından kurtarabilmek adına adeta rahim dışında gelişen bir fetüse evrimleşti ve bu evrimin genetik izlerini doğumun ne zaman olacağını doğrudan etkileyen FSH reseptör genleri gibi çok hızlı evrimleşen gen bölgelerinde de görebiliyoruz bu şekilde düşünmek biraz tuhaf Ama genelde evrimimize hep yetişkin atalarımızın fedakarlıklarına ve zorluklarla başa çıkabilmiş olmalarına bağlıyoruz ama bugün bu kadar iri bir beyne sahipsek Belki de teşekkür etmemiz gerekenler sadece yetişkinler değil aynı zamanda atalarımızın bebekleridir Eğer aciz kalma pahasına erken doğacak biçimde evrimleşmemiş olsalardı Belki de bugün bu medeniyete sahip olamayacaktık bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşça kalın [Müzik]