Transcript for:
Gogol'un "Portre" Eserinin İncelemesi

Merhabalar, bugün size Rus yazar Gogol'un Portrait'le öyküsünden bahsedeceğim. Portrait, yazarın diğer öykülerine göre daha geride kalmış bir öyküsüdür. Aslında çok özel bir yazım şekliyle yapılmış. Farklı bir kurgu içeren bir öykü. Fakat Goku'nun diğer öykülerine, burun, palto ve bir dilinin hatıra defteri gibi diğer öykülerine göre bir anlamda biraz geride kalmış bir öyküstür. Zaten ben diğer videolarımda da biliyorsunuz ki böyle kıyıda köşede kalmış kitapları, kıyıda köşede kalmış yazarları anlatmaya çalışıyorum. O yüzden Google'un da bir delili hatıra defteri veya burun palto eserleri yerine bu daha böyle kıyıda köşede kalmış ama çok da kıymetli değerli ölçüsü olan Portrait size anlatmak istedim. Önce biraz Google'dan bahsedeyim. Google 1809 yılında doğuyor ve 1852 yılında ölüyor. İlkesel... 1831 yıllarında ilk eserlerini vermeye başlıyor ve öykü dalında eserler veriyor. Dikanka yakınlarında bir çiftlikte akşam toplantıları ilk eserlerinin değerlendiği kitap. İlk eserleri Ukrayna öyküleri diye geçiyor. 1835'den sonrakileri de Saint Petersburg öyküleri diye geçiyor. Dikanka yakınlarında bir çiftlikte akşam toplantıları ilk eserleriyle birleşiyor. Toplantıları isimli eserinden sonra 1835'te Milgort öyküleri geliyor. Milgort da yine Ukrayna yakınlarında bir, Ukrayna'nın içerisinde bir yer. Milgort öykülerinin de en önemli eser aslında Taras Bulba. Taras Bulba için bazıları roman diyor, kimileri uzun öykülüyor. Ama Milgort öyküleri derlemesinin içerisinde Taras Bulba'da. Sonra da Arabesler geliyor. İşte Arabesler'de portre Nevski Can... Caddesi ve bir deniz hatıra defteri var. Arabesler Derlemesi'nin içerisinde. 1835'te gidiyor o da yayınlanıyor. Daha sonra Brun'u ve en son Palto'yu yayınlıyor. Gogol. Ve Palto'dan sonra Ölü Canlar romanına başlıyor. Ölü Canlar'ı yayınlıyor. Ölü Canlar'ın aslında bir üçleme olarak düşünüyor. İkincisini yazmaya başlıyor. Fakat ömrü yetmiyor. Sadece bugünkü elimizdeki Ölü Canlar oluyor. Şimdi Portre'ye geçeyim. Port dediğim gibi arabesk derlemesinin içerisinde fakat arabesk derlemesinde Bir Deli Naltar hedefleri çok daha meşhur olmuştur. Bir Deli Naltar hedeflerini biliriz. Genco Harikal ve Erdal Beşicoğlu tiyatroda oynayan çok özel bir oyundur. Keza paltolu içinde kimilerine göre Dostoyevski'nin, kimilerine göre de Gorki'nin hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık ifadesi vardır bilirsiniz. Burası çok eğlenceli bir oyundur. Eğlenceli ve enteresan bir öyküdür. O da hani insanların çok daha iyi bildiği bir öyküdür Google'la ilgili olarak. Fakat Portrait dediğim gibi geride kalmış bir öyküdür. Kısa öykü diye geçer ama aslında çok da kısa bir öykü değil. Yani 50 sayfalık bir öykü ve 2 bölümlü. Yani kurgudaki enteresanlık o zaten. 2 tane bölümden oluşuyor öykü. Ve 2 öyküyü de aslında bağımsız da okuyabilirsiniz. Yani 2'ye ayırdığımızda öyküleri birbirinden bağımsızlıkla rahatlıkla okunabilecek öyküler. O şekilde yani. yazmış Google. Hatta aslında şöyle anlatayım. O Neva Caddesi ya da Nevski Caddesi öyküsünde bunun denemesini yapıyor. Yani iki tane karakterimiz var orada. Kadınların peşinden gidiyorlar. Bir kadının peşinden giden erkek karakteri ayrı bir öyküde anlatıyor. Diğerini de ayrı bir öyküde anlatıyor. Fakat orada yazar ortaya çıkıyor ve işte bunlar da böyleydi gibi bir anlatımı var. Fakat portre öyle değil. Portre hani dört başı mamur şu. İki tane ayrı öyküden oluşuyor. Biraz bahsedeyim. Çarkova adında genç bir ressamımız var. Bu ressam resim sanatına en iyisini yapmak istiyor. Hocaları tarafından da öyle yönlendirilmiş bir ressam. Fakat çok fakir. Para kazanamıyor. Çünkü o dönemde portre yapmak, zenginlerin portrelerini yapmak asıl para kazandıran. Fakat Çarkov bir köylünün resmi. yapıyor. İşte kendi hizmetlisinin resmini yapıyor. Kendi odasının resmini yapıyor. O yüzden çok aççası değer gömüyor. Kirasını bile ödeyemeyen fakir bir ressam konumunda. Neyse. Bir gün bir geçerken, yoldan geçerken bir resim satılan dükkan görüyor. Fakat hani satıcı da, tarzı da çok kötü. Dükkanlık resimler de öne çıkarılan resimler gerçekten kötü resimler. Fakat belki diyor, bir tane diyor hani o yerin altına Bir tane bulurum belki değerli bir resim. Hani en değerli resimler genelde pek dikkat edilen olmayanlardır diyor. Hakikaten böyle tozların içerisinde resimlere bakmaya başlıyor ve bir tane resim buluyor. Resim öyle ki... Gözler dışarı çıkmış gibi. Yani ressam çok iyi gözleri yansıtmış karakterde. Ve kötü kötü bakan gözler. İlk başta ilişki diyor ama resim sanatı açısından çok değerli belli ki. Harika bir resim buldun diyor. Ve cebindeki son kuşa kadar oradaki tüccarı veriyor pazarlık aşamasında. Ve kocaman resmi evine kadar yürüyerek götürüyor. E bir de zaten eski püskü bir ev. Hani işte her yerde tablo resim araçları var. Ve götürüyor. Resme bakıyor fakat baktıkça etkileniyor ve korkuyor. En sonunda beyaz bir örtü resmi üstüne geçiriyor. Sonra o geceyi uyuyamıyor. Bir sürü kabus görüyor. Resimden bir adam çıkmış. Elinde altınlar var falan. Böyle bir garip garip rüyalar görüyor. Sonra akşam, bir sonraki günün akşamında ev sahibi ve bir polis eşliğinde geliyor. Ve ondan kirasını istiyor. Param yok diyor. Benden para alamazsınız falan derken. Polis resimleriyle ilgileniyor. O resmi o gözü... Zirve dışarıdaki resmime böyle bir vuruyor. Yanından altınlar düşüyor. Şaşırıyor hani. Çarkova'da şaşırıyor. Polis de diyor madem paran var niye ödemiyorsun hem sahibi. Akşama kadar ödeyeceğim diyor. Söz veriyor. Hatta evde bu evden ayrılacağım diyor. Neyse çok şaşırıyor. Altınlar yani. Hani hayatına 200 yıl yetecek düzeyde bir altın var. Şeyde. Ufacık bir bölmenin içinden düşüyor altın. Bu benim diyor şansım diyor. Bu resim benim şansım diyor. Ve bu altınları ne yapacağını düşünmeye başlıyor. İki tane yolu var. Birinci yolu. Hani bu altınlarla resimle ilgili çok güzel şeyler alabilir. İşte heykeller alabilir. Daha resimlerin üzerine çalışabilir hocasının dediği gibi. Fakat o ne yazık ki ikinci yolu seçiyor. Yani kısa yoldan ünlü olma yolunu seçiyor. İşte bir hastaya... Kendini ile ilgili övücü bir ressam olduğuna dair bir ilan veriyor. Ve bir hanımefendi geliyor. Kızının resmini yaptırmak isteyen. Sonra neyse daha detaylı çok anlatmayayım. Hanımefendi resmini yapıyor. Sonra ünlenmeye başlıyor Çarko. Ünleniyor. Çok para sahibi oluyor. Fakat sonra fark ediyor ki ressamlığı aslında körelmiş. Bunun farkına varıyor. Çok üzülüyor. En sonunda... kötü bir sonla birinci kısmı öykünün bitiyor. Şu Halil ile öykü aslında hakikaten birçok anlattığı şey var. Öğretici o dönemin 1800'lerin başlandığı Rus yazarlarda bir öğretme halka bir şeyler öğretmeye ihtiyacı var. Google'da bunların bir anlamı temsilcisi. Fakat ikinci bölümde de birdenbire o şeytani gözle sahip resmin hikayesini öğrenmeye başlıyoruz. Aslında o şeytani gözlere sahip kişi bir tefeciymiş. Bir ressam o tefecinin gözlerini yapmış. Onun da tabii bir hikayesi var. Ben burada şimdi onu da detaylı anlatmayayım. İlk bölümde zaten bayağı bir detaylı anlattım. İkinci kısmı detaylı anlatmayayım ki zevki kaçmasın. O da ilk öyküyü yaratan öykü bir anlamda. Onu anlatır. Fakat o dediğim gibi o da bağımsız olarak rahatlıkla okunabilir. Birbirinden ayrı ayrı okunabilir. Böyle iki öyküden oluşuyor Porte. Yaklaşık 50-60 sayfalık bir uzun öykü. Hakikaten hem dili harika, yani Google'ın dili zaten Google'ın kendine has özel bir dili var bunu biliyoruz. Fakat o Google'ın neşeli dili yerine burada daha fantastik hatta gerilim öğleninin olduğu bir dil görüyoruz. Çok güzel bir dil. Bu öyküde görüyoruz. Çok güzel bir dil. bir dil görüyoruz. İkili bir kurgu olduğu için anlatım açısından da hakikaten farklı. O anlamda da incelenmesi gereken bir öykü. Ve Gogol'un işte burundaki o aşırı fantastik öyeler ve neşe yok. İşte bir delil hatıra defterindeki o delirmenin çok güzel anlatıldığı gibi bir durum yok. Burada Gogol biraz daha farklı şey yapmış. Hakikaten çok usta. Hani 1835'te yazmış olmasa rağmen çok usta bir dil kullanımı var. Bu öyküyü mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Bu öyküyü nasıl bulabilirsiniz? Tek yalnızca bir yayın evinde satıldığını Remzi Kitabı evi sanırım basmış. Yani pek tek bulma şansınız pek fazla. fazla yok bu öykü. İş Bankası Hasan Yücel klasiklerinde Birden'in Hatıra Defteri, Petersburg Öyküleri ve Python adlı kitabında Mazlum Beyhan çevirisiyle var. Bu kitabın içinde var. Mazlum Beyhan çevirisi olduğu için harika bir çeviri. Daha sonraki zamanda Rus çevirimi Rus edebiyatındaki klasikleri çeviren çevirmenlerle ilgili de bir video çekeceğim ama hani Mazlum Beyhan'dan bir Rus çevirisi gördüğü zaman okuyor. Yani orada Türkçenin muazzam bir kullanımı olduğunu göreceksiniz. Yani Gogol'un dilini harika tabii ki ama Mazlum Beyhan'ın da muazzam bir çevirisi var. Muazzam bir işi var o anlamda. O yüzden bu çevirden okumanızı tavsiye ediyorum. İş Bankası klasiklerini dediğim gibi bulabilirsiniz. 6 tane öykü var kitabın komple içinde. 6'sı birbirinden değerli. Ama ben bugün Portre'yi öne çıkarmak istedim. Dediğim gibi Engel'de kalmış öykülerinden bir tanesi. İsmi dahi geçmez. Python'ın ismi geçer. Vurun'un, Palton'un ismi geçer. Birilerinin hatıra ettiğini zaten hepimiz biliriz. Ama Portre'yi hiçbirimiz pek bilmeyiz. Bugün... onu anlatmak istedim. Hepinize edebiyat dolu günler diliyorum. Hoşçakalın.