Transcript for:
Canlıların Ortak Özellikleri

Merhaba sevgili gençler, 28 günde TET Biyoloji'yi bitireceğimiz kampımızın birinci gününe hepiniz hoş geldiniz. Yeni bir kamp, yeni bir heyecan, içimiz kıpır kıpır. Umarım güzel bir sezon geçiririz birlikte ve daha sonrasında TET Biyoloji'yi full yaptığınız haberlerinizi alırım. Kampımızı konu anlatımlı kitabımızdan yapacağız.

Daha sonrasında konu anlatımlı kitabımla birebir uyumlu olan soru bankamdan size ödevler vereceğim. Bu ödevlerinizi... günü gününe yapmanız çok önemli.

Çünkü ben ödev verdikten sonra sensörü bankasından bunu çözdüğünde o günkü konuyu iyi bir şekilde anlayıp anlamadığının farkına varmış olacaksın. Yani ödevlerini günü gününe yapman çok önemli. Şimdi hemen kamp içerisinde sana göndereceğim hediyemden de bahsetmek istiyorum.

Bu hediyeye ulaşmak için yapman gereken kanalıma abone olmak, daha sonrasında kampa katılmak, tabii ki kampa katılmak, TYT Biyoloji'yi full yapmak için çok önemli. Son olarak da yorum yazmak. Yorum yazmak diyorum ama ilk 10 video içerisinde yazılan yorumlardan bir kişi seçilecek.

Sonrasında bu hediye onun olmuş olacak. O arkadaşımızı da TYT Kampımızın 11. gün videosunun girişinde söylemiş olacağım. Bu hediye nedir diyecek arkadaşlarımız olabilir aramızda.

Şu arkamda gördüğünüz hareketli bir alet var ya böyle ismini söyleyemiyorum. İşte onun kablosuz versiyonu size gelmiş olacak. Bugün birlikte Canlıların ortak özellikleriyle ilgili görmemiz gereken her şeyi görmüş olacağız.

Bu arada biyolojinin en temeline attığımız konulardan birisi bu. O yüzden pür dikkat beni dinlemeni istiyorum. Zaten basitten alarak seni en temelden en zirveye kadar ulaştırmış olacağım. Ben kendime güveniyorum, sana da güveniyorum.

Ben hazırım, sen de hazırsan. Hadi gel kitabımızı açalım, kamp yoluna işaretimizi atalım. İçindekiler kısmını açtığımda bugün anlatacağım konunun sayfa 8'de yer aldığını görüyorum.

Hemen kamp yoluma gidiyorum. Birinci günü anlatacağım için ben burayı boyuyorum. Sen de burayı boyamayı ihmal etme. Kampımız bittikten sonra da buranın tamamının boyanmış görüntüsünü bana atmayı unutma. Hemen şimdi aklına takılan sorular kısmına geçiyorum.

Zinciri kırmayı geçtikten sonra da... Bugünkü konu anlatıma başlıyorum. Bu video içerisinde ben sana canlıların ortak özelliklerini başlıklar halinde anlatacağım. Ekstra birkaç tane daha canlıların ortak özellikleri var, bunları da serpiştirmiş olacağım.

O yüzden hiçbir şeyi kaçırmamak adına videoyu sonuna kadar izlemeni tavsiye ediyorum. Ekstra bir de şunu da söyleyeyim. Canlıların ortak özellikleri, canlıların genel özellikleri, canlıların karakteristik özellikleri, bunların hepsi aynı anlama geliyor. Ama ben MEP kitabında canlıların ortak özelliği başlığı adı altında verildiği için o şekilde anlatacağım. Hemen şimdi hücresel yapıdan başlıyorum.

Hücresel yapı dediğimde aklına hücre gelmesini istiyorum. Çünkü bir canlının en küçük yapısal işlevsel birimine biz hücre adını veriyoruz. Hücreye gelene kadar atom var, molekül var, organel var, daha sonra hücre var. Yani hücreden önce 3 basamak daha var ancak onlar... Tek başına işlevsel özellikte olmadığı için biz bir canlının en küçük yapısal işlevsel birimine hücre adını veriyoruz.

Canlıları hücre sayısına göre de ayırıyoruz. Tek hücreliler ve çok hücreliler olmak üzere. Yani burada hücresel yapı genellemesini neden yaptığımızı şimdi daha iyi anlamış oluyorsun.

Tek hücreli bir canlıdan bahsettiğimizde o canlıda tek bir hücre olduğu için metabolik faaliyetler o tek hücre içerisinde gerçekleşmiş oluyor. Peki bizim burada... Tek hücreli ve çok hücreli canlıların neler olduğunu bilmemiz ekstra önem mi arz ediyor? Evet. Hadi gel şimdi onları da öğrenelim.

Tek hücreli canlılara örnek olarak bakteri, arke, amip, öglena ve paramesyumu verebilirim. Ekstra mantarlardan da maya mantarını söyleyebilirim. Mesela burada tek hücreli bir amipi görmüş oluyorsun. Çok hücreli canlılara baktığımız zaman da mesela biz çok hücreli canlılarız. Bize gelene kadar başka neler var?

Bazı protistalar var. Bitkiler hayvanlar ve maya mantarı haricindeki mantarların da yine çok yüceli olduğunu söyleyebilirim. Burada da görselde bir şapkalı mantarı görmüş oluyorsun. Şapkalı mantar nedir hocam diyecek olursan da marketlerden falan aldığımız ve yediğimiz mantar var ya işte o şapkalı mantar olmuş oluyor.

Yani kültür mantarı diyebilirim. O çok hücreli bir mantar olarak karşımıza çıkıyor. Biz burada hücreleri tek hücreliler ve çok hücreliler olarak ayırdıktan sonra örneklerini de verdik. Ama bir de şunu bilmemiz gerekiyor. Hücreleri biz yapısına göre de ikiye ayırmış oluyoruz.

Prokaryot ve ökaryot olmak üzere. Şimdi hocam daha yeni giriş yaptık. Bir sürü abidik gubidik kelime söylüyorsun falan diyebilirsin.

Bilmen gerektiği haliyle sana anlatacağım. Bilmediğin kelimeleri de açıklayacağım. Hiç merak etme en temelden en zirveye.

birlikte ulaşmış olacağız. Şimdi ben sana prokaryot ve ökaryot nedir dediğim İlk olarak daha yeni giriş yaptığımız için basit bir şekilde şunu söyleyebilirsin bana şimdilik kabulüm ama ilerleyen aşamalarda bilgileri üst üste koydukça daha farklı şeyler duymak isteyeceğim senden. Prokaryot hücre basit yapılı hücre ökaryot hücre dediğim zaman gelişmiş hücre diye düşünmeni istiyorum.

Şimdilik bu kadar bilsen yeter ama ekstra ben sana şunu söyleyeyim ilerleyen aşamada senden bunu duymak isteyeceğim. Prokaryot hücre çekirdeği ve zarlı organeli olmayan hücrelerdir. Ökaryot hüceler ise çekirdeği ve zarlı organeli olanlardır.

İşte biz de ökaryot hüce grubuna girmiş oluyoruz. Mesela hemen bunların detaylarına bakalım. Prokaryot hüce yapısında olan canlılar bakteri ve arkeler alemindeki canlılar iken ökaryot hüce yapısındaki canlılar protista, bitki, mantar ve hayvanlar alemindeki canlılar bu gruba girmiş oluyor.

Şimdi burada şunu söyleyeceğim sana. Prokaryot hüce yapısına sahip olan canlıların tamamı tek hücelidir. Ökaryot hücre yapısına sahip olanlar içerisinde tek hücreli olan da var çok hücreli olan da var.

Aman diyeyim buraya dikkat et. Prokaryotların hepsi tek hücrelidir, ökaryotların hepsi çok hücrelidir demiyorsun bana. Kesinlikle bak bu çok önemli.

Soruların herhangi bir seçeneğinde de burası karşımıza geliyor. Prokaryotlar tamam tek hücreli ama ökaryotlar içerisinde tek de var çok da var diyeceksin. Bu kısım önemli olduğu için kap geç bilgisinde de zaten burayı sana verdim. Prokaryot ve hü... Ökarot hücre yapısıyla ilgili ben sana hücre ünitesinde çok daha detaylı bilgilerden bahsedeceğim.

Burada bilmen gereken hücresel yapı ile ilgili bu kadar olduğu için bilmen gerektiği haliyle sana veriyorum. Hiç merak etme şimdi beslenme ile yolumuza devam edebiliriz. Biz niye besleniriz?

Böyle çok yemek yemeyi sevdiğimiz için ya da böyle herhangi bir hayatımızdaki boşluğu doldurmak için falan değil. Hücreler canlılıklarını devam ettirmek için gerekli enerjiyi besinlerden alır. Yani biz besleniriz, beslenmemiz sonucunda besini solunumla yapı taşlarına kadar ayrıştırırız ve daha sonrasında da ATP enerjisi elde ederiz. Yani bizim beslenmekteki olayımız enerji elde etmek.

Bunun için. Peki her canlı tamam beslenmek zorundadır da her canlı aynı şekilde mi beslenir? Hayır. Beslenme yönüyle canlıları biz üreticiler, tüketiciler ve hem üreticiler hem tüketiciler olmak üzere 3'e ayırıyoruz. Üreticilerin diğer ismi ototroftur.

Tüketicilerin diğer ismi heterotroftur hem üretici hem tüketicilerin diğer ismi de hem ototrof hem de heterotroftur. Şimdi burada şunlardan bahsetmek istiyorum. Bu arada bu beslenme yönüyle olan canlıları da ekosistem ekolojisi kısmında daha detaylı bir şekilde göreceğiz.

Ama bilmen gerektiği haliyle anlattığım için hemen örneklerini sana vermek istiyorum. Üretici canlılar kendi besinini kendi üreten canlılar ve biz bu canlılara biraz önce ne demiştik? Ototrof canlılar ismini vermiştik. Yani diğer ismiyle de bu anlama geliyordu. Sorunun herhangi bir yerinde üretici demeyebilir, ototrof demeyebilir, onun yerine inorganik maddeden organik madde sentezleyen canlı diyebilir.

Hepsi aynı anlama geliyor. Bak şimdi biyolojide şöyle bir kelimenin yerine başka bir kelime kullanıldığını bilmek ya da başka bir cümlenin de aynı anlama geldiğini bilmek çok önemli. Ben zaten bunları sana hep vermiş olacağım.

Böyle kendimizi doldura doldura ilerleyeceğiz. Daha sonrasında bana hiçbir şekilde şunu söylemeyeceksin. Hocam ben konuyu çok iyi anladım ama soruyu çözemiyorum demeyeceksin.

Çünkü bir kavramın yerine neyin kullanıldığını da ben sana vermiş olacağım. Onu da öğreneceksin ve şak diye sorunu yapmış olacaksın. Ben sana çok güveniyorum.

Kendime de sana güvendiğim kadar güveniyorum. O yüzden çok iyi bir şekilde ilerleyeceğimize emin olabilirsin. Şimdi hemen üreticilerin ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlayalım. Üretici demek yerine ototrof diyebilirdi. Ototrof demek yerine inorganik maddeden organik madde sentezleyen canlı diyebilirdi.

Peki bu canlılar nelerdir diyecek olursak. Bitkiler aklımıza ilk gelir değil mi? Ama tüm bitkiler derse olmaz. Çünkü tam parazit bitkiler hariç bitkiler üreticidir diyebiliriz.

Altlar, öglena, fotosentetik ve kemosentetik bakteriler de yine üreticidir. Fotosentetik ve kemosentetik dediğim zaman işte abidik gubidik kelimeler var hemen onu da açıklayalım. Fotosentetik dediğimiz zaman bu canlılar ışık enerjisiyle kendi besinlerini kendi üreten canlılardır.

Fotodan aklına getirebilirsin. Kemosentetik dediğimde de bu canlılar yine besin üretimini gerçekleştiriyor. Ancak bu sefer kimyasal bir enerji kullanarak bunu gerçekleştirmiş oluyor. İşte bak sana ayırt edici bir şeyden bahsedeceğim.

İster fotosentetik olsun, ister kemosentetik olsun bu canlıların hepsi karbondioksit özümlemesi yapar. Yani karbondioksiti kullanarak besin sentezini gerçekleştirir. Bak şimdi sorunun herhangi bir yerinde karbondioksit özümlemesi gibi bir kavram geçiyorsa o canlının üretici bir canlı olduğunu bilmeni istiyoruz.

Çok önemli, ayırt edici bir bilgi sana söylemiş oldum. Devam ediyorum tüketici canlılardan. Kim?

Biz. Biz en bariz bu gruptayız değil mi? Yani biz de hayvanlar alemi içerisine dahil edildiğimiz için bu şekilde söyleyebilirim. Ekstra saprofit canlıları yani ayrıştırıcı olan canlıları söyleyebilirim.

Mantarlar içerisinde ayrıştırıcı olanlar da var. O yüzden onu da ekstra söyleyeyim. Mantarlar kendi başına da tüketici olan organizmalar.

Bir de parazit bakteriler de yine tüketici canlılardır. Peki hem üretici hem tüketici olan canlı nedir diyecek olursak öglanayı buna örnek olarak verebiliriz. Öglana ışığı bulduğu zaman klorofil pigmenti sayesinde kendi besini kendi üretiyor ama o ortamda ışık olmadığı takdirde bulunduğu ortamdan besinini hazır olarak almış oluyor. Bu yüzden de hem üretici hem tüketici ismini almış oluyor.

Canlıların ortak özelliklerinden beslenmeyle ilgili anlatacağım her şeyi de anlattıktan sonra şimdi solunuma gelmek istiyorum ve şöyle bir derin nefes almak istiyorum. Şimdi canlılar yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmek için ATP'ye ihtiyaç duyarlar. Bu arada ATP gördüğün zaman canlı canlı canlı demeni istiyorum. Çünkü ATP canlılık alametidir. Tüm canlılar ATP tüketimini gerçekleştirir.

Bak bu önemli bilgilerden biri. Peki canlılar ATP ihtiyacını nasıl karşılarlar? Ya yedikleri besinden karşılarlar ya da dışarıdan aldığı besinden ATP üretirler.

İşte burada hücresel solunum olayı ya da bunun dışında başka bir ATP üretim mekanizması olan fermentasyon devreye girmiş oluyor. Yani canlılar ihtiyaç duyduğu enerjiyi ya oksijenli solunum ya oksijensiz solunum. ya da fermentasyondan karşılıyor. Ama burada şu ayrıma dikkat edelim.

Hücresel solunum ikiye ayrılıyor. Oksijenli ve oksijensiz olmak üzere. Bir de bunun dışında başka bir ATP üretim mekanizması var ki biz ona fermentasyon diyoruz.

Onunla da ATP üretimi gerçekleşmiş oluyor. Güncellenmemiş kaynaklarda hücresel solunum üçe ayrılır. Oksijenli, oksijensiz fermentasyon diyebilir. Aman diyeyim oraya dikkat edelim.

Artık güncellenen bilgi olduğunu zaten ben geçen senede söylemiştim ama bu sene ekstra üstüne vurgulamak istiyorum. Çünkü bazı arkadaşlarımız güncellenmemiş kaynaklar kullanabiliyor. Biz hücresel solunumu ikiye ayırıyoruz. Oksijenli oksijensiz. Bunun dışında da başka ATP üretim mekanizması var mı?

Var. Biz buna fermentasyon diyoruz. Şimdi fermentasyon nedir hocam diyecek olursan da bunu AYT kısmında daha detaylı bir şekilde göreceğiz. Basit bir şekilde söyleyecek olursam besin monomerinin oksijensiz ortamda parçalanarak ATP üretilmesi olayıdır. Mesela örnek verecek olursam turşu yapımı, sirke yapımı, yoğurt yapımını biz fermantasyona örnek olarak verebiliriz.

Peki hocam bu oksijenli solunum, oksijensiz solunum ve fermantasyonun ATP verimlerini bana kıyasla diyecek olursam da en fazla oksijenli solunumda, sonra oksijensiz solunumda, en az da fermentasyonda ATP üretimi. gerçekleşmiş oluyor. Bir de bazı kaynaklarda soru çözerken karşımıza gelebilir.

Oksijenli solunumun diğer ismi aerobiktir. Oksijensiz solunumun diğer ismi anaerobiktir. Bak şimdi burada daha kolay bir şekilde bu kavramları aklımızda tutabilmek için bir biyoloji şifre verecek olursam şimdi hemen şöyle diyelim. Burada oksijensiz solunum yapılıyor. Burada oksijenli solunum yapılıyor değil mi?

Burada oksijensiz solunumun olduğu yere bakar mısın? Anaerobik solunum yazıyor. İçinde ana yazıyor.

Analar çocukları için oksijensiz ortamda bile yaşar şeklinde düşünürsen zaten oksijenliğe aerobik kalmış oluyor. Bu şekilde düşünebilirsin. Kendimde ana olduğum için bunu da söyledim ve hemen şimdi boşaltıma geçmek istiyorum. Boşaltım canlıların ortak özelliğinden bir diğeridir.

Canlıların metabolik faaliyeti sonucu oluşturdukları atıkları hücre ya da vücutlarından uzaklaştırmalarına boşaltım adı verilir. Yani tüm canlılarda boşaltım olur. Ama farklı şekillerde olur. Mesela bir bitkinin yapraklarını dökmesine boşaltım örneğidir diyebilirim.

Ya da mesela havalar sıcak olduğunda bizim terlememiz ya da idrana çıkmamız hep bunlar boşaltım olayıdır. Ya da mesela şöyle düşünelim. Karşımda bir cam olsun. Ben cama yapayım. Yaptığımda bu olur değil mi?

Evet. Su buharı göndermiş olduğum için de bu bir boşaltım olayı olarak bizim karşımıza çıkmış olur. Burada farklı şekillerde boşaltım örneğini sana ifade ettim. Bir tane daha ekleyecek olursam mesela tatlı suda yaşayan amip, öglena ve paramesyum gibi canlıları düşünelim. Bu canlıların kontraktil kofulları sayesinde vücutlarındaki fazla su dışarı atılmış olur.

İşte bu bu protistalar için yani örnek verdiğim bu canlılar için boşaltım olayıdır diyebilirim. Bu arada protista ne demek diyecek olursak biraz önce ben sana karotüce yapısını anlatırken de Orada protista kavramından bahsetmiştim. Protista neydi? Bir canlı alemiydi.

Bu canlı alemi içerisinde çok çeşitli canlılar var. Örnek olarak da amip, öglene ve paramesyumu verebilirim. Şimdi harekete gelecek olursam, hareket canlıların durum ya da yer değiştirmesi olayıdır. Tabii ki de burada hemen böyle aktif bir hareket aklımıza gelmesin hareket dediğimde.

Yani bir şey pıtır pıtır pıtır gittiğinde tamam hareket ediyor ama bunun dışında mesela süngeri örnek verecek olursam, sünger bir canlıdır. Bu pasif hareket eder. Hareket canlıların ortak özelliği. Aktif ya da pasif hareket edebilir canlılar tamam mı?

Yani ben canlıların ortak özellikleriyle ilgili bir bilgiden bahsediyorsam mutlaka genelleme yapmam lazım. Yani tüm canlılar hareket eder dersem doğrudur. Ancak tüm canlılar aktif hareket eder dersem yanlış olmuş olacak.

Yani özele inmeyeceğim genel ifadeler kullanmış olacağım. Mesela tek hücreli canlılar var. Çok hücreli canlılar var dedik ya bu canlılarda farklı yapılar bulunabiliyor. Mesela tek hücreli canlılar da kamçı, sil, yalancı ayak gibi yapılar var.

Bu yapılarla aktif hareket gerçekleşebiliyor. Mesela çok yüceli canlıların çoğunda bacak, kanat, yüzgeç gibi yapılar bulunuyor. Bu yapılar sayesinde de aktif hareket gerçekleşebiliyor.

Bir de bitkileri düşünelim. Bir bitki ay ben burayı beğenmedim kökümü alayım başka bir yere gideyim diyemediği için bitkilerde durum değiştirme ya da yönelme hareketlerinden bahsediyoruz. Mesela şöyle düşünelim.

Ben bir çiçek olsam mesela ne olayım ay çiçeği olayım tamam mı? güneşe doğru yönelme hareketi yaptığım durumda İşte orada yönelme hareketi yapmış oluyorum. Yani bitkisel bir hareket yapmış oluyorum.

Bunun da zaten ayete kısmında daha detaylı göreceğiz. Ama bir bitkinin hareket edebildiğini de buradan birlikte anlamış oluyoruz. Uyarılara tepkiye gelecek olursak canlılar iç ve dış çevreden gelen fiziksel ve kimyasal uyarılara karşı tepki verirler.

Tabii ki de her canlının uyarıya karşı verdiği tepki birbirinden farklı olmuş oluyor. Mesela şöyle düşünelim. Bana biri dokunduğunda ben ona dönüp bakarım ya işte uyarıya karşı verdiğim bir tepki olmuş oluyor. Ya da hormonal olarak da bir tepki verebilir benim vücudum.

Onun dışında mesela ben bir köpek gördüm ve köpeği gördüğümde kucu kucu diye seslendim. Hemen kulaklarını dikleştirir bana bakar. İşte bu o canlının uyarıya karşı verdiği tepkiyi göstermiş oluyor.

Mesela laleleri örnek verelim. Bu laleler 15-20 santigrat derece sıcaklıkta açıyorlar. Yani bu aslında onların uyarana karşı verdiği tepki.

bize göstermiş oluyor. Çok daha fazla örnekler verebilir miyiz? Evet verebiliriz ama mantığın anladığını düşündüğüm için de hemen geçiyorum metabolizmaya.

Canlılarda meydana gelen yapım, yıkım ve dönüşüm reaksiyonlarının tamamına biz metabolizma adını vermiş oluyoruz. Yapım tepkimesi yerine anabolizma diyebilir, yıkım tepkimesi yerine katabolizma ismi verilebilir. Zaten biraz sonra daha da detaylandıracağım hiç merak etme.

Hemen başlıyorum. Yapım tepkimesinden. Yapım tepkimesinde ne yapmamız lazım? Bak bir şey yapmam lazım. Yapım demek yerine anabolizma denebilir, özümleme denebilir, dehidrasyon ve sentez denilebilir.

Bunların hepsi aynı anlama geliyor. Bilmemiz gerekiyor. Biz burada basit moleküllerin birleştirilerek daha karmaşık yapılı moleküllerin sentezinden bahsetmemiz gerekiyor. Yapım tepkimesi dediğimde. Hemen basit bir şekilde örnek verecek olursam.

Şimdi ben bir puzzle aldım diyelim ki o puzzle'ı yapacağım. Kutunun içerisinden tanecikleri döküyorum ve uygun şekilde yerleştireceğim. Biraz ama kafa yoruyorum değil mi?

Yani bu parça nereye gelecek? Şuraya mı gelecek? Buraya mı gelecek?

Falan diye uğraşıyorum. Ve daha sonra küçük küçük parçaları birleştirip büyük bir görsel oluşturmuş oluyorum. Küçükten büyük yapıyorum ve yaparken de biraz zaman harcıyorum değil mi? Evet. İşte bu zaman harcama olayımı ATP harcama şekline düşünmeni istiyorum.

Çünkü yapım tepkimelerinde ATP harcanıyor. ultra ultra önemli buraya ünlem atmak istiyorum tamam mı çok önemli bir de sana yapım tepkimesi örneklerini göstermek istiyorum bu arada bazı tepkimeleri bilmemiz çok önemli ben zaten organik bileşikleri anlatırken de sana şu tepkimi önemli bu tepkimi önemli bak bunu bil diyeceğim yeri geldiği zaman söyleyeceğim ama burada da bilmen gereken tepkimeleri ifade edeyim ilerleyen aşamalarda çok kez karşımıza çıkacak bu tepkimeler çünkü yani bütün tepkimeleri tabii ki bilmeyeceğiz Ama böyle atıyorum 10 tane tepkime bileceğiz. Ve bunların hepsi zaten hep aynı şeyler soruluyor soruda. O yüzden bunları bildikten sonra kafan rahat edecek.

Hadi gel birlikte bakalım. Bu tepkime protein sentezi tepkimesidir. Bunu Allah'ın emri olarak bilmen lazım.

Tamam yani adını soyadını bildiğin şekliyle bil bunu. En tane amino asit bir araya gelerek protein sentezlenir ve açığa en eksi bir su çıkar. Yani amino asit küçüktür protein büyüktür. Biz burada...

küçük şeyden büyük bir şey yapıyoruz. Bak bu yapım tepkimesi. Yani ben bu tepkimeyi verdiğimde sana bu tepkime anabolik reaksiyondur dersem kesinlikle doğru söylerim. Hatta 5 tane tepkime A, B, C, D, E şeklinde verilip hangisi anabolik reaksiyon değildir diye sorabilir. Oraya dikkat etmeni istiyorum.

Tamam mı? O yüzden tepkimeleri bilmemiz gerekiyor. Başka bir anabolik tepkimi olarak da glikozun glikojen şekline depolanmasına bakalım. Glikoz küçüktür, glikojen büyüktür. Çok sayıda glikoz bir araya gelerek glikojen yapılır.

Yapılır diyorum bak. İşte bu olay bir yapım tepkimesidir. Yani anabolik reaksiyondur ve bu olayda ATP enerjisi harcanır diyebileceksin.

Ekstra birdir burada şunu söyleyeceğim. Kampımızın ikinci gün videosunun sonuna doğru da ben sana bundan yani dehidrasyon ve hidrolis kavramlarından bahsedeceğim. Dehidrasyon ne demek hemen bu tepkimi üzerinden ifade edeyim.

Küçük maddeler bir araya gelip büyük madde yapılırken açığa su çıkarttığım tepkimelere biz dehidrasyon tepkimesi adını vermiş oluyoruz. Ama şimdi burada ekstra ayrıntı bir bilgi olarak da şunu söyleyeceğim. Her açığa çıkan su tepkimeye de dehidrasyon demiyoruz unutmayalım. Zaten kampımızın ikinci gün videosunun sonuna doğru anlatacağım.

Hiç merak etme. Örneklendirerek de detaylandıracağım. Mesela açığa çıkan açığa su çıkaran bir tepkime vereceğim.

Ve nasıl dehidrasyon olmadığını da ifade edeceğim. Hiç merak etme. Tamam mı? Şimdi ama bunu öğrenmiş olduk. Dehidrasyon neymiş?

Küçük maddeler bir araya gelip büyük madde yapılırken açığa su çıkarttığımız tepkimelere dehidrasyon tepkimesi diyoruz. İşte aynı şekilde bu tepkime de onun örneğidir. Açığa su çıktığını burada görmüş oluyorsun. Şimdi hemen...

Yıkım tepkimesinden devam edeyim. Yani bir katabolik reaksiyondan diğer ismiyle yadımlama, hidroliz, parçalama da denilebilir. Biz o zaman biraz önce yaptıklarımızın tam tersini burada yaparsak yıkım tepkimesi yapmış oluruz.

O zaman büyük moleküllerin daha basit moleküllere dönüştüğü tepkimelere yıkım tepkimesi adını veriyoruz. Biraz önceki örneğimden hatırlayacak olursak. Şimdi puzzle yaptım ben oluşturduğum bir görsel tamam gayet iyi ama diyorum ki ben bu puzzle'ı toplayayım.

Parçaları hemen bozuyorum sonra kutunun içine dolduruyorum. Bak yapmaktan çok daha kolay mı oldu bu iş? Evet o zaman yıkım reaksiyonunda ATP enerjisi harcanmaz diyebilmeni istiyorum. Çok önemli karşımıza gelir. O zaman bu tepkime de ne harcanır hocam diyecek olursan da bu tepkime de ısı enerjisi harcanmış olur.

O zaman burada... Yıkım tepkimesine örnekler de verelim gel birlikte. Glikozun oksijenle parçalanması sonucu yapı birimlerine ayrıştırılır ve daha sonra ATP elde edilmiş olur.

İşte bu reaksiyon glikozun yani bir besin monomerinin parçalanması olayıdır. Burada bunu görmüş oluyorsun tamam mı? Bu oksijenli solunum tepkimesidir bu arada. Bir başka yıkım tepkimesi olarak da nişastanın suyla birlikte parçalanması durumunu görebiliriz. Nişasta su ile birlikte parçalandıktan sonra Yapı birimleri olan çok sayıda glikoza kadar dönüştürülmüş olur.

Bu bir yıkım reaksiyonudur. Bu olayda ATP enerjisi harcanmaz. Bir de bazal metabolizmadan bahsetmek istiyorum. Soru Bankam'da da ben bununla ilgili bir soru yazdım.

Başka kaynaklarda da yine karşımıza gelebilir. Canlının yaşaması için gerekli olan minimum enerji miktarına biz bazal metabolizma adını vermiş oluyoruz. Canımın cinsiyeti, boyu, kilosu, yaşı... kesinlikle bu bazal metabolizmayı etkilemiş olur. Şimdi bizim burada bilmemiz gereken bazal metabolizma ölçülürken dikkat edilecek olanlar tamam mı?

Ben şimdi yemek yedikten sonra 12 saat geçmesi lazım ki bu bazal metabolizmamı ölçebileyim. Aynı zamanda ben bazal metabolizma hızımı ölçerken tam dinlenme halinde yani yatar pozisyonda ama uyanık olmam gerekiyor. Anlaştık mı?

O zaman bazal metabolizmayı nasıl ölçeceğimizi öğrendik. Peki sorularda karşımıza gelen bilgi de şu oluyor. Bazal metabolizma ölçülmeden önce ne yendiğinin önemi var mı şeklinde tamam mı? Yani istersem ben et yiyeyim istersem ot yiyeyim hiçbir önemi yok. Çünkü yemek yedikten minimum 8 saat yani 8 ve 12 saat aralığında bir süre geçmesi gerekiyor ki bu bazal metabolizmayı ölçebilelim.

Anlaştık mı? O yüzden ne yediğimizin hiçbir öneminin olmaması çok çok önemli. Çünkü tam anlamıyla besinler sindirilmiş oluyor. Bu bilgi de karşımıza gelebileceği için uyarı notuyla sana belirtmek istedim. Zaten sen mesela bu konuya çalıştığın aradan da belli bir zaman geçti diyelim ki.

Daha sonra bu konuya tekrar döneceksin ve nereleri tekrar edeceğini bilmediğin durumlarda işte bu uyarı notlarına, kapgeçlere, kapgeç soru yaptırırlara, kendime notlara baktığın zaman o konunun sözünün özünün anlatıldığı kısımları. görmüş olacaksın. O yüzden oralara bakmanı tavsiye ediyorum.

Şimdi geliyorum homeostaziye yani iç dengeye. Bu iç denge demektir canlılar değişen ortam şartlarına karşı iç ortamlarını belirli bir sınırlar üzerinde tutmak isterler. İşte bizde bizim vücudumuzda mesela solunum, dolaşım, boşaltım gibi birçok sistem var.

Bu sistemlerin her biri bizim vücudumuzun iç dengesini ayarlamak için çalışmış olur. Tabii ki her canlıda sistemleşme yok. O yüzden her Her canlı kendisi yapısında kendisi özelinde iç dengesini korumaya çalışır.

Mesela örnek verelim. Şimdi yemek yedik yemek yedikten sonra bizim kan şekerimiz yükselir. O durumda hemen kan şekerimizi düşürmek adına pankreasımız çalışır ve insülin hormonu üretir. İnsülin bizim kan şekerimizi düşüren hormondur ve buna bağlı olarak yemekten sonra insülin salgısının artmasına bağlı olarak kan şekerimiz normal seviyeye gelir.

Yani bu bizim... İç dengemizin ayarlanması için yaptığımız olaylardan biri. Hemen başka bir örnek olarak da burada titreyen arkadaşlarımızı görüyorsun.

Soğuk havalardan titreme davranışı bizim düşen vücut sıcaklığımızı yükseltmek için yaptığımız olaylardan birisidir değil mi? Yani üşüdüğümüz durumda elimizi böyle ovuştururuz falan yaparız ya işte bu niye? Isınmak için yapıyoruz bunu.

O yüzden buradaki titreme davranışının da yine iç dengemizi sağlamak için yaptığımız bir olay olduğunu bilmeni istiyorum. Bunu da söyledikten sonra hemen adaptasyona yani uyuma gelmek istiyorum. Canlılarda hayatta kalma ve üreme şansını artıran kalıtsal özelliklere biz adaptasyon adını veriyoruz.

Adaptasyon doğal seçilim sonucunda meydana geliyor. Hemen örnekler üzerinden daha iyi bir şekilde anlayalım. Mesela kutup ayılarını düşünecek olursak onlar beyaz renkledir değil mi?

Evet kutup bölgeleri de zaten ortamın beyaz olduğu yerlerdir. Yani niye böyle oldu diyecek olursan onlar hem avcılarından korunmak için hem de kendileri avlarına karşı gizlenebilmek için bu şekilde bir adaptasyona uğramış oluyorlar. Ya da çöl tilkilerini düşünecek olursak çöl tilkilerinin kulakları böyle sivri sivri ve uzundur.

Onun öyle olmasının sebebi vücut yüzeyini genişletmektir. Çünkü çöl ortamları sıcak olduğu için terleme daha fazla olsun ve bu şekilde vücut sıcaklığı dengelenebilsin diye. ya da başka bir örnek olarak sürüngen ve kuşlarda yumurta içerisinde bolca yedek besin maddesi bulunması da bir adaptasyon örneğidir. Şimdi bunlar sürüngen ve kuşlar dış gelişme yapan canlılar.

Yani gelişmelerini yumurta içerisinde tamamlıyor bu canlılar. O yüzden orada besin maddesi yeterince olsun ki hayatları tehlikeye girmesin diye bu şekilde adaptasyona uğradıklarını söyleyebilirim. Bunun dışında çölde yaşayan mesela bir deveyi düşünelim devenin hör gücünde yağ depolanması da onun o ortamda hem enerji ihtiyacını karşılaması hem de.

metabolik su kazanması için önemli. Bu şekilde adaptasyon örnekleri olarak daha da çoğaltabiliriz. Şimdi hemen organizasyona gelmek istiyorum. Bu arada boşaltımı anlattıktan sonra ben sana sindirimle ilgili bir şey söyleyecektim.

Onu söylemeyi unuttum da ama bunu da sona doğru söyleyeyim. Şimdi arayı bölmüş olmayayım. Organizasyondan devam ediyorum.

Organizasyon dediğimde böyle düğün dernek falan aklımıza gelir ya hiç oradan uzaklaşmadan onun üzerinden örnek vereyim. Mesela şimdi ben bir kına gecesi yapacağım. Diyelim ki Bir organizasyon şirketiyle anlaşırsam kafam rahat eder değil mi? Yani şimdi oynayacağız, şimdi sahneye çıkacağız, şimdi ne bileyim kına yakılacak falan filan.

Her şey belli bir sıraya göre gider ve ben hiç başım ağrımadan keyfime bakarım değil mi? İşte aynı şey burası için de geçerli. Canlılar hücrelerin yapısına göre yaşamsal faaliyetlerini belli bir düzen içerisinde gerçekleştirirler. İşte bu olay organizasyondur.

Tek hücrelilerde ve çok hücrelilerde organizasyon basamakları tabii ki farklı oluyor. Hemen gel birlikte bakalım. İlk olarak tek hücrelerdekine bakalım. Organizasyon birimlerini küçükten büyüye doğru sıralamış olacağım.

Atom sonra molekül sonra organel sonra hücre geliyor. Zaten en başta ben sana hücresel yapıyı anlatırken de bundan bahsetmiştim. Buradan en küçük yapısal işlevsel birim neydi?

Hücreydi. İşte... Tek hücreli bir canlıda organizasyon basamakları bu şekilde oluyor.

Ama çok hücreli bir canlıya geldiğimizde orada çok daha farklı yapılar olduğu için hemen en baştan en sona doğru yine söyleyelim. Atom sonra molekül sonra organel sonra hücre oldu. Hücreler oldu artık yani birden fazla hücreden bahsediyoruz.

Çok hücreli dediğimiz durumdan hücreden sonra doku meydana geldi. Dokudan sonra organ sonra sistem sonra da organizma dediğimiz bir canlı meydana gelmiş oldu. İşte burada çok hücreli bir canlıdaki organizasyon basamaklarını birlikte görmüş olduk. Tamam şimdi geliyorum büyüme ve gelişmeye. Şimdi büyüme ve gelişmeye geldiğimde tek hücreli ve çok hücreli küçük bir ayrımdan bahsedeceğim.

Hadi gel birlikte bakalım. Tek hücrelilerde büyümen hacim ve kütle artışı ile olurken çok hücrelilerde ise hacim, kütle ve hücre sayısının artması şeklinde gerçekleşiyor. Şimdi ben neden tek hücreli bir canlıdaki büyümeye?

Hücre sayısının artışını ekleyemedim çünkü orada tek hücre var. Eğer hücre sayısı artarsa hücreller olur artık. O yüzden o olamayacağı için de tek hücrellerde hacim ve kütle artışıyla büyüme olurken çok hücrellerde hacim, kütle artışı ve buna ek olarak hücre sayısının artmasıyla gerçekleşiyor.

Gelişmeye geldiğimiz zaman doku ve organların görevini yerine getirecek olgunluğa erişmesi durumuna biz geliştireceğiz. adını veriyoruz. Yani bir olgunlaşmadan bahsediyoruz. Olgunlaşma sürecinde aynı zamanda büyüme de gerçekleşiyor unutmayalım.

Mesela yeni doğan bir bebeği düşünelim. Hatta benim minnoş oğlumu düşünelim. Şu an 2 yaşına girmek üzere bir ay kaldı.

Onun üzerinden düşünelim. İlk başta doğduğunda böyle başını bile tutamıyordu değil mi? Yani daha sonra gelişmeye bağlı olarak artık beyinciği de geliştiği için dik bir şekilde boynunu tutabildi. Yani başını tutabildi ve daha sonrasında emekledi.

Emekledikten sonra yürüyebildi hatta şimdi koşuyor falan. Bunların her biri bir gelişme aşaması mıdır? Evet. Bu aşamalar içerisinde kesinlikle büyüme de gerçekleşir mi? Evet.

Yeni doğan bir bebeğin kilo almasını büyümeye örnek olarak verebilirken yürümesini gelişmeye örnek olarak verebiliriz. Hadi gelelim üremeye. Artık canlıların ortak özelliklerinde yavaş yavaş sona doğru geliyoruz. Üreme dediğimiz zaman canlıların...

neslini devam ettirmek için zorunlu olan bir ortak özellikten bahsediyorum ama canlı olmak için zorunlu değil tamam mı neslin devamlılığı için zorunlu bu olay çok önemli yani çünkü biz üreyemeyen bir bireye mesela kısır bir bireye cansız diyebilir miyiz diyemeyiz neslini devam ettiremiyor deriz o yüzden bu ayrım önemli canlıların neslini devam ettirmek için yeni bireyler oluşturmasına üreme denir üreme yaşamın devamı için gerekli değildir neslin devamlılığı için gereklidir Bu daha önce çok biraz daha böyle eski yıllarda çıkmış sınav sorusundan birisidir. O yüzden söylemek istedim. Üremeyi biz ikiye ayırıyoruz.

Eşeğsiz ve eşeğli olmak üzere. Eşeğsiz üremede kalısal çeşitlilik olmazken mutasyon haricinde. Eşeğli üreme de kalıtsal çeşitlilik olmuş oluyor. Hemen örneklerini de verecek olursam kısaca söylüyorum burada sadece bilmemiz gerektiği haliyle. Eşeğsiz üremeye öglana'nın boyuna bölünmesine örnek verebiliriz.

Başlangıçta bir öglana varken daha sonra iki öglana olma durumunu görüyorsun. Burada eşeği var mı? Hayır yok. Eşeğsiz bir üremeyi görmüş oluyoruz. Bu olayda kalıtsal çeşitlilik yoktur.

Ancak buradan bir ineğin çoğalması durumunu görüyoruz. Tabii ki burada bir eşeğli üreme var. Yani burada Kalıtsal çeşitlilik vardır diyebiliriz. Kendimizden örnek verecek olursak mesela annemizin ve babamızın bazı özellikleri bizde oluyor.

Hatta onların karma bir hali yine bizde olabiliyor. Yani hem annemden özellik alıyorum hem de babamdan özellik alıyorum ve bu şekilde ben oluşuyorum. Böylelikle kalıtsal çeşitliliğin olduğunu daha net bir şekilde anlayabilirsin. Şimdi hemen şu kısma geleceğim ama buraya gelmeden önce. Boşaltımdan sonra sindirimle ilgili bir şeyden bahsedecektim ya hemen onu söylemek istiyorum çok da uzaklaşmadan.

Şimdi boşaltım canlıların ortak özellikleriydi değil mi? Her canlı farklı şekilde boşaltım yapıyordu. Peki ben şimdi bunu bilince sindirim de canlıların ortak özelliği midir diye sorduğumda sen diyorsun ki evet boşaltım ortaksa sindirim de ortaktır diyebiliyorsun.

Aman diyeyim dikkat et boşaltım ortak özelliktir ancak sindirim ortak özellik değildir. Çünkü sindirim olayında besinler yapı birimlerine kadar ayrıştırılır. Bu yapı birimlerine kadar ayrıştırma sebebi de hücreden geçebilsin diye. Ancak her canlı bu şekilde bir olayı gerçekleştirmez.

Yani küçük parçalar halinde de besinlerini alıyor olabilir. Yani sindirilmiş besini alıyor da olabilir. Mesela buna biz parazit canlılara örnek verebiliriz.

Hazır sindirilmişi alırlar. O yüzden sindirim olayını gerçekleştirmezler. Çok önemli. Mesela bunu basit...

Basit bir şekilde şöyle düşünebilirsin. Şimdi biz sindirim faaliyetimiz sunucunda bir dışkılama olayını gerçekleştiriyoruz. Tamam herkeste bizimki gibi bir sindirim sistemi yok. Yani bu olay gerçekleşmiyor ama basit bir şekilde gözünün önüne getir diye bunu söylüyorum tamam mı?

İşte ben dışkılama yaptım ya her canlı dışkılama yapar mı diye düşüneyim. Ha yapmaz o zaman sindirim canlıların ortak özelliği değildir diye düşünüvereyim tamam mı? Basit bir şekilde düşün diye bunu söylüyorum tamam mı?

Zaten dediğim gibi her canlıda böyle bir olay gerçekleşmiyor. O zaman toparlayalım. Boşaltım canlıların ortak özelliğidir ama sindirim canlıların ortak özelliği değildir.

Örnek olarak da parazit canlıları verebiliriz. Şimdi hemen kapka hiç soru yaptırır kısmına bakmanı istiyorum. Bak buralar çok çok önemli olan kısımlar. Şimdi hemen bakalım. Tüm canlılarda ribozom bulunur değil mi?

Ribozomun görevi nedir? Protein sentezini gerçekleştirmektir. Şimdi.

Bunları ben zaten şimdi sana söylemiş oluyorum bilmiyorsan da ama ortaokul grubunda da zaten ribozomun detaylarını görmüştün. Şimdi ribozom protein sentezini yapıyor. Peki ribozom tüm canlılarda da varsa o zaman protein sentezini yapmak da tüm canlılarda ortaktır diye bilmeni istiyorum. İşte bak o bilgiyle bu bilgiyi böyle karmaştırdık sarmaş dolaş yaptık karmaştırdık neyse sarmaş dolaş yaptık ve başka bir bilgi öğrendik. Böyle yaptığımız takdirde çok daha sağlam ilerlemiş oluruz ve sorularda artık öğrenmediğimiz, bilmediğimiz karşımıza gelebilecek ve bizim yapamayacağımız hiçbir şey olamaz.

Hemen o zaman protein sentezi denklemini buraya yazmak istiyorum. Zaten bunu bilmeni istiyorum demiştim. En tane amino asit bir araya geldi.

Sonra protein yapıldı ve açığa en eksi bir su çıktı değil mi? Peki ben sana biraz önce dehidrasyon tepkimesinden bahsetmiştim metabolizmada değil mi? Ne yapıyorduk dehidrasyon olayında? Küçük maddeleri bir araya getiriyorduk.

Büyük madde yapıyorduk ve açığa su çıkartıyorduk. Bu olay protein sentezi denklemi için geçerli miydi? Evet o zaman. Bu olay tüm canlılarda ortaksa dehidrasyon tepkimesi de tüm canlılarda ortak diyebilir miyiz?

Deriz. Harikayız. Süperiz.

Çak. İşte olayımız bu. Tamam mı?

Karşımıza gelebilir. Biosentez diyebilir. Yapım reaksiyonu diyebilir. Anabolizma diyebilir. Aynı anlama geliyordu.

Bunları da söyleyeyim. Peki bu olay olurken ATP harcıyor muyduk biz? Evet harcıyorduk. Çünkü bu bir yapım tepkimesiydi. Şimdi hemen başka karşımıza gelebilecek canlıların hepsinde bulunan ortak özellikler neler?

Onları da sana hasret kodlamasıyla söyleyeyim. Bu hasret kodlamasını çok kez artık kullanmış olacağız. İlerleyen aşamalarda da karşımıza gelecek çünkü.

Hasret derken baş harflerinden hücre zarı ATP, stoplazma, ribozom, enzim ve DNA, RNA şeklinde söylemek istiyorum. Şimdi hücre zarı tüm canlılarda ortak olarak bulunan bir yapıdır. Bu yapı...

Herkes de var tamam ister basit yapılı olsun ister gelişmiş yapılı olsun ama hücre zarı yerine hücre çeperi diyebilir dikkat edelim. Hücre çeperi ya da hücre çeperinin diğer ismi hücre duvarıdır. Bu tüm canlarda ortak değildir. Tamam mesela bizde hücre duvarı yok tamam ama hücre zarı tüm canlarda ortak mıymış? Evet ortakmış.

ATP. ATP gördüğümüz zaman canlı canlı canlı diyecektik. O yüzden tüm canlılar ATP tükettiği için ATP'nin de canlıların ortak özelliği olduğunu söylüyorum.

Stoplazman yine tüm canlılar da ortak bir yapıdır. Şimdi stoplazma nedir diyecek olursan. Mesela bizim evimiz bizi dış ortamdan ayıran bir yapıdır değil mi? Evet. Aynı şekilde hücreyi dış ortamdan ayıran kısmında stoplazma olduğunu düşünmeni istiyorum.

Ribozom. Protein sentezinin gerçekleştiği hücresel yapıydı. O yüzden zaten bunun ortak olduğunu biraz önce görmüştük. Enzim de her tepkimenin kendine özgü bir enzimi olduğu için bu da yine tüm canlılarda ortak olarak bulunur. DNA ve RNA da yine tüm canlılarda ortaktır.

DNA ve RNA bu arada nükleik asitimizdir. Aman diyeyim sorunun herhangi bir yerinde. DNA veya RNA derse olmaz çünkü veya bağlacı işin içine girdiği zaman ikisinden biri anlamı çıkıyor ama DNA ve RNA'nın birlikte bulunması durumunu düşünmemiz gerekiyor tamam mı tüm canlarda ortak diyebilmemiz için.

Şimdi bunu söyledikten sonra da Böyle canlıların ortak özellikleri ile ilgili anlatmadığım hiçbir şey kalmadı. Serpiştirdiğim bilgiler de seni hep bir adım önde tutacak bilgiler. Böyle basit bir şekilde güncel hayattan da örneklendirerek anlatmaya çalıştım. Çok çok faydalı olmasını diliyorum. Tabii ki bitirdik mi?

Hayır bitirmedik. Soru çözerken dikkat etmeni istediğim bir kısma gelmek istiyorum. Çünkü canlıların ortak özellikleri ile ilgili çok kelime oyunu yapılabiliyor.

O kelime oyunlarına düşmemek için şimdi beni dikkatli bir şekilde dinlemeni istiyorum. Hücresel yapıda olmak ortak özellikli değil mi? Evet. Ancak hücrelerden oluşma ortak dersem ben o zaman ortak özellik kabul edebilir miyim bunu?

Hayır. Çünkü hücrelerden diyorum çoğul konuşuyorum. Tek hücreli canlılar vardı. O yüzden ayrıntı bilgiye yani özel bilgiye indiğimiz zaman dikkat etmemiz gerekiyor.

Canlıların ortak özellikleriyle ilgili genel ifadeler olması gerekiyor. Hücresel yapı ortaktır. Evet okey. Ama tüm canlılar hücrelerden meydana gelir demek yanlıştır. Hareket ortak özelliktir ancak aktif ya da pasif hareket etmek ortaktır derse hayır değildir.

Çünkü aktif hareket eden de var pasif hareket eden de. Ototrof canlılardan karbondioksit özümlemesi ortaktı değil mi? Evet ortak. Ancak hidrojen kaynağı bu canlılarda farklılık gösterebiliyor. Burada ekstra bir bilgiden bahsetmek istiyorum sana.

Farklı fotosentez tepkimeleri var. Mesela karbondioksit ve su bir araya gelir daha sonra besin sentezlenir. Ve açığa oksijen gazı çıkmış olur.

Başka bir fotosantez tepkimesi olarak karbondioksit ve H2S bir araya gelir. Daha sonra yine besin sentezlenir. Açığa kükürt gazı çıkmış olur. Aynı zamanda bir de su çıkışından bahsederiz.

Yani buradan karbon kaynağı değişmiyor. Karbondioksittir. Ancak hidrojen kaynağı bak değişiklik gösterebiliyor.

Yani ben ototrof bir canlı için düşünecek olursam. Yani ototrof canlıların hepsini düşünerek bunu konuştuğumda. Ototrof canlıların hepsinde kullanılan hidrojen kaynağı sudur diyebilir miyim?

Diyemem çünkü farklı şeyler olduğunu da burada görmüş oluyorum. Canlılardan uyarılara tepki verme ortak mıydı? Evet ortaktı.

Ancak sinir sistemi ile tepki vermek ortaktır diyebilir miyim? Ben hayır diyemem çünkü her canlıda sinir sistemi var mı? Hayır yok.

Metabolizmayı ölçerken yani bizim bazal metabolizmamızı ölçerken son yediğim besinin kalori değerine bakılıyor muydu? Hayır bakılmıyordu yani son yediğim besinin hiçbir önemi yoktu. Canlılarda hücre zarı ortak mı? Evet ortak.

Biraz önce hasret adını verdiğimiz kodlamadaki H harfinden zaten görmüştük. Ancak canlılarda hücre çeperi ya da diğer ismiyle hücre duvarı ortak mı? Hayır ortak. değil. Bunu da unutmayalım.

Hemen devam edelim. Canlılardan organik monomeri polimere dönüştürmek ortaktır. Ancak inorganik maddeden organik madde sentezi yapmak ortak değildir.

Ay hocam burada ne dedin? Bununla ilgili bir şeyden bahsetmemiştin diyebilirsin. Evet şimdi hemen söyleyeyim. Organik monomeri polimere çevirmek ortaktır.

Yani ben en tane amino asiti bir araya getirerek protein yaparım ve açığa en eksi bir su çıkartırım. Tamam mı? Burada amino asit monomer bir maddedir. Protein polimer bir maddedir.

Monomer maddeyi polimer maddeye çevirmek bir protein sentezi tepkimesi değil mi? Evet bunu düşünebiliriz. Ama tabii başka monomere polimere çevirdiğimiz tepkimeler de var.

Ama mesela bunu verdiğinde ben bu tüm canlarda ortak derse hemen aklıma protein sentezi tepkimesini getirerek diyebilirim ki evet bu gerçekleşir diyebilirim. Anlaştık mı? Bu ayrım bizim için önemli. Bak burada aynı zamanda bir cümlenin yerine başka bir cümlenin geldiğini de görmüş oluyoruz. Yani protein sentezi tüm canlılarda ortak tırı hepimiz biliriz.

Ama organik monomeri organik polimere çevirmek dediğimiz zaman orada böyle gözümüze ışık tutulmuş fare gibi baka kalabiliriz değil mi? Ama artık biz öyle olmayacağız. Burada görmüş olduk.

Peki ancaktan sonraki kısma bakacak olursak inorganik maddeden organik madde sentezi dediğimiz zaman İşte bunu üretici canlılar yapabilir. Mesela biz tüketici bir canlı olduğumuz için inorganik maddeyi kullanarak organik besin sentezini gerçekleştiremeyiz. Bunu sadece üreticiler yapabilir. O yüzden ortak değildir.

Protein sentezinden devam edelim yine. Canlıların protein sentezi yapmaları ortaktır. Ama her canlı hücre protein sentezi yapar diyemiyorum. Çünkü olgun al yuvarlar bunlar çekirdeğini zamanla kaybettikleri için protein sentezinde gerçekleştiremezler. Yani toparlıyorum her canlı protein sentezi yapar ama her canlı hücre protein sentezini gerçekleştiremez.

Canlıların metabolik artıklarını vücuttan atması yani boşaltım yapması ortaktır. Ancak metabolik artığını üreğe amonyak ya da ürek asit gibi elemanlarla atması ortak değildir. Bunlar nedir hocam diyecek olursan bunlar boşaltım artığıdır. Mesela bizde bizim attığımız boşaltım artığı.

üredir ama kuşlarda ürik asittir diyebilirim. Yani her canlıda farklı şekilde boşaltım artı olmuş oluyor. Yani boşaltım ortak, sindirim ortak değil.

Boşaltım artı olarak herhangi bir elemanı verip özel bir şekilde söylemek de yine canlılarda ortak değildir. Böylece soru çözerken de dikkat etmen gereken her noktayı sana söylemiş oldum. İçim çok rahat ederek birinci gün videosunun şimdi sonuna gelmiş oluyorum. Hemen şimdi cevap sende sorusuna geliyorum. Bu soruyu sana soruyorum.

Doğru cevabını da yorumlardan yazmanı istiyorum. Bu arada burada şunu söyleyeceğim. Normalde ben cevap sende sorularının çözümlerini aradan biraz zaman geçtikten sonra yorumlardan yazıyordum.

Yani siz mesela cevap de falan yazdığınızda hemen cevabını oraya yazıyordum. Ama sizlerden gelen istekler üzerine ben çok geçmeden bunu çözmek istedim. O yüzden bugünün cevap sende sorusunu ikinci gün videosunun sonunda...

çözmüş olacağım. Daha sonrasında da ikinci günün cevap sendesini sana soracağım. Böyle böyle bir gün öncesinin cevap sende sorusunu bir gün sonra direktman video içerisinde benim çözümümle dinlemiş olacaksın.

Sizlerden gelen istekler benim için çok önemli. O yüzden elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum. Destekleriniz de benim için çok kıymetli. Bunun için videomu beğenmeyi ve kanalıma abone olmayı unutmazsan da çok sevinirim. Unutma demişken bu arada ben unutuyordum.

Hem konu anlatımlı kitabımdan hem de soru bankası kitabımdan sana birinci günü ödev olarak veriyorum. Yarın ödevini yapıp yapmadığını soracağım. Konu anlatımlı kitabımdan birinci günün sonunda öğretici sorular ve ÖSYM sorar soruları var.

Soru bankası kitabımız içerisinde yer alan birinci gün ödevini de yaptığın zaman halletmiş olacaksın ödevlerini. Bu arada ödevlerini günü gününe yapman da çok önemli. Çünkü ben sana burada anlattığım kısımlarla ilgili soruları...

Orada sormuş oldum. Onların da yine kare kodlarını okutarak çözümlerine ulaşabilirsin. Kampımıza başlangıcı çok iyi bir şekilde yapmış olduk.

Çok çok faydalı olmasını diliyorum. Anlattığım her şeyin böyle aklında hiçbir soru işareti kalmadan böyle devam etmesini istiyorum. Seni çok seviyorum.

Sana çok güveniyorum. Yapabileceğini de biliyorum. Kampımızın 28. gününe kadar böyle hiçbir şekilde ara vermeden devam etmeni de istiyorum.

O zaman ikinci günde görüşmek üzere. Hoşçakal.